Eskişehirspor'un kuruluş yıldönümünde gelin Arsenal'i ziyaret edelim. Hayır, tahmin ettiğiniz gibi Londra'ya değil, Eskişehir'in Arifiye Mahallesi'ne gidiyoruz...
2000’lerin başında namağlup şampiyonluğa ulaşan, İngiliz matbuatında ‘The Invincibles’ yani ‘Yenilmezler’ olarak anılan Arsenal takımı sayesinde Türkiye’de ciddi sayıda Arsenal sevdalısı var. O dönem Arsene Wenger’in oynattığı, seyir zevkinin şahikası oyunun yanı sıra, Highbury’nin tarihi atmosferi, yere yakın ve çapraz kamera açıları, odamızın içinde yankılanan “İşte Premier Lig bu!” nidaları, gol kaçınca İngiliz tribünlerinden çıkan uğultuların da şüphesiz buna katkısı olmuştur.
Hâlbuki bu topraklarda Arsenal hayranlığı 1950’li yıllara dayanır. Hatta 1955’te Eski-şehir’deki Arifiye Mahallesi sakini bir grup arkadaş, bir takım kurar: Arsenalspor. Burada pası, o takımın sol açığı Yalçın Aydemir’e atalım: “Eskişehir’de o dönem spor tutkusu yoğundu. Elimizden geldiği kadarıyla yurtdışını da takip ederdik. O sıralar en güzel futbolu İngiliz takımı Arsenal oynardı. Tabii o vakitler televizyon, bilgisayar yok. Biz ancak gazetelerden, mecmualardan Arsenal’in muvaffakiyetlerini duyardık, fotoğraflarını görürdük ve etkilenirdik onlardan.”
Arsenalspor, sahada mücadele etse de tescilli kulüp olmaz. Kırmızı-Beyazlı takım, sadece bir grup arkadaşın yazları bir araya gelmek ve Eskişehir’de tertip edilen gayriresmi kupalara katılmak için alevlendirdikleri spor aşkıdır.
Takımın adı gibi futbolcuların lakapları de nevi şahsına münhasırdır: Yağlı Orhan, Çapraz Ahmet, Kayserili Yalçın, Dalaksız Behzat, Sağdıç Yalçın, Kümük Hüsnü, Akkabak Tuncay, Baba Yıldırım, Kotik Ergün, Karakabak Kamil, Meşin Altan, Sarı İsmail… Onlar sadece, Köprü Sokak’taki boş arsada, yani Arsenal Sahası’nda birlikte futbol oynamak isteyen aynı semtin çocuklarıdır.
Takımın büyükleri beyaz kollu, kırmızı göğüslü formalarıyla sahada mücadele ederken, küçükleri kenarda sıranın kendilerine gelmesini bekler. Bazen bekleyiş yıllar sürer.
Zamanla takım kendi yıldızlarını da yaratır. Kadronun yaşça en büyüğü olduğu için ‘Baba’ lakabını alan Yıldırım’ı Fenerbahçe ister ama o gitmez. Onun yerine sakin hayatı seçer, PTT’ye transfer olur. Takımın küçüğü Yasin Atabay genç milli olmayı başarmıştır. Arsenalspor, ileride efsane olacak futbolcuları da misafir eder. Eskişehirspor efsanesi Fethi Heper, öğrenciyken bir kez formalarını giyer.
Eskişehirspor efsanelerinden Amgio Orhan’ın da yolu Arsenalspor ile kesişmişti.
Arsenalspor ayrılmaz bir gruptur… Yüzlerce kilometre ötedeki denize de Kütahya Linyitspor deplasmanına da birlikte gidilir. Burada pası yine takımın sol açığı Yalçın Aydemir’in koşu yoluna atalım: “O zamanlar talebeyiz. Sabah evden ders kitaplarıyla çıkar, kitapları köşedeki pastaneye bırakırdık. Ardından takımca toplaşır deplasmana giderdik. Özellikle de İnegöl’e, Bozüyük’e… Ailelerimiz bizi hep mektepte bilirdi.”
Gün gelir Arsenalsporlular, sadece futbol oynamaya değil, onu temaşa etmeye de gider. Özellikle de İstanbul’daki derbi maçlarına… Takım geceden İstanbul şimendiferine atlar, sabah stadyumda bilet kuyruğunda soluğu alır. Maç çıkışında Eskişehir’e avdet edilir. En unutulmaz vuslatlardan biri de 1966’da gerçekleşir. Beşiktaş’ın ‘orijinal’ Arsenal’i 2-0 yendiği maçı, bizim Arsenal de takip eder.
Maalesef 1960’ların göç ve beton istilasına Eskişehir gibi Arsenalspor da yenilir. Oynadıkları arsaya evler yapılınca takım futbol oynayacak yer bulamaz ve 1963’te dağılır. Eskişehirspor’un kuruluşunun şehirde yarattığı hava da bu dağılmada etkili olur.
Arsenalspor dağılır, lakin birliktelik bitmez. Kafadarlar Eskişehirspor tribünlerinde yerini alır. Arifiye Mahallesi’ndeki Arsenal Kahvehanesi de zamanla Amigolar Kahvehanesi’ne dönüşür. Eski ‘topçular’ artık Es-Es’in yeni amigolarıdır. Her maç öncesi uzun hazırlıklar yapılır. ‘Es-Es-Es Ki-Ki-Ki’ gibi tezahüratlar bu birliktelikten doğar. Bir de Amigo Orhan efsanesi… Öyle ki kahvehanedeki uzun istişareler sonunda, ağzı iyi laf yapan Amigo Orhan grubun sözcüsü seçilir. Zaten futbolla da ağabeyi Sarı İsmail ve Arsenalspor ile tanışmıştır.
Bugünlerde Arsenalspor’dan eser kalmadı. Hatırlayanı az, bıraktığı iz de giderek silinmekte. Bu yüzden, tarihin hepimizden bir ricası var; denk gelir de bir Arsenal maçı izlerseniz, Arifiye Mahallesi’ndeki Arsenalspor’u ve tek gayeleri birlikte top oynamak olan o çocukları hatırlayınız. Zira siz hatırladıkça, onlar yaşayacak.
*Katkılarından dolayı Hüseyin Gözütok’a teşekkür ederiz.
Bu yazı, ilk olarak Socrates’in Haziran 2015 sayısında yayımlanmıştır.
İnternet sitemizin işletimi sırasında çerez ve benzeri teknolojiler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için alan Çerez Politikası başlıklı metnimizi ve Aydınlatma Metni’ni incelemenizi rica ederiz.
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.