Bu yazı, Oliver Kay imzasıyla The Times’da yayımlandı.
İki yıl önce, Euro 2016’nın Cristiano Ronaldo için son ‘üst seviye turnuva’ olup olmadığını merak ediyorduk. Her şey, St. Etienne’de oynanan ve İzlanda ile 1-1 berabere kalınan maçtan sonra rakibine ithafen ‘küçük düşünen takım’ demesiyle başladı. Bu rahatsız edici ve küçük gören yorumlara karşı İzlanda takımının bir parçası olan Kari Arnason; ‘‘Olağanüstü bir oyuncu olabilir ama kişiliği öyle değil’’ diyor ve ekliyordu; ‘‘İşte bu yüzden Lionel Messi, Cristiano Ronaldo’nun bir adım önünde bulunuyor.’’
Birçokları ise Ronaldo’nun milli takım kariyerinin son günleri olup olmadığını merak ediyordu. Çok yorgun, tükenmiş görünüyordu ve bu doğrultuda Portekiz, Avusturya ile golsüz berabere kalıyordu. Portekiz, son maçında Macaristan karşısında üst tura yükselmek için sahaya çıkıyor ve Ronaldo iki kere takımını beraberliğe taşıyan golü atıyordu. Gerisi ise tarihe tanıklık etmemizi sağlıyordu. Elbette takımına güveniyor ve bu ilerlemede onların da büyük payı olduğuna inanıyordu. Sırasıyla Hırvatistan, Polonya ve Galler’i saf dışı bırakıyordu.
Final maçında Fransa karşısında maçın büyük çoğunluğunu kenardan izliyordu. 25’inci dakikada sahanın ortasına oturmuş ve gözyaşları içinde sahayı terk etmek zorunda kalmıştı. Ama kupayı kazanmayı istiyordu ve takımı ona kupayı getirdi. Milli takım kariyeri için mutlu son olabilir miydi? Normal şartlar altında evet ama Ronaldo için, hayır. Çünkü Ronaldo, hep daha fazlasını istiyordu.
Ronaldo, 2 sene sonra geçtiğimiz Cuma akşamı Soçi’de tam 33 yaşında, -durdurulamaz bir performansla- İspanya karşısında takımını tek başına sürükleyip, uzun yıllar unutulmayacak bir maç sonucu 3-3’lük beraberliği kazan(dır)ıyordu. Aslında bunu yapma hakkına sahip değildi ama sadece büyük sporcularda olan kazanma güdüsüyle bunu başardı. “3-2 gerideyken bile takımı ileri taşıyacak biri varsa, bu kişinin o olduğuna güveniyoruz” diyor ve ekliyordu Fernando Santos; “Bu, doğuştan.”
Ronaldo, 4 farklı Dünya Kupası’nda gol atanlar listesine adını yazdırdı. Şimdi kafalardaki soru ise; 2022’de Katar’da yapılacak olan Dünya Kupası’nda bu sayıyı beşe çıkarıp, çıkaramayacağı… Bu doğrultuda en belirleyici faktör ise fiziksel durumundan çok, mental açıdan ne kadar hazır olduğu olacak. Portekiz’in teknik direktörü Santos, bu konu hakkında; ‘’Fiziksel ve mental olarak inanılmaz bir oyuncu. O, dünyanın en iyisi ve umarım Katar’da tekrar gol atar’’ diyor.
Lionel Messi bu hafta içinde 31’inci yaşına basacak. 2016 Copa America finalinde Şili’ye kaybettiklerinde ‘emekli’ olduğunu açıklamış; sonrasında milli takıma geri dönmüştü. Yine de 2018 Rusya’nın kariyerindeki son büyük turnuva olabileceği yönünde mesajlar verdi…
Peki Ronaldo? 21’inci yüzyılda futbolcuların kendilerini korumak amacıyla önceliklerini milli takıma vermemelerine rağmen Ronaldo ikisini birlikte idare etmeyi tercih etti. Kendisini sürekli yenileyişi ve dayanıklılığı olağanüstü bir seviyede. Yakın zamanda yaptığı açıklamada 41 yaşına kadar oynamayı düşündüğünü söyleyen Ronaldo; ABD, Meksika, Kanada ortaklığında yapılacak 2026 Dünya Kupası’nda sahada olacak mı?
Ronaldo her turnuvayı, her maçı sanki son maçıymış gibi hırsla oynuyor. Bu konu hakkında Manchester United’dan eski takım arkadaşı Rio Ferdinand, BBC yayınında; “Onun kadar iyisi yok” diyerek, eski takım arkadaşını takdir ediyordu.
Real Madrid’e 24 yaşında giden Ronaldo, tarihin en başarılı kulübünün en skorer ismi (438 maçta 450 gol) olmayı başardı. Portekiz adına, 151 maçta 84 gole imza atan Ronaldo, uluslararası alanda en çok gol atan futbolcular listesinde Ferenc Puskas’la birlikte ikinci sırada. İran için attığı 109 golle Ali Daei’nin ise geçilmesi zor görünüyor… Yine de önümüzdeki dört yıl ya da daha fazla bir süre oynarsa Ronaldo’yu geçebilen olur mu?
O, kreatif bir futbolcu değil, alamet-i farikası ise çok güçlü ve yırtıcı top sürüyor olmasıydı; buna rağmen yeni rolüne adapte oldu. Kale önündeki üretkenliği üst düzey liderliği ile birleşince başarılar da geldi. 30 yaşına geldiğinde Portekiz adına, 118 maçta 52 gol atmıştı. O günden bu güne, 33 maçta 32 kere ağları buldu. Şampiyonlar Ligi’nde ise daha da etkileyici olan bir performans gösterdi. 30 yaşına bastıktan sonra oynadığı 44 maçta tam 48 gol attı…
Futbolun modern zaman yıldızları sıklıkla uluslararası futbolun zevkten ziyade kalıcı anlar olduğuna işaret ederler. Real ile arasındaki ilişki olağanüstü olsa da gergin zamanlar yaşandığı da oldu. Ama en azından şu an öyle bir durum yok. Geçtiğimiz Cuma akşamı Soçi’de Ronaldo’nun, nadiren gördüğümüz şekilde neşeli olduğu gözlerden kaçmadı.
Peki, Ronaldo ülkesini Dünya Kupası zaferine taşımayı başarabilir mi? Portekiz, İspanya karşısında sıradan bir görüntü sundu ama Avrupa Şampiyonası boyunca da sıradan bir görüntü sergilemişlerdi; sonrasında ne olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Fas ve İran ile oynayacak Portekiz’in, İspanya ile birlikte B Grubu’ndan çıkması bekleniyor. Sonrasında ise muhtemelen Rusya ya da Uruguay ile son 16 turunda karşılaşacaklar. Onun ötesinde, eğer Ronaldo kariyerinin zirve maçlarından birini oynarsa her şey olabilir. Portekiz, İspanya karşısında uzun süre geride kalmış olsa da Ronaldo ile birlikte direnmeyi başarmıştı.
Kesin olan bir şey varsa o da; Ronaldo’nun kariyerini ve Messi’nin yaptıklarını izleyip, bunun tadını çıkarmaya, devam edebildiğimiz kadar etmemiz gerektiği… Dünya Kupası her zaman güzel anılara ev sahipliği yapmaz ama Ronaldo, turnuvadan tat almaya ve sahnenin sahibi olmaya devam etmek istiyor.
RONALDO NASIL DAHA İYİ OLABİLİR ?
Sadece üç hafta önce 33 yaşında, bir başka Şampiyonlar Ligi finalinde daha oynuyordu. Vücudunu 23 yaşında hissettiğini dünyaya ilan ediyor, 40’larına kadar oynayabileceğini söylüyordu. Real Madrid’in ve Portekiz’in forveti; “Şu anda, biyolojik olarak 23 yaşındayım. Hâlâ oynayacak çok fazla zamanım var. 41 yaşıma kadar oynamak istiyorum” diyordu.
Bu haber bile rakipleri için korkutucu olmaya yetiyor. Cuma günü, İspanya filelerine üç gol bırakırken bu kariyerinin 51’inci hat-trick’i oluyordu. Bunların yanında tarihte ilk kez, sekiz büyük turnuvada gol atan futbolcu oluyordu.
27 maçta 26 gol atarak kariyerinin 2009 sonrası en kötü sezonunu geçirmesine rağmen, takımının Şampiyonlar Ligi’ni kazanmasına büyük katkı sağladı. Ronaldo, üst üste 11 maça çıktığı sezonu toplamda 13 maçta attığı 15 golle, takımını üst üste üçüncü kez şampiyon yaparak tamamladı.
Bakalım gelecek, bize Ronaldo özelinde neler gösterecek….
Çeviri: Ant Arın Şermet
