Son iki yılın şampiyonu Real Madrid, bu hafta Borussia Dortmund’a konuk olacak. ‘Galacticos’ 2013’te aynı stada uğradığında tarihinin en büyük hezimetlerinden birini yaşamıştı.
Şampiyonlar Ligi; 2010’lu yıllarla beraber çok başka bir amaca bürünmüştü. Barcelona’nın bütün dünyada hâkimiyet kurduğu yıllarda Inter onlara engel olmuştu. Inter’in başarısının mimarı Jose Mourinho ise sezon sonunda Real Madrid’in yolunu tuttu. Zaten dünyanın sayılı ezeli rekabetlerinin arasında olan Real Madrid-Barcelona çekişmesi artık başka bir boyuta girmişti. Artık birçok insanın hayalinde, bu iki takımın oynayacağı bir Şampiyonlar Ligi finali vardı.
2010-11 sezonunda iki takım yarı finalde karşılaştı ve kazanan Barcelona oldu. 2011-12’de ise iki takım yarı finale kadar geldi ama bu kez birbirleriyle eşleşmedi. Bazıları, UEFA’nın bunu ayarladığını iddia etse de futbol topunun başka hesapları vardı. Bayern Münih Real Madrid’i, Chelsea ise Barcelona’yı alt ederek finalin adını değiştirdi.
Bir sezon sonra yine aynısı oldu. Önceki senenin finalisti Bayern Münih bu sefer Barcelona’nın rakibiydi. Eşleşme ortada gibiydi. Diğer tarafta ise Real Madrid, final için Borussia Dortmund ile mücadele edecekti. Bu eşleşmede, kâğıt üstünde favori gözüken Real Madrid idi. Jose Mourinho’nun takımı önceki sene kazandığı La Liga’nın özgüveni ile gözünü Şampiyonlar Ligi’ne dikmişti artık. Borussia Dortmund ise nispeten daha mütevazı kadrosuyla ve uzun bir aradan sonra ulaştığı Şampiyonlar Ligi yarı finaliyle daha tatmin edici bir noktadaydı.
Belki de bunlar sadece benim kendimi aldatan düşüncelerimdi! O dönem çalıştığım iş yerinde çok sevdiğim bir büyüğüm, maçtan birkaç saat önce yanıma geldi. Zamanında futbolu çok sıkı bir şekilde takip etmiş; hâlen çok sevmesine rağmen ilgisini daha çok kadınlar ve bahis üzerine yoğunlaştırmıştı. Bana güvendiği için, bahis tahminlerimi sormuştu. “Banko Real Madrid” dedim. Belki de bunda Real Madrid’in bir önceki turda Galatasaray’ı elemesi ve “Galatasaray ‘şampiyon’ takıma elendi bari” tesellisine sığınma isteğim yatıyor da olabilirdi. Oysa iki takım grup aşamasında da birbirlerine rakip olmuştu ve Borussia Dortmund iki maçı da kaybetmemiş (2-1 / 2-2), berabere biten maçta ise galibiyeti yediği son dakika golüyle kaçırmıştı. Fakat bütün bunların hepsi tesadüf geliyor, Borussia Dortmund’un bir yerde nefesinin tükeneceğini düşünüyordum. Sezonun boyu kısaldıkça, bu tükenme anının çok yakında olduğunu hissediyordum. Üstelik tam da maçtan önce Mario Götze’nin Bayern Münih’e transferi kesinleşmek üzereydi. Borussia Dortmund’un tüm konsantrasyonunun dağıldığını hissetmek zor değildi.
Robert Lewandowski’nin o gün çok başka planları vardı.
Hepsi yanlış hislerdi. Ve o gün bir kişinin çok başka planları vardı. Kariyeri herhangi bir yerde ‘göz bebeği’ olarak başlamayan, küçük takımlarda, alt liglerde oynayan ve en sonunda Borussia Dortmund’a kapağı atan Robert Lewandowski, o günden önce de kalitesini ispatlamıştı. Fakat o akşam Avrupa futbolunun zirvesine adını yazdırdı. Dünyada çok az futbolcuya nasip olacak şekilde, Real Madrid ağlarına 4 gol birden bıraktı. Lewa, maçın ilk yarısında tek gol attı… Fırtına gibi başlayan Dortmund, 8. dakikada Polonyalı’nın golüyle öne geçti. Real Madrid, deplasmanda olmasına rağmen toparlandı. İlk yarının sona ermesine iki dakika kala, Hummels’in hatasından doğan pozisyonun ardından Cristiano Ronaldo beraberliği sağladı ve takımlar soyunma odasına 1-1’lik skorla gitti.
Ronaldo ilk yarıda sahnedeydi ama Lewandowski, maçın ikinci yarısında sahnede tek başınaydı! Önce 50. dakikada ofsayt tartışmaları altında takımını bir kez daha öne geçirdi. Beş dakika sonra, yumuşak bir kontrol, esnek bir dönüş ve muhteşem bir vuruşla adeta ‘Gol nasıl atılır?’ dersi verdi. 67’deki gol ise son nokta oldu. Kazanılan penaltıyı gole çeviren, yine Polonyalı idi. Lewandowski daha sonra beşinci gole de yaklaştı ama sezon boyunca formayı Iker Casillas’tan kapan Diego Lopez, bu sefer gole izin vermedi.
Karşılaşma 4-1 sona erdi. Altı gün sonraki rövanş Real Madrid için son şanstı. Fakat bütün arzularına rağmen kilidi açmakta zorlandılar. 82 dakika boyunca 0-0 devam eden maç, daha sonra atılan gollerle 2-0’a gelse de kalan süre Real Madrid’e yetmedi. Final için iki La Liga takımı bekleyen futbolseverler yanılmışlardı ve Wembley’deki finalde sahada iki Bundesliga takımı olacaktı…
Belki Borussia Dortmund, finalde Bayern Münih’i geçemedi ama yine de unutulmaz bir Şampiyonlar Ligi sezonu ile tarihinin en özel günlerini yaşadı.
İnternet sitemizin işletimi sırasında çerez ve benzeri teknolojiler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için alan Çerez Politikası başlıklı metnimizi ve Aydınlatma Metni’ni incelemenizi rica ederiz.
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.