Sürat, güç, atletizm ve bitiricilik… Bugünün modern futbolunda bir forvette aranan özelliklere yaklaşık 50 yıl önce sahip olan bir isim vardı: Eusebio. Birçoklarına göre futbol tarihinin ilk büyük siyahi yıldızıydı Mozambik asıllı Portekizli efsane. Özellikle yeni yeni şekillenmeye başlayan modern futbol kalıbına uygun ‘sporcu özelliklerine’ sahip bir başka deyişle ‘atlet’ futbolcuların öncülerindendi. ‘Kara Panter’ lakaplı efsanenin kariyerinden önemli anlara, fotoğraflarla göz atalım:
“Eusebio Demek, Benfica Demektir!”
Eusebio, Benfica formasını 1961 yılında henüz 19 yaşında giydi. İlk maçına, Atletico Clube de Portugal karşısında çıktı ve üç gol atmayı başarı. Bu maçtan yaklaşık bir ay sonra, Pele’li Santos ile dostluk maçında karşılaşan Benfica, sahadan 6-3 mağlup ayrılsa da, oyuna sonradan girip üç gol atan siyahi genç, herkesin dikkatini çekmişti. Büyülenenler arasında Pele de vardı… Brezilyalı, Benfica’lı orta saha oyuncusu Antonio Simoes’in yanına gidip şunu sordu: “Hat-trick yapan o siyah çocuk da kim?” O siyahi genç, 1975 yılında kadar giydiği Benfica formasıyla 440 maçta 473 gol attı. Hala kulüp tarihinin en çok gol atan ismi. Kulübüyle o kadar özdeşleşmiş durumda ki, kendisiyle ilgili yapılan belgeselde bir başka Benfica’lı Antonio Simoes, takım arkadaşı Eusebio ile ilgili şunları söylüyordu: “Eusebio’dan konuşuyorsak Benfica’dan bahsetmeliyiz. Benfica’yı konuşuyorsak da Eusebio’dan. O, kulübün yaşayan tek mitidir ve onu tanıma ayrıcalığına sahibim.”
İlk Avrupa Kupası
‘Kara Panter’ Avrupa çapındaki ilk çıkışını 2 Mayıs 1962’de oynanan Avrupa Kupası (bugünkü Şampiyonlar Ligi) finalinde yaptı. Benfica, 2-0 geriye düştüğü maçta Real Madrid’i 5-3 yenerken, son iki gol ondan geliyordu. Fakat genç golcü için bu final, başka anlamlar da taşımaktaydı: “Maçtan sonra kahramanım Di Stefano ile formalarımızı değiştirdik. Maçı kazanmıştık, kupayı da ama benim için önemli olan onun formasıydı…”
Eusebio’yu Durdurmak…
Eusebio, Real Madrid finalinin ardından Benfica ile üç kez daha Avrupa Kupası finaline çıktı ama hepsinde de sahadan boynu bükük ayrıldı. Bu hayal kırıklığı zincirinin ilk halkası, 22 Mayıs 1963’te Milan ile oynadıkları finaldi. Takımını öne geçirse de 2-1’i yakalayan Milan, tarihinde ilk kez Kupa 1’e uzanıyordu. O gün Eusebio’yu tutmakla görevlendirilen Milan savunmasının önemli ismi Giovanni Trapattoni, onu durdurmanın güçlüğünü yıllar sonra şöyle anlatacaktı: “Bu fotoğraf (yukarıdaki) anlarımı anlattığım kitabımda da var. Eusebio, orta sahadan aldığı topla koşmaya başlamıştı… Ben de hemen yanındaydım. Fakat benden daha hızlıydı ve harika bir gol attı. O an anladım ki onu durdurmak imkânsızdı.”
Altın Top ve Altın Ayakkabılar
France Football‘un yılın Avrupalı futbolcusuna verdiği Ballon d’Or, 1950’lerin sonundan itibaren Avrupa futbolunun en prestijli bireysel ödülüydü. Eusebio, bu yarışta da tarihe geçmesini bildi ve 1965’te ödülü kazanarak, bunu başaran ilk siyahi futbolcu unvanını aldı. ‘Kara Panter’ bir başka bireysel ödülün de ilk sahibiydi. Bir başka Fransız mecmuası L’Equipe’in ödülü olan Altın Ayakkabı’yı, verildiği ilk sezonda (1967-1968) 42 gol ile kazanan Eusebio, 1972-1973’te bu sefer 40 golle zirveye kurulacaktı. En büyük rakibi de kuşkusuz 1971-1972 futbol yılının galibi, o sezon da 36 golle Gümüş Ayakkabı’yı kazanan Gerd Müller idi. Eusebio’nun koleksiyonunda yedi de Gümüş Ayakkabı vardı…
ABD Modası
1970’li yıllarda kariyerinin sonuna gelen futbolcular, birer birer ABD’nin yolunu tutmuş ve futbol yaşamlarına Yeni Kıta’da noktayı koymuştu. Bunlardan biri de Eusebio’ydu. 1975’te Benfica’dan ayrıldı ve Amerika kıtasının yolunu tuttu. Bu macerasında; Meksika’ya da yolu düştü ABD’ye de… Hatta bir ara tekrar ülkesi Portekiz’e dönüp Beira-Mar formasını giydi. Fakat Benfica sonrası hem bireysel hem de takım başarısı olarak eski günlerine göz kırptığı takım, Kanada ekibi Toronto Metros-Croatia idi. 1976’daki tek sezonda 25 maçta 18 gol attı. Finalde de Minnesota Kicks ağlarını havalandıran efsane, Toronto’ya Kuzey Amerika Ligi şampiyonluğunu getirmişti.
13’ün Uğuru
64 maçta 41 gol… Eusebio, bu istatistikle Portekiz Milli Takımı tarihinin en golcü üçüncü futbolcusu konumunda. Toplamda Cristiano Ronaldo (79) ve Pauleta (47) efsanenin önünde olabilir ama maç başına gol ortalamasında 0.64 ile ‘Kara Panter’ hala zirvede. 41 golü arasında dokuzunun yeri biraz daha ayrı. Portekiz, 1966 Dünya Kupası’nı üçüncü noktalarken, Portekizli forvet de dokuz golle turnuvanın en golcü ismi olmuştu. Kulübünde 10 numaralı formayı giyen Eusebio’nun 13 numaralı forma ile bunu başarmıştı. Birçok kültürde olduğu gibi Portekiz’de de ‘şanssızlık’ ile özdeşleşen 13 ile gelen krallığın hikâyesini, Benfica’dan da takım arkadaşı Antoni Simoes anlatmıştı:
“Oteldeydik… Numaralar için kuralar çekildi ve bana 13 çıktı. Eusebio’ya ise 11 numara… 11’i severdim ve tercihim genellikle o numara olurdu. Şu öneriyi yaptım; ’13 giyip turnuvanın gol kralı olduğunu düşünsene. 13’ün uğursuz sayılmasının ne kadar büyük bir hata olduğunu göstermiş olursun.’ O da 13’ü giydi ve gol kralı oldu…”
Hüzün
1980’de faal futbol yaşamını noktalayan efsane, daha sonra hem Benfica’da hem de Portekiz Milli Takımı’nda çeşitli görevler aldı. Yeşil sahalarda birçok final kaybeden Eusebio’nun ‘final bahtsızlığı’ yöneticilik günlerinde de devam edecekti. Yunanistan, Euro 2004 Finali’nde sürpriz bir şekilde ev sahibi Portekiz’i geçip şampiyon olurken, Yunanistan antrenörü Otto Rehhagel’i kutlamak da en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşayan Eusebio’ya düşmüştü…