Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolToprak SahaKaleci Kültürü

Serie A tarihine geçen kaleciler genelde Juventus’tan çıktı, Milan’ın son adamları ise savunmacıların gölgesindeydi...

Bundan on yıl sonra “İtalyanların Gianluigi Buffon gibisini bulması zor” minvalinde cümleler duyabiliriz. İtalya’da, Buffon’dan önce ‘olması gereken’ kaleci olarak Dino Zoff vardı. Ondan önce ise Gianpiero Combi. Hepsi Juventus’un ‘şampiyon’ kalecileriydi. Sadece kulüplerine de katkı vermediler. İtalya Milli Takımı’nın dört dünya şampiyonluğunun üçünde Juve’nin kalecileri, defansın temeliydi. Uluslararası sahada kupaların peşine Juventus’tan çok önceleri düşen ve ülkeye hatırı sayılır şampiyonluklar getiren Milan’da ise durum tamamen farklı. Orada zafer, hep savunmanın ve yıldızların!

İtalya, 1934 yılında ilk kez dünya şampiyonu olduğunda kalesini Gianpiero Combi’ye emanet etmişti. ‘Fişek’ lakaplı efsane, İspanyol Zamora ve Çekoslovak Planicka ile döneminin en iyi kalecileri arasında gösteriliyordu. Hatta o kadar derin iz bırakmıştı ki, ilerleyen yıllarda Serie A’nın en iyi kalecilerine verilen ödülün adı ‘Premio Combi’ olacaktı.

Milan adına zirve yılları, 1950’lerde başladı. Bu dönem, aynı zamanda İtalyan futbolunun savunmaya yönelip bugünkü şeklini almaya başladığı günlere denk geliyordu. Milan, 1950-1951 sezonunu şampiyon bitirdiğinde eldivenleri giyen isim Lorenzo Buffon’du. Gianluigi Buffon ile akrabalık bağı -dedesiyle kuzen- olan Lorenzo, 1950’lerde dört şampiyonluk kazandı. Bu şampiyonlukların dördünde de ligin en az gol yiyen kalecisiydi. 1956-1957’de üç takım, 40 golle bu unvanı elde etti, o takımlardan biri de Milan’dı. Buna rağmen ilk dönemdeki şampiyonluklarda aslan payını, İsveçli ‘Grenoli’ üçlüsü aldı. Son ikisinde ise diğer hücum efsaneleri Altafini ve Schiaffino takımın gözdeleriydi. Lorenzo Buffon, milli takıma seçilse dahi o dönemde ilk tercih olmadı. 1962 Dünya Kupası’nda milli takımın kaptanı olduğundaysa kulübü artık Inter’di…

1960’lar Juve için pek de iyi geçmedi. Milan ise aynı dönemde, ilerleyen yıllarda sıkça yerleşeceği Avrupa zirvesinin ilk basamaklarını tırmanmaya başlamıştı. 1962-1963 sezonunda Benfica’yı yenerek Avrupa şampiyonu olduklarında bir numarada, eski Inter’li Giorgio Ghezzi vardı. Yetenekli bir kaleci olsa da, kaptan Cesare Maldini, ‘Altın Çocuk’ Gianni Rivera ve yıpratıcı forvet Jose Altafini’nin gölgesinde kaldı. 1968’de Kupa Galipleri Kupası’nı Milano’ya getiren takım, 1969 yılının baharında bu sefer Rinus Michels’in parlayan yıldızı Ajax’ı saf dışı bırakıp kıtanın zirvesine kuruldu. Nereo Rocco’nun katenaçiyo sisteminin son adamı, bu sefer Fabio Cudicini’ydi. Carlo Cudicini’nin babası Fabio, Milan’la mühim işler yapsa da hiç milli forma yüzü göremedi. Anquilletti, Malatrasi, Rosato ve Schnellinger’den oluşan, Trapattoni destekli ‘kilit’ savunma, başrolü çoktan almıştı.

Dino Zoff
Zoff, hem milli takım hem de Juventus’ta gol yememe rekorları kırdı.

Milan, Avrupa’da uzunca bir uykuya yatmadan önce son icraatını 1973’te yaptı. Leeds United’ı yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı kazandıklarında Villam Vecchi’nin kurtarışlarına güvenmişlerdi. Vecchi de hiçbir zaman A Milli seviyeye çıkamasa da ilerleyen yıllarda Carlo Ancelotti’nin takımlarında kaleci antrenörü olarak büyük işlere imza atacaktı. Aynı dönemde Juventus, İtalyan ve dünya futbolu adına büyük bir adım attı. Napoli kalecisi Dino Zoff, Torino’ya ayak bastığında tarihler 1972’yi gösteriyordu. Takım, lige bol sallantılı başlasa da toparlanmayı bildi. Zoff ise 5 Aralık 1972’deki Fiorentina maçının 41. dakikasında yediği golden sonra ligin tarihini yeniden yazmaya başlayacaktı.

Tam 903 dakika gol yemedi. Ondan önce rekor, 792 dakika ile Genoa kalecisi Mario Da Pozzo’ya aitti. Rekoru geliştiren Zoff’un serisi, bir Milan maçıyla bozuldu. 18 Şubat 1973’te San Siro’da oynanan karşılaşmanın 44. dakikasında takımının kazandığı penaltıyı gole çeviren Gianni Rivera, uzun süre yanına dahi yaklaşılmayacak dakikaların sonunu getiriyordu. Zoff, aynı yıl hem Serie A şampiyonluğu yaşadı hem de Şampiyon Kulüpler Kupası finaline yükselen takımın önemli bir parçası oldu. Ajax’a 1-0 kaybetseler de total futbol makinesine karşı takımını farktan korumuştu. Bu arada milli takımın da değişmez elemanıydı. 1974 Dünya Kupası Elemeleri’nde gol yemedi! 1142 dakikalık süre, futbol tarihine geçerken, Dünya Kupası’nın ilk maçında Haitili Sanon, kilidi kırmayı başaracaktı. Zoff’un kalesini savunuşu, İtalyanların ‘Yeni Combi’ arayışını nihayet sonlandırmıştı…

Dino Zoff, çizme coğrafyasını uzun süreli bir tahakküme aldı. 1983’te futbolu bıraktığında, Gianpiero Combi’nin bile pek de yanına yaklaşamayacağı başarılar vardı özgeçmişinde. Juventus, Avrupa’daki ilk kupasını 1977’de aldığında (UEFA Kupası) kaleyi yine o korumuştu. 1982’de 40 yaşında Dünya Kupası’nı kaldırdı. Hâlâ, hem Avrupa hem de dünya şampiyonluğu yaşayan tek İtalyan futbolcu konumunda. Önünde; Gentile, Brio, Scirea ve Cabrini gibi muhteşem bir savunma hattı olsa da ismi, onların ardından anılmadı. Hep bu isimlerin komutanlığı rolünü üstlendi, savunmanın kaptanlığını yaptı. Dolayısıyla 1983 sonrası İtalyan futbol alemi, kandilini yaktı ve yeni bir güvence arayışına girdi: Zoff gibi bir kaleci…

Zoff sonrası Tacconi, eldivenleri giydi Juventus’ta. 1992’ye kadar; Scudetto, Şampiyon Kulüpler Kupası, Kupa Galipleri Kupası ve UEFA Kupası’nı kaldırdı. Buna rağmen ‘Bir Zoff değil’ yorumları geldi. Zaten milli takım için de şansı pek yaver gitmemişti. Inter’in ‘delisi’ Zenga, Azzuri kalesini korumaya almıştı. “Juventus’ta kazandığım kupalar benim için yeterliydi” diyen Tacconi, milli meseleleri pek kafasına takmadı ve bol madalyalı Juve kariyerini noktaladı…

Sebastiano Rossi
Rossi’nin rekorları, her zaman önündeki süper savunma hattına bağlandı.

Milan ise aradığı ‘yıldız’ kaleciyi 1970’lerin ortasında bulmuştu aslında. Enrico Albertosi, her ne kadar 60’larda onu milli takıma kadar taşıyan formundan uzak olsa da kırmızı-siyahlıların kalesinde güven veriyordu ki Totonero Skandalı’na bulaştı ve 1980’de takımdan uzaklaştırıldı. Skandalın tokadını yiyen Milan, 1980’lere Serie B’de girdi ve dönemin ortalarına kadar kendine gelemedi. Berlusconi’nin takıma el atması ve zirveye yürüyüşlerinin başlangıcında, kalelerinde Giovanni Galli vardı.

Sacchi’nin Milanı’yla Avrupa’ya damga vursa da her Milan kalecisi gibi savunma hattının gölgesindeydi. Maldini, Baresi, Tasotti ve Costacurta’nın yetenekleri ve ofsayt tuzakları, Galli’yi rakiplerin en çok çekindiği isim yapmadı hiçbir zaman. 1990’da takımdan ayrıldığında, kaleye ‘Asansör’ lakaplı Sebastiano Rossi geçti. Uzun boyu büyük avantajıydı ama hiçbir zaman üst seviye bir kaleci olamadı. Fakat defansın sağlamlığı, onun da kariyerindeki mühim zaferlerin yolunu açtı. 1993-1994 sezonunda tam 929 dakika kalesini gole kapayan Rossi, her ne kadar büyük pay savunmasına verilse de, Zoff’un rekorunu 21 sene sonra kıran isim oldu… Bütün bu başarılara rağmen 2002’ye kadar süren Milan kariyeri boyunca bir maç da olsa milli takım formasını giyemedi. Inter’li Pagliuca ve Juventus’lu Peruzzi, milli listenin ilk isimleriydi…

Lippi dönemiyle İtalya ve Avrupa sahalarında yeniden yükselişe geçen Juventus’ta ‘tombul’ Peruzzi, kaleyi koruyordu. Pek uygun özellikleri olmasa da kulübün kaleci kültürünün ekmeğini yedi. Ondan sonra büyük umutlarla Torino’ya getirilen Edwin van der Sar da bekleneni verememişti. Siyah-beyazlılar, hala bir Zoff aramaktaydı ki, imdada Parma’nın genç yeteneği Gianluigi Buffon yetişti. 2001 yılında Juventus’a imzasını attı ve o günden beri Serie A’nın tartışmasız en büyüğü oldu…

Gianluigi Buffon, gerek milli takım gerekse Juventus’taki karizmatik liderliği ile Zoff’u arayanların ihtiyaçlarını karşıladı. Dünya Kupası kazandı, Juve ile Avrupa ve Serie A’da mühim işlere imza attı. Son olarak da 974 dakika ile ligin tüm zamanlardaki ‘en uzun süre gol yememe’ rekorunu ele geçirdi. İstikrarı ile Zoff’un 40’lık rekoruna da ortak olacak gibi… Fakat Buffon futbolu bıraktığında İtalyan futbolunun nasıl bir kuyuya düşeceği pek belli değil. Ya tanrıdan ‘Yeni Buffon’ bekleyecekler ya da huzuru, bu sezon kendisini göstermeye başlayan genç kaleci Gianluigi Donnarumma’nın ellerinde arayacaklar. Yine bir Milan kalecisini büyük bir sınav bekliyor. Sonucu hep beraber göreceğiz…

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce