Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer SporlarKasırga

Filmlere ve şarkılara konu olan Rubin 'Hurricane' Carter'ın Joey Giardello ile yaptığı maçı Burcu Uğuz yazdı.
Kasırga (Hurricane):
1. i. (eski türk. kasırku) Rüzgâr hızının saatte 120 km’yi aştığı çok şiddetli fırtına.
2. mec. Duyguların, tutkuların patlak verişi, büyük heyecan şiddetli sarsıntı.
Meydan Larousse Büyük Lûgat ve Ansiklopedi. 1. baskı. 7.cilt. 1972
3. i. Rubin Carter
4. i. Bob Dylan’ın 1976 tarihli Desire albümünün ilk şarkısı

Tarih 14 Aralık 1964, dünya orta sıklet boks şampiyonluk maçı… Bir yıldır şampiyon unvanını koruyan Joey Giardello ile profesyonel kariyerinin ilk yıllarını yaşayan Rubin ‘Hurricane’ Carter karşı karşıya…

Bu maç, sıradan bir şampiyonluk maçı olmadı. 30 yıl sonra bile hakkında yazılıp çizildi. Kasırga’nın, sadece kariyerini değil hayatını değiştirdi; şarkılara, filmlere konu oldu. Peki bu maçı, böylesine önemli kılan neydi?

Giardello’nun şampiyonluk unvanını tehdit eden boksör, rakibinden yedi yaş küçüktü. Aralarında yaklaşık 100 maçlık tecrübe farkı vardı. Ancak tüm bunlara rağmen, Carter da pek kolay bir rakip sayılmazdı. Profesyonel anlamda ringlerde yeni olmasına rağmen çıktığı 24 maçın 20’sini kazanmış, ringlere bu hızlı girişi ve maçların çoğunda rakiplerini nakavt etmesini sağlayan kuvvetli yumruğu, kendisine Kasırga lakabının layık görülmesini sağlamıştı. Kasırga’nın rakiplerini ezip geçerek tırmandığı şampiyonluk maçı boks seyircisini heyecanlandırmış, Giardello’nun istikrarlı dövüşlerine rağmen birçok bahisçi parasını Kasırga’ya yatırmıştı. Maçın bugün önemsiz ama o dönem için hayati bir diğer konusu da beyaz Giardello’nun şampiyonluk için bir siyahla karşılaşıyor olmasıydı. Siyahların zulümden iyice bunaldığı ve yavaş yavaş ayaklanmaya başladıkları yıllarda Kasırga’nın beyaz Giardello’dan devralacağı şampiyonluk, bambaşka bir umudu simgeliyordu.

Dövüş 15. raunda kadar sürdü. Üç jürinin de fikir birliğiyle vardığı karar açıklandı; şampiyon değişmemişti. 1964 yılındaki teknoloji bugünkü gibi maçın tekrar tekrar izlenip yorumlanmasına izin vermiyordu. İki boksörün mücadelesini, o gün Philadelphia Convention Hall’da bulunan izleyiciler ve televizyonunda maçın verildiği kanalı açmış olanlar dışında kimse görmemişti. Ama izleyen, izlemeyen herkes bu maçı konuştu. Aylar boyunca sayısız yorum yapıldı. Kimisi “Oradaydım, kesinlikle Giardello hak etti” dedi, kimisi ise “Karar tamamen ırkçıdır” görüşünü savundu. Maçtan sonraki iki yıl boyunca Kasırga’nın başına gelenlerden sonra akıllarda kalan hâkim sav ise ikincisi oldu.

1965 yılında ABD’nin her köşesinden siyahların ayaklanmasıyla ilgili haberler geliyor ve bunların her biri gangster saldırıları olarak yansıtılıyordu. Siyah ünlüler ise röportajlarında bunun bir özgürlük hareketi olduğunu söylüyor ve açıkça desteklerini belirtmekten çekinmiyorlardı. Carter da bu destekçilerden biri olarak epey göze batıyordu ve açıklamaları nedeniyle hayatı, kariyerinden aile yaşantısına kadar etkileniyordu; evine saldırılarda bulunuluyor, maçlarında yuhalanıyordu.

Ve belki de bu baskıdan ötürü, dört mağlubiyetle yükseldiği şampiyonluk maçının sonrasındaki iki yıl içinde çıktığı 15 maçın yedisinden mağlup ayrılıyordu.

1966 Haziran’ında New Jersey’deki sık sık gittiği Lafayette Bar’dan çıkmış, arabasına binmişti. Kasırga alkollüydü. Bu yüzden arabayı bardan çıkarken tanıştığı bir hayranı, John Artis kullanıyordu. 25 dakika sonra bara giren iki kişi silahlarıyla herkesi taradı. O sırada yan restorandaki soyguna gözcülük yapan Alfred Bello da silah seslerini duymuş, merak edip bara bakmaya gitmişti. Kan revan içindeki barda canlı kimse kalmadığını düşünerek kasaya koşmuştu. Lafayette Bar’ın üst katında oturan Patty Valentine ise telaşla polisi aramıştı. Polisler geldiğinde Bello; sadece kasayı soyduğunu, insanları öldürmediğini ve barı tarayanların kaçtığını söyledi. Patty Valentine da saldırganların beyaz kelebek farlı bir arabaya binip kaçtıklarını belirtti.

Polisler bir saat sonra yanlarında Kasırga ve Artis’le geri döndü. Beyaz arabanın içindeki bu iki siyah, 25 dakika önce çıktıkları barda gerçekleşen silahlı saldırıdan ötürü yargılanacak, müebbet hapis cezası yiyecek ve yaşamlarının 22 yılını hapiste geçireceklerdi. Kasırga’nın arabası; görgü tanığı Valentine’ın ifade ettiği gibi kelebek farlı ve beyaz, arabanın içinden çıkan iki kişi ise siyahtı. Bunlar, jürinin ömür boyu hapis kararı için yeterli delil sayıldı.

Hapishane hayatı, Kasırga için yeni bir tecrübe değildi aslında. Ringlerden önceki yaşamında, siyah arkadaşına tecavüz etmeye çalışan beyaz bir adamı bıçaklamak suçundan dolayı çocuk hapishanesinde yatmıştı. Ancak yine de bir kez daha aynı şeyleri yaşamaya gücü yoktu; artık, işlemediği bir suçtan dolayı içeride tıkılıp
kalmaya tahammülü kalmamıştı.

Başlarda, bir gün dışarı çıkacağına dair inancı sağlamdı; ne de olsa suçsuzdu ve suçunu kanıtlayacak hiçbir delil –her duruşmada ifadelerini değiştiren iki şahit dışında– ortaya konmamıştı. Ama öyle olmadı. Söylediği hiçbir şey kararı değiştirmedi. Suçsuzluğunu, hepsi beyazlardan oluşan jüriye ispat edemedi.

Müebbet cezası onaylanan Kasırga, içeride suçlular gibi davranmayı kabul etmedi ve -kendi sözleriyle- ‘onların kıyafetlerini giymeyi, onların yemeklerini yemeyi, onlara verilen gündelik işleri yerine getirmeyi’ reddetti. Hücresine kapandığında, suçsuzluğunu jüriden ziyade halka anlatmaya karar verdi ve 16. Raund ismini koyduğu kitabını yazmaya girişti. Kitap, 1975 yılında yayımlandı ve ciddi bir okur kitlesine ulaştı. İçlerinden biri de ünlü şarkıcı ve yazar Bob Dylan’dı. Kitabı okuyan Dylan, Kasırga’nın suçsuzluğuna gönülden inanmış ve onu kanlı canlı görmek istediği için hapishaneye ziyarete gitmişti. Görüşten çıktıktan sonra, Desire albümü için işbirliği yaptığı arkadaşı Jaques Levy’le birlikte, bugün daha çok nakarat girişindeki kemanla hatırlanan o meşhur şarkısı Hurricane’i (Kasırga) yazmaya başladı. Şarkı, çıktığı hafta Billboard 100 listesinde 33. sıraya yerleşti.

Daha en başından tarafını belli eden ve adaletsizliğe tepkisini açıkça ortaya koyan bu eser, Dylan’ın popüler kültür ikonu haline gelmiş kimliği sayesinde kitaptan katbekat etkili oldu. Albüm çıkar çıkmaz, aralarında Muhammed Ali’nin de yer aldığı kalabalıkları Kasırga’nın yattığı hapishanenin önüne sürükledi ve dava yeniden gündeme geldi. Şarkısıyla yarattığı kamuoyu tepkisinden ötürü Dylan, ceza hukukçuları tarafından yıllarca eleştirildi; şöhretini kullanarak yargı sürecine müdahale etmekle, popülist davranmakla suçlandı. Oysa unutulan bir şey vardı; o da Dylan’ın daha önce de benzer tavırlarda bulunduğuydu. Siyahların henüz ayaklanmaya başladığı 1965 yılında çıkarttığı Highway 61 Revisited albümünün kapanış şarkısı Desolation Row (Yıkım Sokağı), bu örneklerden biriydi mesela. William Blake’in köleliğin kaldırılmasının posteri hâline gelen A Negro Hung Alive by the Ribs to a Gallows gravürüne göndermede bulunduğu şarkıda Dylan, Duluth’da üç siyah adamı linç eden beyazların gülücüklerle verdikleri zafer pozunun basıldığı kartpostalların satılıp dağıtılmasına da tepki göstermişti. Hurricane de bu istikrarlı tepkinin bir uzantısıydı sadece.

Halkın desteğinin de etkisiyle tekrar yargılanma hakkını elde eden Kasırga, nihayet 22 yıl sonra (arabayı kullanan hayranı John Artis ile birlikte) beraat etti. Suçsuzluğunu geç de olsa ispat ettiği için mutluydu ama 50 yaşına gelmişti. 1994 yılında, yaşayamadığı kariyerinden ötürü Dünya Boks Konseyi (WBC) tarafından dünya orta sıklet boks şampiyonluk kemeri ile onurlandırıldı ve ring dışında şampiyonluk unvanını kazanan tek boksör oldu. Bugüne kadar başka hiçbir boksörün erişemediği bu onura layık görülen Kasırga, 74 yaşında verdiği bir röportajda hislerini “Bu beni onurlandırmak üzere verilmiş bir kemer tabii. Hiç dayak yemeden kazandım. Gerçi beni de hayat fena benzetti” sözleriyle özetleyecekti.

*Bu yazı Socrates’in Nisan 2017 sayısında yayımlanmıştır. Bütün sayılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce