Francesco Totti, futbola bu sezon sonunda nokta koyar mı bilinmez ama attığı 250 golle Serie A tarihinin en golcü ikinci oyuncusu konumunda. Roma’ya olan sadakati, performansının önüne geçse de antrenörleri zora sokmaktan arda kalan zamanlarında gol atmaya devam ediyor. Bütün bunların yanında Totti’yi futbola bağlayan etmen sadece Roma sevgisi mi, düşünmek lazım. Acaba, Serie A tarihinin en golcüsü Piola’yı alt etmek bu motivasyon kaynaklarından biri olabilir mi?
29 Eylül 1913’te dünyaya gelen Silvio Piola, futbola Pro Vercelli’de başlar. Bologna karşısında ilk Serie A karşılaşmasına çıktığında henüz 17’sindedir. Attığı gollerle kısa sürede futbol âleminin dikkatini çeken Piola için transfer dedikoduları çıksa da Pro Vercelli başkanı, şu sözlerle futbolseverleri ‘aydınlatır’: “Piola’yı, dünyadaki bütün altınlar karşılığında bile satmayacağız. Hiçbir zaman!” Fakat hayat o kadar kolay değildir. Mussolini’nin federasyon başkanı olarak görevlendirdiği General Giorgio Vaccaro, fanatik bir Lazio taraftarıdır ve bizzat ilgilendiği görüşmeler sonunda Silvio Piola, Serie A’daki ilk golünü attığı Lazio’ya transfer olur.
Lazio’daki ilk sezonunda 21 gol atan Piola, takip eden sezonlarda da 20 ve 21 golle takımını sırtlamaya devam eder. 21 gol attığı 1936-1937 sezonunda Lazio, Bologna’nın ardından lig ikinciliğine ulaşırken Piola da gol krallığı tahtına oturur. Gol krallığı tacını Lazio’da oynadığı son sezonu olan 1942-1943 sezonunda da giymeyi başaran Silvio’nun gol rakamının yine 21’dir Lazio’da forma giydiği dönemde ülkenin önemli golcüleri arasına girmeyi başlayan Silvio Piola, 1935 yılında sırtına geçirdiği İtalya Milli Takımı formasını 34 kere giyer ve Gök Mavililer için 30 gol atar. Bu 30 golün belki de en önemlileri 1938 Dünya Kupası Finali’nde Macaristan ağlarına gönderdiği iki goldür. O turnuvada İtalya kupaya uzanırken, İtalya’nın en golcü ismi, Silvio Piola’dır.
Bu dönem aynı zamanda büyük bir rekabetin de başlangıcıdır. Inter’in ‘assolisti’ Guiseppe Meazza ile sürekli karşılaştırılır. Meazza, tekniği ve gücüyle rakiplerini alt ederken, Piola’nın gücü kadar sezileri de ön plandadır. Futbol dışında da karakter çatışması mevcuttur. Piola’nın oğlu Dario, bu durumla ilgili şunları söylüyor: “Meazza starsa, Piola anti-stardı. Eğlemeyi sevmez, üç köpeğiyle ava giderdi. İçki ve sigara içmez, kadınlarla ilgilenmezdi.” Piola’nın bu ‘beyefendi’ özelliğini sarsan olaylar da yok değildir. 1939’da İngiltere ile İtalya maçında oynanan maçta eliyle attığı gol, Maradona’dan yaklaşık 50 yıl evvel İngilizlerin canını yakmıştır. Golcü, o anı, kendisiyle özdeşleşen röveşata vuruşunu yapmak isterken ağlarla buluşan bir top olarak hatırlasa da suçlu sadece hakem değildir elbette…
1943 yılında dönemin en güçlü takımlarından olmaya başlayan Torino formasını giyer. Fakat bu transferin altında bir dram yatmaktadır. 1943’te memleketi Pro Vercelli’de tatildeyken 2. Dünya Savaşı iyice alevlenmiş ve İtalya ikiye bölünmüştür. Piola’nın Roma’ya gitmesi imkânsızdır. Hatta Piola’nın bombardımanda öldüğü haberleri gazetelerde çıkmaya başlar. Önce ölmediğini ispatlar sonra da tutkusu olan futbola Torino’da devam eder. Valentino Mazzola ile ortaya koyacakları performans merak konusuyken savaş nedeniyle Serie A’ya verilen ara, futbolseverlerin bu ikiliden muaf olması anlamına gelir. 1943-1944 arasındaki dönemde Torino ile 23 maça çıkan Piola, 27 golle neler yapabileceğini gösterir. Bir sene sonunda takımdan ayrılırken, Torino da ‘Grande’ olma yoluna adımlarını hızlandıracaktır.
1945-1947 yılları arasında Juventus forması ile üst üste iki Serie A ikinciliği yaşayan Piola, 1947 yılında ilginç bir kararla ikinci lig takımı Novara ile anlaşır. 1947-1948 sezonunda Serie B’de şampiyonluk yaşadığı Novara ile Serie A hazırlıkları yaparken İtalyan basını “Geri dönüş için hazırlanan emekli tenor” teşbihiyle Piola’nın veda etmesi gerektiğini düşünür. Fakat futbolu hala oynayabileceğini gösterecektir. Bu dönemde ona karşı Palermo formasıyla oynayan Bülent Eken, “Yaşlanmıştı ama felaket bir adamdı. Yüzünü kaleye döndüğü an gol atabilirdi.” sözleriyle, Piola’nın etkisini özetler.
En büyük hayranlarından gazeteci Gianni Brera ise birçokları tarafından göz ardı edildiğini düşündüğü hava hâkimiyeti ile ilgili şunu söylemektedir: “Kafa toplarında o kadar iyiydi ki sahadayken olduğunda uzun görünürdü”. Eleştirilere rağmen 1952’de 39 yaşında milli formayla son maçına çıkarken, İtalya Milli Takımı’nın başında, ezeli rakibi Guiseppe Meazza vardır. 1954 ise futbola vedasıyla noktalanır. 41 yaşında, bugün bile bir profesyonel futbolcunun ulaşması güç olan bir yaşta futbolu bırakır. Kızına göre bunun tek nedeni futbol sevgisidir: “Her zaman 11 buçukta yatağa girerdi. Futbolu bıraktıktan sonra bir hayalet gibi yaşadı. Ta ki Alzheimer nedeniyle 1996’da ölene kadar”
İkinci Dünya Savaşı nedeniyle hem kulüp hem de milli takım kariyeri sekteye uğrayan ve kariyeri boyunca hiç Serie A şampiyonluğu yaşayamayan Piola, buna rağmen 537 Serie A maçında 274 golle Serie A tarihinin en golcü futbolcusu konumunda. Lazio formasıyla attığı 148 golle kulüp tarihinin en golcüsü. Pro Vercelli-Fiorentina maçındaki altı gollük performansını tekrarlayabilen tek isim Omar Sivori. Muhteşem gol yüzdesi, sert şutları ve kuvvetli fiziğinin yanı sıra röveşatanın mucitlerinden birisi olarak görülen Piola’yı “İtalya’da gol eşittir Piola” sözleriyle özetliyor İtalyan gazeteci Gianni Mura.
250 golle Piola’ya en çok yaklaşan isim Totti’nin ne yapacağı bilinmez. En azından yaş olarak onu geride bırakabilir belki ama gol sayısı olarak pek de umut yok gibi. Roma kaptanının birkaç yıl evvel dediklerine kulak verelim: “Piola’ya ulaştığım gün futbolu bırakacağım ama param olsa bunun üzerine bahis oynamazdım”