Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolYeni Total Futbolcu

70. yaşını kutlayan Arrigo Sacchi'nin futbol dünyasına bıraktığı miras yeni nesil teknik adamlara ilham vermeye devam ediyor.

Futbolculuk kariyeri olmayan ya da meslektaşlarına göre bu kariyerleri çok daha zayıf kalmış hocalar arasında, yaptıklarıyla ilklerden olan ve arkasından gelen Jose Mourinho, Rafael Benitez, Arsene Wenger, Andre Villas-Boas gibi isimlerin önünü açan Arrigo Sacchi, futbolda referans noktası olma özelliğini koruyor. Fazlasıyla kısa süren teknik adamlık kariyeri sonrasında üst akıl olarak oyuna hizmet eden ve en son 2010-2014 yılları arasında İtalya Futbol Federasyonu’nda genç milli takımların teknik koordinatörlüğünü yapan büyük hoca, kendisine sürekli mikrofon tutan İtalyan medyasına yaptığı açıklamalarla dikkat çekmeye devam ediyor.

2014’te son görevinden ayrılırken, “Bu ulus gençlere güvenmiyor. Dolayısıyla benim de burada daha fazla kendimi paralamama gerek yok. Artık o kadar genç değilim” diyerek federasyona postayı koymaktan çekinmeyen Sacchi, bundan birkaç hafta önce de Max Allegri’yi bu sezonki defansif mantalitesi nedeniyle biçerken Antonio Conte’yi İtalyan teknik direktörler listesinin tepesine koydu. Zaman zaman yaptığı çıkışlarla aksi bir ihtiyar gibi görünse de (Allegri de kendisine yanıtı böyle verdi) hâlâ bu işe kafa yoruyor ve değiştirdiği oyunun onun yolundan evrimleşmeye devam etmesini izlerken muhtemelen keyif alıyor.

Total Futbol ile tanıştı ve…

Futbola 1954 yılında (sekiz yaşındayken) ailesiyle çıktığı bir tatilde vurulan ve içinde televizyon olan bir hamamda bir saat boyunca Dünya Kupası’nı izlerken büyülendiğini ifade eden Sacchi, oyunun çok kısa süre içinde kendisi için bir takıntı hâline geldiğini belirtiyor. “Futbolculuğa sağ açık olarak başladım. Sonrasında sağ beke geçtim. Sonra da kulübeye. Sanırım pek iyi değildim. Sadece koşuyordum. Güçlü ve azimliydim ama pek yetenekli olduğum söylenemez” diyerek kısa geçen oyunculuk kariyerini özetleyen hoca iş hayatına atılır. Ve bir gün her şey değişir: “60’ların sonunda babamın ayakkabı fabrikasının başındaydım. Hollanda’yla iş yapıyorduk ve bir gün yolum Amsterdam’a düştü. Sonra… Total Futbol’u gördüm ve ona aşık oldum.”

Daha yeni, daha dengeli, daha güçlü

Peki Pep Guardiola’yla birlikte oyunda tekrar hükümranlık kuran ve geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Johan Cruyff’le de sıklıkla bağdaştırılan Total Futbol, Arrigo Sacchi’nin futbolu 30 yıl önce nasıl değiştirmesini sağlamış olabilir? Cevabı ziyadesiyle basit. 70’li yıllarda oyunda çığır açan ve sahada anormal bir şekilde kaotik görünen, dolayısıyla karşısına sağlam bir antitezin çıkması için çok zaman geçmesine gerek olmayan Total Futbol’u zamanının gerekliliklerine uydurmaya ve oldukça eksiği bulunan defansif yönüyle de geliştirmeye çalışan Sacchi’nin bundaki başarısı Milan’da çok çabuk ortaya çıktı. Total Futbol’un 4-3-3 takıntısıyla ilgilenmeyen ve her zaman 4-4-2 üzerinden yürüyen Sacchi’nin Milan’ı, savunma çizgisini sürekli orta yuvarlağa çeken, ön alan baskısıyla top kazanan ve topu kaybettiğinde de kontrapres yaparak rakibi arka alanda organize olamadan yakalamaya çalışan bir takımdı.

Fakat Hollandalılardan farklı olarak tüm oyuncuların sahadaki pozisyonunu kaybetmesinin kendileri için bir zayıflık olduğunu dile getiren Sacchi, pres gücü konusunda da farklı düşünüyordu. 70’lerden 90’ların başına kadar geçen yaklaşık 20 yıllık süre içerisinde hem oyuncuların fizik kapasitesinin artış göstermesi hem de oyunun hızının artmaya devam etmesi takımın kondisyonunu da daha verimli kullanma düşüncesini beraberinde getirdi. Üçüncü bölge presini takıntı haline getirmeyen, bunu 90 dakikanın içinde zaman zaman kullanan ve hatta rakibe göre geri plana alabilen Sacchi’nin savunma güvenlikli yeni total futbolu kendi ülkesinden çok, meslektaşlarını etkiledi.

1989: (left to right) Carlo Ancelloti, Frank Rijkaard, Marco Van Basten and Ruud Gullit of AC Milan line up in the wall against Real Madrid during the European Cup semi-final played at the Sansiro stadium in Milan. AC Milan won the match 5-0. Mandatory Credit: Simon Bruty/Allsport
Carlo Ancelloti, Frank Rijkaard, Marco Van Basten ve Ruud Gullit yan yana…

İlham veriyor

“1987’de Milan’ın başına geçmem sonrasında yaşananların İtalya futbolunu değiştirdiğini düşünmüyorum. Ben Milan’dan ayrıldıktan sonra bunu takip eden bir takım çıkmadı. Geriye bakınca bunu büyük bir fırsatın kaçışı olarak görüyorum.”

İtalya’dakilerin aksine Sacchi’yi takip edenler vardı. Sacchi’nin dört merkez orta saha barındıran 4-4-2’siyle pasif-agresif bir pres anlayışını benimseyip Porto’yu zirveye çıkaran Jose Mourinho, esin kaynaklarından birinin Sacchi olduğunu defalarca dile getirdi. Borussia Dortmund’da Sacchi’nin topa sahip olma anlayışına tamamen ters bir direkt oyun benimseyen Jürgen Klopp ise kontrapresin (karşı pres) tekrar yaygınlaşmasına katkıda bulundu. Dahası, Sacchi’nin Milan’ının bu konuda kendisine büyük bir ilham verdiğini ve İtalyan’ın muhtemelen şu ana kadar kendisini en çok etkileyen hoca olduğunu söyledi. Hakeza Pep Guardiola. Barcelona’daki oyunculuk kariyerinin tamamına yakını Cruyff ve van Gaal’le geçen İspanyol ismin üzerindeki Hollanda ve eski Total Futbol etkisini yadsımak mümkün değil. Fakat eğer Arrigo Sacchi olmasaydı Pep Guardiola bugünkü etkisini ortaya koyabilir miydi sorusuna evet demek de pek kolay gözükmüyor.

Sacchi’yle geçen bir saat

1999’un Eylül’ünde İtalya’da Pep Guardiola ve Luis Enrique, Arrigo Sacchi’yi bir gün sıkıştırırlar ve kendisiyle yaklaşık bir saatlik bir sohbette bulunurlar. Sacchi’nin futbol mantalitesini açıklamasını ve yenilikçi fikirlerinin neler olduğu üzerine tartışmak isteyen iki genç o sohbet ve sonrasından istediklerini muhtemelen aldılar ve Şampiyonlar Ligi kazanan hocalar kervanına katıldılar. Guardiola ise bunun birkaç tık üzerine çıktı ve tarihin en iyisi olmaya oynuyor.

“Guardiola, Hollandalı hocaların hüküm sürdüğü ve gelenek kurduğu bir kulüpte… Önce Johan Cruyff, arkasından Louis van Gaal ve Frank Rijkaard. Sizce Hollanda felsefesini Barcelona’da kopyaladı mı?

Hayır. O Barcelona takımları birbirinden çok farklı. Ben, Cruyff’e karşı o Barcelona’dayken oynadım ve onun Barcelona’sı oyunun defansif yönüne pek dikkat eden bir takım değildi. Guardiola’nın takımı çok daha komple. Her oyuncu hem hücum, hem de defans yapabiliyor ve bu konuda çok daha incelikliler. Bu, yeni Total Futbol.”

2011’in sonunda World Soccer dergisine röportaj veren Sacchi, kendisine sorulan Guardiola sorusuna bu yanıtı verirken muhtemelen samimiydi ve içinde kendi egosuna dair bir atıf çok büyük ihtimalle yoktu. Ama dizilişi 4-3-3’le Hollanda’dan alan Guardiola’nın yeşil saha içinde yaptıklarına bakınca Arrigo Sacchi’den çok derin izler görmemek mümkün değil. Direkt futbol hâlâ oyunda zirveye çıkabilmeye muktedir ve topa sahip olma oyununa antitez olmayı sürdürüyor. Ama tarihin en dominant takımlarına bakınca o takımlarda direkt oyun ve kontra atak izlerini çok göremiyorsunuz. Michels’le başlayan, Cruyff’le devam eden, Sacchi’yle evrimleşen ve Guardiola’yla zirveye çıkan stilin hâlâ hükümran olmasında da en büyük etken bu. Muhtemelen Guardiola da kendisini Sacchi gibi bir üst kademeye çekmedikçe bu hakimiyet devam edecek.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce