Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolMessi: Tüm Zamanların En İyisi?

Lionel Messi, tüm zamanların en iyisi mi? Ona sorarsanız hayır. İşte Messi'nin, fotoğraf çekimleriyle de ilgi çeken Paper Magazine röportajı...

*Bu röportaj, ilk olarak Paper Mag’in Spor sayısında yayımlandı.


Barcelona ile 32 kupa, Arjantin futbol takımıyla Olimpiyat altını kazanmayı başardı, Guinness Rekorlar Kitabı’nda bir sezonda en fazla gol atan oyuncu unvanını elinde bulunduruyor; fakat dünyanın en büyük futbol yıldızının önünde ulaşması gereken önemli bir kilometre taşı daha var: Dünya Kupası zaferi. Peki futbolun en yüce unvanlarından birine ulaşma yolunda, o ve Arjantinli takım arkadaşları için o yıl bu yıl mı?

Birleşik Devletler başkanı olarak Arjantin’e yaptığı tek ziyaret sırasında Barack Obama; ülkenin önde gelenleriyle -hatta Papa Francis ile- görüşmesine rağmen, kendisinin büyük saygı duyduğu ve kızlarının idolü olan bir Arjantinli ile tanışma fırsatı bulamamıştı. O kişi, Leo Messi’ydi.

Messi’nin tüm hayranları Obama kadar göz önünde olmasalar da, dünyanın dört bir yanında onlardan milyonlarcasının olduğu kesin.

Benzeri görülmemiş yeteneği, hırslı karakteri ve kendini sürekli geliştirme isteği, Leo Messi’yi şu anda futbolun “G.O.A.T” unvanına; yani tarihin en iyisi konumuna ulaştırdı. Ve her ne kadar otoriteler bu unvan için farklı fikirlere sahip olsalar da (Pele, Maradona veya Cristiano Ronaldo’nun hayranlarından bahsetmeye bile gerek yok) Messi’nin kazandıklarının önüne geçmek oldukça zor. Şu ana kadar dokuzu La Liga şampiyonluğu ve dördü Şampiyonlar Ligi zaferi olmak üzere 32 kupanın kazanılmasında Barcelona’da baş mimardı. 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda Arjantin milli takımıyla altın madalya kazanmayı başardı. 2005’te Dünya 20 Yaş Altı Gençler Şampiyonası’nda takımına şampiyonluk yolunda liderlik etmişti. Bireysel olarak kazandığı beş Ballon d’or, beş Altın Ayakkabı var; 2011-12 La Liga sezonunda kaydettiği 50 gol ile Guinness Rekorlar Kitabı’nda bir sezonda atılmış en fazla gol rekorunu da elinde tutuyor. La Liga tarihinin en golcü oyuncusu konumunda. Messi, buna benzer ve sonu gelmek bilmeyen rekorların oluşturduğu bir listenin sahibi ve bu listeye kırmaya devam ettiği rekorlarını katmıyoruz bile.

Bütün bu başarımların ve ona duyulan hayranlığın arasında, Messi saygı duyulacak biçimde mütevazılığını koruyor. “Kendimi tarihin en iyisi olarak düşünmüyorum. Ben sadece başka bir oyuncuyum” diyor ve ekliyor, “Maç başladığında, sahada hepimiz aynıyız.”

Lionel Andres Messi Cuccittini 24 Haziran 1987’de Arjantin’in Rosario şehrinde dünyaya geldi. Rosario, nüfusu bir milyonun biraz üstünde, Buenos Aires’in 180 mil kuzeydoğusunda kalan ve burada yaşamış tek ünlü ismin Che Guevara olduğu bir şehir. Ülkedeki neredeyse her çocuk gibi, Messi de çocukluğunu top adeta ayağına yapışmış bir şekilde geçirdi. Rosario’nun arşınlanmamış sokakları onun ilk futbol sahası, duvarları ise gollerini sıraladığı ilk yer olmuştu. Şimdilerde orası, 10 Numara’nın hayranlarının en önemli buluşma noktası. Onu ilk futbol maçına götüren kişi büyükannesi Celia idi. Ve Messi ne zaman bir gol atsa, gökyüzüne doğru bakarak ve elleriyle gökyüzünü işaret ederek 1998’de ölen büyükannesine şükranlarını ve dualarını sunar.

Onun futbola olan yeteneğiyle boyu arasında büyük bir ters orantı var. Messi, büyüme hormonu eksikliğinden muzdaripti ve bu sorunun tedavisi, ailesinin karşılamayacağı bir meblağ gerektiriyordu. Fakat bu gencin futbola olan yatkınlığı bu kadar açık olunca, babası Jorge oğluyla kontrat imzalayacak ve onun tedavi masraflarını karşılayacak bir kulüp aramaya başlamıştı. Newell’s Old Boys ve River Plate gibi Arjantin’deki takımlarla işler yolunda gitmemişti. Ayda 1000 doları bulacak tedavi masraflarını karşılamayı reddetmişlerdi. Ailesi, Avrupa’ya bakmaya başlamıştı. Barcelona, genç Messi’nin yeteneklerinden haberdardı ve onun tedavi masraflarını karşılamayı kabul eden tek kulüptü.

13 yaşındaki Messi, Eylül 2000’de Barcelona’ya babasıyla beraber geldiği ilk günden beri oraya ait olduğunu hissediyor: “Buraya vardığımızda, büyük bir kültür farkı olmadığını anlamıştım. Barcelona, yabancıları oldukça önemseyen bir şehir. Binlerce insanın burayı ziyaret etmesinin sebebi de aslında bu.”

Paper Dergisi, ‘Tüm zamanların en iyisi’ söz öbeğinin İngilizce’deki kısaltması olan GOAT (keçi) kelimesinden esinlenerek etkileyici bir fotoğraf çekimine imza attı. Kaynak: Paper Magazine

İçinde bulunduğu koşullar normal bir erkek çocuğunun sahip olduğu cinsten değildi. Hayallerine kavuşmak için fedakarlıkta bulunmalıydı. Ailesi, Arjantin ve Katalunya arasında mekik dokumak zorunda kalmıştı. Barça’ya imzayı atmadan önce bürokratik sorunlar sebebiyle, birkaç ay boyunca sadece antrenman yapmıştı ve maçlara çıkamamıştı.

Barça takım seçmeleri onun için son derece gergin geçmişti. Öyle ki sonrasında Barcelona gazetelerinden El Periodico’ya hayatında gergin hissettiği birkaç an içerisinde bu denemelerin de olduğunu söyleyecekti. Barça için Messi, riskli bir kumardı: çok genç ve çok kısaydı. Messi oldukça dar pencereden bakan bir antrenörle de gerginlik yaşamıştı. Arjantin’deki TvC Sports’a 2005’te verdiği bir röportaj esnasında konuyla alakalı bir anısından bahsedecekti: “Antrenörümüz oradaki çocuklara şöyle diyordu: ‘Dışarıdan gelen bu çocuk, burada kalamaz. Onun canına okumalıyız.’”

Fakat diğerleri onun potansiyelinin farkına varmıştı. 2001 yılında, Barcelona’nın futbol okuluna, La Masia’ya kabul edilmişti. Burada, birçok genç ve yetenekli oyuncuyla beraber çalışma fırsatı yakalamıştı. Onlarla beraber antrenman yapmak, onun daha iyi bir oyuncu olmasını sağlamıştı. Leo, utangaç bir çocuktu. İlk birkaç gününü kimseyle konuşmadan geçirmişti. Cesc Fabregas, 2008 yılında İspanya gazetesi EL PAIS’ten Lu Martin’e “Onun dilsiz olduğunu düşünmüştük” demişti. Takım arkadaşı Gerard Pique, Alex de la Iglesia tarafından çekilmiş Messi belgeselinde “Çocukken korkunç derecede kısaydı” sözlerini dile getirecekti. Fakat topla olan yeteneğini gösterince, takım arkadaşlarının gönlünü kazanmak o kadar da zor olmayacaktı.

Messi, Barça’daki ilk maçını şehre gelişinden dört yıl sonra, 2004’te oynayacaktı. Genç forvet Ronaldinho ve takımdaki diğer tecrübeli isimlerle çok çabuk arkadaş olmuştu. İki yıl sonrasında, sezon öncesindeki hazırlık maçlarında gösterdiği performans, taraftarları ona hayran bırakmış, Camp Nou’da ismi tezahürat edilmeye başlanmıştı bile. 2009 yılından itibaren ise takımın tartışmasız lideri hâline gelmişti. Tarihte bir sezon içinde kazanılabilecek tüm kupaları kazanmayı başaran ilk ve tek takım olan Barcelona’nın en önemli itici gücüydü. Ve hâlâ zaferler kazanmaya devam ediyor. 2018 yılında Barça’nın yine duble (La Liga ve Kral Kupası zaferleri) yapmasında büyük rol oynadı. Art arda dokuzuncu sezonunda kırk gol barajını aşmayı başardı. On Numara için bir rekor daha.

Fakat Messi için bu başarılar yeterli gözükmüyor. “Her günü ayrı bir meydan okuma olarak kabul ediyorum. Kendimi daha fazla geliştirmeye çalışıyorum. Doğduğum günden beri böyleyim.” Radarındaki en önemli hedef ise kuşkusuz bir Dünya Kupası zaferi. Brezilya’da düzenlenen 2014 Dünya Kupası’nda finalde Almanya ile Arjantin karşı karşıya geldiklerinde aslında hedefe çok yaklaşmıştı. Fakat Messi ve arkadaşları üzücü bir biçimde sahadan 1-0’lık skorla mağlup ayrılmışlardı. Bu ay Rusya’da düzenlenecek olan Dünya Kupası’nda o ve takımdaki diğer isimlerin şampiyonluk için bir şansı daha olacak.

Messi, kendisinin ve diğer takım arkadaşlarının turnuva yaklaşırken kafasındakileri şöyle özetliyor: “İyi hazırlanmamız oldukça önemli, çünkü elemelerde sonuna kadar mücadele etmek zorunda kaldık. Kendimizi hazırlama şansımız olmadı. Kazanmak için daha güçlü; Fransa, Almanya, Brezilya veya İspanya gibi takımlarla aynı seviyede olmalıyız. İyi bir oyuncu grubumuz var ve Arjantin her zaman kazanmak için bir adaydır. Zafere nasıl gittiğimizin bir önemi yok. Daima kazanmayı hedefliyoruz. Adımlarımızı yavaş yavaş fakat kararlı bir şekilde atmaya çalışacağız.”

Messi’nin geçmişteki, şu anki ve gelecekteki mirası ise kendisinin ve takım arkadaşlarının Rusya’daki performansından tamamen bağımsız. Sahadaki büyük etkisi dışında, takımında, rakiplerinde hatta seyircilerde “Messi Etkisi” diye bir kavram oluşmuş durumda. Bu sezon Sevilla’ya karşı oynanan bir maçta Messi, kas rahatsızlığına rağmen 58’inci dakikada oyuna girmişti. Oyuna girer girmez takımında büyük bir enerji patlaması sağlarken, rakipte ise adeta bir hayalet görmüşçesine bir korku yaratmıştı ve sahada geriye doğru çekildikleri görülüyordu. La Liga’daki en azılı taraftarlardan oluşan Sevilla tribünleri bile endişelenmişti: Dünyanın en iyi oyuncusu sahaya girdiğinde, her şey olabilirdi. Nitekim Messi golünü attı, verdiği katkıyla takımının geriden gelip beraberliği yakalamasında ve ligde namağlup unvanını korumasında büyük rol oynadı.

Messi Etkisi, belli hayvanlar üzerinde bile görülebiliyor. Messi, fotoğraf çekimleri için geldiğinde ve stüdyoda keçileri gördüğünde yavaşça onlara yaklaşıp, gülerek küçük keçilerden birini sevmeye başladı. İkisi de profesyonel mankenler gibi poz verdi. Kameraya bu işi daha önceden yapıyormuş gibi bakıyordu; gözlerinde meydan okuma ifadesi gözüküyordu. Fotoğraf seansı herhangi bir aksama olmadan gerçekleşmişti. “Hayvanların büyük hayranıyım” dedi Messi ve ekledi, “Onlarla beraber büyüdüm ve bana çok şey öğrettiler. Hulk isminde bir köpeğimiz var. Ailemizin bir parçası. Çocuklarımız ondan çok şey öğreniyor: Aralarındaki sevgi bağı oldukça sağlam.”

Açık mavi ve beyaz çizgili Arjantin formasını giyerken, görülen o ki; hayatının büyük bir kısmını Güney Amerika yerine İspanya’da geçiren Messi hala ‘Arjantince’ konuşuyor, düşünüyor ve nefes alıyor. “Küçükken Arjantin’den ayrılmak zorundaydım ve özlediğim çok şey var” diyor ve ekliyor, “Zaman bulabildiğim an dönüyorum ve orada dinleniyorum. Umarım bir gün tamamen orada yaşama şansım olur. Bazen ülkenizdeki iyi şeylerin size en büyük mutluluğu, kötü şeylerin ise size en büyük acıları hissettirdiğini fark edersiniz.“ Arjantinli genlerini ve o genlerle beraber gelen özellikleri her zaman kendisinde taşıyacağını düşünüyor; “yüksek derecedeki kararlılığı” gibi. Messi’ye göre Arjantinliler, “İstenilen şeyi başarmak için her şeyi yapabilirler.” diyor ve ekliyor, “Bu özellik, biraz da hırs ve adanmışlık ile beraber bende yer etmiş durumda, her zaman da bende kalacak.”

Arjantinli’nin detaylarına indiğimizde ise; maç seyahatlerinde Messi, asla arkadaşsız değil. Bu arkadaşı ise, Güney Amerika’da adeta dine dönüşmüş acı bir çay. Memleketiyle ve doğduğu şehirle en önemli bağı ise Messi’nin arkadaşlarından birinin kuzeni ve aynı Messi gibi Rosario’lu olan eşi Antonela. Üç çocuk sahibi: Thiago, Mateo ve geçtiğimiz Mart ayında dünyaya gözlerini açan Ciro. Messi, “Her anlamda normal bir aile olmaya odaklanıyoruz” diyor. Boş zamanlarında, ailesiyle vakit geçirmenin kendisi için oldukça önemli olduğunu da dile getiriyor. Saha dışında rahatlamak için başvurduğu yöntemlerden birinin “video oyunları oynamak” olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Thiago, bana ciddi bir rakip oldu ve unuttuğum bir hobiyi hatırlamama da yardımcı oldu.”

“Thiago, bana ciddi bir rakip oldu ve unuttuğum bir hobiyi hatırlamama da yardımcı oldu.”

Messi, bağış çalışmaları ile de bilinen bir isim. Kanser hastası çocukların bulunduğu bir hastaneye ziyareti sonrasında çocukların eğitimi ve sağlığına odaklanan yardım kampanyaları yürütebilecek bir vakıf kurmaya karar verdi: Leo Messi Vakfı. Ayrıca o, UNICEF İyi Niyet Elçisi. “O insanlara yardım etmek, toplumdan aldığım şeyi geri verebilmek için iyi bir yol.” diyor Arjantinli. “UNICEF İyi Niyet Elçisi olmaktan dolayı ve başka projelerde elimi taşını altına koyarak herkesin daha iyi bir dünyada bulunması için çalışmaktan dolayı gururluyum.”

Leo Messi 30 yaşında ve çoğu hayalini gerçekleştirdiğinin yeni yeni farkına varıyor. Küçüklüğünden beri Arjantin milli takımıyla oynamak istiyordu. Bugüne geldiğimizde, takımının kaptanı ve Arjantin’in art arda 3 büyük final oynamasında büyük pay sahibi (2014 Dünya Kupası, 2015 Copa America, 2016 Copa America Centenario). Fakat üç finali de kaybetti. Üç rüya, avucunun içinden kayıp gitti. Bu başarısızlıklar, futbolcuları ülkenin spor otoritelerinin acımasız eleştirilerinin hedefi haline getirmişti. Arjantin’deki America TV kanalında, La Cornisa adlı programda şöyle bir söz bile geçmişti: “Finale ulaşmanın hiçbir manası yok.” Saf tutkudan beslenen bir sporda zirveye çıkmak elbette kolay değil.

Fakat Rusya yolunda, bu mağlubiyetlerin veya onun hakkındaki eleştirilerin Messi’yi hırslandıracağı veya mental açıdan bitireceği konusunda soru işaretleri var. Messi konuyla alakalı, “Arjantinlileri tanımlayan en önemli şey, daima zorlukların üstesinden gelebilmemiz. Zor anlarda bir araya gelip, bu tip durumlardan çıkabiliyoruz. Bu da insanlarımız hakkında en fazla değer verdiğim şey” diyor.

Ve ekliyor, “Yıllar geçtikçe hayallerinizin takıntıya dönüşmesine izin vermenizin iyi bir şey olmadığının farkına vardım. Bu, hem baskıyı artırıyor, hem de o hayallere ulaşma ihtimalinizi azaltıyor.”

Çeviri: Gökhan Önder Aksu

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce