Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolSon Gün: Prekazi

Hagi gollerle, Alex muhteşem bir uğurlamayla veda etmişti. Onlardan önce Prekazi vardı ve o sahneyi sessizce terk etti.

Türkiye liglerinden yüzlerce yabancı futbolcu geçti. Hepsi; küçük veya büyük bir iz bıraktı. Hatta Galatasaray’a transfer olduktan sonra sahaya adımını bir kez bile atamayan Gonzales bile! Ama yine de üç tanesi; kazandıkları kupalar ve attıkları gollerle diğerlerinden ayrı bir noktada kendine yer bulabilir. 3 oyun kurucu; bu oyuna damga vurdu. 80’ler Prekazi’nin, 90’lar Hagi’nin, 2000’ler de Alex’in yıllarıydı.

Alex de Souza, Fenerbahçe’de geçen 8.5 sezonun sonrasında; fırtınalı bir sürecin ardından 2012-13 sezonun başında takımdan ayrılmak zorunda kalmıştı. Fenerbahçe formasını son kez giydiği Kasımpaşa maçı halen akıllarda. O haftanın devamına damga vuran basın toplantılarının ardından bir Cuma günü Alex ve ailesi, Sabiha Gökçen havalimanından binlerce taraftarın uğurlamasıyla ülkeden ayrıldı. Tüm o görüntülerin arka planındaki fotoğraf karesi, bir hafta önce Kasımpaşa maçında oyundan alınan Alex’in boş tribünlerdeki yalnız oturuşuydu. 29 Eylül 2012 günü; oynadığı süre boyunca rekorlar kıran Alex’in Türkiye’deki son maçı olarak tarihe geçti.

Gheorghe Hagi ise tam tersiydi. Onun gideceği gün çok önceden belliydi. Çok başarılı dört senenin ardından bir sezon daha ter dökmeyi tercih etmiş, 2000-01’in son maçında Trabzonspor karşısında iki gol atarak sahneden ayrılmıştı. 26 Mayıs 2001 günü Fenerbahçe Süper Lig’deki şampiyonluğunu kutlarken, Ali Sami Yen Stadı kaçan şampiyonluğa rağmen yaşayan efsanesine veda ediyordu.

Cevad Prekazi ise en az Hagi ve Alex kadar başarılı bir kariyer inşa etse de, onlardan ufak bir farkı vardı. Diğerleri Türkiye’de tek bir takımın formasını giyerken, Prekazi son döneminde ufak bir tura çıkmıştı. Yugoslav oyuncu, Galatasaray’da efsane statüsüne yerleşse bile sarı-kırmızılı formanın ardından iki takımın daha renklerini sırtında taşıdı, önce Altay’da sonra da Bakırköy’de yarım devre top koşturdu.

Prekazi, 1992 yazında Bakırköy’e transfer olduğunda 34 yaşının sonlarındaydı. Sezonun ilk haftasında Fenerbahçe karşısına çıktığında ise artık 35 olmuştu. Şimdilerde bile futbol için yüksek bir yaş olan 35’te top koşturmak; o zamanlar daha da imkansız gibiydi. Mesela aynı günlerde Fenerbahçe’nin önemli futbolcularından Şenol Çorlu futbola veda ederken yaşı henüz 30’du.

Prekazi’nin de Bakırköy’de son bir sezon geçirip futbola veda etmesi bekleniyordu. Fenerbahçe karşılaşmasının ardından, Kocaelispor, Beşiktaş, Gençlerbirliği ve Karşıyaka maçlarına çıktı. Bu beş maçta sadece Kocaelispor ağlarını havalandırdı. Bakırköy ise o maçlarda sadece Gençlerbirliği’ni Hasan Vezir’in son dakika golüyle 3-2 yenebildi.

Sezonun 7. haftasında Bakırköy, Galatasaray ile Ali Sami Yen Stadı’nda karşılaştı. Galatasaray bir önceki hafta, bugünlerde bile birçok Galatasaraylı’nın hafızasında yer tutan meşhur Trabzonspor maçını oynamıştı. Bordo-mavililer karşısında Uğur ve Tugay’ın kırmızı kart görmesiyle; henüz 27. dakikada 9 kişi kalan Galatasaray, buna rağmen tribünleri mest eden bir futbol sergilemiş Hakan Şükür’ün golüyle 1-0 öne geçse de son dakikada yediği dramatik golle sahadan bir puan alabilmişti. Fakat kaybedilen iki puana rağmen genç oyuncuların gösterdiği direnç taraftarları gelecek için umutlandırmıştı. Bir döneme damga vuran kuşağın kırılma maçlarından biri olarak görülebilir o mücadele.

Ve o Trabzonspor maçının ardından Galatasaray, yine İstanbul’daydı. O zorlu maçın ardından Bakırköy karşısına çıkan Galatasaray, zayıf rakibi karşısında maçın mutlak favorisiydi. Karl Heinz Feldkamp’ın genç oyunculara ağırlık vererek kurduğu kadro önemli sınavlarından birine daha çıkıyordu. Bakırköy’ün ilk 11’inde ise Galatasaray açısından ilginç isimler vardı. Galatasaray’ın genç yıldızı Okan Buruk ‘un ağabeyi Fuat Buruk; Galatasaray’ın eski santrforu Hasan Vezir, Galatasaray’ın şimdilerdeki antrenörlerinden Orhan Atik ve tabi ki bu yazının konusu Cevad Prekazi…

Karşılaşma aslında oldukça durgun geçti. Galatasaray, rahat geçmesi beklenen karşılaşmayı tek golle kazandı. O gol de 42. dakikada Elvir Boliç’in düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı gole çeviren Falco Götz’ün ayağından geldi. İki dakika sonra Boliç bu sefer kendi ceza sahasında penaltıya sebep oldu ama maçın yıldızı Hayrettin Demirbaş, gole izin vermeyince Galatasaray zor geçen maçı 3 puanla kapattı.

Prekazi mi? Bakırköy’ün iyi isimlerinden biriydi ama eski günlerinden uzak olduğu de belliydi. O gün Ali Sami Yen Stadı’ndan tüm futbolcularla birlikte normal bir şekilde ayrıldı fakat bu onun son maçı oldu. Sezon başında Bakırköy ile iki yıllık sözleşme imzalayan yıldız oyuncu, İstanbul kulübüyle maç başına para karşılığında anlaşmıştı. Belki de bu detayın verdiği rahatlık nedeniyle, oynadığı 6 maçın ardından hem takımdan hem de ülkeden ayrıldı.

Prekazi’nin son maçının; efsaneleştiği stadyumda ve efsaneleştiği takımına karşı olması hoş bir tesadüf oldu ama ‘son maçı’ olduğu bilinmediği için aşırı bir ilgi de olmadı. Yine de bu tesadüfler denk gelince; belki de yıldız oyuncunun kendi çapında bir jübile yapmak istediğini ve son noktayı o maçla beraber koymayı daha anlamlı bulduğunu düşünebiliriz. Prekazi, gösterişli bir vedanın aksine; gerçekten Galatasaraylı olan ve onu izlemek isteyen 20 bin kişinin önünde son maçını oynadı.

Tabi, bütün gerekçeler bu kadar duygusal ve romantik değildi. Prekazi yıllar sonra bir röportajında; o günleri ve futbolu bırakma kararını şu sözlerle anlatıyordu:

“Dünyada en sevdiğim şey futboldu ama artık idmanlara giderken kendimi rahatsız hissediyordum. Kontratı fesh ettim ve gitmeye karar verdim. ‘Manyak mısın’ dediler, ‘Nasıl gideceksin, savaş var orada’! Döndüm, Yugoslavya’ya geldim. Bu sefer aynısını oradakiler söyledi. ‘Siz manyak mısınız, savaş var burada. Niye geldiniz?’ Bana ne? Ben kendi evime, kendi yuvama geliyordum. Kendi insanlarımı görecektim. Arkadaşlarımla beraber kalmak istiyordum. Ama o günlere dair tek bir şeyi unutmayacağım. O benim kalbimde hep bir leke olarak kalacak. Savaş başladıktan sonra beni Türkiye’den iki veya üç kişi aradı. Kimse bir telefon açıp ‘İyi misin, ihtiyacınız var mı’ diye sormadı. Galatasaray bile…! Benim hiç bir şeye ihtiyacım yoktu zaten ama o durumları da hiç bir zaman unutamam.”

Yine de tesadüfler güzeldir ve bir gerçeklik oluşturmasa da tarihin içinde duygusal bir anlamı bulunabilir. Galatasaray ile Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final oynayan ve ülke tarihinin o zamana kadarki en büyük başarısına imza atan Cevad Prekazi, son maçında genç bir takımla karşılaştı. O gün ilk 11’de olan Bülent Korkmaz, Hakan Şükür ve Okan Buruk seneler sonra UEFA Kupası kazanacak kadroda yer aldı. Tugay Kerimoğlu, Suat Kaya ve Arif Erdem de o takımın parçasıydı. Cristiano Ronaldo’nun bu yaza damga vuran Switch reklamı gibi, Prekazi güçlerini gençlere emanet ederek sahneyi terk etti; 24 sene önce bugün…

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce