“Roberto Duran bugün ringe çıksa karşısında kim olsun isterdi?”
Roberto Duran, bir zamanlar bu soruya kolaylıkla Ray Leonard, Marvin Heglar ya da Thomas Hearns yanıtını verebilirdi. 1980’lerin boks dünyasında ‘Dört Kral’ olarak nam salan ve aralarındaki her dövüş, klasikler arasına giren bu dörtlü, Muhammed Ali’nin düşüşü ve Mike Tyson’ın yükselişi arasındaki dönemin yıldızları arasındaydı. Bu yaz 65 yaşını dolduran Panamalı Duran’ın hayatını anlatan ve ismini ringlerdeki lakabı olan ‘Taş Eller’den alan sinema filmi, Ağustos ayında vizyona girdi. Duran’ın efsane antrenörü Ray Arcel’i Robert De Niro’nun canlandırdığı filmin tanıtımı için Twitter üzerinden gelen soruları cevaplayan efsanevi boksörün baştaki soruya cevabı, bu kez ‘Dört Kral’dan biri değildi:
“Donald Trump. Kaç tane Latin vatandaşı sınır dışı edeceğini ve gerçekte ne kadar güçlü olduğunu görmek için…”
Roberto Duran, ringlere sürüklenmiş çoğu yumruk işçisinden pek de farklı bir hayat yaşamadı. Tehlikeli mahallelerde doğan, babasız büyüyen, kardeşlerinin karnını doyurabilmek için çalmak zorunda kalan Panamalı çocuğun, hayatını kurtarabilmek için yumruklarından başka tutunacağı dalı yoktu. Yumruklarını para karşılığı atacaktı. 14 yaşında, tek yumrukla bir atı yere serdiğinde de sebebi basitti; karşılığında bir şişe viski kazanmıştı. Amatör boksa ayıracağı vakti ya da olimpiyat hayalleri yoktu. Yumruklarını bedavaya atmaya niyetli değildi, bir ata ya da bir insana savurması önemli değildi. Bu yüzden, henüz 16 yaşında profesyonel boksa adım attı. 50 yaşına kadar da ringlerden kopmadı. Kazandığı parayı harcamakta da üstüne yoktu. 21 yaşında dünya şampiyonu olduktan sonra bir aslan satın alıp tasmayla gezdirmekten geri durmadı. Tom Boswell’in tabiriyle “Sugar Ray Leonard’ı boksun gerçekleriyle tanıştırdığı” o galibiyetin ardından Panama’dan yanına aldığı kalabalık tayfasıyla New York sokaklarında partiden partiye koştu.
Ringde gezinip savunma teknikleriyle sonuca gitmek yerine, daha doğal ve güçlü yumruklarıyla sokaklardan çıkma bir tarzı olan Duran, maçoluğun ringlerdeki izdüşümüydü. Ta ki Sugar Ray Leonard’a karşı beş ay sonra çıktığı ikinci dövüşün sekizinci raundunda maçtan çekilene dek… Aradaki beş ayda kendine bakmadığı ve kendini eğlenceye kaptırdığı için eleştirilen Duran’ın, yeni çıkan otobiyografisinde verdiği cevap, kendi yolundan gittiği için pişman olmadığını da kanıtlar nitelikte:
“Leonard’ı ilk dövüşte yendikten sonra ne yapmam bekleniyordu ki? Evde oturup, her gün kiliseye gidip, alkol almayıp, uslu şekilde oturmam mı? Ben bu değilim…”