Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer SporlarGeleceğin Mimarı

Pekka Niemela öncesi Türkiye'nin kayakla atlamada bir geleneği yoktu. Finlandiyalı antrenör bu geleneği oluşturmaya çalışırken, ülkenin ilk olimpik sporcusunu da yetiştirmeyi başardı.

Türkiye, tarihinde ilk kez kayakla atlama dalında olimpiyat oyunlarına bir sporcu götürmeye hak kazandı. Pyeongchang’da ülkemizi Fatih Arda İpcioğlu temsil edecek. Fatih Arda’nın bu önemli başarısını, Türkiye’nin son yıllarda kayakla atlamada gösterdiği önemli gelişimin zirve noktası oldu. Biz de milli takımın başarı yolundaki adımlarını ve geleceğe yönelik planlarını, olimpiyat madalyalı baş antrenör Pekka Niemela ile konuştuk.

Türkiye Milli Takımı ile çalışmaya başladığınızda olimpiyatlara gitmeyi planlamış mıydınız? Yoksa bu süreçte her şey beklediğinizden çok daha iyi mi gitti?

Üç buçuk yıl önce bu göreve başladığımda hayalim Türkiye’den bir kayakla atlamacıyı 2018 Pyeongchang’a götürebilmekti. Zamanla bu hayal gerçekçi bir hedefe dönüştü. 22 Ocak’ta FIS, (Uluslararası Kayak Federasyonu) olimpiyat oyunlarına gidecek olan sporcularla ilgili resmi listeyi açıkladı ve Fatih Arda İpcioğlu’nun katılımını onayladı. Böylelikle bu hedefimiz gerçekleşmiş oldu. Göreve başladığımda pek çok zorlukla karşılaştım. Mesela Muhammed Ali Bedir’in o dönemki en iyi mesafesi 67 metreydi ki yaşıtlarının mesafe olarak çok gerisindeydi. Şimdi ise kişisel rekoru 141 metre.

Fatih Arda, 2014’te FIS Kupası’nda (dünya kupasının iki seviye aşağısı) ortalama bir sporcuyken şu anda erişebileceği en önemli noktalardan biri olan olimpiyat seviyesine geldi. Bu onun adına dev bir gelişim. Ve tabii çok kolay olmadı. Geçen sezon Fatih Arda iyi bir form yakalamıştı ancak sonrasında omuzlarına çok fazla yük bindi ve bir süre bu baskıyı kaldırmakta zorlandı. Sonrasında da en üst seviyede kalamadı; teknik açıdan zorlandı, bazı sıkıntıları vardı ve bu negatif döngü onun adına çok zorlayıcıydı. Bu esnada olimpiyat mücadelesi de sürüyordu hatta. Yarışlarda Arda’nın ciddi bir özgüven sorunu yaşadığını görebiliyorduk. Engelberg’te yaptığı iyi bir atlayış ona yeniden özgüven kazandırdı. Sonrasında antrenör arkadaşım Kimmo Savolainen’le bir karar verdik: Arda’nın önündeki tek hedef olimpiyat oyunlarına katılım hakkıydı. O da Erzurum’da bu sezonki en iyi atlayışları yaptı ve başardık.

Gelişim sürecinde tepeyle ilgili olarak birçok teknik sorun yaşadınız. Bu teknik sorunlar gelişimi nasıl etkiledi?

Şu anda Erzurum’daki tesislerle ilgili olarak gayet mutluyuz. Ancak tesisler yapım aşamasında olduğu dönemde, yılda 200 gün yolculuk yapmak zorunda kalıyorduk. Bu durum olumsuz etkiler yaratsa da o dönemde tepelerin yeniden onarımı için sergilenen çaba saygıyı hak eden bir durumdu. Erzurum’daki geniş tepe yapılmadan önce sporcularımızın geniş tepede atlayış yapma fırsatı yoktu. Bunun ne kadar etkili olduğunu kestirmek oldukça güç ancak sonucun çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Erzurum’daki, olimpiyat klasmanına puan veren son yarışta Arda tüm rakiplerini geride bıraktı ve süreç bizim için mutlu sonuçlanmış oldu. Bence tesisler şu anda iyi durumda ve geleceğe yönelik de çok olumlu bir görüntü çiziyor. Tesislerin TKF (Türkiye Kayak Federasyonu) tarafından yönetilmeye başlaması geleceğe yönelik çok doğru bir adım bu anlamda.

“Erzurum’daki tesisler şu anda iyi durumda ve geleceğe yönelik de çok olumlu bir görüntü çiziyor.”

Çok deneyimli bir antrenörsünüz ve geçmişte olimpiyat madalyası için mücadele eden takımları çalıştırdınız. Şu anda ise olimpiyat deneyimi olmayan, kayakla atlama geleneği bulunmayan ve gelişmekte olan bir takımla oyunlara gideceksiniz. Bir antrenör için hangi senaryo daha zor?

2002’den bu yana beş seferdir, çalıştırdığım takımlarla olimpiyat oyunlarına katılma şansım oldu. En iyi senaryo tabii ki medya baskısıyla yüzleşebilecek, insanların beklentilerine yanıt verebilecek, fiziksel, mental ve teknik olarak üst seviyede olan bir sporcuyla oyunlara. gidebilmek. Bunu 2002 Salt Lake City’de Matti Hautamaki ile yaşadım ve iki madalya kazandık. Şimdi ise 2002’den çok daha farklı bir durum söz konusu. Ben şu anda içinde bulunduğum durumdan da gurur duyuyorum. Türkiye’nin kış sporları tarihini yazıyoruz. Bu durumun bir parçası olduğum için mutluyum ve bu çabaya büyük bir saygım var. Arda şu anda doğru yolda ve önünde daha çok olimpiyat olacaktır. Bence onun çok başarılı bir kariyeri olabilir. Ama ilk Pyeongchang’da beklentiler sınırlı olmalı. Yüzlerce kayakla atlamacı içerisinden olimpiyata kalmayı başardı ki yalnızca en iyi 65 sporcu bu hakkı elde edebiliyor. İçinde bulunduğumuz durumda olabilecek en iyi şey bu. Sporcumuzun geleceğe dair özgüvenini de epey artıracaktır.

Peki milli takımın geleceğe yönelik hedefleri nelerdir?

Benim belirlediğim hedef 2018 Olimpiyat Oyunları’na katılım hakkı elde etmekti. Bu kişisel olarak büyük hedefimdi. Bu katılım hakkı, Türkiye kayakla atlama camiası için çok ama çok önemli bir adım. Olimpiyat oyunları süresince, Arda eğer olumlu bir biçimde medya ilgisini çekmeyi başarırsa çok mutlu olurum. Sonrasında tüm kalbiyle oyunların tadını çıkartabilir ve iyi performansını sergileyebilir. Bu, olimpiyata yeni adım atan bir sporcu için olabilecek en iyi hedef. Adım adım ilerlemek gerekiyor. Pyeongchang’da çok güçlü isimlerle mücadele edeceğiz. Arda’nın Dünya Kupası’nda yarışması, Dört Tepe Turnuvası’nda mücadele etmesi bu açıdan çok önemliydi çünkü yeni bir şeyle karşılaşmayacak. Bu stratejimizin bir parçasıydı. Çevresindekilerin ne yaptığına bakmaksızın kendisine odaklanırsa, olabilecek en iyi sonucu alacaktır.

Genele bakarsak da, çok büyük ve olumlu bir ilerlememiz var. Bu süreçte uluslararası ve ulusal medyada Arda’yla ilgili yüzlerce haber yayınlandı. Üç yıl önce küçük, başarısı olmayan ve kimsenin pek ciddiye almadığı bir takımdık. Şu anda kayakla atlama camiası, en üst seviyedeki organizasyonlarda Türkiye’yi bağrına basmış durumda. Herkes bu gelişimden dolayı çok mutlu. Şu anda taraftarlarımızın olduğunu bile söyleyebilirim.

Yeni jenerasyonun, özellikle çocukların kayakla atlamaya ilgisi nasıl? Bölgede yeni kayakla atlamacılar bulmak için bir tarama faaliyeti yapıyor musunuz?

Tepelerin yapılmasından sonra, federasyon 50 çocuğu yetiştirmeyi amaçladı. 2017 yazı boyunca da çocuklar yeni antrenörlerimiz Faik Yüksel ve Mustafa Öztaşyonar’la çalıştılar. Aslında ben de bu süreçte danışmanlık yapmak isterim ama benim temel görevlerim biraz daha farklı. Tabii Faik ve Mustafa’nın başarılı olacağına inanıyorum. İkisi de eski milli sporcular, TKF Başkan Yardımcısı sayın Fatih Kıyıcı ile birlikte onların antrenörlük eğitimi sürecinde de yer aldım. Onlara güveniyorum.

“Üç yıl önce küçük, başarısı olmayan ve kimsenin pek ciddiye almadığı bir takımdık. Şu anda kayakla atlama camiası, en üst seviyedeki organizasyonlarda Türkiye’yi bağrına basmış durumda.”

Bu başarılı olimpiyat yolculuğu süresince sizi en çok zorlayan şey ne oldu? Yaşadığınız en büyük problem neydi?

Sporcular fiziksel olarak gelişim gösterebiliyor. Bu, işin aslında en kolay kısmı. Fitness çalıştığınız zaman doğru bir programla bunu başarabiliyorsunuz. Ben karşılaştığımız diğer zorlukları üçe ayırayım:

Teknik zorluklar: Sporcuların tekniklerini stabil hâle getirmek oldukça zordu. Çünkü sporcularımız kariyerleri boyunca 5000 civarı atlayış yapmışlardı. Aynı yaş döneminde, kayakla atlama geleneği olan diğer ülkelere baktığımız zaman bu sayının 10.000 atlayış civarında olduğunu görüyoruz. Bu da farklı koşullarda, teknik açıdan stabil bir seviye yakalamanın neden zor olduğunu ortaya koyuyor. Kayakla atlama, golf gibi sporlarda teknik anlamda yaptığınız tekrar sayısı çok önemlidir. Sporcularımızın o süreçte imza attığı gelişimi yadsıyamam ancak istikrar anlamında sıkıntılarımız vardı. Yılın beş ayını Slovenya’da geçirmek zorunda kalıyorlardı çünkü o süreçte Erzurum’daki tesisler kullanılamıyordu. Böyle olunca da yıl boyunca antrenman yapma fırsatları olmuyordu. Atlayış istikrarı konusunda yaşanan sıkıntının temelinde bu yatıyordu. Ancak adım adım geleceği inşa etmeyi başardık.

Özgüven Eksikliği: Özgüven konusundaki eksiklik, özellikle de üst seviye yarışlarda çok dramatik bir performans düşüşüne sebebiyet verir. Ancak bunun çok anlaşılır bir nedeni var; benim takımım Türkiye’nin ilk kayakla atlama jenerasyonu. Herhangi bir yerli idolleri olmadan, kendi başlarına kariyerlerini inşa etmek zorundalar. Bu, kayakla atlamaya Avrupa’da başlamaktan çok daha farklı. Küçükken bir idolünüz olması çok önemli çünkü bu size özgüven, motivasyon ve hedefler sağlarlar. Fatih Arda olimpiyata gitti, Muhammed Ali Bedir EYOF’ta (Avrupa Gençlik Olimpik Kış Festivali) oldu, Samet FIS Kupası’nda yarış kazandı. Bu isimler gelecek jenerasyonun da idolleri olacak.

Gelenek ve Kültür: Bu Türkiye’de eksik olan nokta ve günlük hayatta bize belli başlı zorluklar getiriyor. Ancak antrenör arkadaşım Kimmo Savolainen, sporcularımız ve federasyonla birlikte şu anda bir kayakla atlama kültürü inşa etmeye çalışıyoruz. Bundan sonraki jenerasyon bu açından çok daha şanslı olacak ve kurulu bir sistem içerisine yerleşecek.

Türkiye’nin kayakla atlama özelinde geleceğe dair en ciddi problemi nedir?

Sporcu yetiştirmemiz gerekiyor. 1000 sporculuk bir havuzdan 100, 100 sporculuk bir havuzdan ise 10 iyi sporcu çıkar. Birkaç da yıldız çıkartırsınız. Şu anda benim takımımda yalnız 6 sporcu var. Aslında başarının formülü oldukça basit bu konuda:

1) Yeterli sayıda çocuk sporcuya sahip olmak
2) Günlük antrenman yapmak
3) İyi antrenman koşullarında ve iyi tesislerde çalışmak
4) İyi antrenörlerle çalışmak

Bu sistem Türkiye’de çok iyi sonuçlar verecektir. Sadece çok çalışmak ve inanç gerekiyor. Sadece birkaç sporcuyla büyük başarı yakalayamazsınız. Federasyon yakın zamanda 300 civarında sporcu yetiştirecek. Bununla birlikte Erzurum’da okullarla birlikte bir çalışma hedefleniyor ve bir sistem oturtmak istiyoruz. TKF bu konuda da oldukça yenilikçi. Doğru antrenörlerle çalışmak bu noktada çok önemli ve her şeyin doğru hazırlanan tesislerle başladığını da unutmamak gerek.

“Ben de kayakla atlamaya, gelmiş geçmiş en iyi olarak kabul edilen Matti Nykannen’in zaferlerini televizyondan izleyerek başladım. İdollere sahip olmak genç sporcular için çok önemli.”

Kayakla atlamanın televizyondan yayınlanması sizce bu sporun Türkiye’deki popülaritesi için ne kadar önemli? Bu sporcuları da motive ediyor mu?

Bu çok önemli bir nokta. Finlandiya’dan örnek vereyim çünkü bildiğiniz gibi oradan geliyorum. Ülkemde kayakla atlamanın çok önemli bir popülaritesi ve geleneği var. Eskiden Finlandiya’da kayakla atlama ulusal kanallarda yayınlanıyordu fakat sonra ödemeli bir hizmet halini alıp dijital platformlar üzerinden yayınlanmaya başlandı. Bu süreçte ülkede kayakla atlama çok büyük bir izleyici kaybetti, çocuklar kendi idollerini izlemekten mahrum kaldı. Tabii bu durum sadece gelir seviyesi yüksek olan ailelerin çocuklarının başarılı olabileceği algısını getirdi ama aslında bunun tam tersinin daha mümkün olduğunu biliyoruz. Sporun görünürlük kazanması çok önemli. Örneğin, Türkiye’de kayakla atlama sadece Eurosport’ta yayınlanıyor, ama onun dışında bu spordan haberdar olmanız çok mümkün değil. Çocuklara ulaşma açısından medya çok önemli bir güç. Buradaki güzel hikâyeler inanılmaz sonuçlar yaratabilir. Örneğin Polonya’da Adam Malysz ülkenin kayakla atlamasını zirveye taşıdı. Sonrasında federasyon harika bir jenerasyon yetiştirdi ve bayrağı Adam Malysz’ten, Kamil Stoch devraldı. Medyanın ilgisi hâlâ sürüyor.

Kendimden örnek vermem gerekirse ben de kayakla atlamaya, gelmiş geçmiş en iyi olarak kabul edilen Matti Nykannen’in zaferlerini televizyondan izleyerek başladım. Sporcu olarak gençler dünya şampiyonasında gümüş madalya kazandım. Antrenör olarak dört farklı ülkede başarılı işler yaptım ve Noriaki Kasai gibi efsanelerle birlikte çalıştım. Aslında her 10 yılda bir idoller konusunda bir döngü oluşur. 1990’lardaki idoller 2000 jenerasyonunun temellerini atar, 2000’lerdeki idoller 2010 jenerasyonunu oluşturur. Televizyon bu açından çok kritik. Şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu süreç tam olarak bunun ilk adımları. Şimdiki sporcularımız emekli olduklarında onların yerini alacak yeni bir jenerasyon oluşmalı. Bu açından baktığımda, Fatih Arda İpcioğlu’nun sosyal medyada en çok konuşulan 10 konudan biri hâline gelmesini çok isterim önümüzdeki haftalarda.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce