Herkesin doğum gününde beklediği hediye farklıdır: kimi şirin şeylerden hoşlanır, kimi pahalı; kimi işlevsel bir şeye sevinir kimi için önemli olan birinin onu düşünmüş olmasıdır. Green Bay Packers CEO’su Mark Murphy, çoğumuzun verme fırsatı olmayacağı türden bir hediyeyi Aaron Rodgers’a 35. yaş gününde verdi ve yeniden bir şampiyonluk yaşaması ile arasındaki en büyük engel hâline gelmiş koç Mike McCarthy’yi görevinden aldı. Kolay bir karar değil bu, kariyerinde Super Bowl şampiyonluğu olan bir koçun sezon bitmeden kovulması en son 46 sene yaşanmış bir durumdu. Fakat 13 sene önce “yaratıcı bir hücum dehası” olduğu için Packers’ın başına getirilmiş olan McCarthy, NFL’in en sıkıcı hücumlarından birini işletir hâle gelmişti ve daha önce de defalarca yazdığım gibi yaptığı hatalar tolere edilebilir düzeyden gittikçe uzaklaşmaktaydı. Eski Packers oyuncusu Jeff Saturday, kulaklıklarında hangi seti uygulayacaklarını duyan Rodgers’ın ağız burun yaptığı anekdotunu paylaştı mesela Pazartesi günü. Gene Rodgers, ligdeki düşük isabet oranı nedeniyle kenarlara doğru pas trendinden uzaklaşırken paslarının %55.3’ünü oraya atan bir oyun kurucuya (quarterback-QB) dönüşmüştü. Ki daha iki hafta önce hayatımda gördüğüm en berbat 4th down setlerinden birini uygulayan McCarthy, takımı Cardinals’a yenilmeyi başarırken de yine benzer bir hata yapıyordu. Tabii Packers’ın önce yeni bir hoca bulması gerekecek ve bu sezonu muhtemelen çöpe attılar, ama miadı dolmuş McCarthy’den daha kötü bir tercih yapma ihtimalleri düşük.
Geride bıraktığımız haftanın tek gündem maddesi bu değildi. Geçen hafta yazımı kaleme alırken yaşanan –daha doğrusu yaşanmış olan fakat Amerikan magazin programı TMZ sayesinde görüntülerine iddialara göre NFL ve Chiefs ile aynı anda ulaştığımız- Kareem Hunt skandalı, ligin bu konularda nasıl ders almadığını tekrar bize gösterdi. Olayın ayrıntılarına dair bir haber yayınladı bugün ESPN, fakat NFL’in bu meseleleri umursamadığı gerçeğini değiştirmiyor bu. Video ortaya çıkmasa Hunt kariyerine “uyarı” ile devam edecekti, Hunt’ın takım arkadaşı Tyreke Hill 2015’te hamile eşine şiddet uygulamıştı, Ray Rice konusunda gene video ortaya çıkana kadar olayı geçiştirmişlerdi, daha geçen hafta aile içi şiddet soruşturması sebebiyle San Francisco 49ers’ın takımdan uzaklaştırdığı Reuben Foster’ı Redskins kadrosuna kattı vs. NFL bu olayları imaj meselesi değil de çözülmesi gereken bir sorun olarak görmedikçe de her sene böyle bir skandal yaşamaya devam edeceğiz. Zaten gene bu hafta, NFL eski oyuncularından, Patriots ile Super Bowl şampiyonluğu yaşamış Brandon Browner eski kız arkadaşını öldürmeye teşebbüsten 8 yıl hapse mahkûm edildi.
Skandal demişken, her ne kadar Redskins kulübü ve sahibi Dan Snyder başlarına gelen her türlü musibeti hak etselerde iki hafta arayla QB’lerini benzer sakatlıklara kurban vermeleri üzücü oldu. Colt McCoy öyle ahım şahım bir oyuncu değildi ama Redskins’in hücumunu idare edecek yetenekteydi. Takımın 3. QB’si, takım arkadaşının basenlerine çarparak top kaybettiği için Buttfumble lakabıyla anılan Mark Sanchez geri döndü ve döner dönmez 87. interceptionını fırlatarak bu sayıyı verdiği touchdown paslarının bir üstüne çıkarmayı bildi. Çoğunuzun aklına “e madem öyle boştaki Colin Kaepernick ile anlaşsınlar?” düşüncesi gelecektir. Açık Donald Trump destekçisi Snyder böyle bir şeye müsaade etmez tabii ama koç Jay Gruden’ın “Kaepernick’i düşündük ama oyun sistemimize uymuyor, anlatacak zamanımız yok” demesi tam bir rezaletti. Birincisi, as QB Alex Smith’in kariyerinin sona erme riski bile var, hangi oyun sisteminden bahsediyorsun artık? İkincisi, NFL’in en kötü hücumlarından birine sahipsiniz sene başından beri. Ve üçüncüsü, Kaepernick tam da sizin sisteminizin oyuncusu zaten! Gerek eğitim aldığı üniversite takımı olsun, gerek mobilitesiyle akınlarınızı uzatma ihtimali olsun biçilmiş kaftan; esas Sanchez sizin sisteminize hiç uymuyor!
NFL’in bu kadar cüretkâr işlere imza atabilmesinin bir sebebi, alanında rakipsiz olması. Ama belki de –ve umalım ki- bu durum değişiyor olsun, zira Terrell Owens ve Ricky Williams’ın başını çektiği eski futbolcular, oyuncu sağlığını önemseyen, takımların kısmen halka açık olacağı ve futbolu yeniden düşünme iddiasına sahip olan Freedom Football League’in kurulacağını açıkladılar.
Son olarak da bir iki haftadır bahsetmeyi unuttuğum bir konudan bahsedeyim; ben bahsetmedikçe hatalarına devam ediyorlar zira: Mevzu NFL hakemlerinden Walt Anderson ve Bill Vinovich’in ekiplerinin üstün yeteneksizliği. Anderson, son beş senedir NFL ortalamasının üstünde penaltı yardası düdüğü çalıyor maçlarda ki bu sene maç başına 20 ekstra yarda gibi bir seviyeye çıktılar. Üç hafta önce Calais Campbell’a şu saçma “roughing the passer” penaltısını çalmışlardı (ne yapacak Campbell, kanat takıp uçacak mı?), iki hafta önce bütün maçı penaltı düdükleriyle durdurduktan sonra maçın en kritik anında Odell Beckham’a yapılan çok bariz müdahaleyi görememişlerdi, nihayet geçen hafta Perşembe gecesi hata üstüne hata yaparak hem Cowboys, hem de Saints taraftarlarını kızdırmayı başardılar. Saints dış açığı (wide receiver-WR) Mike Thomas’ın yakaladığı bu pası iptal ettiler, Keith Kirkwood’un yakaladığı touchdown öncesinde yaptığı gene bariz faulü görmediler, şu pozisyonda Cowboys oyuncusu Cole Beasley’ye 1st downu verdiler ve daha barizlerini es geçtikleri maçta Saints savunmacısı Marshon Lattimore’a şu hareketinden ötürü pass interference çaldılar. Vinovich’in ekibi ise Anderson’ın tam zıttı, onlar da penaltı çalmıyorlar. Nitekim Chargers muhafızı (offensive lineman-OL) Sam Tevi bütün maç boyunca false start yapsa da bir kere bile çalınmadı bu ve şu pozisyonda Steelers’a 7 sayıya mal oldu. Ayrıca Austin Ekeler’ın muhtemelen fumble yaptığı pozisyonda düdüğü çalıp maçı durdurdukları için geriye dönüp pozisyona bakma şansları olmadı ve isabetsiz pas hükmüyle maç devam etti. Erkenden düdük çalmayıp pozisyonu devam ettirseler daha adaletli bir karara varılabilirdi. Gene Desmond King’in aldığı punt return touchdownında takım arkadaşının yaptığı bariz faul (block in the back) görmezden gelindi bir şekilde. Bu hakemlerin yönettiği maçlarda takımlara ve taraftarlara bol sabır dilerim.
HAFTANIN EN’LERİ
En hızlı top taşıyıcı: Yukarıda saha dışı skandalını andıktan sonra burada olumlu anmak biraz eza verici ama Hill’in yaptığı bu 33 yardalık koşuda sahadaki diğer oyunculardan 1.5x daha hızlı gözükmesini es geçmek zor.
Topla en çok mesafe kat eden oyuncu: Seahawks savunmacısı Bobby Wagner’ın gol bölgesinde topu kaptıktan sonra “haydi gençler bana müsaade” deyip koşuya başlaması ve takımına 6 sayı kazandırması takdire şayandı. (koşu mesafesi = 108.9 yarda)
En hızlı sack: Saints savunmacısı David Onyemata, maçta gerçekleştirdiği 3 sackten ikincisinde aynı zamanda haftanın en hızlı savunma hareketlerinden birini de gerçekleştirmiş oluyordu.
En pes etmeyen savunmacı: Chiefs oyuncusu Demarcus Robinson peşine tam dört adet Raiders savunmacısını taktığında aksiyon filminde polisten kaçan suçlu enstantanesi sunuyordu bize adeta. İşte Robinson’ı nihayet adaletin ellerine teslim eden Daryl Worley bu çelme için 76.1 yarda koşmuş.
En mucizevi pas: Bu ödül, Dolphins’in QB’si Ryan Tannehill ve WR’ı Kenny Stills’e gidiyor yaptıkları touchdowndan ötürü fakat hangisi daha çok övgüyü hak ediyor bilemedim. Ayrıca genele bakıldığında vasatın epey altında bir performans göstermiş olmasına rağmen haftanın en mucizevi 20 pasının 6’sında imzası olan Bears yedek QB’si Chase Daniel’ı da ayrıca tebrik etmek isterim ki onların en zoru maçın uzatmaya gitmesinde ciddi pay sahibi olan şu pas idi (haftanın 2. en mucizevi pası).
En beklenmedik yarda kazanımı: Maç boyunca spektaküler hareketler yapan Buccaneers WR’ı Chris Godwin, bu pozisyonların birinde tam iki noktada kendisini kovalayan savunmacıların yanından geçtikten sonra en başta onu savunmakla mükellef olan savunmacı tarafından güç bela saha dışına atılıyordu.
NFL’e göre her takımın en iyi oyunu: Video burada. Odell Beckham’ın ip gibi giden pası haftanın en iyi hareketlerinden biri elbet, ama bu Saquon Barkley’nin bütün maçki performansını, hele ki şu akrobasisini gölgede bırakmamalı. Ayrıca Cardinals’da Edmonds’ın touchdownı güzel tamam da Larry Fitzgerald’ın maçın kazanılmasını sağlayan şu uçarak pas yakalayışını es geçmek ayıp. Gene Jaguars’ın maç boyu harika savunma oyunları vardı, özellikle Yannick Ngakoue ve Jalen Ramsey akıllı işler yaptılar. Gene Ravens punter’ı Sam Koch’un kırk yıllık QB imişçesine profesyonelce attığı bu pas da izlenesiydi. Tabii Patriots taraftarlarının içinin yağlarını eriten, o meşhur helmet catchin Giants aleyhine geliştiği pozisyonu da unutmamalı. Gene Tyler Lockett’ın vücut çalımı üzerine vücut çalımı attığı kickoff return ve Alec Ogletree’nin Bears karşısında yaptığı ikinci interception diğer insanın ağzını açık bırakan hareketlerdi.
Haftanın muskalıları: Ravens koşucusu (running back-RB) Kenneth Dixon burada kaybettiği topun üzerine düşmese belki de maçı kaybedeceklerdi. Chiefs QB’si Patrick Mahomes’un istatistiklerine interception olarak eklenmesi gereken bu pas dönüp 1st down oldu. Ama bu haftanın en şanslı pozisyonu, Steelerslı oyuncular birbirlerine girdikleri için Red Zone interception olacak pozisyonun gidip Chargers touchdownına dönüşmesiydi. Keenan Allen maçtan sonra gidip birkaç tane piyango bileti almalıymış.
Haftanın en Sabri Bey oyuncusu: Bu hafta çok garip bir haftaydı, zira en anlı şanlı QB’ler hep vasat maçlar çıkardılar. Ama bunların arasında en şaşırtıcı işler yapanı Rams QB’si Jared Goff’tu. Öncelikle kendisinden görmeye hiç alışık olmadığımız hatalı bir interception fırlattı. Sonra Lions savunmacısı Romeo Okwara’nın gözlerinin içine baka baka bir tane daha atmayı denedi ama Okwara çakma Ryan Gosling’in bakışların büyülenmiş olacak ki topu düşürüverdi. Ama Goff öyle kolay pes etmez, hemen bir sonraki sette gene bir INT atmaya çalıştı. Lions haftanın en sürpriz galibiyetini almaya çok ama çok yaklaştı.
Tabii imkansız paslar atarak takımının maçı uzatmaya götürmesine katkıda bulunduktan sonra en kritik anlarda topu üst üste elinden kaydıran Daniel’ı, ve deplasmanda Dolphins’i yenme fırsatını punt hatalarıyla, kötü INTlerle, saçma penaltılarla ve nihayet maçın sonunda kendilerine yakışır bir şekilde taraftarlarını ümitlendirdikten sonra Hail Mary heveslerini kursağında bırakarak tepen Buffalo Bills’i de bu bölümde anmak şart.
HAFTANIN TAHMİNLERİ
(Parantez içindeki sayılar hem seçtiğim handikap, hem de o takımın zannımca maçı kazanma ihtimalini göstermekte. Siz de FiveThirtyEight sitesinde maçlara olasılık atayabilir ve onların modelini yenmeye çalışabilirsiniz.)
Bu hafta tam 8 takım deplasmanda oynamasına rağmen favori görülüyor; bu da gene bizi en az iki üç maçta sürprizlerin beklediği anlamına gelir. Çok arada bırakan maçlar var bu haftanın fikstüründe.
Buffalo Bills (-3.5, %68) – New York Jets: Geçen hafta maçı zorla rakibine hediye eden iki takım karşılaşıyor. Ama aralarında temel bir fark var: Şöyle ki Jets 3rd downlarda 3/14 gibi bir başarı oranı tutturup, Red Zone’a 3 defa gitmesine karşın bir tane bile touchdown alamayıp (ki bu konuda %36.7 ortalama ile açık ara en kötü takım onlar, ikinci kötü 49ers’ın başarı yüzdesi %44.7) 16-0 öne geçmesine rağmen alışılmış mental düşüşünü yaşayıp verdi maçı Titans’a. Bills ise hücum yardalarında rakibine 415-175 gibi dev bir üstünlük sağlamasına karşın top kayıpları yüzünden maçı verdi (ki Sabri Bey ödülünü aldılar). Gene çaylak QB Josh Allen, devresi Lamar Jackson gibi koşu oyununa abanarak ve attığı her kötü pas için bir-iki tane de iyi pas atarak fena bir görüntü sergilememekte. Jets hücumda artık Bills’den daha kötü bir görüntü sergiler hâle geldi ki bunu sene başında bana söylese birisi gülerdim, eh Bills’in savunması da misliyle daha iyi. Kendi evlerinde alsınlar bu maçı bari, ama tabii karşılıklı hatalar zinciri sonrası saçma bir skor çıkması, yahut Jets’in 3 sayı farkla maçı kaybetmesi gayet muhtemel.
Cleveland Browns (-1, %53) – Carolina Panthers: Normalde bu haftalarda iddiası kalmamış olan takımla Playoff iddiasını sürdüren takım karşılaşınca iddialı takım açık ara favori olur. Panthers’ın bu maç sadece 1 sayıyla favori gösteriliyor olması bile yeterince vahim bir işaret onlar için. Üst üste 4 yenilgi alıp Playoff şanslarını zora sokmakla kalmayıp, kulübün sahibinin gemileri yakma ihtimalini de arttırdılar ki gerek idareci kadrosunu, gerek de teknik ekibi değiştireceği söylentileri var. Hafta içi birkaç yardımcı koç da kovuldu. Browns’da Hue Jackson sonrası herkesin gerçek değerini ispat kaygısı mevcut, ki geçen hafta Texans karşısında aldıkları farklı yenilgiye de aldanmamalı esasen: Callaway gol çizgisinde touchdowna giderken topu kaybetmese, QB Baker Mayfield’ın attığı üç INT toplam -13 sayı olarak onlara geri dönmese maçın skoru çok farklı olurdu. Zira rakipleri Texans ligin en iyi derin pas savunan takımlarından birisiyken bu hatalar geldi ama Mayfield’ın gene de 8/13 isabet bulduğunu es geçmemeli. Ligin gittikçe kötüleyen ve şu an DVOA’ya göre sondan 5. olan pas savunmasına sahip Panthers karşısında bu başarımsıyı tekrarlayabilirler mi? Bence sorunun cevabı evet. Ki Panthers’ın önemli Red Zone silahlarından birine dönüşmüş Greg Olsen gene sakatlandı, ve her ne kadar Christian McCaffrey müthiş bir performans sergiliyor olsa da Cam Newton’ın geçen maç yaptığı 4 INT kendisinin omuz ağrılarının görünenden daha ciddi olabileceğine işaret. Panthers bu sene deplasmandaki ikinci galibiyetini alırsa onun müsebbibi McCaffrey, DJ Moore ve Curtis Samuel üçlüsü olacaktır. Gene de maçtan bol skor bekleyebiliriz en azından.
KAÇMAZ! Green Bay Packers (%56) – Atlanta Falcons (+4.5): Arada kullandığım çok ihtimalli maç tabirine cuk oturuyor bu karşılaşma. İki takım da hayal kırıklığıyla dolu bir sezon geçirdi, fakat son mağlubiyetlerine baktığımızda fikstürden çektiklerini görmek de mümkün. Packers, Rams, Patriots, Seahawks ve Vikings’e karşı hep maçın içindeyken “talihsiz” mağlubiyetler aldı (geçen haftaki hezimeti göz ardı ediyorum). Falcons için de farklı değil durum, onlar da Cowboys’u, Saints’i ve Ravens’ı yeneyazdılar. O yüzden bu iki takım son derece birbirine denk bir görüntü çizmekte, ve Packers’ın yakın skorlu bir galibiyet alması daha mümkün ilk bakışta. Ama malum hoca değişikliği, doping etkisi yapar mı? Kariyeri pek de parlak olmayan Joe Philbin ne kadar söz sahibi olacak hücumda? Falcons’ın iki maçtır kıpırdanma sinyalleri veren savunması, geri dönecek Deion Jones’un da katkısıyla Packers’a da direnebilir mi, yahut Devonta Freeman’ın sakatlığından beri adeta durmuş koşu hücumları (ki geçen hafta Tevin Coleman ve Ito Smith ikilisi 13 denemede ancak 30 yarda gidebildiler) berbat Packers koşu savunmasına karşı yeniden doğabilir mi? Sıkıcı da olsa çok ilginç bir maç izleyeceğimiz kesin.
KAÇMAZ! Kansas City Chiefs (-6.5, %74) – Baltimore Ravens: Chiefs’in evlerindeki performansı epey etkileyici bu sene, tabii oynadıkları takımlar 49ers, Jaguars, Bengals, Broncos ve Cardinals olunca bir zahmet farka koşsunlar. En bu maça denk görülebilecek Broncos maçında 30-23’lük skora ulaşırken pek de rahat bir görüntü sergilememişlerdi. Geçen hafta adeta maç kazanmamaya yeminli Raiders’ı maça ortak etmeleri ve hücum anlamında neredeyse tıpatıp istatistikler üretmeleri de epey garip bir sinyaldi. Chiefs’in koşu savunmasındaki zaafı, zaten Ravens’ın yeni planına epey uygun: Çaylak Jackson’ı pas baskısından kurtar ve koştur, sonra topu yeni yıldız Gus Edwards’a ver gene koştur, 49 denemede 207 yarda git! Ama işte o plan işe yaramazsa (mesela Raiders’ın yaptığı gibi Jackson pas kesesine (pocket) hapsedilirse) Jackson her an top kaybetme potansiyeline sahip. Arada hareket hâlindeyken iyi paslar vermiyor değil, fakat kaçırdığı bazı pasları da Blake Bortles kaçırmaz gibi geliyor. Baltimore’ın bu maçı kazanma ihtimali düşük kesinlikle, ama skor ne olur? Ravens Chiefs’e kök söktürür mü ligin en iyi savunmalarından ve yaman ön yedililerinden biriyle (bkz: Rams maçındaki top kayıpları)? Diyelim oldu, hücum anlamında ne kadar yararlanabilir bundan? Handikap 7 olsa Ravens’ı seçerdim ama sanırım Chiefs’e 1 touchdownlık avans verebiliyorum kafamda. Travis Kelce de geçen hafta bıraktığı yerden devam edecektir.
Miami Dolphins (+7.5) – New England Patriots (%74): Geçen hafta Patriots, belki de bu sene ilk defa o alıştığımız hücumunu sergiledi, skor üçüncü çeyrekte 10-10’ken bile galip geleceğine dair güven verebiliyordu takım. Patriots hücumu nedir? Slant (içe verev) rotalar, RB’lere atılan paslar (James White 7/9 pasta 92 yarda aldı), rakip savunmayı sürekli sahada tutup 4’er 5’er giderek ilerlemeler vs. Gene ligin en iyi 3rd down ve Red Zone savunması denince akla ilk gelecek takım olan Vikings’e karşı bu kategorilerde sırasıyla 7/14 ve 2/3 başarı buldular. Patriots’ın hücum etkinliğini belirleyen olgu, topla ne kadar koşabildiği: Şöyle ki bu sene 30+ koşu yaptıkları 6 maçın 6’sını da kazandılar, bu maçlarda Tom Brady 103.5 pas reytingine sahipti (ligin en iyi 7. reytingi) Koşu denemesi 30- iken 6’da 3 galibiyet geldi ve Brady’nin reytingi 90.6’da kaldı (Jameis Winston ve Matthew Stafford arası bir yer bu) Şimdi bu kadar övgüden sonra kocaman bir “ama” geliyor yalnız… Brady kariyeri boyunca deplasmanlarda 85 galibiyet, 32 yenilgi almış durumda; Miami deplasmanında bu istatistik 7 galibiyet, 9 mağlubiyete dönüşüyor! (Halbuki emeklilik çağına gelen Amerikalıların en sevdiği eyalet Florida, Brady’ye neler oluyorsa artık…) Dolphins’in bu sene ilginç bir yanı var; savunmalarına bakınca etkileyici istatistikler üretmiyorlar, hücumları geçen hafta olduğu gibi en iyi ihtimalle vasat, fakat bir şekilde maç kazanmayı beceriyorlar ki bunda INT üzerine INT toplayan savunmalarının etkisi büyük. Bu alanda Bears’den sonra en iyi ikinci takımlar maç başına 1.6 ortalama ile, geçen sene 1.4’ü geçen yoktu bu kategoride. Gene Brady’ye sürpriz yaparlar mı? Birkaç olumsuz faktör var: En iyi bekleri Xavien Howard bu maç forma giyemeyecek, ki geçen haftaki hücum stilinde çok fazla INT fırsatı da olmayacaktır. Patriots’ı yakma konusunda en güçlü adaylardan biri olan WR Jakeem Grant de keza sakat. Patriots’ın muhafız hattı da geçen seneye kıyasla çok daha iyi durumda. Ama işte bütün bunlar Patriots’ın farklı galibiyet alacağı anlamına gelmiyor. Bir de bakmışız RB Kenyan Drake Patriots’ın koşu savunmasını allak bullak etmiş ve Brady maçın bitimine 2 dakika kala galibiyet touchdownı arıyor… Gerçi 1000. koşu yardasına nihayet ulaştığı için kafası biraz rahatlamıştır herhalde, jübileyi bile düşündü.
Tampa Bay Buccaneers – New Orleans Saints (-10, %79): Interception sevdalısı Buccaneers hücumu, son iki haftayı 0 INT ile tamamladı. O da yetmezmiş gibi önceki 9 haftayı sadece 1 INT ile tamamlamış takım geçen hafta Newton’dan 4 pas kaptı! Rakipten fazla hücum yardası gidip de maç kaybetme konusunda bir dünya markası olan Bucs, geçen hafta Panthers’dan az hücum edip de maç kazandı ilk defa, hem de DeSean Jacksonsız. Öte yandan Saints de 2014 yılından beri ilk defa bir yarıyı 0 sayı ile kapattı, QB Drew Brees sağlam pas baskısı altında sack edilmese de paniğe kapıldığı paslar attı, bu sene tereyağından kıl çeker gibi 4th down alırlarken 13. denemelerinde 2. başarısızlıklarını yaşadılar. Şimdi, Buccaneers savunması Saints’e Cowboys’ın ettiklerinin 10’da birini edebilir mi? Hiç azımsanmayacak bir pas baskısı var Tampa Bay ekibinin, ama o kadar. Çok kötü bir secondaryleri (derin savunma) var ki Saints muhafız hattı 4 gün yerine 10 gün dinlenmiş şekilde çıkacağı maçta öyle ezilmeyecektir. Saints’in sahaya bilenmiş çıkacağı ve bazı değerlerin ortalamaya geri yakınsayacağını düşünürsek rahat bir galibiyet almalı New Orleans temsilcisi.
Washington Redskins – New York Giants (-3.5, %55): Redskins’in galibiyet yüzdesi daha iyi, kendi evinde oynuyor, sağlam bir koşu hücumu ve ortalama bir pas savunması var. E peki neden Giants favori? İki kelimeyle Mark Sanchez, tek kelimeyle buttfumble! Gerçi geçen maç normal yollarla kaybettiği topu bu sefer basenleriyle kontrol ederek makus talihini yenmiş olabilir, emin değilim ama Sanchez’e güvenmek için bir insanın aklını peynir ekmekle yemiş olması lâzım. Buna Giants’a sorun yaratabilecek bir ön yediliye sahip olmadıklarını ve muhafız hatlarının sapır sapır döküldüğünü de ekleyelim (ki geçen hafta sakatlar dönecek diye beklerken iki sakat daha verdiler). Geçen hafta Barkley ve Beckham’ın yaptıklarını da göz önüne getirelim. Sonra Eli Manning’in 19/35 pas isabeti, 170 yarda, 1 touchdown, 1 interception gibi vasat ötesi istatistiklerine rağmen evlerinde Bears gibi bir takımı mağlup etme başarısı gösterdiklerini de hesaba katalım. Evet evet, bu maçı Giants alacak galiba. Redskins’in kendi evinde bu kadar hakir görülüyor olması endişe veriyor insana ama yok, cidden Adrian Peterson’ın inanılmaz işler yapması dışında hiçbir hücum planı olamaz Washingtonluların.
GÜZEL! Houston Texans (%65, -4.5) – Indianapolis Colts: 5. haftadan beri istikrarlı bir şekilde bu köşede Texans’ın rakibini övüyor ve en azından handikaplı galibiyet rotasını çiziyorum, ve sadece iki defa haklı çıktım. Yani yukarıda da belirttiğim üzere Cleveland temsilcisi geçen hafta galibiyete çok yakındı aslında ama bir şekilde tabelada farklı Texans galibiyeti vardı. Allem ediyorlar, kallem ediyorlar; DeAndre Hopkins sihirbazlık yapıyor, ön yedilileri insan yiyor, Lamar Miller Forrest Gump’a dönüşüyor ve bir şekilde galibiyete ulaşıyorlar. Aslında buraya Colts’un geçen hafta yenilmesinin sebebinin fazla özgüvenli olup Jaguars’ı hafife almaları olduğunu, 4th downlarda karakteristik olmayan 0/3’lük bir başarısızlık yaşadıklarını, hücumlarının Texans pas savunmasının zayıf yönlerinden faydalanma yöntemlerini falan yazacaktım ama ne önemi var ki? Ben Texans’ı anlamıyorum ve artık onlara karşı içgüdülerim ve baktığım istatistikler ne derse tam tersini seçiyorum. NFL tarihinin en şaşırtıcı galibiyet serilerinden birine imza atıyorlar şu an zaten. Bence Colts galibiyete dahi daha yakın, o yüzden Texans farklı kazanır.
Los Angeles Chargers (-14, %80+) – Cincinnati Bengals: Bengals geçen hafta rakibine 218 koşu yardası verdi, tam 12 tane penaltı yiyip 100 yarda kaybetti, 3 top kaybı yaptı, çaylak QB Jeff Driskel’ı toparlayamayacak berbat bir muhafız hatları var… Ve her şeyden önemlisi kenarda Hue Jackson var. Ha, AJ Green de sakat ve zaten bir daha oynamaz da muhtemelen. Bengals fişi çekti yani diğer bir deyişle. Chargers’da Melvin Gordon’ın sakatlığı önemli bir eksiklik olabilirdi ama bu sene ne hikmetse kenardan gelen, ismi duyulmamış RB’ler takır takır yarda topluyorlar. Justin Jackson da geçen hafta elinden geleni yaptı o hususta. Bengals’ın berbat savunmasına karşı İsviçre çakısı gibi bir oyuncu olan Austin Ekeler ile birlikte şov yapacaklardır. Geçen hafta Steelers’ın kendisine karşı ön liberolarını (linebacker-LB) kullanma gafletini çok iyi değerlendirmişti Keenan Allen; hedeflendiği andaki pas yardası (targeted air yards-TAY%) istatistiklerinde sezon ortalaması %32.6 olan Allen geçen hafta takımının TAY’ının %70.22’sini toplamıştı. Benzer bir performans gelebilir gene. Uzun lâfın kısası, Chargers bu maçta farklı galibiyete koşamazsa hiç öyle şampiyonluk hayali falan kurmasın.
San Francisco 49ers – Denver Broncos (%67, -3.5): Tuzak maç potansiyeli var, fakat bu maçın analizinin esas noktası Broncos’un yaşadığı iki sakatlığı nasıl atlatacağı üzerine kurulur. Chris Harris ligin en iyi beklerinden birisi ve bacağı kırıldığı için en azından birkaç hafta forma giyemeyecek. Broncos’un o mevkide bu açığı nasıl kapatacağı belli değil pek. Keza –her ne kadar düşüşte de olsa- Emmanuel Sanders’ın yokluğu da elbet domino etkisi yaratacaktır; zira Broncos üç çaylak WR ile çıkacak maça muhtemelen ve bütün yük Courtland Sutton’ın üzerine binecek; 49ers’ın bekleri her ne kadar geçen hafta kötü bir sınav vermiş olsa da Russell Wilson’a karşı oynamakla Case Keenum’a karşı oynamak aynı şey değil tabii ki. Gene 49ers’da Dante Pettis olsun, Jeff Wilson olsun, George Kittle olsun hep olumlu işler yapan oyuncular (akıllı bir koç ve çalışılmış bir sistem, 49ers ne kadar sakatlık yaşarsa yaşasın standart bir üretim almaları anlamına geliyor); geçen hafta da Seahawks’tan 121 yarda fazla ürettiler. Peki ne oldu da fark yediler? Top kayıpları. Eh, Broncos’un olayı zaten top kaybettirmek rakibe, özellikle de ön yedilileri vesilesiyle. Geçen hafta Seahawks karşısında 3 sack, 15 hit yiyen Nick Mullens bu hafta da benzer bir tarifeye maruz kalacaktır. Broncos sene başından beri çok zorlu bir fikstürden 12’de 6 galibiyetle ayrılmışken, bu kolay dönemeçte yenilgi almaz, almamalı. Ama işte sakatlıklar Broncos’u bambaşka bir kimliğe büründürürse sürpriz yaşanabilir.
GÜZEL! Dallas Cowboys (-3.5, %66) – Philadelphia Eagles: Geçen haftaki sonuçlardan sonra gücü abartılacak olan iki takımın mücadelesi. Öncelikle Eagles’ın geçen seneden beri ilk defa o alıştığımız hücum gücünü sergilediğine değinmeli; Golden Tate takastan beri kendinden beklenen performansı verdi, 7/7 pas, 85 yarda ve 1 touchdownluk katkıda bulundu, Wentz çok iyi paslar attı, takım 3rd downlarda 7/13 gibi bir başarı yakaladı, RB Darren Sproles geri döndü… Ama işte nihayet Sanchez’e ve Wentz’i pek rahatsız edemeyecek bir ön yediliye karşı oynadılar maçın çoğunluğunu. Eğer McCoy erken sakatlanmasaydı, Eagles’ın vasat derin pas savunmasını haşlayabilirdi ki sahalara geri dönmüş olan WR Jamison Crowder’a derin bir pas yollamıştı bile. Cowboys hem Eagles’ın vasat muhafız hattına, hem de yaşanan sakatlıklar sonrası ismini bile bilmediğimiz beklerine cezayı rahat kesecektir. Öte yandan Cowboys her ne kadar sükseli bir galibiyet alsa da, hücumda Saints’e karşı sadece 13 sayı üretebilmiş olması da soru işareti. Tabii Eagles’ın koşu savunmasıyla Saints’inki arasında dağlar kadar fark var, o yüzden RB Ezekiel Elliott’ın katkısı çok daha farklı olacaktır bu maç, ama gene de Cowboys’un “biz olduk” havasına girip bariz sıkıntılarını hafife alma riski her daim mevcut. Gene unutmamalı ki son dönem trendi çok farklı olsa da sezon boyu istatistiklerine bakıldığında 3rd down ve Red Zone savunmasıyla hücumu gibi anahtar göstergelerde Eagles bütün bu eleştirilen hâline rağmen daha önde. Cowboys, WR Amari Cooper ile birlikte bambaşka bir hüviyete büründü ama her an eski hâllerine dönme güvensizliğini de vermeye devam edecekler. O yüzden Cowboys tabii ki şu görüntüde galibiyete daha yakın, ama garip olmasını beklediğim bir haftada bir garip sonuç da bu olabilir.
Oakland Raiders – Pittsburgh Steelers (-10, %75): Steelers 30 sayı da fark atabilir, 3 sayı da. Öyle bilinmez bir maç. Neden mi? Steelers’da RB James Conner’ın sakatlığı, yeni bir genç RB’nin oynayacağı anlamına geliyor. Rakibin Raiders olması bu isim kim olursa olsun bir avantaj tabii, ve Steelers’ın WR olsun RB olsun çıkardığı genç isimler her zaman yüksek katkı veriyor, ama gene de bir soru işareti bu. İkinci soru işareti, Steelers’ın sezon boyunca berbat bir deplasman performansı sergilemiş olması: Cleveland beraberliği, Tampa Bay karşısında 3, Bengals karşısında son dakikada gelmiş olan 7, Ravens karşısında gene 7, Jaguars karşısında gene son dakikada gelmiş olan 4 sayılık galibiyetler hiç cesaretlendirici değil. Gene de Chiefs ve Steelers arasında üç temel fark var: Birincisi, Steelers’in savunması çok daha iyi. İkincisi, Steelers hafta içi bir skandal yaşamadı. Üçüncüsü, Steelers’ın ön yedilisi de totalde daha iyi. Gene bunlara ek olarak bir psikolojik faktör de Steelers’ın mağlubiyet hırsıyla ve Playoff yarışındaki yerini koruma güdüsüyle maça çıkacakken Raiders’ın pek bir hedefi olmaması ve geçen hafta sükse yapmış olması aldıkları yenilgiye rağmen. Steelers deplasmanda farklı kazanmalı bir kere de olsa. Ama geçen hafta olduğu gibi Raiders’ın hücumcuları RB Jalen Richard olsun, TE Jared Cook olsun, WR Jordy Nelson olsun hemen her pası tutmaya karar verirlerse Pittsburgh taraftarları gene soğuk terler dökebilir.
Arizona Cardinals – Detroit Lions (-2.5, %55): Cardinals geçen hafta çok da farklı bir şey yapmadı: Çaylak QB’leri Josh Rosen gene kötü oynadı, ön yedilileri Rodgers’ı sadece bir kere sack edebildi; fakat Chase Edmonds (kim?!) sürpriz bir katkı verince ve karşı tarafın koçu da McCarthy olunca sürpriz bir galibiyete ulaştılar. Öte yandan Lions’ın yenmenin eşiğine geldiği takım daha etkileyiciydi: Rams. Hücum anlamında kafa kafaya gittiler, ön yedilileri Jared Goff’a bütün sezonun en kötü maçlarından birini yaşattı: 17/33, 207 yarda, 1 touchdown, 1 INT, 1 fumble. Atletik WR’ları ve her maç sürpriz bir iki pas yakalayan Kenny Golladay kötü bir gün geçirmese (derin paslarda 0/3, takımın geri kalanı 4/4) skor daha farklı olacaktı. Normalde bu eşleşmelerde ev sahibini önde görmek lâzım, hele böyle bir haftada; fakat Cardinals’ın üst üste iki sürpriz galibiyet alma ihtimali, hele ki o muhafız hattıyla, biraz düşük bence.
KAÇMAZ! Chicago Bears (+3) – Los Angeles Rams (%51): Geçen hafta Bears’ı tartışmasız favori görürken Daniel’a dair “gene de bir tedirginlik olması normal” ifadesini kullanmıştım. Bu senenin en yetersiz beyanı seçiyorum onu, neyse ki bu hafta QB Mitch Trubisky geri dönüyor. Rams’ın yumuşak karnı olan koşu hücumuna karşı Bears’in RB’lerinin, özellikle de patlayıcı Tarik Cohen’in neler yapabileceğini düşününce insan hevesleniyor. Buna Rams’in bütün sene boyunca sağlam bir ön yedili karşısında neler çektiğini de eklersek (Packers, Seahawks, Broncos, Saints ve en son geçen hafta Lions) Bears’in kendi evinde favori görülmemesi epey hata gibi geliyor. Eh ama işte neticede karşı tarafta Todd Gurleysiyle, Robert Woodsuyla, Brandin Cooksuyla ligin en kompetan hücumlarından biri duruyor. Ki daha geçen haftayı da 2 sack, 4 hit, bir fumblea zorlama ve 4 yarda kaybettiren çelme ile tamamlamış Aaron Donald’dan bahsetmemiştim. Bu maç için söylenecek en iyi şey galibiyetin Rams, handikapın Bears’den yana olduğu sanırım. Ama eğer Goff’un ritmini erken bozabilirse Bears çok ilginç bir müsabakaya tanık olabiliriz; ki geçen hafta da Bears’ın hücum portföyünün ne kadar çeşitli olduğunu tekrardan görmüştük. Hem biliyoruz ki eğer Rams maçın sonlarına 3 sayı farkla önde girerse Gurley touchdown yapmak yerine geri koşmaya falan başlar.
KAÇMAZ! Seattle Seahawks (-3, %70) – Minnesota Vikings: Müsaadenizle yazıyı Seahawks övgüsüyle nihayete erdireyim biraz. Ben bu kadar modern anlayışa aykırı gidip de bu kadar verimli olabilecek bir hücumu rüyamda görsem inanmazdım; zira ligde pastan çok koşu deneyen tek takım Seahawks. Super Bowl çağında hücumda en az 121 yarda daha az gitmesine rağmen maçı en az 27 sayı farkla kazanan sadece 7 takım mevcut, ve bunlardan birisi geçen hafta Seahawks idi. Gene maç boyunca sadece 11 isabetli pas atıp bunların 4’ünde touchdown bulan sadece 4 QB olmuş ki bunlardan birisi geçen haftaki Russell Wilson. Hücum ekiplerinde hem hızıyla, hem de rakip savunmalarla arasında mesafe yaratabilmesiyle özel bir oyuncuya dönüşen Tyler Lockett var ki TAY istatistiklerinde bu kadar üst sıralarda yer alıp da (derin paslarda rakip savunmanın size yaklaşma şansı da artıyor) rakiple arasına bu kadar mesafe koyabilen WR’ler listesinde Hill (Chiefs), Will Fuller (Texans) ve Taywan Taylor (Titans)’dan sonra 4. sırada. Ki ortalama 12.8 yardalık paslar almasına rağmen bunların %80’ini yakalıyor Lockett ki böylesine bir verimliliğe ancak Cooks (Rams) biraz yaklaşabiliyor. Geçen hafta Vikings’in Patriots karşısındaki savunmasını övebiliriz ama Patriots öyle derin pas deneyen bir takım değil. Vikings’in zaten sıkıntılı olduğu bu hususta Seahawks epey güzel fırsatlar bulacaktır. Vikings’in galibiyete ulaşmak için bir yolu Seahawks’ın koşu hücumunu yavaşlatmak olur ama nihayet sayı üretemeyen bir takım oldukları için er ya da geç savunmalarına çözüm bulacak kapasiteye sahip bir koç karşısında mağlubiyete mahkûm kılınıyorlar. Bence güzel bir maç izleyeceğiz, skor olarak tatmin etmeyebilir izleyenleri fakat iki takımın da savunmasının limitleri test edilecek (gerçi Vikings’de Adam Thielen ve Stefon Diggs %100 sağlıklı değil gibi duruyor ama) vePlayoff yolundaki kaderleri belirlenecek.
Geçen haftanın handikap tahminleri: 8-8-0
Sezonun handikap tahmini toplamı: 88-96-8 (%47.8)
Geçen haftanın kim kazanır tahminleri: 10-6-0
Sezonun kim kazanır tahmini toplamı: 121-68-2 (%64)