Latin Amerika’daki diğer birçok şehrin ismi gibi Jalisco Eyaleti’nin başkenti Guadalajara şehrinin adı da İspanya’daki muadilinden geliyordu. Koloni hayatı yaşamış tüm Amerika kıtası Atlantik Okyanusu’nun karşı tarafında bir üvey kardeşe sahipti. Meksika’nın Guadalajara kentinin üvey kardeşi İspanya’da Don Kişot’un toprakları La Mancha’da, Madrid’in biraz kuzey batısındaydı. İki kardeş şehir birbirlerini hiç görmedi. İspanyollar yerli halkın topraklarını alıp, yeni kıtanın sahibi olurken şehirlerinin isimlerini de değiştirerek eskiye ait ne varsa yok etmişti. Guadalajara da İspanyolların kendi topraklarında bıraktıkları çocuklarını hatırlamak için yeni şehirlerine verdiği isim oldu. Hâlbuki onlara da bu miras Araplardan kalmıştı. Endülüs Emevileri İspanyollardan aldıkları bu yere “wād(i) l-ḥijāra” yani “Taşların Vadisi” ismini vermişti.
Guadalajara’dan 350 km doğuda bugün Hidalgo Dolores olarak bilinen yerde 16 Eylül 1810 sabahında Katolik rahip Miguel Hidalgo, José Bernardo Gutiérrez de Lara ile hararetli bir şeyler konuştuktan sonra kilisesine hızlı adımlarla yürüyerek gitti. Hiç vakit kaybetmeden kuleye çıkıp kırk yıllık bir zangoç gibi çanları çaldı. Bu çan sesi ile birlikte ordular silah başına geçti. Çan seslerinin ardından rahip balkona çıkarak “Yaşasın Özgür Meksika” diye bağırdı. Meksika’nın özgürlük mücadelesi Dolores denilen bu küçük kasabada işte böyle başladı. İspanyollardan 28 Eylül 1821’de kazanılan bağımsızlığın ardından artık her yıl bu tarihte dönemin Meksika Başkanı “Dolores’in Ağıtı” olarak bilinen bu olayı Başkanlık Sarayı’nın balkonuna çıkarak tekrar canlandırdı.
1821’de kazanılan bağımsızlık ve geniş topraklar kuzey komşusu ABD’nin iştahını kabarttı. “Aşikâr kaderimizdir, biz öz idaresini sağlayamayan toprakları yönetmeliyiz” diyen ABD Başkanı James Polk Meksika’nı kuzey topraklarını almak için 1846 yılında Meksika işgalini başlattı. İrlandalılar bu savaşta farklı bir yol izlediler. Bir teoriye göre İrlandalılar ABD’nin Meksika’yı işgalini İngiltere’nin İrlanda’yı işgaline benzettikleri için kendilerini güneydeki Hispaniklere daha yakın hissettiler. Diğer bir teoriye göre ise ABD ordusunun Katoliklere karşı olumsuz tutumu İrlandalıları rahatsız etmişti. Onlar da Katolik olan Meksika tarafına geçtiler ve güney saflarında savaştılar. İçlerinde Alman, Fransız, İskoç hatta İngiliz de olan Meksika Ordusu’ndaki bu gruba St. Patrick Taburu adı verildi. Liderleri John Riley’di. Meksika Vadi’sinde çok çetin muharebeler yaptılar. Bu zorlu savaşta St. Patrick Taburu’nda çetin, güçlü bir adam olduğu rivayet edildi. Bu adam kızıl saçlı, kızıl sakallı, çilli yüzlü, kuvvetli bir savaşçıydı.
Çocuk
İşte bu adamın büyük büyük torunu yıllar sonra 1990 yılının Temmuz ayında, bugün 1,5 milyona ulaşan nüfusu ile Meksika’nın en kalabalık ve turistik şehirlerinden biri olan Guadalajara’da dünyaya geldi. Kızıl saçları nedeniyle küçüklüğü biraz zor geçti. Okulla arası pek yoktu. Para kazanmak için dondurma satardı. Çiftlikte at binmeyi seviyordu. Bir de ağabeylerinin yaptığı boks sporuna bayılıyordu. 10 yaşına gelince ağabeyi bir çift eldiveni salonda asılı durdukları yerden alarak küçük kardeşinin ellerine taktı. Çilli çocuk kum torbasını döverken ağabeyi kardeşinin yaşını tekrar düşündü. Bu yaptıkları 10 yaşında bir çocuk için fazlaydı. Büyük dedesi gibi çok kuvvetliydi. Alvarezlerin sekizincisi, küçük Saul ringde bambaşka bir kimliğe bürünüyordu. Onun geleceği kanvasın üstündeydi. Bu yetenek boşa gitmemeliydi.
Amatör kariyeriyle alakalı iki rivayet var. Birincisine göre sadece 20 maça çıktı. İkincisine göre ise amatör kariyerinde 46 maça çıktı. Bunların sadece ikisini kaybetti. 15 yaşında profesyonel oldu. Ne adı Saul, ne de soyadı Alvarez artık onu çağırırken kullanılmıyordu. Canelo onun yeni ismiydi. Antrenör Chepo Reynoso ve oğlu Eddy Reynoso boksörlere sürekli olarak sert, maço lakapların verilmesinden bıkmış olacaklar ki daha naif bir isim düşündüler. Chepo Canelo’yu tamamı siyah olan bir sığır sürüsündeki kırmızı ineğe benzetiyordu. En çok dikkat çeken oydu ve üstüne bir de en çok sütü o veriyordu. Canelo en değerliydi.
İspanyolca’da Tarçın anlamına gelen bu kelime kızıl saçları nedeniyle Saul Alvarez ile özdeşleşti. İlk yıllarında onu kızdırmak için kelimenin dişil versiyonu olan Canela da kullanıldı ama rakiplerini tek tek dize getirdikten sonra o artık El Canelo’ydu. 17 yaşında kızı “Emily Cinnamon (İngilizce’de Tarçın) Alvarez” dünyaya geldi. Artık sorumlulukları iki katına çıkmıştı. Özel hayatında olduğu gibi profesyonel arenada da çok hızlı bir şekilde basamakları tırmandı. Beşinci maçında kendisinden sekiz yaş büyük Jorge Juarez ile berabere kaldı. Bu maç yapıldığında Canelo 16, Juarez 24 yaşındaydı. 28 Haziran 2008 yılında -Canelo’nun 18. Yaş günü şerefine olabilir- ailenin tüm boksör kardeşleri aynı boks gecesinde ringe çıktı. Japon Nobuhiro Ishida’yı mağlup ederek WBC Süper Yarı Orta Sıklet Dünya Şampiyonluğu da kazanan Rigoberto Alvarez, Ramon, Ricardo ve Saul “Canelo” Alvarez o gece birçok kardeşin aksine aynı evi değil aynı ringi paylaştılar. Hepsi maçlarını kazandı. Alvarez ailesi için güzel ve özel bir gündü.
ABD
Canelo ilk büyük gecesine 2010 yılının Mayıs ayında Las Vegas MGM Grand’de çıktı. Ana maçta Floyd Mayweather Jr ve Shane Mosley dövüşüyordu. Canelo ise Jessie Vargas ile birlikte gecenin alt maçlarında kendini gösteriyordu. Aynı yılın Eylül ayında bu sefer rotasını batıya çevirdi. Melekler Şehri Los Angeles’a gitti. Ana maçta Shane Mosley Sergio Mora ile yenişemezken, Canelo Manuel Baldomir’i yenerek WBC Süper Yarı Orta Sıklet’te gümüş kemerin sahibi oldu. Aynı gecede Victor Ortiz, Keith Thurman gibi isimler de gecenin alt maçlarını doldurmuştu. Boksun o dönemki ve gelecekteki starları Los Angeles’ta arz-ı endam ediyordu.
Canelo ABD’ye tekrar gittiğinde bu sefer hedefinde Dünya Şampiyonluk Kemeri vardı. Henüz 20 yaşındayken Kaliforniya Honda Center’da Matthew Hatton’ı hakemlerin ortak kararıyla mağlup ederek ilk unvanını kazandı. Honda Center’daki ikinci maçında Alfonso Gomez karşısında ikinci kez unvanını korudu. Canelo 2010 yılında ilk kez ABD’de dövüştükten sonra her zaman ABD-Meksika-ABD rotasını izlemiş ve ABD’deki maçının ardından kendi ülkesinde de ringe çıkmıştı. 2012 Mayıs ayında Shane Mosley ile Las Vegas’taki unvan maçından sonra ise bir daha Meksika’da ringe çıkmadı. Artık Canelo Meksika için fazla büyüktü. Dönemin yıldız ismi Shane Mosley’i üç hakemin ortak kararıyla yendi. Maçın ardından Mosley’e kendisine bu fırsatı verdiği için teşekkür ederek. Pacquiao, Mayweather ve Cotto’ya meydan okudu. Shane Mosley ise maç sonunda “kontra yumrukları çok iyi, vücuda temiz ve güçlü yumruklar atıyor” diyerek Canelo’nun stilini özetliyordu. Mosley son olarak “ringde çocuklar tarafından mağlup ediliyorsanız artık emeklilik zamanı gelmiştir, her şeyimi ortaya koydum ama benden daha iyi dövüşen birine yenildim” açıklaması ile hem Canelo’ya hakkını verdi hem de miadının dolduğunu itiraf etti. 22 yaşındaki Canelo Boksun Onur Listesi’ne girecek olan 40 yaşındaki Mosley’i o gün Vegas’ta emekli etti.
Yıldız
Josesito Lopez’i teknik nakavtla rahat bir şekilde yendikten sonra bir başka federasyonun unvanı için San Antonio’da Austin Trout’u yendi. WBC kemerinin yanına WBA kemerini eklemek için buna mecburdu. İki kemer sahibi, ABD’de tanınmış ve 120 milyonluk Meksika halkının desteğini arkasına almış bir Canelo, artık para babası Floyd Mayweather için uygun kıvama gelmişti. Çok iyi kontra vuruyordu, sert boksördü, vücuda çalışabiliyordu ama her şeye rağmen daha 22 yaşında toy bir delikanlıydı. Floyd 41 milyon, Canelo 12 milyon dolar alacaktı. 2,2 milyon kişi bu maçı izlemek için izle öde sistemine para verdi. Toplam yayın geliri 150 milyon dolara ulaştı. Meksika’da 10 evden 8’inde o gece bu maç izlendi.
Maç sonunda neler oldu sorusuna Canelo “Çok basit onu yakalayamadım, çok hızlı ve akıllı bir dövüşçü” diyerek cevap verdi. Floyd Mayweather Jr. 116-112, 117-111 ve 114-114’lük skorlarla çoğunluk kararı ile Canelo’ya bu satırların yazıldığı 16 Eylül 2018 tarihine kadar ilk ve tek yenilgisini aldırdı.
Canelo kariyerini tekrar inşa etmek için fazla beklemedi. Floyd’dan 6 ay sonra Alfredo Angulo’yu Vegas’ta nakavt etti. Floyd’dan 10 ay sonra tekniği ile ünlü Küba’nın yetiştirdiği önemli orta sıkletlerden Erislandy Lara’yı yakın geçen maçta ayrı kararla mağlup etti. Bir hakem maçı 115-113 Lara’ya vermişti. Boks basınında da Showtime, Espn, USA Today maçı Lara’ya verirken, AP, Yahoo ve Sports Illustrated maçın berabere bittiğini iddia etti. Ring, HBO, LA Times ve Dan Rafael ise maçı Alvarez’e verdi. Bu tartışmalı maçın ardından Canelo James Kirkland’ı herkesi tatmin edici bir şekilde nakavt ederek 2015 Kasım’da Cotto’nun karşısına çıktı. Canelo Porto Rikolu yıldız ismi üç hakemin ortak kararı ile mağlup etti ve boşta olan WBC orta sıklet ile WBC elmas kemerinin sahibi oldu.
Kemerleri elinde bulunduran Canelo artık ışıl ışıl parlıyordu. Onunla ringe çıkmak demek hem en üst seviyede boks yapmak hem de cebini doldurmak manasına geliyordu. Pakistan asıllı İngiliz Amir Khan da bu çağrıya kulak verdi. Khan Danny Garcia yenilgisinden sonra toparlanmış Algieri ve Devon Alexander galibiyetleri ile rüzgarı arkasına almıştı. Ama orta sıklette yapılacak bir maç normalde yarı orta sıklet olan Khan için pek akıllıca durmuyordu. İki boksör orta sıkletin biraz altında 70 kilo ile maça çıktı. Khan şimşek gibi elleri ile meşhurdu. 17 yaşında Atina’da gümüş madalya kazanarak Britanya tarihinin en genç madalya kazanan boksörü unvanını almıştı. Çok hızlıydı ama bir aşili vardı. Çenesi çok zayıftı. Yakalanmaması gerekiyordu. Maç başladığında Khan “ış” ış” sesleri arasında Canelo’nun yanına sokulup saniyede 3-4 yumruk atıp kimse ne olup bittiğini anlamadan geri çıkıyordu. İlk 5 raunt bu şekilde geçti. Altıncı rauntta Canelo beklediği anın geldiğini hissetti. Khan artık yorulmuştu. Bütün bir maç kaçması olanaksızdı. Canelo Khan’ı yakaladı ve öldürücü yumruğunu indirdi. Khan gözleri açık hareketsiz bir şekilde sırt üstü yerdeydi. Canelo Khan’ın yanına giderek sağlığının iyi olduğundan emin olduktan sonra sevinç gösterisini gerçekleştirdi.
GGG
Amir Khan galibiyeti ile birlikte Canelo sansasyonel nakavtı ile manşetlere çıktı. İngiliz medyası Khan’ın kanvasa düşmesini öyle bir sattı ki Canelo’nun popülaritesi Britanya’da tavan yaptı. İrlanda’nın 18 yaşındaki gençler Avrupa Şampiyonu kadın boksörü Amy Broadhurst kendisine “Baby Canelo” diyor, Britanya’da küçük kızıl çocuklar Canelo gibi rakiplerini ciğerden yakalamaya uğraşıyordu. Liverpoollu Smith kardeşlerden Liam bu manşetlerin bir parçası olmak için ABD’ye gitmeyi göze aldı. Khan’ın yere düşmesinden 4 ay 10 gün sonra Liam Smith ve Canelo Arlington’da WBO Süper yarı orta sıklet unvanı için karşılaştılar. Liam Khan’a göre yavaş ama daha dayanıklıydı. Liverpoollu işçilerin nasır bağlamış ellerindeki sertlik onun vücuduna işlemişti. Çenesi de Khan’ın aksine sağlamdı. Lakin Canelo 8 raunt boyunca üstün bir şekilde boks yaptı. Yedinci ve sekizinci rauntlarda Liam’ı knock down etti. Dokuzuncu rauntta ise midesine yaptığı vuruşla nefesini kesti ve Liam 10 saniye içinde ayağa kalkamadı.
Canelo bir Britanyalıyı daha evine eli boş yollarken seyirciler arasında homurtular yükseliyordu. İki nakavta rağmen seyircinin bu hadsiz memnuniyetsizliği de neydi? Bu serzeniş aslında çok da hadsiz ve haksız sayılmazdı. Seyirciler Canelo’nun Gennady Golovkin ile maç yapmasını istiyordu. Onlara göre Khan ya da Liam bu kızıl adamın seviyesinde değillerdi. Kazakların meşhur boksörü, boks dünyasının “öcü” olarak görülen ve korkulan ismi nam-ı değer Triple G ya da GGG, Canelo’nun ringe çıkması gereken adamdı. Golovkin de bu maçı istiyordu. Canelo’nun promotörü Golden Boy Şirketi ve sahibi Oscar De La Hoya ise bu maça bir türlü yanaşmıyordu. Söylentiler Canelo’nun kaçtığı ve Golovkin’in biyolojik olarak yaşlanmasını beklediği şeklinde yayıldı. Canelo zorunlu rakibi Golovkin ile ringe çıkmamak için WBC kemerini boşa çıkarmıştı. Golovkin bu sırada WBO hariç tüm kemerleri topladı. Canelo ile maç yapmak istediğini net bir şekilde ifade etti.
2017 Mayıs ayında Canelo Julio Cesar Chavez Jr ile Las Vegas’ta bir maç ayarladı. Bu maçı izlemek Canelo’nun kum torbasında antrenman yapmasını izlemek gibiydi. Sabahın 6’sında yarı uykulu bir biçimde maçın bitimiyle televizyonu kapatmaya hazırlanırken Canelo’nun İspanyolca aksanı ile İngilizce bir şeyler dediğini duydum. Ringin ortasında mikrofonu eline alarak “Golovkin You Are Next My Friend” yani “Golovkin Sıradaki Sensin Dostum” diye seslendi. Ardından kamera açısı yukarıya doğru kaydı. Dev ekranda Kazakistan bayrağı gözüktü ve hoparlörlerden Golovkin’in ringe giriş müziği olan Seven Nation Army çalmaya başladı. Canelo tekrar seslendi. “Golovkin, Where are you?” “Golovkin Neredesin?” diyerek rakibini ringe davet ediyordu. İşte tam o anda müzik kesildi sirenler duyulmaya başlandı, kamera ring girişine çevrildi. Lacivert takım elbisesine usulca iliştirilmiş altın sarısı mendili ile Golovkin her zaman olduğu gibi Meksikalı antrenörü Abel Sanchez ile birlikte ringe doğru yürüyordu. İkili ringde ilk kez yüz yüze geldiler. Tarihi maç için sözler verilmişti. 16 Eylül 2017’de Meksika’nın bağımsızlık gününde Rahip Miguel Hidalgo’nun Dolores Ağıtı’nı okuduğu tarihte karşılaşacaklardı. Her şey hazırlanmıştı.
Meksika Stili
Meksikalı Canelo ile Kazak Golovkin 16 Eylül 2017’de orta sıklette Marvin Hagler, Thomas Hearns, Roberto Duran ve Sugar Ray Leonard’ın efsane orta sıklet dönemini hatırlatan bir maça çıktılar. Ringlerde iplere yaslanarak dövüşen ve kontralarla etkili olan Meksikalı Canelo karşısında sürekli baskı yapan, ringi kesen ve gece gündüz direkt atan Meksika Stili ile dövüşen Kazak Golovkin amansız bir mücadeleye giriştiler. İlk üç ve son üç rauntta Canelo, orta rauntlarda ise Golovkin etkili oldu. Kimilerine göre Golovkin’in üstün olduğu rauntlar daha fazlaydı. Bir diğer kesim ise Canelo’nun maçı kazandığını düşündü. Hakemlerden Dave Moretti 115-113 GGG, Don Trella 114-114 beraberlik verdi. Adalaide Byrd’ün 118-110 Canelo vermesi tartışmalara yol açtı. Bu kadar açık bir farkı kimse beklemiyordu. Sonuç olarak ayrı kararla maç berabere sonuçlandı. Bu maçtan geriye GGG’nin makineye bağladığı direktleri, Canelo’nun müthiş kroşesine karşın Golovkin şöyle bir sağa bakıp geri dönüp baskısına devam etmesi akıllarda kaldı. Aynı kroşe ile Kirkland ve Khan kanvası boylamıştı. Medya da sonuçla ilgili bir uzlaşıya varamadı. ESPN 116-112, HBO 116-112, 13. Raunt 116-112 GGG derken, AP ve Boxing Scene maçı 114-114 beraberlik dedi. Boksseverlere yıllarca konuşulacak bir konu daha çıktı. Orta sıkletin en iyisi kimdi?
Bu sorunun cevabını belirlemek için yapılacak tek şey tarihi bir rövanştı. İkinci maçın 5 Mayıs’ta, Cinco de Mayo olarak bilinen Meksika’nın 1862’de 3. Napolyon ordularını Puebla Zaferi’nde mağlup etmesiyle kutlanan “El Dia de la Batalla de Puebla” bayramında yapılması kararlaştırıldı. Fakat Canelo’nun doping testlerini geçememesi nedeniyle bu maç gerçekleşmedi. Canelo’ya 6 ay men cezası verildi. Meksikalının dediğine göre yasaklı clenbuterol maddesi yediği et nedeniyle numunede çıkmıştı. Aylar geçti ama tartışmalar bitmedi. Bu maçın yapılması gerekiyordu. Rövanş tarihi 15 Eylül 2018 olarak belirlendi. Tıpkı 2017 senesindeki ilk maç gibi rövanş da bir şekilde bağımsızlık gününe denk getirildi.
Efsanevi ikileme sonunda Canelo ya da Golovkin; kazanan kim olursa olsun boks adına herkesin merakla beklediği, sonucu kestirilemeyen bir maçı bizlere sundukları için iki boksör de efsane olmayı şimdiden hak etti. Bugüne kadar başardıklarıyla ülkelerini en iyi şekilde temsil ettiler. Rövanş maçında dersini daha iyi çalışan taraf Canelo’ydu. İlk maçın aksine iplerde kalmadı; GGG’nin ringi kesmesine izin vermedi. Ortada herkesin Golovkin’den beklediği presi o yaptı. Alametifarikası olan kontralarıyla da maça hükmetti. Canelo çoğunluk kararı ile maçı kazandığında tarih 16 Eylül’ü gösteriyordu. Tıpkı Rahip Hidalgo’nun Meksika’nın zafer fitilini ateşlemek için kilise balkonuna çıktığında haykırdığı gibi, ülkesine zaferi getiren Canelo da ringde Viva Mexico (Yaşa Meksika) diye bağırdı. Artık orta sıkletin yeni bir kralı var. Tam adı Santos Saul Alvarez Barragan. Dünya onu Canelo olarak tanıyor.