On beşinci yüzyılda, Don ve Dinyeper nehirleri civarında Ukrayna ile Güney Rusya yerli halklarının karışımı etnik bir topluluk ortaya çıktı. Rus ordusunun sınır bölgelerinin korunmasında görevlendirdikleri bu grup, aynı zamanda Rusların Orta Asya ve Sibirya’yı fethetmesinde de önemli rol oynamıştı. Tarih boyunca savaşçı özellikleriyle öne çıkan, garip saç kesimli bu akıncılara Kozaklar denirdi.
Tolstoy ilk romanında, doğayla iç içe yaşayan, geleneklerine bağlı bu insanlardan bahsetmiş; Gogol, Taras Bulba eserinde onların yiğitliklerini yere göğe sığdıramamıştı. Kozaklar cesaretlerinin yanında o meşhur savaşçı karakterlerini -göreceli olarak- her zaman iyiye kullanmadı. Kırım Hanlığı’nı yağma eden, Kafkasya’yı talan edenler de onlardan başkası değildi. 1812 yılında Napolyon’un Rus işgalinde gayri nizami savaş taktikleriyle Fransız ordusuna en çok zararı veren yine onlardı. Bu olaydan etkilenen Napolyon’un “Bana 20,000 Kozak verin, size tüm Avrupa’yı hatta dünyayı fethedeyim” dediği rivayet edildi. İşte o Kozaklardan bir tanesi, iş savaş değil de boksa gelince Napolyon’un sözünü haklı çıkarmak için tek başına yeterliydi.
Kozak
1987 yılında Kırım’ın başkenti Simferepol’de doğan çocuk 15 yaşına geldiğinde boks yapmaya başladı. İlk maçını kaybetti. Yılmadı, çok çalıştı; salona ilk giren ve son çıkan oldu. Bu yaşta bu kadar fazla çalışması nedeniyle arkadaşları alay etti. Belki de boks onun için doğru olan şey değildi. Ama daha ilk günden pes etmek de Kozak genlerine sahip birisine göre değildi. Hayatının kırılma anlarından birisinde Oleksandr Oleksandrovych Usyk geleceği için en doğru kararı verdi ve boksa devam etti.
2006 yılında 19 yaşındaki Usyk, Bulgaristan’daki Avrupa Şampiyonası’nda Ukrayna’yı temsil etti. Yarı final yolunda günümüzün yıldızlarından Badou Jack’i mağlup etmeyi başarırken, Matt Korobov’a yenildi. Aynı yıl ABD ile yapılan ikili maçlarda bir başka yıldız isim Shawn Porter (WBC Dünya Şampiyonu) ile ringe çıktı ve 20-23 kaybetti. Sonuçlar bir yana işin asıl ilginç yanı bütün bu maçların birer orta sıklet müsabakası olmasıydı.
Bir yıl sonra Usyk sıklet çıkarak hafif ağır sıklette dövüşmeye başladı. 2007 yılında boks severler için yine tanıdık bir sima olan Artur Beterbiev (IBF Dünya Şampiyonu) ile ilk karşılaşmasında Rus rakibine boyun eğdi. O dönemler Usyk yetenekli, gelecek vadeden ama henüz süper yıldız potansiyeli göstermeyen genç bir boksördü. 2008 Olimpiyat Oyunları için yine sıklet çıktı ve ağır sıklette dövüşmeye başladı. Olimpiyat elemelerini geçti; sonunda hayali olan altın madalya için Beijing’e gitmeyi başardı. Çin’de çeyrek finaldeki rakibi İtalyanların ünlü boksörü Clemente Russo’ydu. Karşılaşma sonunda eve erken dönen taraf Usyk olurken, rövanşı alınacak başka bir maç daha deftere yazıldı.
Her amatör boksörün hayali olimpiyat şampiyonluğudur. 2008’de Ukrayna adına bu hayali gerçekleştiren isim Lomachenko olurken, Kırımlı Usyk artık hayatında bazı şeyleri değiştirmeye karar verdi. Bradley Cooper ve Robert De Niro’nun başrollerini paylaştığı “Limitsiz” adlı filmde “Başarının sırrı evi toplamaktır” diye bir söz vardır. Usyk de ilk adımı eşi Yekaterina ile evlenerek attı. Evlilik ve sonrasında Kiev’e taşınma kararı ile hayatını düzene soktu. Yakın arkadaşı Vasly Lomachenko’nun babası Anatoly ile çalışmaya başladı. Sonrasında aynı filmdeki IQ seviyesini olağan dışı şekilde yükselten o esrarengiz haptan almış gibiydi. Artık Usyk için limit yoktu.
Limitsiz
Oleksandr Usyk’in kariyerindeki dönüm noktası olimpiyattan sonrasıydı. İlk adımı 2008’de Liverpool’da 91 kg Avrupa Şampiyonu olarak attı. 2011’de Azerbaycan’da önce Tervel Pulev’i yenerek, sonra da Artur Beterbiev’den rövanşı alarak dünya şampiyonu oldu. Deftere not aldığı ilk ismin üstünü çizdi. Sırada en büyük sahne ve alınacak ikinci bir rövanş vardı. 2012 Londra’da final yolunda önce Beterbiev’i ikinci kez yenerek durumu 2-1’e getirdi. Sonra Tervel Pulev’i tekrar yendi. Finalde rakibi 2008’de mağlup olduğu, o turnuvada Deontay Wilder’ı da mağlup eden Clement Russo’ydu. Russo yine o Russo’ydu ama Usyk, Beijing’den Londra’ya çok değişmişti. Yetenekli isim, maçı ve olimpiyat altın madalyasını kazandığında önce neyi başardığını idrak edemedi, kısa bir süre şaşkınlık yaşadı. Ardından kanvasa düştü ve şükretti. Ayağa kalktığında artık dans ediyordu. Tıpkı ringde yaptığı gibi maç sonunda da dans etti. Usyk çok istediği altın madalyayı Kozak kültürünün bir simgesi olan Gopak dansıyla binlerce İngiliz seyircinin önünde kutladı.
Olimpiyat şampiyonluğu sonrasında artık amatör boksta kanıtlayacağı bir şey kalmamıştı. Birçok promotörden profesyonellik teklifi geldi. ABD’den gelen teklif oldukça cazipti ama o dönem babasını kaybettiği için ailesinden ayrılmak istemedi. Bu fedakârlık neticesinde hem kendisi hem de takımı “Ukrayna Atamans” adına önemli kazanımlar elde edeceği WSB turnuvasına katıldı. Ataman, Kozakların liderlerine verdiği isimdi. Usyk de takım kaptanı olarak turnuva boyunca önemli bir liderlik gösterdi. Şimdinin profesyoneli, 2016’nın olimpiyat ikincisi Joe Joyce’u 3-0’la geçti. Magomedrasul Majidov ve amatör kariyerinde Anthony Joshua’yı yenen Mihai Nistor’a da aynı tarifeyi uyguladı.
Ringlerde Süper Mario edasıyla tuğlalara her vuruşunda bir altın düşüren Usyk, sırasıyla Avrupa, dünya ve olimpiyat altın madalyalarını kazandı. Bir süre sonra bu oyunu oynamayı o kadar iyi öğrendi ki bölümleri hiç can kaybetmeden geçti. Lakin artık mantarların ve kaplumbağaların devri bitmişti. Son bölümde nereden geldiği tahmin edilemeyen, ağzından ateş çıkan ejderhaları geçmek zorundaydı.
Bölüm Sonu Canavarı
Artık zamanı gelmişti. Oleksandr Usyk amatör boksa çok fazla geliyordu. Onun sahnesi, onun savaş alanı en üst seviye olmalıydı. O, bu oyunun profesyoneliydi. 2013 yılında Tom Loeffler yönetimindeki Los Angeles merkezli K2 promotörlük şirketiyle anlaşarak profesyonel boksa geçti. Antrenör James Ali-Bashir ile anlaşarak, ilk maçına Kasım ayında Kiev’de çıktı. 2016 yılında henüz onuncu profesyonel maçında WBO Yarı Ağır Sıklet Unvan maçına çıktı. Polonyalı Krzysztof Glowacki’yi deplasmanda yenerken aynı zamanda Evander Holyfield’ın rekorunu tarihe gömerek yarı ağır sıklet tarihinde dünya şampiyonluğuna en kısa sürede ulaşan boksör oluyordu. Ardından ABD’de Mchunu ve Michael Hunter maçlarını rahat bir şekilde geçti. Maçlara Kozak saç stili ve şarkılarıyla çıkması, her seferinde Ukrayna bayrağı ile poz vermesi ülkesinde de en sevilen sporculardan birisi olmasını beraberinde getirdi.
Önlenemez yükselişi devam ederken, 2017 yılında Muhammed Ali Turnuvası’nın düzenleneceği açıklandı. İki sıklette düzenlenen turnuvada her sıklette 8 boksör olacak ve tek maç eleme sistemiyle tüm maçlarını kazanan boksör hem kupayı hem de unvanları alacaktı. Usyk’in de dâhil olduğu yarı ağır sıklette dört büyük federasyonun dört şampiyonu da turnuvaya katıldı. Profesyonel boksta hiçbir patron altın yumurtlayan tavuğunu kesmek istemediği için, unvan sahiplerinin bu kadar sık karşılaşması pek görülmez. Bu nedenle Usyk için Ali Turnuvası hayatının fırsatıydı. Turnuvanın isminin idolünden gelmesi de onun için ayrı bir motivasyon oldu. Usyk de tıpkı Ali gibi 17 Ocak’ta doğmuştu. Ringde Ali gibi hareket ediyordu. Ayaklarını çok iyi kullanıyor, direkt yumrukları rakibinin yüzüne adeta bir makine gibi gidip geliyordu. Ali Kupası ile birlikte sıkletinde en iyi olduğunu ispatlamak için önüne eşsiz bir fırsat sunulmuştu; o da bu şansı geri çevirmedi.
İlk rakip Alman Marco Huck’tu, Boşnak asıllı eski şampiyonu Almanya’da ilk turda geçti. Usyk için önemli maçları deplasmanda yapmak bir gelenek haline gelmişti. Bu nedenle kendisine “Yol Savaşçısı” da denildi. Yarı final maçında dört büyük sıkletten WBC’nin şampiyonu Mairis Briedis ile Letonya’da, yine rakibinin evinde karşılaştı. Maç sonunda WBC, WBO kemerleri omzunda, ayrık dişleriyle kameralara gülümsüyordu. Geriye WBA ve IBF kemerleri kalmıştı. Bu iki kemerin sahibi yumruk gücüyle tanınan ve çok sert bir stile sahip olan Kuzey Osetyalı Murat Gassiev’di. Usyk, Gassiev maçında da deplasman geleneğini bozmadı. Rus rakibiyle Rusya’da karşılaştı. 12 raunt boyunca üstün boks yeteneklerini tüm dünyaya gösterdi. Maçın son raundunda idolüne selam göndererek Ali Shuffle olarak bilinen ayak hareketini yaptı. Gassiev’i ortak kararla yendiğinde tüm kemerleri birleştirmişti. Kupasını Muhammed Ali’nin eşi Lonnie Ali’nin elinden aldı. Tarihte dört büyük kemeri birleştiren ilk yarı ağır sıklet oldu. Jermain Taylor, Bernard Hopkins ve Terence Crawford ile birlikte kendi sıkletinde dört büyük kemeri de birleştiren dördüncü boksördü. Yarı ağır sıklette tartışmasız şampiyon olarak Evander Holyfield etkisi yapmıştı.
Ali Kupası’nı kazandıktan sonra tıpkı Holyfield gibi bir üst sıklete çıkarak ağır sıklette aynı başarıyı elde etmek en büyük hedefi oldu. Lomachenko ile birlikte Ukrayna’nın Klitschko kardeşler sonrası yetiştirdiği en büyük boksörlerden birisi olan Usyk, Gassiev maçının ardından sürpriz bir teklif aldı. Teklif Ada’dan geliyordu. David Haye’i iki maçta da yenen İngiliz Tony Bellew’ün meydan okumasını geri çevirmedi. Deplasman geleneğini bozmayarak soluğu Manchester’da aldı. Usyk bu maçla ilgili olarak yaptığı açıklamada nihai amacının Anthony Joshua ile karşılaşmak olduğunu, Bellew maçının Joshua’ya giden yolda sadece bir basamak görevi üstleneceğini ifade etmekten çekinmedi.
Manchester’da 21.000 kişinin önünde gerçekleşen maça iyi başlayan taraf ev sahibi Tony Bellew oldu. Usyk’in üstüne gelmesini sağlayarak kontralarla isabetli vuruşlar yaptı. Bellew ringde kendini o kadar iyi hissediyordu ki bir ara iplere yaslanıp poz verdi. Birkaç raunt sonunda aynı ipler bu sefer onu tutamayacaktı. Beşinci raunttan itibaren Usyk tartışmasız bir şampiyon gibi dövüşmeye başladı. Olağanüstü direktleriyle ağaçtan meyve toplar gibi puanları tek tek topladı. Bellew de yorulmuştu. Usyk makine gibi direkt vururken Bellew iyice kondüsyondan düştü. Sekizinci rauntta Usyk sağ direktinin ardından soluyla Bellew’ü kanvasa yolladı. Maç sonunda Usyk tüm unvanlarını korurken Bellew de emekliliğini açıklıyordu. Röportajlar esnasında daha önce David Haye, Adonis Stevensen gibi isimlerle aynı ringi paylaşan Bellew’ün rakibi için “Kariyerimde karşılaştığım en iyi boksördü” sözleri geceyi özetliyordu.
Usyk, Tony Bellew galibiyetinin ardından 2013 yılına geri döndü. Beş yıl içinde çok şey değişmişti; Kiril, Mikhail ve Liza isimli çocuklarıyla ailesi genişledi. Tüm dünyada daha çok tanındı, ülkesinde milli kahramana dönüştü ve daha çok parası oldu. Ama değişmeyen şey onun için limitin gökyüzü olmasıydı. Amatörde kazanılacak her şeyi kazandıktan sonra profesyonelde de kendi sıkletinde bütün başarıları kazandı. Bütün altınları topladı, tüm bölümleri geçti. Usyk artık en zorlu görevin eşiğine geldi. O artık ejderhayı geçmenin, bölüm sonu canavarı Anthony Joshua’yı yenmenin, oyunu kapatmanın peşinde.
Oleksandr Usyk bugüne kadar yaptıklarıyla zaten tarihe geçti; şimdiki amacı bir üst sıklete çıkarak Anthony Joshua’yı yenmek ve tarihi baştan yazmak.