Artistik patinajda 2016-2017 sezonunun en şaşaalı buluşması geçtiğimiz hafta geride kalan 2017 Dünya Şampiyonası’ydı. Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de düzenlenen şampiyona, ardında birçok satır başı bıraktı. Daha önce 1999’da dünyanın en iyi patencilerini ağırlayan Hartwall Arena’da, kadınlar artistik patinajının son dönemdeki tartışmasız bir numarası Evgenia Medvedeva, üst üste ikinci kez zirveye çıktı. Tarihte dünya şampiyonasında tacını koruyan ilk Rus kadın sporcu olan Medvedeva’dan önce bu ikilemeyi son başaran kadın patenci, 2000-2001 yıllarında altına ulaşan ABD’li Michelle Kwan’dı.
Erkeklerde oldukça dramatik bir şampiyonayı geride bıraktık. Kısa programda ritmini bir türlü bulamayan ve beklentilerin altında kalıp ancak beşinci sıraya tutunabilen Yuzuru Hanyu, serbest programa yoğun bir baskı altında çıktı. Yakın tarihin en iyi kısa programlarından birini cebine koyarak serbest programa gelen Javier Fernandez, üst üste üçüncü kez dünya şampiyonu olma hayallerini, felaket bir serbest programla başka bahara bıraktı. Kendisine ait serbest program dünya rekorunu daha da geliştirmeyi başaran Hanyu, önündeki dört ismi geçip 2014’ten sonra bir kez daha dünya şampiyonu oldu.
Çiftlerde beş dünya şampiyonluğu bulunan 33 yaşındaki Aliona Savchenko, yeni partneri Bruno Massot’yla birlikte ilk altınına çok yaklaştı. Geçtiğimiz seneki bronz madalyanın ardından bu kez daha fazlası için buza çıkan çift, enfes bir serbest program geçirip kısa programda gerilerinde kaldıkları Wenjing Sui ve Cong Han ikilisini ekarte etmeye yaklaşsa da son sözü söyleyen Çinli çift oldu ve altın madalya Sui/Han’ın oldu.
Ve buz dansı… İki yıllık aranın ardından yeniden buzlara dönen Tessa Virtue ve Scott Moir ikilisi, sezon başından beri çıktıkları her mücadelede hâlâ paslanmadıklarını gözler önüne sermişlerdi. Onların yokluğunda son iki yılı dünya şampiyonu olarak kapatan Gabriella Papadakis ve Guillaume Cizeron ikilisi, serbest programda Virtue/Moir’i geride bırakmayı başarsalar da toplam puanda gümüş madalyaya tutunabildiler. Bu sonuçla, 1997’den beri birlikte müsabakalara katılan Virtue ve Moir üçüncü dünya şampiyonluklarına ulaştılar.
Şampiyonada Türkiye tek dalda temsil edildi. 2010’da kurdukları partnerlikle son dönemde artistik patinajda yüz akımız olmayı sürdüren Alisa Agafonova/Alper Uçar ikilisi, kısa program sonunda serbest programa katılma hakkı kazandı ve şampiyonayı 17. tamamladı.
https://www.youtube.com/watch?v=OHZd1pksJUM
Telefonla ulaştığımız Uçar’a göre, şampiyonadaki seviyenin yüksek olması onları şaşırtmamış. Özellikle önümüzdeki kış Güney Kore’nin Pyeongchang kentinde yapılacak olimpiyat oyunları öncesi kotaların birçoğunun bu şampiyonada dağıtılacak oluşu, rekabetin tırmanmasını sağlamış: “Bizim için çok güzel bir şampiyona oldu. Zorlu geçeceğinin farkındaydık, buz dansında 32 çift olimpiyat kotası için yarışıyordu. Yalnızca 12 ülke, bu kotaya ulaşabilecekti. ABD, Kanada, Rusya gibi ülkeler iki ya da üç kotayla olimpiyatlara gittikleri için diğer ülkelerden gelen katılımcıların şansı biraz daha azalıyor. Özellikle Batı Avrupa ve Orta Avrupa ülkeleriyle ciddi bir kota mücadelesi verdik ve çoğunu da geride bıraktık. Avrupa Şampiyonası’ndaki performansımızdan geri kalmayacak bir seriyle olimpiyat kotasını cebimize koymayı başardık.”
Bu yıl Ocak ayının sonlarında Çek Cumhuriyeti’nin Ostrava kentinde gerçekleştirilen Avrupa Şampiyonası’nda toplam 153.68 puanla 11. sırayı elde eden Agafonova/Uçar, Dünya Şampiyonası’nı 146.89’la kapattı. Ana hedef olan olimpiyat kotasını geç olmadan cebe koymak ise 2014 Soçi sonrası ikinci kez olimpiyat heyecanı yaşayacak ikiliyi oldukça rahatlatmış: “Buz dansı kategorisinde Pyeongchang kotası için ikinci bir fırsat da Eylül 2017’de Almanya’nın Oberstdorf kentinde yapılacak Nebelhorn Trophy’de ilk beşe girmek. 2014 Soçi Olimpiyat Oyunları için vizeyi Oberstdorf’ta almıştık, bu kez işimizi daha erken bitirmek istedik. Kotayı daha erken almak önümüzdeki sezona daha ümitle bakmamızı ve daha rahat çalışmamızı sağlayacaktır.”
ISU Sporcu Komisyonu Seçimleri
Şampiyonanın Alper Uçar açısından bir başka anlamı da Helsinki’de gerçekleşen ISU(Uluslararası Buz Pateni Federasyonu) Sporcu Komisyonu seçimleriydi. Geçtiğimiz yıl Hırvatistan’ın Dubrovnik kentinde gerçekleşen ISU kongresinde, sporcuların görüşlerini temsil etmek ve seslerini ISU içerisinde duyurmak adına kurulmasına karar verilen Sporcu Komisyonu’na buz dansı kategorisinde aday olan isimlerden biri de Uçar’dı. ISU’ya bağlı diğer branşlar olan Sürat Pateni, Kısa Kulvar Sürat Pateni ve Senkronize Buz Pateni’nin birer sporcuyla temsil edildiği komisyonun diğer iki üyesinin artistik patinajdan olmasına kanaat getirilmişti. Buna göre tekler ve çiftler kategorileri toplam bir temsilciyle, buz dansı da yine bir diğer sporcuyla komisyondaki yerlerini aldılar. Dünya Şampiyonası’nda yarışan sporcuların oylarıyla seçimler sonucunda kullanılan 59 oyun 33’ünü alan Alper Uçar, ilk kez kurulan komisyonun üyelerinden biri olma onuruna erişti.
“Buz pateni kategorisinde oyların %56’sını almayı başardım ki en yakın rakibim eski Avrupa şampiyonu Fransız Nathalie Pechalat 15, Kanadalı Paul Poirier ise 11 oyda kaldılar. Çok yoğun bir katılım oldu, 64 patencinin 59’u oy kullandı” diye açıklıyor seçim sonuçlarını 32 yaşındaki sporcu. İlk kez yapılan seçimler öncesi ISU’nun, adayların kendilerini anlatması için bir platform oluşturmaması, Uçar’ı farklı yollara itmiş: “Seçimler ilk kez yapıldığı için zorlu geçti, birtakım aksaklıklar oldu. Seçmenlerimize ne gibi fırsatlar sunacağımızı anlatmak çok kolay olmadı. Kişisel e-posta adresleri ya da sosyal medya hesapları aracılığıyla sporcu arkadaşlarımıza ulaşabildik ve ne gibi düşüncelerimiz olduğunu anlatarak seçime hazırlandık.”
Artistik patinajda puanlama sistemi her daim tartışılan bir konu oldu. Özellikle 2002 Salt Lake City Olimpiyat Oyunları’nda gerçekleşen jüri skandalı, sistemin tamamen değişmesine yol açtı. Güncel sistemde her elementin bir baz puanı var ve teknik panelde bu puanlar üzerinden teknik skorlar elde ediliyor. Ancak sunum puanları yine sübjektif bir değerlendirme kıstası olarak puanlama sistemindeki yerini koruyor. Alper Uçar da partneri Alisa Agafonova’yla birlikte daha önce çıktığı bazı mücadelelerde jürilerin hak ettiklerinden düşük puanlar verdiklerinden dem vurmuşlardı. Uçar’a göre komisyona seçilmesi, bu konuda gelecek nesillere de adil bir yarışma ortamı sağlayabilir: “Gelecekte yetiştireceğimiz sporcularımız ve genç nesillerimiz için de iyi bir gelişme oldu bu. Her zaman Alisa ve benim dile getirdiğimiz, buzda çok iyi performanslar sergilesek de masa başında kaybettiğimiz puanları düşündüğümüzde, orada da güçlenmemiz adına iyi bir adım oldu. ISU’nun hakem paneli ve teknik komitesi var. Hakem panelinde Tanay Özkan aracılığıyla bir ISU hakemimiz var. Ama teknik komitede, üst hakem panelinde yetiştirebildiğimiz birisi yok.”
Sporcu komisyonuna seçilmek, Uçar’a asli teknik komite üyeliğini de beraberinde getirdi. Yine de teknik komitede görev alabilmek için birkaç sene daha beklemesi gerekecek: “Ne yazık ki aktif sporcu olarak Olimpiyat’a ve Dünya Şampiyonaları’na katılacağım için önümüzdeki sezon çıkar çatışması olmaması adına komite üyeliğim şu anlık askıda. Aktif spor hayatım bittikten sonra teknik komite toplantılarına, ISU sempozyum ve konferanslarına katılabileceğim.” Teknik komitede yer alabilmek ne kadar heyecan verici olsa da gelecekte ülkedeki genç yeteneklerle çalışmak da Uçar’ın hedefleri arasında: “Buz pateni alanında antrenörlük yaparken aynı zamanda teknik uzman ya da teknik kontrolör olabiliyorsunuz. Elbette sahip olduğum bilgi birikimi antrenör olarak genç nesillerimize aktarabilmek öncelikli hedefim. Sonrasında antrenörlüğe devam edip teknik komitede yer bulmak ve ISU’da aktif görev almak istiyorum.”
Denizli doğumlu patenci, Türkiye’de buz dansı kategorisinde birçok ilke imza attı. Eski partneri Jenette Maitz’le birlikte 2010 Dünya Şampiyonası’na katılıp Türkiye’yi bir ISU şampiyonasında temsil eden ilk buz dansı ikilisi olarak tarihe geçen Alper Uçar, Agafonova’yla birlikte de 2014 Kış Olimpiyatları’nda benzer bir başarıyı tekrarladı. “Bir ilk olmak kolay değil” diyor Uçar bu konuda ve devam ediyor, “Zorluklar içerisinde bir yerlere gelmeye çalışıp tabiri caizse Antarktika’da yol aldık ve buzları kırdık. Bizden sonra gelecek kuşaklar bizim yolumuzdan devam edecek ve daha yüksek başarılar elde edeceklerdir.”
Türkiye daha önce Olimpiyat Oyunları’nda 2006 ve 2010 yılında kadınlarda Tuğba Karademir’le temsil edilmişti. Hemen akabinde de sahne Agafonova ve Uçar’ın oldu. Türkiye’nin 18-20 yıllık planlar çerçevesinde olimpiyat sporcuları yetiştirdiğinden bahseden Uçar, önümüzdeki yıllar için daha kapsamlı planlar yapıldığından söz ediyor: “Bizim bir başka hedefimiz de Türkiye’yi gelişmekte olan ve yıldızı parlayan ülkeler için bir merkez haline getirmek. Kendimize ait buz salonunu yapar yapmaz bu sporcuları tek merkezde toplayarak uluslararası alanda daha fazla söz sahibi olabilmek de amaçlarımız arasında.”
Antrenör Değişikliği
Türkiye henüz böyle bir merkez haline gelebilmiş değil ve doğal olarak Alisa Agafonova/ Alper Uçar ikilisi antrenmanlarını yurt dışında sürdürüyor. Daha önce Moskova’da Alexander Zhulin’le çalışan çift, iki sene önce hazırlıklarını ani şekilde ABD’nin Michigan eyaletinde Anjelika Krylova ve Pasquale Camerlengo’yla sürdürmeye başladı. Aslında artistik patinaj dünyasında bu tür antrenör değişiklikleri oldukça yaygın ve bu durumdan olumlu etkilenip derecelerini yükseltenlere de bolca rastlamak mümkün. En önemli örneklerden biri ise Gabriella Papadakis ve Guillaume Cizeron çifti. 2014’te Dünya Şampiyonası’nda on üçüncü, Avrupa Şampiyonası’nda ise on beşinci sırayı alan Papadakis/Cizeron, o sezonun ardından Kanada’ya taşınıp Marie-France Dubreuil ve Patrice Lauzon’la çalışmaya başladıktan sonraki iki yılı Dünya ve Avrupa Şampiyonu olarak tamamladılar. Ancak Agafonova/Uçar’ın antrenör değiştirme hikayesi, diğer sporculardan oldukça farklı.
“Moskova’daki çalışmalarımız gayet iyi gidiyordu ama bilindiği üzere talihsiz bir uçak kazası olayı yaşandı ve sonrasında bizim Moskova’daki güvenliğimiz sıkıntılı bir hâl aldı” diye hatırlıyor o günleri Uçar. Bahsettiği uçak kazası, 24 Kasım 2015’te Suriye sınırındaki bir Rus uçağının, Türkiye hava sahasını ihlal etmesi sonucu F-16’lar tarafından düşürülmesiyle sonuçlanan ve bir yıla yakın süre Rusya’yla siyasi ilişkileri durma noktasına getiren krizin ta kendisi. Ticaret, turizm ve iş dünyası gibi spor alemi de bu politik krizden nasibini aldı. Agafonova/Uçar ikilisi de hiç hesapta yokken sezon ortasında tası tarağı toplayıp Moskova’daki çalışmalarını sonlandırmak zorunda kalmış: “Türk sporcular orada rahatsız bir konuma geldik. Çok ani gelişen bir olaydı ve bizim de çok ani karar almamız gerekti. Spor Bakanlığı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Federasyonumuz ortak bir karar aldı ve sezonun ortasında böyle bir değişime gitmek durumunda kaldık. Çok hızlı bir geçiş süreci sonrası ABD’nin Michigan eyaletinde Bloomfield bölgesinde antrenmanlarımızı sürdürmeye başladık.”
Rakipleri benzer değişiklikler için sezon sonunu beklerken, Agafonova ve Uçar’ın böyle bir lüksü olmamış. “Uluslararası sporcular bu tür antrenör değişikliklerini yapıp sezona çok daha iyi başlayabiliyorlar ama bu değişimleri sezon bittiğinde, yaz aylarında yapıyorlar” şeklinde açıklıyor aradaki farkı. “Bu sayede üç dört aylık bir uyum ve çalışma süreci geçirerek yeni sezona çok daha hazır giriyorlar. Bir bakıma bir tazeleme projesi oluyor. Biz ise sezon ortasında talihsiz bir olay sonrasında plan ve programlarımız dışında bu değişimi yaşadık.”
Sporculuk kariyerinde olimpiyat madalyaları ve dünya şampiyonluğu bulunan eski antrenörleri Zhulin’le iletişimi halen koparmadıklarından da bahsediyor Uçar. “Biz Alexander Zhulin’le uzun yıllar birlikte çalıştık. 2014 Soçi Olimpiyatlarına katılabilmemiz için çok büyük bir emek sarf etmişti. Bizim kariyerimizde Zhulin çok büyük bir öneme sahip ve onunla irtibatımızı hâlen devam ettiriyoruz.” 2015-2016 sezonunun ortasında gelişen antrenör değişikliği ilk etapta onları zorlasa da Agafonova/Uçar, yeni çalışma arkadaşlarından gayet memnun: “Şu anda Anjelika Krylova ve Pasquale Camerlengo’yla birlikte çalışıyoruz. Bu geçiş sürecinde hem Alisa hem ben çok zorlanacağımızı biliyorduk ama hızlı bir uyum süreci yaşadık. Pasquale Camerlengo, oldukça yaratıcı bir antrenör. Anjelika Krylova, çalışma programlarımızı oluşturup ciddi şekilde ilgilenerek bizi bu sezona hazırladı. İlk bölümde çok başarılı olamasak da araya yaz dönemi girdikten sonra bu sezona çok daha yüksek başarılarla giriş yaptık.”
Alisa Agafonova ve Alper Uçar ikilisinin önünde, 9-25 Şubat tarihleri arasında Güney Kore’nin Pyeongchang kentinde yapılacak 2018 Kış Olimpiyatları’na hazırlanmak için uzunca bir süre var. Bu süreçte 2014 Soçi tecrübeleri de onların yanında olacak: “Biz Soçi’de dünyanın en iyi 24 buz dansı çifti arasında 22. sırayı elde etmiştik. Oraya katılmak bizim için çok büyük bir başarıydı. O dönem olimpiyata katılabildiğimiz için kendimizi başarılı addediyorduk. Bugün ise olimpiyat kotasını çok daha erken aldık.”
Birçok sporda olduğu gibi artistik patinajda da gözler bir sene önceden olimpiyat oyunlarına dikilmiş durumda. Öyle ki, Helsinki’de Scott Moir’le birlikte altın madalyaya uzanan Tessa Virtue, müsabakanın hemen ardından uzatılan mikrofona, bu sezonun olimpiyat hazırlığından daha fazlası olmadığından bahsetti. İki yıl ara verdikten sonra buzlara geri dönüp, Grand Prix Finalleri’ni, Dört Kıtalar Şampiyonası’nı ve Dünya Şampiyonası’nı zirvede bitirdikleri bir sezonun sonunda hem de! Elbette Agafonova/Uçar ikilisi şimdiden olimpiyat hazırlığı için önümüzdeki ayların planlarını yapmaya başlamış. Olimpiyat vizesini Eylül ayına bırakmadan ceplerine koymak, yaz dönemindeki çalışmaları sonuç odaklı olmaksızın yapmalarına da yardımcı olacak: “Türkiye’de genelde sonuç odaklı bakıyoruz her şeye, süreçleri pek önemsemiyoruz ama bir şampiyonaya hazırlanırken süreç kısmı çok önemli. Biz bunu bolca yaşadık, önemli olan tek bir yarışmada alınan puandan ziyade uzun vadede neler başarabildiğiniz. Şu an antrenörlerimiz de bize uyum sağladı ve çok sıkı çalışıyoruz.” Soçi’de kısa program sonunda veda ettikleri olimpiyat oyunlarında bu kez hedef serbest programda buzda yer alabilmek: “Bütün planlarımız, Pyeongchang’da kısa programı ilk yirmide bitirebilmek üzerine. Ana hedefimiz bu sayede serbest programa kalmayı başarıp sonrasında da ulaşabildiğimiz en yüksek yerde olimpiyatları sonlandırmak.”