*Bu yazı Socrates’in Aralık sayısında yayımlandı.
Dayatılandan farklı cinsel yönelimi olan kişinin -‘içinde’ dönenleri bir kenara bırakırsak -en büyük sıkıntısı; ailesi, dostları, iş arkadaşları, yaşadığı muhit, okul arkadaşları veya yoğunluğunu hissettiren dini kurumlarca dışlanması, şiddete uğrama olasılığıdır. Kıta Avrupası bu baskıyı kısmen aşmış görünse de ‘dışlanmayı göze alarak dışarı çıkmak’ – İngilizce söylersek ‘coming out of closet’ (dolaptan/ saklandığı yerden dışarı çıkmak) yani kısaca ‘coming out’ heteroseksüeller (düzcinseller) için de bir donma, bir duraklama nedenidir: Çünkü top auta çıkmıştır ve oyun durur.
Spor alanındaki eşcinsellerin down low (neredeyse ömür boyu açılamamak) sendromu diyebileceğimiz bir ruh cenderesinde bocalaması ise kaçınılmaz; bulundukları kulüp veya bağlı oldukları kuruluşlar, o kişinin ailesi, muhiti ve arkadaş çevresidir bir bakıma. İşe bir de o coğrafyanın -mesela bizim gibi bir ülkenin- dini duyarlılığını, düşkünlüğünü, günah yaftalamasını eklersek, eril ağırlığını hissettiren bir takım ruhunda eşcinsel bakış açısına zerre yer yoktur. Aynı soyunma odasında soyunup giyinen, aynı yerde duş alan, kampta aynı odada konaklayan bu insanlar büyük bir kâbusa mahkum edileceklerdir. Düzcinseller tedirginlik, nefret benzeri gergin duygularda trapeze gelirken, eşcinseller aşağılanma ile beğenme arasında tahterevalliye oturacaktır ne yazık ki.
2009 yılında, Türkiye’de il hakemi Halil İbrahim Dinçdağ, eşcinsel olduğu için meslekten ihraç edildi. Gerekçe olarak Dinçdağ’a GATA’dan verilen ‘Askerliğe elverişli değildir’ (çürük) raporu gösterildi. Haber, kimliğin gizlenmesine dair mahkeme kararına rağmen “Trabzonlu hakem H. İ. D.” şeklinde verildiği için, hakemin kimliği de kısa sürede ortaya çıktı. Dinçdağ, hakemlik lisansı elinden alınıp kimliği deşifre edildikten sonra hiçbir yerde işe alınmadığını ve Karadeniz mafyası tarafından ölümle tehdit edildiğini iddia etti. Göreve iade edilmesi için Türkiye Futbol Federasyonu’na dava açtı. Ancak eşcinsel olan Dinçdağ’ı dinleyen, hakkını savunma sorumluluğu taşıyan resmi kanallar da olaya tribün lisanıyla ‘ibne hakem’ anlayışıyla yaklaştığından topun auta çıkması maçın seyrini asla değiştirmedi.
Hafızam beni yanıltmıyorsa yıllar önce duayen tiyatro oyuncusu İsmet Ay da kendisine sorulan “Hangi futbolcuyu beğeniyorsunuz?” sorusuna, rahat kimliğiyle “Prekazi; duran toplara çok iyi vuruyor” yanıtını verirken hem halkın sokak jargonundan beslenmiş hem de ironiye dayanarak futbola yakınlığını, futbolun eşcinsele bakış açısını eleştirmişti.
Her şeyden şüpheleneceksek, her şey bizi cinsel merakımızla şekillendirecek ve bir tehdit oluşturacaksa Pascal’ın şort içi çalışmalarına alkış tutan zihniyet, şüphesiz düzcinselliği su götürmez Pereira’nın gol sevincini top toplayıcı çocukla paylaşmasını manşetten veren medyanın septik muhafazakârlığıyla örtüşecektir.
Dünyanın her yerinde ‘dolaptan çıkan’ sporcular bireysel özgürlüklerini ilan etseler
de çoğunun hikâyesi mutsuz sonlandı: Robbie Rogers; Leeds United, Heerenveen, LA Galaxy formalarını giydi. Amerikalı futbolcu, eşcinsellik bayrağını açtıktan sonra yedeğe çekildi ve
26 yaşında futbolu bıraktı. İngiliz futbolcu Justin Fashanu, baskılar sonucu intihar etti. Teniste ortam biraz daha rahat, sporcular daha dokunulmaz gibi görünse de lezbiyenliğe ‘seyir açısından hoşgörü’ erkek egemenliğinin sınırlarını zorladı ve 2013’te Fransa’nın eşcinsel evliliğe izin veren yasası Fransa Açık Finali’nde protestoya maruz kaldı.
Fatih Ürek’in 2012’de Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde ağalık ihalesine gireceği haberine yönelik tepkileri de atlamamak gerek. Oysa meraklıları bilirler ki pornografik içerikli birçok gay sitesinde bizim yağlı güreşimiz homoerotik hâkimiyetini sürdürmektedir.
Erkeklik üzerinden düzcinselliği hem LGBTİ bireylerine hem de kadınlara dayatan tek yönlü akıl, bana sürekli Stephen Daldry imzalı, 2000 yapımı Billy Elliot filmini hatırlatır; baleye ilgi duyan oğlunu boksa iten baba figürü, kabullenememe üzerine incelikli bir örnektir.
Ama futbolu, despot cinselliği ve coming out’u birlikte harmanlayan en önemli çalışma, İzlandalı post-rock grubu Sigur Rós’un Viðrar vel til loftárása adlı şarkısına çekilen kliptir.
Top auta çıksa da, oyun birileri için dursa da skor tabelasındaki sonuç LGBTİ’leri asla bağlamayacaktır. Bu da kesin.