Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

DergiGündemMayıs 2016YorumYükselen Değer

Karl Anthony-Towns, NBA'de yılın çaylağı. Peki onu bu kadar özel kılan ne?
Orkun Çolakoğlu8 sene önce

NBA’de “MVP kim olur?” sorusu, Stephen Curry’nin bu sezonki tarihi performansının bir sonucu olarak, play-off öncesi yapılan medya oylamasından aylar önce yanıtını buldu. Bu yazı yazılırken normal sezon henüz bitmemiş, dolayısıyla oylama tamamlanmamıştı ama Curry haricindeki bir isme çıkacak oyların alay konusu olmasına yol açacak kadar tartışmaya kapalı bir durum söz konusu. Tıpkı ‘Yılın Çaylağı’ kategorisinde olduğu gibi…

2015 çaylak sınıfının ürünleri şu ana dek, kendilerini lige sokan draft’ın, bir gün NBA tarihinin en iyileri arasında sayılabileceğini gösterdi. Kristaps Porzingis, Devin Booker, D’Angelo Russell, Jahlil Okafor, Emmanuel Mudiay, Justise Winslow, Myles Turner, Nikola Jokic gibi oyunculardan herhangi birinin kariyer çizgisi ‘vasat’ seviyesinde kalırsa bu ciddi bir hayal kırıklığı olacak. Mario Hezonja, Stanley Johnson, Willie Cauley-Stein, Trey Lyles, Bobby Portis, Cameron Payne, Frank Kaminsky, Rondae Hollis-Jefferson da onların hemen arkasındaki grubu oluşturuyor. Hatta Larry Nance Jr., Justin Anderson, Josh Richardson, Kelly Oubre, Jarell Martin, Norman Powell gibi geç açılan ya da ilk sezon için sürpriz katkı sağlayanlar da var. Normalde bir çaylak sınıfından, ilk yıl sonunda bu kadar fazla ismin sayılamaması gerekir ama bu herhangi bir sınıf değil.

Ve evet, bir adam, pardon, bir ‘çocuk’ bu kadar iyi ve derin bir oyuncu grubunun arasında süren ‘Yılın Çaylağı’ yarışını sezonun daha yarısında bitirdi. O çocuk, Kentucky Üniversitesi’nde geçirdiği tek yılın ardından NBA’e atlayan ve ligdeki ilk sezonunu 18.3 sayı, yüzde 54.2 şut isabet oranı, 10.5 ribaund, 2 asist, 1.7 blok istatistikleriyle tamamlayan, 20 yaşındaki Karl Anthony-Towns. Daha çaylak sezonunda tutturduğu bu ortalamalar, onu kendi pozisyonundaki oyuncular arasında; sayıda dördüncü, ribaund ve blokta sekizinci, asistte de 14’üncü sıraya yerleştiriyor. Üstelik bu istatistikler ve sıralamadaki yerler bile onun ne denli büyük bir potansiyel olduğunu izlemeden anlamanız için yetmez. Basketbolu bilen ama kendisini tanımayan birine izlettiğinizde 25 yaşından genç olmasına ihtimal vermeyeceği kadar olgun, bilinçli ve teknik açıdan gelişmiş bir oyun sergiliyor Towns. Önceki iki sezonda ligin en iyi oyuncusu olmaya doğru ilerlediğini düşündürten Anthony Davis nasıl fiziksel ve atletik bakımdan istisnai bir bileşimse, Towns da bir basketbol zekası ve donanım bileşimi istisnası. Üstelik fiziksel ve atletik özellikleri de Davis gibi olağandışı çizgilerde değilse bile çok çok iyi.

20 yaşındaki bir uzun, eğer pota altında ciddi blok tehdidi yaratıyor, ribaundları yüksek oranda topluyor, elleri taştan izlenimi vermeden topu tutabiliyor, pas verebiliyor, serbest atışları Shaquille O’Neal gibiler kadar kötü kullanmıyor, bir de boş kaldığında orta mesafe şutu sokup, savunma adam değiştirip kendisini kısa oyuncuyla savunmaya kalktığında cezayı kesecek kadar sırtı dönük oynayabiliyorsa, kendisinin NBA’in yüksek standartlarında bile halihazırda çok iyi bir oyuncu olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak 2.11 boyunda ve 110 kilonun üzerinde iyi bir atlet olan Towns için, saydıklarımızın çoğu sıradan şeyler. Top kontrolü, pas yeteneği ve oyun görüşü neredeyse guard inceliğinde. Orta mesafeyi sadece boş kaldığında değil, savunmacısı formasının içine kadar girmiş halde savunma yaparken bile sokabiliyor. Dahası, şimdiden üçlük tehdidi de var. Sırtı dönük oyunu, üst düzey uzun savunmacıları bile ekarte etmesini sağlayabilecek kadar üst düzey. Rakiplerin ikili oyunlarında perdede adamını değiştirip rakip guard’ın karşısına geçebiliyor, kolay yenilmeyecek kadar çevik ve akıllı hareket edebiliyor. Serbest atış yüzdesi de şimdiden yüzde 80’in üzerinde. Oyununda eksik ya da zayıf diye gösterebileceğiniz bir nokta yok. Video oyunlarında ‘oyuncu yaratma’ bölümüne girip kendi ismiyle bir NBA basketbolcusu oluşturmuş ve tüm özelliklerini maksimuma yaklaştırmış gibi…

Towns’ın takımı Minnesota Timberwolves, konferans finali oynadığı 2004 yılından bugüne kadar play-off’larda hiç yer alamadı. Bu sezon yine dışarıdalar. Bu süreçte, yöneticileri taraftarlarına saç baş yolduracak hatalar yaptı. Misal, Stephen Curry’nin yedinci sıradan seçildiği 2009 draft’ında, onun hemen üstünden, iyi bir NBA takipçisinin bile bugün ismini duyduğunda “O kimdi yahu!” diyeceği Jonny Flynn’i seçtiler. Hem de hemen öncesinde bir diğer oyun kurucu Ricky Rubio’yu seçmiş olmalarına rağmen! Corey Brewer, Derrick Williams, Wes Johnson gibi üst sıralardan gelen draft seçimlerinin her biri hayal kırıklığına dönüştü. Takımın başarısızlığından bıkan yıldızları Kevin Garnett ve Kevin Love’ı bu 12 yıl içerisinde ayrı dönemlerde takas etmek zorunda kaldılar. Eğer bütün bunlar Karl-Anthony Towns’a sahip olmak için ödemeleri gereken bir bedel ise bu bedelin hepsine değeceğini söyleyebiliriz. Zira sadece çok iyi bir basketbolcu değil, jenerasyonunun en iyisi olma potansiyeline sahip, kariyerinin henüz başlarında bir genç, artık Minnesota forması giyiyor.

*Bu yazı Socrates‘in Mayıs 2016 sayısında yayımlandı. Eski sayılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler