Maratonu koştun. Hedeflediğin sürede ya da daha farklı sonuçlarla… Yarış sırasında kendine, yarışa, varoluşuna ve hayata dair ettiğin küfürlerden sonra, yarış bitince başarma hissi ve endorfin etkisiyle hemen başka evreye geçersin. Bu evrede çoğu zaman, “Bir dahaki yarışa daha iyi hazırlanacağım” veya “Daha iyisini yapacağım, en yakın koşu ne zaman?” gibi ileriye dönük düşünceler vardır.
Yarış sonrasının benim en sevdiğim yönüyse, ‘recovery’ denen toparlanma kısmı. “Yarışı bitirdim, her şeye hakkım var; hamburger, tantuni, profiterol…” şeklinde bir düşüncem olsa da yine vicdanım el vermediği için yemeğimi evde yapıp yiyorum. Bunu disipline etmek bile insana başka haz veriyor.
‘Recovery’ bölümü, yarış sonrasında fazla yüklenmeden ötürü vücudunda oluşan yıkımı yenilemek anlamına geliyor. Zaten yıkımla birlikte diğer yandan da yenilenme başlar. Vücudunu ne kadar yorduğunla alakalı olarak da toparlanma süreci farklılıklar gösterir.
Kendime ve öğrencilerime uyguladığım ‘recovery’ süresince, vücuduma fazla yük bindirmediğim ve hedef koymadan yaptığım antrenmanları tercih ediyorum. Favori sporum ise yüzme. Yerçekimsiz ortamda paralel bir pozisyonda olduğundan eklemlerine yük bindirmeden yapabildiğin en iyi antrenman budur. Yarıştan hemen sonra ‘foam roller’ (mutlaka evinizde olsun, cep telefonundan sonra en çok kullandığınız alet olacak eminim) adında silindir seklindeki aletle vücudunuza masaj yapıp kasların çabuk toparlanmasını sağlayarak bu evreyi bir-iki günde geçebilirsiniz. Sonraysa, genelde yüzme veya hafif koşularla vücudunun toparlanmasına yardımcı olur. 3-4 haftalık süreyi bu sekilde tamamlayıp bir sonraki hedefin zamanına bağlı olarak kendini disipline etmeye başlarsın.
Yenilenme sürecinin en güzel tarafı, ruhsal ve fiziksel olarak kendini ödüllendirmen ve duygusal antrenman (yani canının istediği antrenmanı yapma) özgürlüğüdür.
Beslenmeye konusundaysa, yarışa hazırlanırken antrenman sürecinde uyguladığın beslenme düzenini aynı şekilde yani yine karbonhidrat protein ve yağ dengesini iyi kurarak beslenmene dikkat etmen gerekiyor. Zaten doğru ve sağlıklı beslenme sadece hayatının belirli evrelerinde uygulayacağın bir şey degil. Hayatının rutininde olması gereken bir alışkanlıklar bütünü. Spor yapsan da yapmasan da bu düzeni hayatına entegre etmen gerekiyor. Alışkanlık diyorum, çünkü gerçekten zamanla alışılıyor. Francis Bacon’ın dedigi gibi “Madem ki alışkanlıklar hayatımızın en ileri gelen hakimleridir, öyleyse ne yapıp edip iyi birini edinmeye çalışmalıyız.”
*Vodafone İstanbul Maratonu ile ilgili detaylı bilgi için buradan.
Burcu Kuş, 1981 yılında İstanbul’da doğdu. Beden terbiyesi konusunda iyi olduğunu anlayınca hayatını spordan kazanmaya karar verdi. Dokuz sene özel spor merkezlerinde antrenör olarak çalıştı. İnsanlarla bire bir çalışmanın sporda çok daha etkin olduğunu gördüğü son beş yıldır tanıdığınız tanımadığınız pek çok isimle bire bir antreman ve beslenme programları üzerine çalışıyor. Soyadının gücüne inanıyor, birlikte çalıştığı herkesi “kuş”a çeviriyor. Daha çok insan deneyimlerinden faydalansın ve spor yapsın diye kafa yoruyor.
