Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer SporlarNFL Rehberi: Olaylı Hafta

Sakatlıklar, play-off öncesi son çabalar, haftanın en iyi hareketleri ve daha fazlası. 16. haftanın NFL rehberine hoş geldiniz!
Burak Tekin7 sene önce

Sene başından beri sakin geçen bir hafta olmadığı için “çok çalkantılı, dram yüklü bir haftayı geride bıraktık” gibi mübalağalı bir cümle kuramıyorum rahatça ancak şunu söylemek mümkün sanırım: Çok farklı kategorilerde ilginç gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bıraktık ve olup bitenler, çeşitlilik açısından sezonun zirvesine oynayabilir. Mevzubahis gelişmeler bizleri kâh güldürdü, kâh düşündürdü, kâh güldürürken düşündürdü, kâh… Neyse lâfı daha da uzatmadan haftayı toparlayayım.

Öncelikle iki oyun kurucu (QB) uzun süren sakatlıklardan sonra sahada yerini aldı. Bunlardan birisi Vikings için ter döken Teddy Bridgewater. Sahaya girerken yapılan tezahüratın yoğunluğu tüyler ürpertici düzeydeydi açıkçası, fakat kendisinin 22 ay aradan sonra attığı ilk pasın rakibin ellerine gitmesi pek keyifli olmadı (videodaki taraftarlar da yani nazar değmesin iki dakikada satmışlar adamı) Daha kısa süreli bir sakatlık yaşamış olsa da Packers oyun kurucusu Aaron Rodgers’ın sahalara dönüşü daha ulvi manalar ihtiva etmekteydi, acaba kendisi takımını tıpkı 2013 senesinde yaptığı gibi alıp play-off’lara taşıyabilecek miydi? Cevap: Taşıyamadı ve de tekrar sakat oyuncular listesine konmak suretiyle sezonu kapattı. Kendisinin performansı kötü değildi ama kaptırdığı 3 pastan 2.si kendi standardında epey hatalıydı, 3.de de verdiği pas beklenmedik şekilde kısa kaldı. 3 yere çalınmasının da 4. çeyrekte aynı akında yaşandığını düşünürsek, sahalara dönüşünün biraz aceleye getirildiğini ve henüz %100 hazır olmadığı tespit etmek için bilim insanı olmaya gerek yok.

Carolina Panthers’ın bu hafta aldığı tek galibiyet Rodgers’ın ekibi karşısında değildi. Geçen hafta kulübün sahibi hakkında başlatılan soruşturmaya değinmiştim. Olaylar hızlı gelişti ve de Jerry Richardson kulübü sezon sonunda satacağını açıkladı. Her ne kadar açıklamasında soruşturmadan bahsedilmese de Sports Illustrated dergisinin elde ettiği ayrıntılar 81 yaşındaki beyaz zengin bir erkek için hiç ama hiç şaşırtıcı değil. Neyse, darısı diğer kazık çakmış sahiplerinden kurtulma arzusu taşıyan kulüplerin başına diyelim.

Bir başka sezon sonu ayrılığı haberi ise Cincinnati’den geldi ve takımın 13 yıldır başantrenörlüğünü yapan ve aynı takımı çalıştırma açısından ligin Bill Belichick’ten sonra en kıdemli ismi olan Marvin Lewis, kariyerine seneye başka bir yerde/pozisyonda devam edeceğini açıkladı.

Haftanın en olaylı maçı ise şüphesiz Patriots-Steelers eşleşmesiydi. AFC Konferansı’nın ilk sırasında kimin yer alacağını belirlemek açısından epey öneme sahip olan maça NFL’in işgüzar kuralları, sakatlıklar, tercih hataları vs. damgasını vurdu ve böylece en azından benim “saçma sapan maç” beklentim karşılanmış oldu. Öncelikle iki takımın da hücumlarına, en azından play-off’lara kadar, önemli bir darbe aldığını belirteyim sakatlıklar yüzünden. Pittsburgh ekibinin Antonio Brown’dan yararlanamayacak olması, son iki haftadaki rakipleri Houston Texans ve Cleveland Browns olmasa daha ciddi bir sıkıntı doğurabilirdi ama bu sezon zayıf takımlara karşı beklenmedik derecede kötü performanslar sergilemiş Steelers’ın sürpriz bir yenilgi alıp konferansında 3. sıraya düşmesi ihtimali eskisi kadar düşük değil. Patriots da tehlikeli bölge hücumunun önemli elemanlarından Rex Burkhead’den benzer bir süreliğine istifade edemeyecek. Patriots’ın işi, Play-off umudu hâlâ süren Buffalo Bills karşısında daha zor olabilir ve beklenmedik bir şekilde konferans birinciliğine de ev sahibi avantajına da veda edebilir bu hafta.

Fakat bu talihsizlikler, maçın son dakikasında yaşanan saçmalıkların yanında bir hiç sayılır. Bu sene bol miktarda, hatta bu hafta bile örneğini gördüğümüz “touchdown yapmak için tehlikeli bölgeye uzanmaya çalışırken topu kaybedersen ve koniye temas olursa top rakibe geçer” kuralı Jets maçında Patriots’a galibiyet olarak geri dönmüştü, bu hafta da “eğer gol bölgesine hareketlenen oyuncu yere doğru ivmelenmişse, gol bölgesine girdiği anda touchdown olur kaidesi işlemez ve de topun kontrolünü yere çarpma esnasında kaybetmemiş olması gerekir” istisnasından nasiplendi New England ekibi. Bu pozisyon yaşandıktan sonra Steelers’ın maçı kazanmak için bir şansı daha vardı, fakat süreyi durdurmak için topu yere vururmuş gibi yapmalarını Patriotslı oyuncular ekseriyetle yemedi, o kargaşada Ben Roethlisberger da en yapmaması gereken şeyi yapıp verev koşu (slant route) yapan oyuncuya pas atmaya yeltendi.

Sabri Bey bölümünü bekleyemeyeceğim; sevgili Pittsburgh, Patriots’a karşı maçın son anlarında verev pas ile sayı yapmaya çalışan bir takım daha vardı, başına ne geldi unuttunuz galiba? Duron Harmon’ın mükemmel defansını es geçmeyelim tabii ama yani NFL takımlarının her biri bunu Patriots’a karşı teker teker deneyip kaybedinceye kadar izleyecek miyiz bu filmi?

Maruz kaldığımız tek tuhaflık bu maçtan ibaret değildi ama bari onu da Sabri Bey kısmına bırakayım, sonra ödül verecek insan kalmayacak. Ve tabii unutmadan, maçlar başlamadan önce “hangi sonuçta kim play-off’lara kalır?” sorusuna cevap aramak isteyenlere de bu modeli tavsiye edeyim tekrardan.

HAFTANIN EN İZLENESİ HAREKETLERİ

Bu hangi seviye özel ödülü: Bununla başlamam lâzım yoksa Cam Newton gelip bana da musallat olabilir. Panthers’ın hangi seti oynayacağını tahmin eden Packers savunmacısı Clay Matthews’ın takım arkadaşlarını uyarmasına gülerek “demek maç kaseti izliyorsun ha, güzel, şimdi bir de bunu izle” yorumu yapmak suretiyle mevzubahis setin modifiye edilmiş hâlini oynatıp başarılı olan, o lâfı söylerken dağlar kadar özgüven ve rahatlık sergileyen Newton’ı sonsuz tebrik ediyorum. Zira biz kaleciye penaltı atacağı köşeyi gösterip kaleciyi kandırmaya çalışan ama neticede penaltıyı kaçıran Batuhan Karadenizlere aşinayız.

https://www.youtube.com/watch?v=AKJeV2yP8lw

Pas oyunları: Randall Cobb (Packers – pas mı daha güzel vücut çalımı mı bilemedim), Duke Johnson Jr (Browns), Damiere Byrd (Panthers – sol popo ile touchdown! bir ilk olabilir), Charles Clay (Bills), DeVante Parker (Dolphins), Keenan Cole (Jaguars), Marquise Goodwin (49ers), Tom Brady (Patriots – aşırı soğukkanlı ve yavaş çekim bir kandırmaca oyunu), Martavis Bryant x2 (Steelers), JuJu Smith-Schuster (Steelers), Mike Evans (Buccaneers)

Kazanan: Marvin Jones Jr. Pozisyonu izlerken Ömer Üründül’ün meşhur “hohoho”sundan daha yüksek desibelde bir hohoho çıktı ağzımdan. Daha başka nasıl tasvir etmeye çalışsam olmaz, kifayetsiz kalır kelimeler.

Koşu oyunları (başlangıç çizgisinin berisine atılan paslarla şekillenen ve pratikte koşu oyununa dönüşen hücumları da artık bu kategoriye dahil ediyorum): Golden Tate (Lions), Melvin Gordon (Chargers), Isaiah Crowell (Browns), Mark Ingram (Saints), Chris Jones (Cowboys), Peyton Barber (Buccaneers), Devonta Freeman (Falcons)

Kazanan: Pharoh Cooper (Rams). Maç boyu da çok başarılı degaj kontraları yaptı ama burada sıyrıldığı çelme sayısının haddi hesabı yok cidden.

Savunma oyunları: Ronald Darby (Eagles), Terence Newman (Vikings – NBA All-Star smaç yarışmasına katılabilir, ilginç bit kombinasyon), Buster Skrine (Jets – tereyağından kıl çeker gibi top düşürtme), Vince Williams (Steelers)

Kazanan: Marcus Peters (Chiefs). Bu hayatımda izlediğim en soğukkanlı pas kapma kontrası olabilir. Bir ara salon dansı yapar gibi süzülmeye başlıyor hele, mükemmel.

Not: İzlenesi hareketler olmasa da, blok konulabilecek üç tür vuruşu da (degaj, saha golü, ekstra puan) bloklamayı başaran Eagles özel timini ayrıca tebrik ederim.

HAFTANIN SABRİ BEYLERİ

Sevgili Preston Brown. Sen sınıfta da her soruya “hocam hocam” diye atlayan öğrenci miydin? Onsayt vuruşun geçerli olması için 10 yarda gitmesi lâzım, bırak rakip dokunamayacak zaten ona. Hadi diyelim gene atladın topa, e tut? Tut yahu?

Sevgili adaşım Brock Osweiler. Gol bölgesine havuza göbekleme dalar gibi dalan ilk oyun kurucu sen olabilirsin, tebrikler. Zaten oyun kuruculuk geleceğin çok parlak da değil, böyle işler yapacaksan yüzme falan gibi sporlara kay bence vakit varken.

Sevgili Blaine Gabbert. Rakip savunma seni sımsıkısıkısıkısıkısıkısıkı sarmış. Yani orada topu düşürmen için ekstra bir çaba sarf etmen lâzım. Tebrikler, düşürmüşsün. Ben daha da kızmıyorum zaten belanı bulmuşsun.

Sevgili Derek Carr. Bu sene kaç defa oldu bu artık. Topu elinde tutamayacaksan uzanma! Süren bitmiyor, hakkın var, ilerlemişsin işte kaç yarda kadar bırak yani!

HAFTANIN TAHMİNLERİ

Sezonu başarılı tahminlerimde %50’yi bulamadan tamamlama ihtimalimin epey yüksek olduğu şu son iki haftada başarılı bir prestij mücadelesi vermek istiyorum, o yüzden “sahaya çıkıp elinden gelenin en iyisini yapacak” takımlara karşı bir yoldaşlık sempatisi duyuyorum denebilir sanırım. Tabii bu seneki tahmin başarısızlığımda, handikap değerine 3 sayı, yani bir saha golü kadar yakın biten 40 maçın sadece 15’inde doğru takımı seçmiş olmamın büyük etkisi var; bu tür maçlarda %50-%50’lik normal bir oran tuttursam skor tablom çok daha parlak olacaktı. Tabii neticede halamın bıyıkları yok, o yüzden daha fazla bahane üretmeden bu haftaki maçlara geçeyim.

Baltimore Ravens – Indianapolis Colts (+13.5): Geçen haftaki iki Cumartesi maçında da beklenmedik gelişmeler yaşandığı için haftanın açılış maçına biraz temkinli yaklaşacağım. Normal şartlarda hücumda kendini bulmaya başlamış, savunmada da Marshal Yanda sakatlığı sonrasındaki belli bir süre haricinde ağırlığını hep hissettirmiş olan Baltimore ekibinin, hiçbir iddiası kalmamış hatta maç kaybederek draft’te daha iyi bir sıra kovalaması daha mantıklı olan Colts karşısında farka koşması beklenir. Fakat bu eşleşmede Ravens’ın makul fark sınırlarında bir galibiyet alacağını düşünüyorum ben. Dış açık Jeremy Maclin’in sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek olması, geçen haftayı da 288 yarda, 1 touchdown ve 6 adet 20+ yardalık pas gibi hiç fena olmayan istatistiklerle kapamış olan Flacco’nun derin top tehditlerinde sayısal bir azalma anlamına gelmekte. Ayrıca geçen hafta Browns karşısında Deshone Kizer bu sene 20 yarda çizgisinin ötesindeki 6. pas kaptırmasını yapmasa ve kendi tehlikeli bölgesinde topu elinden düşürüp Ravens’a sıfırdan bir touchdown hediye etmese 17 sayılık farka ulaşamazdı Ravens.

Tabii ki Colts’un savunması Browns ile kıyaslanamaz -şu cümleciği kurduğuma inanamıyorum- fakat Indianapolis temsilcisinin koşu ve tehlikeli bölge savunması tahmin edilenden daha iyi bir seviyede, lig ortalamasında seyretmekte ve takım kafada sezonu bitirmiş olsa da oyun kurucu Jacoby Brissett’in kendini ispatlama motivasyonu hâlen geçerli. Geçen hafta Broncos’un oyun kurucusu Trevor Siemian sakatlanıp maçı terk edene ve de yerine oyuna giren Brock Osweiler 2 sene önceki kontratının hakkını vermeye ant içmişçesine oynayana kadar Broncos’u yenecek bir görüntü sergilemişlerdi. Ayrıca Ravens’ın 8. haftada Miami karşısında aldığı 40 sayı farklı galibiyetten sonraki maç averajına sırasıyla bakarsak şöyle bir sayı dizisi elde ediyoruz: “40, -3, 23, 7, 24, -1, 17, ?” Soru işaretli yere 8 gelmeli. İşte bütün bu çok bilimsel analizlerin yanılması mümkün olabilir mi? (oldu)

Green Bay Packers – Minnesota Vikings (-8.5): Packers’ın sezonu bitince Rodgers’ın da sezonu bitmiş sayıldığı için tekrar Brett Hundley notlarına geri dönmek zorunda kalmanın tarifsiz hüznü var üzerimde. Hundley’nin bu sene ilk kez forma giydiği maçtan itibaren gelişme gösterdiği yadsınamaz; özellikle kandırmacalı hücum setlerinde fena olmayan bir Rodgers taklidi yapabilmekteydi en son bıraktığımızda, fakat anahtar söz öbeği bu: “fena olmayan.” Sağlam bir savunmaya karşı –sezon boyu dengesiz maçlar oynayan Steelers haricinde- henüz ahım şahım bir performans gösterebilmiş değil. Bu maçta beyin sarsıntısı sebebiyle dış açık Davante Adams’ın da oynamayacak olması, savunmanın önemli isimlerinden Clay Matthews’un durumunun da soru işareti olması Packers için iyi haberler değil. Karşılarında geçen hafta gene iddiası kalmamış olan Cincinnati Bengals’ın hücumunu yutmuş –ilk yarıda sadece 42 yarda gidebildi Bengals. Kırk iki!- bir Minnesota temsilcisi olacak. Jerick McKinnon, Stefon Diggs ve Adam Thielen, ligin en zayıf pas savunmalarından birine sahip olan Green Bay ekibine soğuk terler döktürecektir.

Cincinnati Bengals – Detroit Lions (-3): Elimizdeki dataya bir bakalım. Lions bu sene ortalama altı takımlara karşı yaptığı bütün maçları (Cardinals, Giants, Rodgers’sız Packers, Browns, Buccaneers, 2x Bears) kazanmayı bildi. Düşük ihtimal de olsa Play-off umutları devam ediyor, ve bu maçı kazandıkları takdirde şansları ~%26 olacak New York Times modeline göre. Evet, hâlâ daha çok kötü bir koşu hücumları var ama Theo Riddick en azından bir şeyler yapmaya çalışıyor, geçen hafta da DVOA’ya göre ligin en iyi 11. koşu savunmasına sahip Bears karşısında 8 denemede 49 yarda alabildi. Bengals savunması o kadar dişli değil. Hatta hiç dişli değil artık, zira iki hafta önce aynı Bears’e 33-7 mağlup olduktan sonra geçen hafta skoru bir arttırıp 34-7’lik bir yenilgi tattılar Vikings’e karşı. Handikap uçuk bir sayı olsa üzerine düşünülmesi gereken bir tahmin olurdu ama Lions’ın bu maçı 10 defa oynansa 9 defa alması gerekiyor. Tek sürpriz faktörü, başantrenör Lewis ayrılacağı için oyuncuların canla başla mücadele etmesi olur ama öyle bir intiba bırakmıyor Bengals bende açıkçası.

New York Jets (+6.5) – Los Angeles Chargers: Jets’e iyi haberlerim var. Evet, Bryce Petty belki camianın anahtarları teslim edilesi derecede yetenekli bir oyun kurucu değil ama geçen hafta New Orleans Saints gibi ligin en iyi pas savunmalarından birine karşı 19/39 pas isabeti, 179 yarda ve 1 touchdown ile oynadı. Kabul, iki de pas kaptırdı ama bunların ilk kesinlikle onun hatası değil, ikincisi ise son saniyede yaradana sığınan bir pas olduğu için istatistiklere kayıp olarak geçse de öyle nitelememek daha doğru olur. Petty cep (pocket) diye tabir edilen bölgede yeterince hareketli olduğunu ve de uzun pas atabildiğini de gösterdi geçen hafta. Tabii Chargers’ın savunma profili ile Saints’in savunma profili neredeyse tıpatıp aynı (çok iyi pas savunması, vasatın çok altı koşu savunması) ama Jets geçen haftaki gibi 20’ye yakın sayı bulursa eğer, zaten zayıf olan koşu hücumunda eli kırılmış Austin Ekeler’den muhtemelen yoksun olacak, böbreği delinmiş iç açık (TE) Hunter Henry’yi de sahaya süremeyeceği için o mevkide de sıkıntı yaşayabilecek olan Los Angeles temsilcisinin 25+ sayı yapabileceğini sanmıyorum.

Hem Play-off umutlarını yaşatmak için bu maçı mutlaka kazanmak zorunda olan Chargers’ın saçma sapan bir mağlubiyet alması gerçekten şanlarına yakışacaktır. Geçen hafta 3. çeyreğin sonlarına doğru 13-10 öndeyken üst üste 20 sayı yiyerek ve yaptıkları 4 akını 4 top kaybıyla sonuçlandırarak (18 oyun, 6:08 topa sahip olma süresi; yani ortalama 92 saniyede bir top kaybettiler ellerine geçen her fırsatta) sezon hikâyelerinin nasıl sonlanacağını da bize çıtlattılar sanki. Chargers oyun kurucusu Philip Rivers 8 çocuğundan her birine Noel hediyesi olarak bir top kaybı verecek gibi duruyor, üçü gitti beşi kaldı.

Tennessee Titans – Los Angeles Rams (-6.5): Aslında mantıklı olan Titans’ı seçmek bu maçta. Muhtemelen Play-off’lara kalacak iki takımın mücadelesinde ev sahibi olana 6.5 sayı handikap verilmesi, sakatlık vs. haricinde pek görülmüş şey değil. Ama işte görülmüş şey olmamasının bir sebebi var: Titans gerçekten bulunduğu yeri hak etmiyor. Fikstür avantajını iyi kullandılar, bir iki iyi galibiyetleri de oldu haklarını yemeyeyim, ama geçen hafta San Francisco 49ers’a karşı maçın bitimine 1 dakika 7 saniye kala öne geçip sonra derin derin paslar vermiş bir takımdan bahsediyoruz. Pas savunmaları böylesine kötü. Evet, ligin en iyi 10 koşu savunmasından birine sahipler ama durdurmaları gereken insan Todd Gurley ve başarılı olma ihtimalleri çok yüksek değil. Ya da şöyle diyeyim: Rams’i bu sene durdurabilen iki takım oldu ve hem Vikings, hem de Seahawks komple bir savunmaya sahipti. Rams’ın genç, akıllı başantrenörü Sean McVay rakibin analizini iyi yapan ve ona göre hücum planı hazırlayabilen bir koç. Belki geçen haftaki gibi bir yarıda 34 sayı atmayacaklardır ama bir touchdown’luk farka ulaşacaklardır, Marcus Mariota’ya da rahat nefes aldırmayacaktır Rams pas baskısı.

Chicago Bears – Cleveland Browns (+6.5): Browns başantrenörü Hue Jackson, başantrenörlük kariyerinin son 32 maçında sadece ve sadece iki galibiyet aldı. Bunların biri 2011 yılında Oakland Raiders ile Kansas City Chiefs’e karşı uzatmalarda 16-13, diğeri ise geçen sene gene Browns ile Chargers’a karşı 20-17’lik skorlarla geldi. Peki bu iki maçın ortak özelliği ne? İkisi de 24 Aralık tarihinde oynandı! Bu haftaki maç da 24 Aralık tarihinde. Gene Browns’un sezonu galibiyetsiz bitirmemesi için mutlaka kazanması gereken bir maç. Evet, yukarıda da değindiğim gibi Kizer’ın pas kaptırmaları devam ediyor, geçen hafta pasa abanma hastalığının nüksetmesi de direkt bir pas kaptırmaya sebebiyet verdi, Bears defansı geçen hafta 4. çeyrekte uyandıktan sonra Lions’ı yenmeye yaklaştılar ve kötü bir takım değiller vs. ama bu maçın kaderi belli. Ekstra analize hiç ama hiç gerek yok. 24 Aralık.

Carolina Panthers (-10.5) – Tampa Bay Buccaneers: Geçen hafta Buccaneers oyun kurucusu Jameis Winston, Falcons karşısında bu seneki açık ara en iyi maçını çıkardı 27/35 pas isabeti, 299 pas yardası ve 3 touchdown ile. Ve Buccaneers gene de maçı 3 sayıyla kaybetti, çünkü 2015 senesinden beri 40+ yardadan yapılan saha golü denemelerinde %50’den fazla isabet sağlayacak bir vuruşçu bulmaları mümkün olmadı bir türlü. 2014 yılındaki en son iyi vuruşçuları Patrick Murray’ye sarıldılar bu sezonun 6. haftasından itibaren, fakat o da 3 sene önceki o tip vuruşlarda tutturduğu 11/13’lük isabeti şimdilik aratıyor 4/7 ile. Connor Tarth ve Roberto Aguayo’nun miras bıraktığı lanetten kolay kurtulunmuyor. Neyse, zaten Bucs’ın esas sorunu bu da değil. Geçen hafta Winston’ın kendini aşan performans sergilediği rakibi Falcons pas savunmasında lig 19.su, koşu savunmasında ise lig 30.su durumda. Bu haftaki rakip Panthers her iki kategoride de 7. DVOA’ya göre. Bu muhtemelen şu demek: Winston’ın bu hafta kaptıracağı pas sayısı, vereceği touchdown pası sayısından fazla olacak. Cam Newton, nam-ı diğer “şimdi bir de bunu izle” başkan önderliğinde Play-off yolunda koşar adım ilerleyen Panthers karşısında pek şansı olmamalı iddiasız Tampa Bay temsilcisinin.

New Orleans Saints (-6)– Atlanta Falcons: Geçen hafta hayal kırıklığı yaşatan iki takımın mücadelesi. New Orleans temsilcisi, Jets karşısında ilk üç akınının üçünde de skor ürettikten sonra tam 7 akını es geçti ve maçın bitimine iki dakika kala neredeyse fark 3’e iniyordu. Drew Brees de kendi klasına yakışmayan bir pas kaptırdı. Öte yandan Atlanta temsilcisi de kadayıf gibi bir Tampa Bay savunmasına sadece 24 sayı atabildi 410 yarda gitmesine rağmen hücumda. (Fikir vermesi açısından: bu sene takımların 410 yardadan fazla aldığı tam 92 maç oldu. Bunların 72’sinde 24’ten fazla sayı üretti hücum eden takım.) Matt Ryan’ın vasat performansı da 212 pas yardası ve 1 touchdown’luk istatistikle devam etti. New Orleans, iki hafta önceki Perşembe gecesi maçındaki talihsiz mağlubiyetin intikamını almak isteyecektir muhakkak, bu maçı kazanmaya daha yakın taraf olduğuna şüphem yok lâkin 6 sayılık handikap seçim yapmayı çok zor kılıyor. Sanırım 31-24 gibi bir skor bekliyorum Saints lehine.

Washington Redskins (-3) – Denver Broncos: Üstteki analizimin aksine geçen hafta etkileyici performans gösteren iki takımın mücadelesi bu da. Tabii “etkileyici” göreceli bir kavram zira iki takım da Play-off mücadelesinin dışında kalmış durumda. Bu maçta neler olabileceğini öngörmeye çalışırken, hangi takımın yakın tarihteki görece başarısının mübalağa ediliyor olabileceğini anlamak önemli zannımca. Denver temsilcisinin savunması iki maçtır sene başından beri beklenen seviyesine çıkmış gibi gözükse de bu maçlardaki rakiplerin Jets ve de Colts olduğunu unutmamalı. Kabul, Redskins hücumu da alev almış falan değil ama gene de genele bakınca, en azından pas hücumu konusunda daha ileride bu takımlara göre.

Ama bence bu maça dair en iyi gösterge, Redskins savunma ön yedilisinin geçen maç Arizona temsilcisine yaptıkları. Cardinals oyun kurucusu Blaine Gabbert’a adeta nefes aldırmadılar ve 5 defa yere çaldılar kendisini. Redskins bu sene zorlu bir fikstüre denk gelmesinin yanı sıra, kadrosunun belki de en büyük eşleşme avantajı olacak zayıf bir hücum koruma hattına sahip rakiplere de pek denk gelemedi. Bu kategoride 20. sıranın altında yer alan iki takımla karşılaştılar sadece, ve hem Cardinals’ı hem de Seahawks’ı yendiler. Denver temsilcisi bu açıdan mükemmel bir fırsat sunuyor onlara. Geçen maç Denver oyun kurucusu Brock Osweiler inanılmaz bir performans sergilemişti ama bu sene herhangi bir Denver QB’sinin iki maç üst üste iyi bir maç çıkaracağını düşünene huni hediye ediyorlar kafasına takması için. Bu mücadelenin galibi Redskins olacaktır, gerekli farka da ulaşacaktır.

Kansas City Chiefs – Miami Dolphins (+10.5): Chiefs hücumunun önceki iki haftada geri geldiğine inanmamıştım, fakat iki şey bu konuda fikrimi değiştirmeme yardımcı oldu. Birincisi, çaylak koşucu Kareem Hunt’ın nihayet iki maç üst üste 100+ yarda katkı sağlayabilmesiydi. Evet, bunu Raiders ve Chargers gibi illaki etkileyici pas savunmalarına sahip olmayan iki takıma karşı yaptı ama gene de çok ihtiyaç duyulan bir gelişmeydi bu Chiefs adına. Daha da önemlisiyse son üç maçtır Chiefs hücumunda görülen parıltıların “tesadüf” ya da “fikstür”den ziyade bir açıklaması olması: 13. haftadan beri Chiefs hücum setlerini belirleyen kişi başantrenör Andy Reid değil, hücum koordinatörü Matt Nagy.

Peki madem harika gidiyor işler Chiefs adına, neden Miami’yi tercih ediyorum? Birincisi, Chiefs savunmasının yumuşak karnı halen daha koşu oyunu ve Dolphins’de Kenyan Drake mükemmel bir performans sergiliyor haftalardır. İkincisi, Chargers geçen hafta daha önce de bahsettiğim gibi 3. çeyreğin sonlarından itibaren 92 saniyede 1 top kaybı yapmasaydı Kansas City ekibi hakkında yazılanlar bambaşka olabilirdi. Chiefs’in geçen hafta tercih ettiği bam bam bam savunma sisteminin başarılı olabilmesinin bir sebebi, Chargers’ın koşu oyununun vasatlığıydı. Miami temsilcisinin benim gözümde hâlâ daha vasat olan Chiefs savunmasına karşı ~20 sayı bulacağını, 30 sayı yememe konusunda da direniş gösterebileceklerini düşünmekteyim.

New England Patriots – Buffalo Bills (+12): Aslında kağıt üzerinde Patriots 12 sayılık farkı yapacak kadroya sahip lâkin aklımda bazı soru işaretleri var. Birincisi, bu haftalarda Patriots takımı saçma sonuçlar alabiliyor; gerçi geçen sene bunu düzeltmişti takım 2015 senesinde Denver’a ev sahibi avantajını kaptırdıktan sonra başına gelenlerin akabinde ve de bu sene Dolphins mağlubiyeti o kotayı doldurmuş olabilir. İkincisi, Patriots’ın Bills’i iki maçta da rahat yendiği bir seneyi hatırlamıyorum, o yüzden ilk maçtaki 23-3’lük skor beni ürkütüyor. Üçüncüsü, Bills teknik heyeti son derece başarısız Nathan Peterman deneyinden sonra hücumları için QB Tyrod Taylor’ın ne kadar önemli olduğunun farkına vardı ve Kelvin Benjamin de takıma ısındığı anda vasat üstü bir pas hücumu tehlikesi oluşturacaklar. Dördüncüsü, Patriots’ın yamalı bohça savunma hattı, Taylor gibi mobil bir QB karşısında sıkıntı çekebilir. Bunlar benim Patriots taraftarlığımdan ileri gelen kuruntular olabilir veya karar verme mekanizmamı abartı bir şekilde etkiliyor olabilir, bu olasılığı reddetmiyorum ama içimden bir his bu maçın çok da farka gitmeyeceğini fısıldıyor.

San Francisco 49ers – Jacksonville Jaguars (-4): QB Jimmy Garoppolo’nun ve vuruşçu Robbie Gould’un peri masalı buraya kadar sanırım, çünkü daha büyük bir peri masalı var Güneydoğu ABD kıyılarından gelen. Bu satırları yazdığıma inanamıyorum ama galiba Blake Bortles iyi bir oyun kurucuya dönüşüyor? İsmini her duyuşumda istemsizce aklıma Oklahoma City Thunder oyuncusu Russell Westbrook’un büyükbabasını getiren Dede Westbrook, draft’te seçilmemiş çaylak Keenan Cole ve Jaguars takımına girmeye çalışırken arabasında sabahlayan Jaydon Mickens’dı Jacksonville ekibinin sahaya sürdüğü dış açıklar bu hafta. Ve bu isimler 268 pas yardası kapıp 3 de touchdown yaptılar. Evet, Bortles’ın takımı, Leonard Fournette gibi yıldız bir koşucu sahada yokken ve hatta hiçbir koşucu 100+ yarda almamışken, ağırlıklı olarak pas oyunuyla 45 sayıya ulaştı.

Rick and Morty dizisinin alternatif evrenlerinden birine geçtik kesin. Yani aslında Garoppolo’nun sahadaki karizmatik duruşundan (geçen sene Cowboys QB’si Dak Prescott da böyleydi) ve kolayca verdiği paslardan bahsetmek, sonra da touchdown sayısının yetersizliğinden dem vurmak fakat kadrolarında “Ronaldinho” Gould varken ona şimdilik ihtiyaç duymadıklarını ve herhangi bir takımı yenme şansları olduğunu anlatmak isterdim ama Jaguars’ın akıl almaz galibiyeti her şeyi gölgeledi. Konferansta ilk ikiye girme şansını da sürdüren Jaguars, Garoppolo’nun şimdiye kadar karşılaştığı en sert pas baskısını uygulayarak ve hücumda elbet bir şeyler yaparak sonuca gidecektir.

Arizona Cardinals – New York Giants (+3): New York temsilcisinin, geçen hafta Eagles gibi komple bir savunmaya 29 sayı bulmuş olması epey etkileyici sezon boyunca performanslarının ne kadar vasat olduğunu düşünürsek. Tabii Philadelphia ekibinin Carson Wentz sakatlığı ile sarsılmış olduğunu da akılda tutmak lâzım ama ilk 17 dakikada 3 touchdown yapmaları (bu sezon ilk defa herhangi bir maçtaki ilk akınlarından touchdown çıkardılar!) ve sezon ortalaması 220 yarda olan QB Eli Manning’in 434 pas yardası atması –son iki maçında attığı pas yardası toplamı 400’ü bulmuyordu- Giants camiası adına sezonun en mutluluk verici gelişmelerinden biriydi şüphesiz. Geçen hafta maç tahmininde Giants’ı seçerken, fiilen bitmiş olan sezonlarının başantrenörleri Bob McAdoo’nun kovulması, Eli Manning’e giderayak yaptığı ayıp ve yeni koçun kendini kanıtlama çabası gibi faktörleri düşününce sürpriz işler yapabileceklerinden dem vurmuştum ama bu kadarını ben de beklemiyordum açıkçası. Bu hafta gene güçlü bir savunmaya sahip olan fakat hücum anlamında Eagles’ın yanına yaklaşamayacak olan Cardinals deplasmanına çıkıyorlar. Yanına yaklaşamayacak derken abartmıyorum, zira Arizona temsilcisi son iki maçtır touchdown yapamadı ve bulduğu sayıların hepsi toplam 9 tane saha golünden geldi. Tecrübeli koşucu Adrian Peterson sakatlandıktan sonra sezonun fişini çekmiş olan Cardinals’a karşı, bir şeyler ispatlamak hevesinde olan Giants sürpriz bir galibiyet alabilir, alamasa bile skoru yakın tutacaktır.

Dallas Cowboys – Seattle Seahawks (+5): Bunu söylemek biraz içimi acıtıyor ama Seattle ekibinin yaşadığı savunma sakatlıklarından kurtulması çok ama çok zor gözüküyor gittikçe. Play-off şansları sürüyor ama işleri çok ama çok zor. Özetle, şu üç faktörden ikisine sahip olan bir takım onları rahatlıkla yenecektir: 1) derin pas tehdidi 2) dominant bir koşucu ve 3) sağlam bir savunma. Geçen hafta Los Angeles Rams, QB Russell Wilson’ı tam 7 defa yere çalarken ve Todd Gurley yarda üstüne yarda toplarken cidden vahim bir görüntü sergilediler, ki bu sezon ancak Giants’a nasip olmuş bir şeyi başarıp 3. & 20 yarda denemesinden touchdown yediler. Soyunma odasında da işler yolunda gitmiyor olacak ki takım arkadaşı Earl Thomas’ın mealen “Bobby Wagner sakat sakat oynayınca yavaş kaldı” açıklamasına “adımı ağzına alma” diye çıkışan bir tweet’le yanıt verdi (ve sonra sildi tabii ama ABD’de kuzenim yazmış konsepti yok sanırım).

https://www.youtube.com/watch?v=EBdzY7KkGNU

Tarihsel olarak Seahawks’ın bu tür olumsuz koşullardan etkileyici galibiyetler çıkarması pek şaşırtıcı bir gelişme olmaz aslında ama sezonlarının bitmek üzere olduğunun ve Play-off’larda pek şanslarının olmayacağının onlar da farkındalar sanırım. Gene de başta belirttiğim üç faktör testini Cowboys’a uygulayalım. Geçen hafta Raiders gibi berbat bir savunmaya sezonlarının 3. ve 4. pas kapmasını yaptırtan, hatta bir beşinciyi deneyen QB Prescott’ın derin pas tehdidi açısından çok da verimli olduğunu söyleyemeyiz bu sene ancak koşucu olarak Ezekiel Elliott cezasını çekti ve sahalara geri dönüyor bu hafta. Bu Dallas adına her şeyi değiştirecektir. Rams’in ön yedilisi gibi Russell Wilson’ı hırpalayacak bir savunma takımı yok Cowboys’un. Bütün bunları bir araya koyunca, Seahawks’ın 24 sayı civarına çıkacağı, esas sorunun Cowboys’un 30 sayıyı görüp göremeyeceği olduğu sonucuna varmaktayım. Bu durumda Seattle ekibinin kolay teslim olmayacağı ve de 35 farklı mağlubiyeti unutturacak bir oyun ortaya koyacağını savlamak makul oluyor.

Houston Texans – Pittsburgh Steelers (-9): Şu an Houston ekibinin elinde bir tek DeAndre Hopkins tesellisi kalmış durumda. Gerçekten kendisi öyle yetenekli bir dış açık ki, 12/31 pas isabeti, 128 yarda, 1 touchdown, 1 pas kaptırma ve 4 yere çalınma istatistiğiyle oynayan oyun kurucusu T. J. Yates’e bile 40 yardalık pas attırabiliyor, daha doğrusu onun istikametine kötü atılmış bir topu alıp pas diye yazdırabiliyor. Başka da bir şey denemez. Geçen hafta Patriots maçında yaşananlardan sonra Steelers bu maça epey konsante çıkacaktır. Gerçi bu beklentinin bu sene boşa çıktığı çok maç ortaya koydu Pittsburgh temsilcisi, ama Antonio Brown’ın da yokluğunda bir şeyleri göstermek ve en azından konferans ikinciliğine sahip çıkmak için bundan daha uygun bir rakip olamaz. Ya da olacak olanla da –Cleveland Browns- ligin son haftasında oynayacaklar zaten.

Philadelphia Eagles (-9) – Oakland Raiders: Raiders’ın Play-off umutları neredeyse sonlanmış durumda. Ligin en iyi hücum güçlerinden biri olması gereken Oakland temsilcisi, geçen hafta Cowboys karşısında oldukça vasat bir performans sergiledi o bağlamda. Toplam 293 yarda ve 4 top düşürme (sadece 1’i top kaybı oldu) ile 17 sayı bulabildiler sadece. Geçen hafta Eagles’in performansıysa bize bir şey gösterdiyse o da şu: Wentz’in yedeği Nick Foles, takım tehlikeyi bölgeye ulaştığında touchdown çıkaracak yetkinlikte bir oyun kurucu. Giants maçında tehlikeli bölgede denediği 13 pasın 10’unda isabet bulup 4 touchdown’a ulaşması gayet iyi haber. Başka bir rakibe karşı Eagles’ın maç dinamiklerinde Foles önderliğinde ne kadar hücum aksiyonu yaratabileceği başka bir endişe konusu olabilir, fakat rakip Raiders gibi epey vasat bir savunma takımıyken bu endişelere pek mahal yok diye düşünmekteyim.

Geçen haftanın tahminleri: 6-9-1

Sezon toplamı: 99-113-8

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce