*Andy Bull imzalı bu yazının The Guardian‘da yayınlanan orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.
Büyük heyecanın ardından, 200 metrenin yeni dünya şampiyonu şu ana kadarki en büyük başarısı 2016 Avrupa Şampiyonası’nda kazandığı gümüş madalya olan Azerbaycan asıllı Türk sporcu Ramil Guliyev.
Tahmin edebileceğiniz gibi, IAAF’in seçme şansı olsa öncellikli tercihi olmayacak bir sonuç. Tercihleri muhtemelen dün Guliyev’in ardında ikinci olan, atletizmin yeni süperstarı Wayde van Niekerk olurdu. Fakat sonuç öyle olmadı ve Michael Johnson hâlâ dünya şampiyonasında 200/400 dublesi yapan tek kişi. Usain Bolt, bu yarışın en büyük favorisi olabilecekken katılımcılar arasında bile değildi.
Guliyev, 2003’te John Capel’in 20.30 kazandığı yarıştan bu yana 20.09 ile en yavaş koşulan 200 metre finalinde zafere ulaştı. O yarış da yine Usain Bolt’un olmadığı bir dönemdeydi.
En azından bu sonuç Türkiye için oldukça sevindirici olacak. Dünya şampiyonası tarihindeki ilk altın madalyalarını kazandılar. Guliyev beş senedir Türk vatandaşı. Azerbaycan spor sisteminden geçti, babası antrenörlük yaptı ve 2011’de vatandaşlık değiştirmeye kara verdi. Bunun sebebi, kendi ifadesiyle “Azerbaycan’da spora ilgisizlik, imkânların iyi olmaması”. Dünya Üniversite Oyunları’nda kazandığı 200 metre finalinde 20.04 zamanı ile Avrupa’nın en iyisi olduğunu kanıtlamıştı.
Türkiye’nin çekiciliği, Guliyev’in belirttiği gibi, “Antremanlar için mükemmel olanaklar olması” -hava durumunun yanında ikinci neden olduğu çok açık- ve “Finansal destek” diye ekliyor. Türkiye’deki aylık kazancının Azerbaycan’daki yıllık kazancı kadar olduğunu da belirtiyor. Katar’ın da ona ilgisi olduğunu ama Türkiye’yi seçtiğini bunun sebebini de Azerbaycan ve Türkiye arasında pek bir fark görmemesi, kültürel ve dil olarak birbirlerine çok benzemesiyle açıklıyor.
Fakat Azerbaycan, Guliyev’in bu değerlendirmesine katılmıyor. Guliyev’in Türkiye adına yarışabilmesi için gereken iki yıllık bekleme döneminde Azerbaycan için yarışması konusunda IAAF’e ısrarda bulundular.
Aynı zamanda Guliyev’i Azerbaycan’a geri çekmek için de uğraştılar. Azerbaycan Atletizm Federasyonu Başkan Yardımcısı Mehdi Nagiyev, “Eğer milletine olan sevgisini göstermek istiyorsa, bırakın gelsin ve orduya hizmet etsin” açıklamasında bulundu. Guliyev, Türkiye Atletizm Federasyonu’nun onun için ayarladığı Dumlupınar Üniversitesi’nde asistan olarak kalmayı tercih etti. 2009 Avrupa Gençler Atletizm Şampiyonası’na Guliyev’in yanında Etiyopyalı beş devşirme sporcuyla katılmasalardı, Azerbaycan’ın bu isteği daha anlayışla karşılanabilirdi.
Van Niekerk perşembe gecesi virajı ilk dönen atlet olmasına rağmen, 400 metre finalinden tükenmiş olacak ki, gücü 200 metrede finişi ilk geçen olmaya yetmedi. Van Niekerk’in antrenörü Ans Botha, gerçekten onun yeterli olduğuna inana kadar Wayde’in 200 ve 400 metre dublesi yapmasına temkinli yaklaşmıştı. Belki gerçekten yeterli değildi, ama gümüş madalyadan da oldukça mutlu gözüküyordu. “Bu kariyerimde neler yapabileceğimi gördüğüm bir başlangıçtı” diyerek de mutluluğunu saklamıyordu. Onun arkasında Trinidad ve Tobagolu Jereem Richards. Bu senenin en hızlı ismi Isaac Makwala altıncı oldu ama uzun bir hafta geçirdiğini düşünürsek bu beklenebilirdi.
Makwala; 400 metre finalini cumartesi sabahı, yarı finali ise pazar gecesi koştu. O geceyi mide bulantısı ile geçirdi ve pazartesi sabah 200 metre elemelerinden doktor tavsiyesi ile çekilmiş, sonraki gün 400 metre finalinden de çekilmek zorunda bırakıldı. Stadyuma yine de geldi ama IAAF çalışanları tarafından girişi engellendi. Fakat çarşamba gecesi, 200 seçmelerini daha sonra da yarı finali yoğun yağış altında tek başına koşmasına izin verildi ve perşembe gecesi koşulan yarışa biletini kazanmış oldu. Bu durum göz önünde bulundurulunca final için formunda olamazdı. 20.44 ile bitirdi.
Makwala için olan en iyi şey, bir anda stadyum içi ve dışında çok popüler oldu. Van Niekerk piste çıktığında aldığı desteğin aynısını Makwala da aldı. İngilizler, sporcunun IAAF tarafından gördüğü muameleden memnun kalmadı, ruhunu ortaya koyarak tek başına yağmur altında savaşmasına hayran kaldı. Bu skandal da unutulacak ama söz konusu olan atletizm, bir yenisi gelecektir. Hiç şüphe yok ki, şu an İstanbul’un bir köşesinde sağ görüşlü bir gazete “plastik Türkler”e karşı bir kampanya başlatmıştır.
Çeviren: İpek Sezer
*Socrates’in Ağustos sayısında yayımlanan Ramil Guliyev röportajına buradan ulaşabilirsiniz.