Almanya, turnuvaya birkaç ay kala Sane’li 11’i ile kupanın favorilerinden biriydi. Ama kadrolar şekillendikçe, tıpkı Fransa gibi ‘tartışılan favoriler’ listesine dahil oldu. Joachim Löw’ün Sane’yi kadroya dahil etmemesi, 2014’te kupayı kazandıklarında dahi eleştiri aldıkları hücum hattında üretimi nasıl sağlayacağı şu anda merak konusu.
Aslında Meksika maçında Almanya, biraz da eleştirilmek için izlenecek. Daha önce bu turnuvayı kazanan takımların bile geçmişine baktığımızda bile kötü ilk maç performansları görürüz ama Almanya’nın olası kötü Meksika perfomansı, Löw’ün Sane tercihi ile yargılanmaya başlayacak. Löw’ün potansiyel sorunu bu konu ama takımın da Mesut ve İlkay olayı ile ilgili bir problemi mevcut. Hazırlık maçlarında taraftarlarından tepki alan Mesut ve İlkay’ın karşılaşmadaki performansı merak konusu olacak.
Meksika’da ise kupa tarihine geçecek bir an yaşanabilir. Rafael Marquez’in üst üste beşinci Dünya Kupası ve sahada olması halinde kupanın tarihine geçecek. Takım açısından baktığımızda ise İsveç ve Güney Kore’nin olduğu grupta potansiyel grup ikincisi konumunda olan Meksika’da Guadrado ve Dos Santos’un performansı, Meksika adına maçı izleme sebeplerimizin başında geliyor.
