Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

DergiGenelTenisYorumYeni Kral

Federer, Nadal ve Djokovic'le aynı dönemde oynamak... Andy Murray için zirve yolu hep imkansız görünüyordu ancak artık, onun zamanı!

“Andy şüphesiz dünyanın 1 numarası” diyordu kendisine uzatılan mikrofona… Novak Djokovic zirvede o kadar fazla zaman geçirmişti ki bir süre orada olamayacağını henüz idrak edememişti belki. Veya belki de 2011’den sonra tenis dünyasında nasıl bir hâkimiyet kurduğunun farkındaydı ve artık bir rakipten öte bir arkadaş olarak gördüğü Britanyalının başarısına büyük bir saygı duyuyordu. Djokovic ilk anda hangisini düşündü bilmiyoruz ancak 2016 sezonunun son maçından hemen sonra dünya 1 numarası Andy Murray’yi selamlıyor ve hakkını teslim ediyordu. 18 yıl önce gençler seviyesinde turnuva oynayan iki hırslı çocukken tanışmışlardı; şimdi en tepede iki adam, iki şampiyon ve iki aile babası olarak duruyorlardı. Bu, maçı kaybeden taraf için bile o kadar da kötü bir tablo değildi.

LONDON, ENGLAND - NOVEMBER 22: Novak Djokovic of Serbia lifts the trophy following his victory during the men's singles final against Roger Federer of Switzerland on day eight of the Barclays ATP World Tour Finals at the O2 Arena on November 22, 2015 in London, England. (Photo by Clive Brunskill/Getty Images)
Novak Djokovic 2015’te tenis tarihinin en unutulmaz sezonlarından birisine imza atmıştı.

IDEMO NOLE

2016’nın Ocak ayında, Novak Djokovic devasa farkla dünyanın bir numaralı tenisçisiydi. Bir önceki sezon tüm Grand Slam finallerinde oynamış, Stan Wawrinka’ya çattığı Fransa Açık haricinde üç tanesini kazanmıştı. Sezonu toplamda 82 galibiyet ve sadece 6 mağlubiyetle kapatırken, yüzde 93.18’lik galibiyet oranı tarihin en iyilerindendi. Sahip olduğu 16.585 puan, 1973’te sıralama sistemine geçildiğinden beri ulaşılmamış bir miktardı. Öyle ki ikinci Andy Murray ve üçüncü Roger Federer’in puanları toplandığı zaman, Novak’ınkini ucu ucuna geçmeye yetiyordu. Alttan bakan herkes için zirve yolu uzun ve taşlıydı. Birçok otoriteye göre erkek tenisinde görülmemiş bir hâkimiyet kurulmuştu.

Andy Murray de tıpkı diğer aslar; Roger Federer ve Rafael Nadal gibi, 2016’ya bu ağır dominasyon altında başladı. Ancak bir farkla; Federer ve Nadal, tenisin en tepesinde kendilerine yetecek kadar zaman geçirmiş ve bundan sonra bir kez daha 1 numara olamasalar bile bunu çok dert etmeyecek statüye erişmişlerdi. Murray’nin durumu farklıydı; “İnanılmaz şeyler yapıyor” diye nitelediği Djokovic’in önüne geçmedikçe kariyeri hep bir parça eksik kalacaktı. Daha da kötüsü 2013 Wimbledon sonrası Grand Slam kazanamamıştı ve ‘süper koçu’ Ivan Lendl’la yollarını ayırdığından beri tutan bir formül arıyor fakat bulamıyordu. 2014-2015 sekansı, sadece kaybedilen bir Avustralya Açık finaliyle geçilmişti. O iki yılda birlikte çalıştığı Amelie Mauresmo ve Jonas Björkman da Lendl’ın sihirli formülüne sahip değildi. Mauresmo’ya göre, Andy karmaşık bir karakterdi ve hayattaki pozitif tavrını korta yansıtamıyordu.

Britanya’nın 1 numarası, tarihi sezonuna da belirsizlikler içinde başladı. Melbourne’de, Djokovic’le beşinci finallerini oynadılar ancak rakibi bir önceki yıldan aldığı özgüveni yanında getirmişti. Bu, ikilinin oynadığı tek taraflı maçlardan birisiydi ve üç setlik mağlubiyet Murray’nin favori sezon başlangıcı olmayacaktı. Yine de Roma Masters’ta, hem de Novak karşısında kazandığı kupa, onun Fransa Açık’a moralli girmesini sağladı. Mauresmo’yla yollarını ayırmış, bir süredir Britanyalı eski tenisçi Jamie Delgado’yla çalışıyordu. Roland Garros’ta da final yolunda son şampiyon Wawrinka’yı geçmiş ama kupa maçında karşısında ezeli rakibini bulmuştu. Koleksiyonundaki tek büyük eksiği arayan Sırp raket ona yine şans tanımayacak ve kariyer Grand Slam’ini tamamlarken bir kez daha dokunulmaz görünecekti.

MELBOURNE, AUSTRALIA - JANUARY 14: Andy Murray of Great Britain talks with his coach Ivan Lendl during a practice session ahead of the 2017 Australian Open at Melbourne Park on January 14, 2017 in Melbourne, Australia. (Photo by Clive Brunskill/Getty Images)
Ivan Lendl’la yaniden çalışmaya başlaması, Andy Murray için bir dönüm noktası oldu.

BEKLENTİ=BASKI

1962 ve 1969’da iki kez, dört büyük turnuvayı da kazanarak takvim Grand Slam’i yapmış Rod Laver’a göre, ilk kez bir başka erkek tenisçi buna çok yakındı. Jim Courier’den beri kimse, sezona iki Grand Slam üst üste kazanarak girmemişti. Ancak 90’ların bıçkın geri çizgi oyuncusu Courier’nin aksine Djokovic, Wimbledon ve Amerika Açık’ın da favorisiydi. Tenis dünyasındaki diğer her şey radar altında kalmış, gözler imkânsız göreve çevrilmişti. Bu şartlar, aslında diğer tüm isimlerin -özellikle de Murray’nin- üzerindeki baskıyı azaltıyordu.

Kort içindeki tüm belirsizliğin yanında, Murray’nin aile hayatında işler hiç olmadığı kadar yolundaydı. Şubat ayında eşi Kim’le bir kız çocukları oldu. Sophie, babasının üç sette kaybettiği 2016 Avustralya Açık finalinden tam bir hafta sonra doğmuştu. Andy’nin ellerinde, bu kez tüm kupalardan daha değerli bir şey vardı. “Baba olmak Roger ve Novak’a yaradı ancak bana nasıl bir etkisi olacak, göreceğiz” diyordu. Kendi sözleriyle, artık tüm zamanını evde geçirmek isteyen biriydi. Kızı büyürken bir dakika bile kaçırmak istemiyordu. Bu, her yıl dünyanın çevresini turlayan biri için kolay değildi. Neyse ki kısa sürede istediği dengeyi kurdu. 2016 yazı, unutulmaz olacaktı. Eski bir dostun yardımıyla…

Haziran ayında Lendl ve Murray’nin, Queens Club ve Wimbledon turnuvalarında yeniden beraber çalışacağı duyuruldu. İkili, 2012-2014 yılları arasında da birlikteydi ve bu ortaklık, Murray’ye uzun yıllardır beklediği slam şampiyonluklarını getirmişti. 2013’te kazanılan Wimbledon’la birlikte Britanya’nın 77 yıllık hasretinin dinmesi de Lendl dönemine tekabül ediyordu. Fakat başarılı çalıştırıcının kalabalık bir ailesi vardı ve onlara vakit ayırmak için 2014 yılında görevi bırakmıştı. Vatandaşı Berdych de Lendl’ı antrenörü olarak istiyordu. Ancak o sadece, “Harika uyumumuz var” dediği Murray ile çalışmak için geri dönecekti ve öyle de oldu.

Novak Djokovic’in üçüncü turda Sam Querrey’ye elenerek dünyayı şok ettiği Wimbledon, yeni hikâyenin ilk basamakları olacaktı. Takvim yılı Grand Slam’i ihtimali bir anda ortadan kalkmıştı ve o esnada farkında olmasak da sezonun çok kritik bir noktasında, belki tüm momentumun el değiştirdiği yerde duruyorduk. Finale yürüyen Murray, kariyerinde ilk kez bir Grand Slam son maçında Federer veya Djokovic’e denk gelmemişti. Zaten Kanadalı Milos Raonic’in de gözünün yaşına bakmayacaktı. Sırada, tıpkı dört sene önce olduğu gibi olimpiyat altınını boynuna takmak vardı. Yine Lendl yönetimi altında fakat bu kez Delgado’yu da içeren takım, Murray’nin isteklerine iyi cevap vermişti. İki olimpiyat altını, onun kendine ait ve kendi adıyla özdeşleşecek eşsiz başarısıydı. Tıpkı Federer’in 17 Grand Slam’i veya Nadal’ın dokuz Fransa Açık’ı gibi…

MELBOURNE, AUSTRALIA - JANUARY 10: Andy Murray of Great Britain serves during a practice session ahead of the 2017 Australian Open at Melbourne Park on January 10, 2017 in Melbourne, Australia. (Photo by Michael Dodge/Getty Images)
Murray’nin 2016’yı 1 numarada bitirme ihtimali sezon ilerledikçe artmaya başlamıştı.

İSKOÇ İNADI

Ancak 2016’nın hikâyesi, bundan çok daha fazlasını içerecekti ve sinyaller Djokovic’in kaybettiği Amerika Açık finaliyle birlikte daha güçlü gelmeye başladı. Evet hâlâ çok zordu ancak yol üzerinde Şangay, Paris ve Londra gibi yüksek puanlı turnuvalar vardı. Hepsinin son şampiyonu Novak Djokovic’ti ama mevcut formuyla puanlarını koruyabilmesi pek kolay gözükmüyordu. Öyle de oldu. Paris Masters’a gelindiğinde, sezon başında imkânsız gözüken şey gerçekleşmiş ve Murray kariyerinde ilk kez dünya 1 numarası olmak için gerçekçi bir şans elde etmişti. Turnuvanın yarı finalinde Milos Raonic’i yendiği an, Djokovic’i 122 haftadır oturduğu koltuktan indirecekti. Kanadalının sakatlığı sebebiyle maçtan çekilmesi ile Murray, erkekler tenis tarihin 26’ncı dünya 1 numarası oldu.

Sezonun son turnuvası ATP Sezon Finalleri’nde, Andy Murray’nin eline hikâyeyi daha görkemli şekilde sonlandırma şansı geldi. Seyircisi önünde, Londra’da ve 18 yıllık rakibi karşısında… Son maçı kazanan, 2016’yı 1 numarada kapatacaktı. “Yıla müthiş başlayan Novak mı, harika bitiren Andy mi?” soruları eşliğinde başlayan maç, son gülenin oldu. O2 Arena kendi şampiyonunu alkışlarken gözler bir anda anne Judy Murray’ye takıldı. Bu yıl içerisinde büyük oğlu Jamie’nin de çiftlerde 1 numara olmasını izlemişti ve gurur tablosu ikiye katlanıyordu. Onun da dediği gibi; Andy buraya çok uzun bir yoldan gelmişti. Hem de hiçbir engele aldırış etmeden…

*Bu yazı, Socrates‘in Aralık 2016 sayısında yayımlanmıştır. Bütün sayılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler