Fenerbahçe’de Simon Kjaer heyecanı yaşanıyor. Kadıköy ahalisi Danimarkalı oyunculara aşinadır. Son dönemde çubukluyu pek giymeseler de 90’lı yıllarda Dereağzı’nda imzayı atıp kulüpte iz bıraktılar. O dörtlüyü bir daha hatırlayalım.
Henrik Nielsen: Fenerbahçe’nin ilk Danimarkalı oyuncusuna kavuşmasının altında Galatasaray’ın parmağı var! 1988-89 sezonun 103 gollü Fenerbahçe’si, flaş bir transferle bozulmuştu. Hasan Vezir, muhteşem sezonun ardından Galatasaray’a transfer olunca, sarı-lacivertliler yeni bir santrfor arayışına girdi. Uzun boylu, güçlü forvet o dönemde Türkiye’de pek bulunmuyordu. Hali hazırda Aykut ve Rıdvan gibi hücumculara sahip olan Fenerbahçe, eksiğini bir İskandinav ile tamamladı. Yunanistan Ligi’nde oynayan Danimarkalı Henrik Nielsen takıma dahil edildi. AEK ve Irkalis’te geçen yıllar sayesinde Nielsen’in Türkiye’ye uyum sürecinin kısa süreceğini düşünenler oldu ama yanıldılar. Sezon boyunca 10 lig maçına çıktı. Formayı, bir önceki sezonun yedek forveti Erdi’ye kaptırdı. Mart ayında Boluspor’a attığı iki gol sayesinde Fenerbahçe liderlik koltuğuna oturdu. Fakat bu, Fenerbahçe’deki son lig maçı oldu. Sezon sonunda da Kadıköy’den ayrıldı.
Brian Nielsen: Fenerbahçe’nin ikinci Danimarkalısı da bir Nielsen’di ama bu biraz daha iyi çıktı! 1993-94 sezonu başladıktan sonra Fenerbahçe, Danimarka Ligi’nden iki transfer yaptı. Kulüp efsanelerine arasına girecek olan Uche, Brondby’den transfer olurken, Odense takımından da Nielsen takıma kazandırıldı. Sarı-lacivertli formayla ilk maçında Zeytinburnu filelerini de havalandırdı. Sol tarafta oynayan Nielsen, etkili şutları ve çalımlarıya Fenerbahçeli taraftarların sevgisini kazandı. Alman teknik adam Osieck’in 3-5-2’sinde orta beşlinin solunda görev yaptı. İleri geri gitti geldi, uzaktan şutlarıyla rakipleri korkuttu. Çok defa direğe takıldı. En kritikleri, Beşiktaş ile oynanan kupa maçındaydı, iki topu direkten dönmüştü. İki sezon boyunca Fenerbahçe’de oynayan Nielsen, daha sonra Türkiye’deki futbolseverlerin radarından uzaklaştı ama yaz aylarında Danimark Milli Takımı forması ile sahaya çıkınca eski hatıraları anımsattı.
Frank Pingel: Fenerbahçe tarihinin belki de en dramatik bireysel hikâyelerinden biri Frank Pingel’e ait. Bir sezon önce Bursaspor formasıyla ligin altını üstünü getiren Danimarkalı oyuncu (27 maç 12 gol), Fenerbahçe’ye transfer olduğunda taraftarlar oldukça heyecanlanmıştı. ‘’Sarı boğa’’ lakabını alan oyuncunun güçlü fiziğiyle dikkat çekeceği düşünülmüştü fakat henüz sezon başı oynanan TSYD turnuvasında sakatlanınca kariyeri baştan aşağı değişti. Ağustos ayında bağlarını kopararak sakatlandı, şubat ayında sahalara döndü ama hiçbir zaman eskisi gibi olamadı. Yine de Petrolofisi’ne attığı golle Fenerbahçe kariyerini boş geçmemiş oldu.
Jes Högh: Uche ile beraber Türkiye’ye gelen Brian Nielsen’di ama Uche ile eküri hâline gelip efsaneleşen Danimarkalı Jes Högh oldu. 1995-96 sezonunun başında transfer edilen Högh, ilk kez ülkesinin dışında top koşturacaktı. İlk sezonunda istikrarı ile göz doldurdu. Bir savunma oyuncusu olmasına rağmen bir kez bile sarı kart görmedi. 34 maçın tamamında 90 dakika sahada kaldı. İki tane de gol attı ama asıl önemlisi şampiyonluk kupasını kazanarak bu listedeki vatandaşlarının bir adım önüne geçti. Üç sezon daha ‘çubuklu forma’yı giydi. Az sarı kart gören Högh, son sezonunda gördüğü kırmızı kartla Fenerbahçe’de tepki çekti. Beşiktaş maçının 5. dakikasında çizgi üzerindeki topu eliyle çıkarınca, Fenerbahçe 10 kişi kaldı. Aynı maçta Uche’nin de bacağı kırıldı. Efsane ikili o akşam adeta sahneden ayrıldı. Yaşlandığı için gözden çıkarılan Högh 33 yaşında Chelsea’nin yolunu tuttu ve futbolu Londra’da bıraktı.