Sergio Ramos ve Gerard Pique devamlı kavga ediyordu. Gerçi Pique son dönemde Arbeloa’yı hedef almaya başlamıştı ama olsun. İki ezeli takımın iki önemli ismiydi onlar. Ve devamlı atışıyorlardı. 2010 yılında milli takımdaki bir basın toplantısında da ince bir gerginlik olmuştu. 2016 elemelerinde de sular durulmadı. Pique’nin Slovakya maçında ıslıklanması ile olaylar ilerledi. Ramos maçtan sonra “Onun için yapabileceğim bir şey yok” diyerek malumun ilamını duyurdu.
Gerçi kısa bir süre sonra Pique, “Maçtan sonra Casillas’ın odasında 10-11 futbolcu toplandık ve Ramos ile aramızda uzun bir konuşma geçti. Zaten beni maç sırasında korumuştu. Ama mix-zone’da işler çok çabuk değişebiliyor. Bu sorunu aştık. O, birlikte oynamaktan keyif aldığım bir futbolcu” diyerek olayı yumuşatmıştı. Yine de kimse inanmadı. Ta ki Çek Cumhuriyeti maçına kadar…
Bazen rahatlık, ilişkileri bozar. Beş senede üç kupa kazanan İspanya’da bu tip sorunların çıkması değil, çıkmaması daha ilginç olurdu. Daha doğrusu çıkması değil de büyümesi normaldi. Bir de bu tip sorunlara aşina bir ülkede, bu sorunların harlanması daha da kolay oluyor. Hem farklı etnik kökenler, hem her alana yayılan bir Real-Barcelona rekabeti, hem de bu tip konuları konuşmaktan sıkılmayan bir medya ve halk olunca kaçınılmazdı. Aslında ne kadar da buralara benziyor…
Genel bir senaryodur. Bir aile veya grup içinde çok fazla maddi kazanım olursa veya işler yolunda giderse bir yerden sonra kişiler arasında ufak sebeplerden kavgalar başlar ve büyür. Ama ne zaman işler terse döner, o zaman kişisel sorunlar en azından bir süreliğine halının altına süpürülür. Özellikle futbol takımlarında buna benzer hikayeleri çok fazla görürüz. 2014’te gruptan çıkamayan İspanya için de benzeri olmuş olabilir. Elemelere de ıslıklanmalar damga vurmuştu. Saha içinde de sorun vardı. Eski oyuncu zenginliği bir anda tükenmişti. Mesela hücumda sıkıntılar hâlâ devam ediyor. İspanya rakipleri için eskisi kadar korkutucu değil. Böyle bir ortamda takımın ‘papaz’ oyuncuları ağırlığını koymalıydı, demek ki koymuşlar.
Iker Casillas önderliğinde barışan, en azından sorunlarını öteleyen Pique-Ramos ikilisi bir kez daha yan yana sahaya çıktı. İspanya, çok iyi oynadığı ama bir türlü golü bulamadığı Çek Cumhuriyeti maçında zora girdi. Umutlar azalmış ve maçın bitmesine dört dakika kalmıştı. Maçın yıldızı Iniesta ortaladı, Pique kafayı vurdu…
https://www.youtube.com/watch?v=vYROpnenotU
Golden hemen sonra Pique tribünlere giderken sırtındaki isim, onu ilk kutlayan Ramos’tu. Gol anının getirdiği anlık bir reaksiyon mu? Eğer İspanya, Türkiye’ye biraz benziyorsa gol anlarında verilecek mesajlarının öneminin farkındadır.
Zaten maçtan sonra da Pique, Twitter hesabında gol sonrası sevinç anındaki fotoğrafı kullanarak “Biz harika bir takımız” mesajını yazdı. Ramos da bu tweet’i paylaşarak desteğini sürdürdü.
Supongo que no hace falta decir nada más… Somos un magnífico equipo! Un gran día para todos. pic.twitter.com/QuZGPcCwrH
— Gerard Piqué (@3gerardpique) June 13, 2016
İspanya’nın bu turnuvada güvenebileceği en büyük özelliği, ‘winner’ karakterli oyucularının fazlalığı olacak. Onlar, ‘winner’ olmanın, kazanmanın yolunu en iyi bilen isimler. Gerginlik başarı getirmez. Başarı için kişisel sorunlar ertelenebilir ve sevmediğini bile omuzunda taşıman gerekir…