Özellikle New England Patriots taraftarlarının çok iyi bildiği bir his vardır: Sezonun ilk birkaç haftası, takımların hücumda bilhassa da savunmada ritmini bulmaya çalıştığı dönemlerdir. Amerikan futbolu gibi komplike bir oyunda, takıma yeni katılan oyuncular yahut neredeyse bambaşka bir oyun olan kolej futbolundan gelen çaylaklar, savunma sekanslarını hatmedene ve birbirlerine alışana kadar belli bir süre geçer. İşte bu görece paslılık döneminde de ilginç sonuçlar elde edilebilir… Bütün bu lâf kalabalığını şu yüzden yapıyorum: Evet bu seneki yazılarıma bir hafta rötarlı başladım ama bunun yegâne sebebi NFL takımlarıyla bir özdeşlik hissetmeye çalışmam. Hatalarımdan dersimi aldım ve tekrar karşınızdayım.
Bir de ufak bir not. Bu seneki yazılarda, en azından ilk etapta, bütün maçları analiz etmek yerine hem geride bıraktığımız haftanın en şaşırtıcı sonuçlarına hem de önümüzdeki haftanın daha önemli ve izlenesi olduğunu düşündüğüm maçlarına ağırlık vereceğim. Maçlara dair gerek handikap, gerek kim kazanır tahminleri de sürecek.
Öyleyse lâfı uzatmadan geçen haftanın kazananları ve kaybedenlerine bakalım:
Detroit Lions: 17 – New York Jets: 48
Kaybeden: Matt Patricia / Kazanan: Sam Darnold
Lions’ın yeni koçu, geçen sene Patriots’ın savunma koordinatörü olarak çıktığı son maçta hiç de iç açıcı olmayan bir performansa imza atmış, Philadelphia Eagles maç boyunca gerçekleştirdiği 10 akının sekizinde sayı, beşinde de touchdown bulmuştu. DVOA’ya (rakip savunmalara göre ayarlanmış, takımların ortalamanın ne kadar üstünde olduğunu ölçen istatistik) göre üç senedir vasatın üstüne çıkamayan, iki sene öncesinin de en kötü defansına sahip olan Lions, Bill Belichick’in yardımcısını baş antrenör olarak seçerken bu alanda bir gelişme bekliyordu şüphesiz. Her ne kadar yetenekli olsa da nihayet çaylak bir QB (oyun kurucu) olan Sam Darnold ve New York Jets’ten 48 sayı yemek, pek ideal bir başlangıç olmasa gerek. Zaten Belichick’in asistanlarının tarih boyu pek başarılı baş antrenörlük kariyerleri olmadığını düşünürsek roket bilimci Patricia’nın suyu erken ısınabilir. Oyuncuların güvenini kaybettiğine dair haberler çıkmaya başladı bile.
Tabii Lions bu şok mağlubiyeti kendi kendine almadı. Çıktığı ilk maçta 16/21 pas isabeti bulan (pas denemesi başına 9.4 yarda ilerletmiş takımını) ve iki touchdown pası atan Darnold, ilk sınavından epey başarılı ayrıldı. Senelerdir kötü draft tercihler yapmış bir camianın bütün yükünü omuzlamak, mesih muamelesi görmek az buz bir baskı unsuru değil.
Baltimore Ravens: 47 – Buffalo Bills: 3
Kaybeden: Nathan Peterman / Kazanan: Baltimore Ravens’ın bu haftaki rakibi
Yani uzun uzadıya konuşmaya gerek yok, NFL’in en saçma taraftar kitlelerinden birine sahip olan Bills, geçen sene son saniyede play-off’a kalınca sanki şampiyon olmuş gibi sevinmişti. Oradaki ilk maçlarında sadece 3 (üç!) sayı kaydedip elendiler tabii ki. Bills kulübünden beklenen, kendilerine bu tarihî başarıyı getiren (17 senedir play-off yüzü görmemişlerdi) kadronun güçlü yanlarını muhafaza edip diğer yerleri geliştirmek olurdu. Sıkıntılarının teşhisini bir türlü sevemedikleri QB’leri Tyrod Taylor’da gördüler ve yollarını ayırdılar; zaten geçen sene bir süre Nathan Peterman nam ayaklı felaketi oynatmak gibi işler dahi yaparak niyetlerini belli etmişlerdi. Önce QB AJ McCarron’la iki senelik sözleşme imzaladılar (neden?), sonra draft’te sırf çaylak QB Josh Allen’i seçebilmek için iki tane draft hakkını Tampa Bay Buccaneers’a yolladılar (neden?!?), iki hafta önce de McCarron’ı takasla Oakland Raiders’a yolladılar (peki?!), geçen haftaki maça da ismini birkaç cümle önce andığım Peterman ile başladılar (neden?!?!?!?!). Peterman ne mi yaptı? 5/18 pas isabeti, iki INT (pas kaptırma) ve 0.0 QB reytingi! En az 18 pas deneyip 0.0 (sıfır yahu!) QB reytingi alan sadece altı oyun kurucu vardı NFL tarihinde, Peterman yedincisi oldu. Bills bu senenin en kötü takımı olacak muhtemelen. Zira tek sorunları oyun kurucuları da değil, kağıttan inşa edilmiş bir offensive line’ları (hücum koruma hattı), fantazi futbolda akıl fikir sahibi kimsenin seçmeyeceği wide receiver’ları var (dış açık).
Ravens’a gelirsek, böylesi bir galibiyetin üzerine Perşembe maçı oynamak psikolojik açıdan epey zorlayıcı olurdu. Nitekim denk güçte takımlar olan Bengals-Ravens maçını Bengals’ın kazanacağını öngörürken de esas dayanağım Ravens’ın zafer sarhoşluğu idi. Maça 0-21 geri düşerek başladılar ve bir daha öne geçemediler. Kısmet.
Tampa Bay Buccaneers: 48 – New Orleans Saints: 40
Kaybeden: Marcus Williams & Jameis Winston / Kazanan: Ryan Fitzpatrick
Geçen sene Saints defansı “şaka” olmayı bırakıp ligin en iyilerinden birine dönüşürken bu gelişmede iki çaylak oyuncu aslan payına sahipti. Cornerback (bek) Marshon Lattimore ve safety (libero) Marcus Williams. Fakat Minneapolis Mucizesi maçında Williams’ın yaptığı vahim hata, bütün bir sezonki performansının önüne geçti. New Orleans ekibinin bu seneki muhtemel performansına dair en büyük soru işaretlerinden birisi savunmalarının bu yükseliş trendini sürdürüp sürdüremeyeceği idi. Skorun da ima ettiği üzere işler pek iyi gitmedi. Las Vegas’ın sezon öncesi belirlediği kazanılacak maç sayısı beklentilerine göre ligin en kötü beşinci takımı olması beklenen Buccaneers, esas oyun kurucusu Jameis Winston’ın yokluğunda 35 yaşındaki Ryan Fitzpatrick’e emanetti. Ve o Fitzpatrick, Williams’a şunu yapmayı başardı.
Kariyeri boyunca ilk 11 başladığı 120 maçta QB reytingi sadece sekiz defa 120’nin üstüne çıkmış Fitzpatrick, geçen hafta 156.2 rakamına ulaştı. En az 28 pas deneyip böylesi bir reytinge ulaşan en son QB beş yıl önce, ne tesadüftür ki Saints oyun kurucusu Drew Brees idi. Fitzpatrick’in bu efsane performansı, Saints defansı kadar Buccaneers kulübündeki geleceğine dair soru işaretleri dönen Winston için de kötü bir gelişme oldu. Saints’in derin top defansı böylesine avlanmaya devam edemez.
Ryan Fitzpatrick’in reytinginin pas verdiği bölgelere göre dağılımı. Derin bölgelerde denediği 9 pasın 8’i başarılı oldu.
Jüri Özel Ödülü: Cleveland Browns
Son iki sezonda sadece 1 (yazıyla bir) galibiyet almayı başarmış Cleveland temsilcisi, yeni sezona iddialı bir şekilde girdi. Yeni QB’leri Taylor ve çaylak Baker Mayfield, geçen sene yer yer etkileyici bir performans sergilemiş savunması, hücuma ekledikleri Jarvis Landry silahı ile bazı insanların sezon öncesinde sürpriz beklediği takımlardan biriydi. O sürprize de epey yaklaştılar. Lakin önce maçın normal süresinin bitmesine 23 saniye kala pası rakibe kaptırdılar, sonra da uzatmaların bitimine dokuz saniye kala denedikleri 43-yardalık field goal’u Steelers savunması blokladı. Böylece sezonun ilk (ve belki de son) beraberliğiyle yetinmek zorunda kaldılar. Çünkü Browns.
HAFTANIN TAHMİNLERİ
(Parantez içindeki sayılar hem seçtiğim handikapı, hem de o takımın zannımca maçı kazanma ihtimalini göstermekte. Siz de FiveThirtyEight sitesinde maçlara olasılık atayabilir ve de onların modelini yenmeye çalışabilirsiniz.)
Atlanta Falcons – Carolina Panthers (+6, %52): Geçen haftaki karşılaşma gösterdi ki, Falcons’ın hücum koordinatörü Steve Sarkisian olduğu sürece bu takım tehlikeli bölgede (red zone) sayı üretememeye devam edecek. Evet, taş gibi bir savunmaya sahip olan Eagles’a karşı oynadılar fakat kadrosunda Devonta Freeman, Tevon Coleman, Julio Jones ve Mohamed Sanu gibi silahlar olan bir takımın ilk hafta sonunda DVOA’ye göre en iyi 29. hücuma sahip olması kabul edilebilir bir istatistik değil. Panthers geçen hafta Dallas Cowboys’a sadece bir touchdown fırsatı verip 16-8’lik bir galibiyete uzanmıştı ve de ligin en iyi o savunmasından biri olma potansiyeline sahipler eğer sakatlık yaşamazlarsa. Öte yandan hücumdaki sıkıntıları baki olsa da bu sene Christian McCaffrey çaylak duvarını aşarsa çok yönlü önemli bir silaha sahip olacaklar. Atlanta temsilcisinin bu maça altı sayı favori çıkıyor olması epey şaşırtıcı. Haftanın en çekişmeli maçlarından biri olması beklenebilir bunun.
Buffalo Bills – LA Chargers (-7.5, %68): Los Angeles Chargers, geçen hafta artık kronikleşmiş şanssızlığının bir başka örneğini sergiledi ve de Philip Rivers’ın 34/51 pas isabeti, 424 yarda ve 3 touchdown’lık performansı güme gitti. Bu hafta karşılarında Bills var. Evet, çaylak QB’leri Allen beklentileri –kimin beklentileri?- karşılarsa geçen haftaki gibi hezimete uğramayabilir Bills ama Chargers’ın bu maçta ikna edici bir galibiyete ihtiyacı var.
Green Bay Packers – Minnesota Vikings (kazanır, %54): Haftanın bir diğer izlenesi ve çekişmeli mücadelesi, fakat Aaron Rodgers’ın oynaması koşuluyla… Chicago Bears maçı, Rodgers’ın geçen sene yaşadığı talihsiz omuz sakatlığının sihirbazlık yeteneğinden pek bir şey götürmediğini ispat etti ve de takımını 20-3’ten geri döndürdü. Kötü haber, bu sefer de dizinden sakatlandı ve durumu Pazar günü belli olacak. Green Bay ekibinin rakibi ise, San Francisco 49ers karşısında rakibini dört top kaybına zorlayarak o yıldırıcı defansından hiçbir şey kaybetmediğini göstermiş olan Vikings. Geçen sene Super Bowl’un ucundan dönen Vikings, QB pozisyonunda Kirk Cousins’a yüklü bir kontrat önerdiğinde Case Keenum’a haksızlık edildiğini ve de Cousins’ın Keenum zorlanmadan attığı derin pasları ikame edemeyeceğini düşünmüştüm. Nitekim Cousins beş derin pasın birinde isabet buldu ve de vasat sayılabilecek bir performans sergiledi fakat Adam Thielen ve Stefon Diggs hiçbir zaman hafife alınmayacak isimler. Rodgers’ın durumu böyleyken ibre Vikings’den yana.
Tennessee Titans (+3, %49)– Houston Texans: Geçen sene bize Titans’ın kendi evinde ve deplasmanda epey farklı maçlar çıkardığını göstermişti. Geçen hafta kasırga sebebiyle dura dura oynanan ve toplam 7 saat 10 dakika süren maçta aldıkları mağlubiyet pek bir gösterge olamaz diye düşünmekteyim. Hücumda iki takımın gücü birbirine denk, Texans savunması daha iyi olmasına rağmen geçen hafta QB’leri Deshaun Watson biraz paslı gözüktü ve de savunmalarının da Patriots karşısında kendine gelmesi biraz süre aldı. Titans yakın bir maç çıkaracaktır zannımca. Tabii QB’leri Marcus Mariota arada yaptığı gibi topu rakibe atmayı tercih ederse gün erkenden kabusa dönebilir Tennessee temsilcisi için.
New Orleans Saints (-9.5, %80+) – Cleveland Browns: Saints gene 40 sayı bulma potansiyeline sahip, Browns ise gerçekten kötü çalıştırılan bir takım olduğunu defalarca kanıtladı. 9.5 sayılık handikap halk Saints’e biraz fazla güveniyor intibası uyandırmakta fakat geçen sene gene sezonun ilk maçında, gene Pittsburgh Steelers karşısında etkileyici bir performans sergileyen Browns bir sonraki hafta Baltimore deplasmanında 14 sayı fark yemişti. Saints’in bu galibiyete ihtiyacı var.
New York Jets (-2.5, %53) – Miami Dolphins: Bu iki takımın da üst üste iki maç kazanması şaşırtıcı bir gelişme olur ama fikstür böyle azizlikler yapabiliyor. Geçen haftaki galibiyeti daha ikna edici olan takımı seçmeyi uygun görüyorum ama hiçbir sonuç şaşırtmaz.
Pittsburgh Steelers – Kansas City Chiefs (+5.5, %52): Haftanın üçüncü güzel maçı ve belki de bu hafta en anlam veremediğim handikap rakamı bu. Steelers’ın running back’i (koşucu) Le’Veon Bell’in sözleşmesi sebebiyle takımla yaşadığı inatlaşma sürmekte ve bu hafta da forma giymeyecek eğer bir son dakika gelişmesi olmazsa. Gerçi geçen hafta James Conner 135 koşu yardası, 57 pas yardası ve de 2 touchdown ile gayet ikna edici bir performans ortaya koydu fakat geçen sene 14 maçta ancak bu kadar yarda toplamış bir oyuncunun performansının ne kadar sürdürülebilir olacağı ciddi bir soru işareti.
Öte yandan Ben Roethlisberger, artık yaşlandığının sinyallerini vermekte. Kariyeri boyunca sakatlıklarla boğuşmuş olan Big Ben, artık er ya da geç bir Peyton Manning düşüşü yaşayacak. O sene bu sene olabilir gayet. Evet, Chiefs savunmasının istatistikleri harika değil belki ama bek Marcus Peters’in yazın Rams’e gitmesinin Chiefs’in götürecekleri biraz fazla abartılıyor gibime gelmekte. Zira derin paslarda geçen hafta Rivers’a karşı gayet tatmin edici bir performans gösterdiler. Geçen senenin sonunda izleyenlere bir ışık vermiş olan genç QB Patrick Mahomes da gerek sahaya hakimiyeti gerekse derin pas deneme konusundaki altı dolu cesareti olsun o ışığın bir illüzyon olmadığı konusunda iddialı durmakta. Tyreke Hill, Kareem Hunt ve Travis Kelce üçlü tehditine WR Sammy Watkins’i de eklemiş olan Chiefs’in hücum gücü epey korkutucu olacak bu sene.
Tampa Bay Buccaneers – Philadelphia Eagles (-3, %66): Tampa Bay savunması hâlâ daha epey kötü durumda, evet sezonun ilk maçında 48 sayı atan hiçbir takım küçümsenmemeli ama Fitzpatrick’in 35 yaşında rönesans yaşadığına inanmıyorsanız –ki mantıklı olan bu- geçen sezonun Super Bowl şampiyonu, savunması kaldığı yerden devam eden Eagles’ın deplasmanda sadece üç sayıyla favori olmasına şaşıracaksınız muhtemelen. Ben şaşırdım zira. Buccaneers bu maçı da, hadi kazanmayı geçtim yakın tutarsa dahi hakkındaki düşünceleri epey değiştirecek ama yani yok artık.
Washington Redskins (-6, %57) – Indianapolis Colts: Evet, Andrew Luck çok önemli bir QB ve sahalara geri dönmesi şüphesiz Colts’un geçen sene sergilediği performansı biraz yükseltecektir. Ama işte kilit kelime biraz. T.Y. Hilton sürpriz işler yapabilen bir dış açık ve de Eric Ebron ve Jack Doyle çift tight end’li (iç açık) hücum setleri ile rakipleri zorlayabilirler ama yani, Colts bu. Görmeden inanmam. Öte yandan Washington temsilcisi geçen senenin en zorlu fikstürlerinden birine sahip olduğu ve de savunmada çok sakatlık yaşadığı için beklentilerin altında kalmıştı ama bu senenin hafife alınmaması gereken ekiplerinden birisi kesinlikle.
Los Angeles Rams (-13, %80+) – Arizona Cardinals: Hadi Larry Fitzgerald bir touchdown yaptı diyelim. Hadi ciddi sakatlıktan dönmüş olan RB (koşucu) David Johnson da şapkadan tavşan çıkarsın. Etti 14. Rams hücumu, Cooper Kupp’ıyla, Brandin Cooks’uyla, Robert Woods’uyla bu pas savunmasına 28 sayı atar.
San Francisco 49ers (-6, %56) – Detroit Lions: Lions’a güvenmem için hiçbir sebep yok henüz. Tamam, 49ers’ın QB’si Jimmy Garoppolo bence geçen sene fikstür avantajı olsun, selefinin vasat performansı olsun şansı yaver gittiği için overrated statüsüne yükselmiş bir oyuncu ve de yüklü kontratına belki de ileride delilik gözüyle bakılacak. Ama bu iki takımdan birisini sezona üst üste iki mağlubiyetle başlamak zorundaysa bu Lions olmalı.
Denver Broncos – Oakland Raiders (+6.5, %43): Çözümlemesi çok çok güç bir müsabaka. Denver sezona galibiyetle başladı, fakat bu sene hem hücumda hem savunmada yaşadığı kan kaybından sonra vasatın altında bir performans sergilemesi beklenen Seattle Seahawks’tan 24 sayı yedi. Oakland ise defansının bel kemiklerinden biri olan Khalil Mack’i saçma bir şekilde kaybetti ve de baş antrenörleri Jon Gruden bu ligin en abartılan isimlerinden birisi olabilir. Maçı elbet Denver alacaktır ama Raiders’ın kağıt üzerindeki parlak hücum gücünün Denver’a biraz sıkıntı yaşatması şaşırtıcı olmaz. Bu yazdığım cümlenin beni pişman etme olasılığı da hiç ama hiç az değil.
Jacksonville Jaguars – New England Patriots (-1.5, %55): Günün bir diğer güzel maçı. İki takım geçen sene yarı finalde karşılaşmış, ve de Jaguars kendi ayağına sıkmak suretiyle Patriots’ı bir başka Super Bowl’a uğurlamıştı. O maçın kahramanı Danny Amendola artık Dolphins forması giyiyor ve de Jaguars defansı hâlâ daha epey yıldırıcı, ama geçen seneye kıyasla en önemli fark, Patriots’ın ön yedilisinin bu sene bambaşka bir görüntü sergilemesi. Sezonun ilk maçında, geçen senenin en kötü savunmalarından biri bu sene işlerin daha farklı olacağını net bir şekilde gösterdi Texans’a karşı. Eğer Bortles’ı hataya zorlarlarsa, Giants gibi eh işte bir defans karşısında bile yeterli sayı üretememiş Jaguars çok sürpriz bir sonuç alabilir kendi taraftarı önünde.
Dallas Cowboys – New York Giants (+3, %52): Sevgili Rafet El Roman’ın dediği gibi “hayat acımasız, soğuk ve zalim”. Çaylak sezonunda iltifattan iltifata koşan, ligin en iyi yeni QB’lerinden biri olan Dak Prescott’ın hissesi gittikçe düşüyor. Evet, geçen hafta altı defa yere çalınmasının tek müsebbibi o değil ve de Cowboys’un WR listesi yürekleri dağlıyor ama o büyü yok oldu artık. Geçen haftaki maçlarında 1st down’larda toplam üç yarda gidebildiler sadece. 3! Ki Cowboys’un baş antrenörü Jason Garrett bence ligin bir diğer overrated koçu; ve de Cowboys’un gayet kötü duran koşu savunmasını darmadağın etme potansiyeline sahip bir RB’si var Giants’ın artık: Saquon Barkley. Eğer Eli Manning mani olmazsa, Giants’ın ezeli rakibini kendi evinde yenme ihtimali hiç ama hiç az değil.
Chicago Bears – Seattle Seahawks (+3.5, %49): İşte haftanın tuzak maçı. Pazartesi gecesi oynanan maçların havası zaten bir farklı oluyor ama daha önce de dediğim gibi Seattle’ın ilk haftaki performansını nasıl yorumlayacağımızı kestiremiyorum henüz. Russell Wilson bu takımı tek başına ayakta tutabilir mi? Belki de savunmaları yıldızlarını kaybetse de sistemle var oluyordur? Öte yandan Bears’in Packers karşısında yaşadığı çöküş de az buz değildi, ama o Bears’in mental zafiyetini mi gösterir yoksa Rodgers’ın üstünlüğünü mü? Çok bilinmeyen var.
Geçen haftanın handikap tahminleri: 9-6-1 (g-m-b)
Geçen haftanın kim kazanır tahminleri: 11-4-1