1990’lı yıllara yaklaşırken Serie A’daki futbol anlayışı da tüm dünyayla birlikte değişiyordu. Önceki yıllarda orta sahada oyunu yönlendiren 10 numaralara verilen ‘Regista’ rütbesi, yavaş yavaş defansın önünde oynayan, atakları başlatan orta saha oyuncularına verilir olmuştu. 1960’larda Gigi Meroni ve Mario Corso’yu tamamlamak için kullanılan ‘Fantasisti’ sıfatı ise yavaş yavaş 10 numaralara yapışmaya başladı ve bir süre sonra ‘Trequartista’ ile yeni ‘övgü terimi’ ortaya çıktı. Bu değişimi en net simgeleyen isim Roberto Baggio idi.
Vicenza’da profesyonel oldu, Fiorentina ile parladı ve Juventus ile kendini dünyaya tanıttı. Hızı, tekniği ve yaratıcılığı ile İtalya Milli Takımı’nın da taşıyıcısı durumuna yükseldi. Attığı harika gollerin yanında, 1994 Dünya Kupası Finali’nde kaçırdığı penaltı ile de hafızalara kazınan ‘İlahi At Kuyruğu’ lakaplı Baggio’nun kariyerindeki yüzlerce gol arasında bazıları ‘biraz’ daha önemliydi…
Sinyal
Serie C’de Vicenza formasıyla parlayan Baggio, 1985 yılında Fiorentina’ya imza attı. İlk iki senesinde sakatlığı nedeniyle çok sahneye çıkamasa da 1987-1988 sezonuyla itibaren kendini göstermeye başlamıştı. Fiorentina ve Serie A kariyerindeki ilk golü, 10 Mayıs 1987’de Napoli ağlarına gönderdi. Üstelik, uzun yıllar ‘ustalar’ listesinde yer alacağı bir frikik vuruşuyla.
Azzuri Adına
1986’da İtalya Milli Takımı’nın başına geçen, Ümit Milli Takım antrenörü Azzeglio Vicini, takımı gençleştirmek için planlarını hazırlamıştı. Roberto Baggio, da bu planlara dahildi. Azzuri formasıyla ilk maçına 16 Kasım 1988’de Hollanda karşısında çıktı. Milli mesaisindeki ilk golünü ise 22 Nisan 1989’da Uruguay ağlarına gönderdi. Yine frikikten…
Şöhret
Roberto Baggio, dünya futbolseverlerinin karşısına 1990 Dünya Kupası’nda çıktı. Kimileri daha üst seviyeye tam manasıyla hazır olmadığı kimileri de ilk 11’de sahaya çıkması gerektiğini düşünüyordu. Antrenör Vicini, Avusturya ile oynanan ilk maçta Roberto Baggio’ya şans vermediği için eleştirilmiş ve Çekoslovakya karşısında genç yıldızı sahaya sürmüştü. Baggio da antrenörünün güvenini boşa çıkarmayacak ve Dünya Kupası kariyerindeki ilk golü, harika bir slalom sonunda ağlara gönderecekti…
Atmam!
1990 senesi, Baggio’nun kariyerindeki bir diğer önemli ana sahne oldu ve yıldız oyuncu, rekor transfer ücretiyle Juventus’a imza attı. Floransa’da, birçok insanın yaralandığı bir ayaklama dahi yaşandı. Baggio, bütün bu isyanlara, “Juventus’a imza atmaya zorlandım” cevabını verse de öfke dinecek gibi değildi. Yeni takımıyla, Artemio Franchi’ye 7 Nisan 1991’de çıktı. Juventus’un o sezonki penaltılarını atan Baggio, kazandıkları penaltıyı kullanmak istemedi, penaltı kaçırıldı, oyundan alındı ve mağlubiyetin sorumlusu, Roberto Baggio ilan edildi. Belki de üç sene sonraki penaltının farklı bir provasıydı…
İlk Kupa
Baggio’nun kariyeri bugün tartışıldığında karşımıza çıkabilecek tezlerden biri, “Yeteri kadar kupa kazandı mı?” olabilir. İhtişamlı cümleler içerisine sıkışan; iki Serie A (Juventus-Milan) ve bir UEFA Kupası’ndan bahsediyoruz neticede. Baggio’nun yeteri kadar kazanmadığını söyleyebiliriz ama özellikle Juventus ile kazandıklarında başrolde olmadığını düşünemeyiz dahi. Siyah-beyazlılar ile ilk büyük başarısına 1993 UEFA Kupası Finali ile ulaşan Baggio, Borussia Dortmund eşleşmesinin ilk ayağında iki gol atarak, 3-1 skorda önemli paya sahip olmuştu. Rövanşı 3-0 kazanan Juventus, mutlu sona ulaşacaktı…
Yükseliş ve Çöküş
1990’ların çocukları ve gençleri için Roberto Baggio efsane mertebesindeyse, bunun en büyük sebebi 1994 Dünya Kupası’dır. Turnuvaya kötü başlayan İtalya ve Baggio, yalpalayarak ikinci tura çıkmıştı. İkinci turda İtalya yine tutuktu ama Baggio, muhteşem bir ivme yakalamıştı. Nijerya, İspanya ve Bulgaristan’a toplamda beş gol atarak takımını finale çıkardı. Finalde ise, kupa tarihinin en akılda kalan anlarının birinde baş kahraman yine Baggio’ydu. Penaltıyı kaçırdı ve Brezilyalı futbolcular kutlamaya başladı. Baggio, o penaltıyı gol yapsa dahi avantaj Brezilya’daydı ama Baggio, çoktan bir ikona dönşmüştü ve gözyaşları, kupanın simgesi olacaktı.
Savaş
İtalya-Brezilya finalinden sonra kaçan her penaltı, futbolseverlerin aklına Baggio’yu getirdi. Fakat hala İtalya’nın en iyileri arasındaydı. Nitekim İtalya, 1998 Dünya Kupası için Fransa’ya gittiğinde, Roberto Baggio da oradaydı. Grubun ilk maçında Şili karşısında 2-1 geriye düştüler. Maçın bitimine beş dakika kalmıştı ki, İtalya penaltı kazandı. Dört senedir, beyaz noktadan kaçan Baggio, topun başına geçti ve Şilili futbolcuların sözlü baskısına rağmen golünü attı. Kendisi de yıllar sonra, “Dört yıl evvel kaçırdığım penaltının görüntüsü kafama saplanmıştı. Kendi kendime, ‘Sadece sert vur, sertçe vur’ diye düşündüm” sözleriyle kendisiyle verdiği savaşı anlatacaktı…
Dünya Kupası Varsa…
Kariyerinde, Dünya Kupaları’nın en çok iz bıraktığı isimlerin başında geliyor Roberto Baggio. Katıldığı üç kupada önemli anıları var. Hatta 2002 Dünya Kupası’nda, bu sefer kadroya alınmadığı için İtalyan spor basının tartışmalarına sık sık konu olarak, yer almadığı kupada da adından söz ettirmeyi başarmıştı. 56 kez formasını giydiği milli takımda 27 gol atan efsane 10 numara, son golünü de yine bir Dünya Kupası maçında atmıştı. Şili maçı sonrası Avusturya karşısında da skora katkı yaptı ve ‘Yine mi 94 performansı?’ sorusunu sordurttu. Ama gollerin arkası gelmedi. Hatta çeyrek finalde Fransa karşısında kaçırdığı fırsat, bir bakıma yarı finale mal olacaktı.
Usta-Çırak
Roberto Baggio, Juventus sonrasında Milan ve Inter’de de forma giyse de hiçbir zaman Juventus’taki temposunu yakalayamadı. Sonbaharını yaşadığı kulüp, ilginçtir Brescia oldu. Brescia’daki ilk sezonu 2000-2001’de Juventus’a attığı golde, harika top kontrolü kadar asisti yapan isim de dikkat çekiyordu. Birkaç yıl sonra Milan ve Juventus formasıyla ülke futbol tarihine geçecek ve ustası Baggio’nun kazanamadığı zaferlere ulaşacak Andrea Pirlo…
Nokta
Roberto Baggio, Brescia formasıyla çıktığı dört sezonda hiçbir zaman tek haneli rakamlara inmedi ve toplam 45 gol attı. Serie A’daki son golünü ise, bitime bir hafta kala Lazio ağlarına göndermişti. Serie A kariyerindeki 205 gol ile futbola veda etti.
Veda
Roberto Baggio, 16 Mayıs 2004’te San Siro’da oynanan Milan-Brescia maçı ile futbolu bıraktı. O günle ilgili hatırladıkları şöyle: “Son maçıma çıkarken ağlamak aklımdan geçmiyordu. Ama sahadan ayrılırken Paolo Maldini yanıma geldi ve ‘Artık İtalyan futbolu eskisi gibi olmayacak’ dedi. O an gözyaşlarımı tutamadım.”