Filmler zaman zaman klişelerle dolu olabiliyor. İçine spor katılmış bir tane düşünün; son saniye basketi, golü, geri dönüşler… Suni ama izlemesi keyifli. 25 Mayıs 2005 gecesi, İstanbul’da ileride o filmlerden birine dönüşecek bir senaryo yazıldı. Hem de tamamen doğaldı. Liverpool, ilk yarısını 3-0 geride kapattığı maçta penaltılar sonucu Milan’ı evine eli boş gönderiyor, tarihine altın bir sayfa koyuyordu. O finali 10. yılında, senaryonun şanssız adamlarından Hernan Crespo ile hatırlıyoruz. Guardian’dan Fabrizio Romano soruyor, Arjantinli golcü yanıtlıyor.
Hernan, Liverpool ile oynanan Şampiyonlar Ligi finalinde iki gol attın ancak hâlâ o finali ‘felaket’ olarak hatırlıyorsun değil mi?
Bunun futbolun güzelliğinin bir parçası olduğunu düşünüyorum. O maç kaderin bir oyunuydu ve hâlâ açıklanamadı. Bugün bile olanlara inanamıyorum.
Şampiyonlar Ligi finalinin ilk yarısında iki gol attıktan sonra soyunma odasına giderken neler hissettin?
Bacaklarım titriyordu. Sakinleşmeyi düşündüm ve kendime “Maç hâlâ 0-0, henüz hiçbir şey olmadı” dedim. Parma ile Marsilya’yı yenerek kazandığımız UEFA Kupası finalinde olduğu gibi, her şeyin yolunda gitmesi için dua ettim. Kendime her şeyin olabileceği telkinini yaptım. Evet, her şeyin. Ancak o gece olanları kesinlikle beklemiyordum…
İkinci devrede altı dakikalık cehennem yaşandı. Skor 3-0’dan 3-3’e geldi. Sahadaki o anlardan aklında kalanlar neler? Goller arasında oyuncular birbiriyle konuştu mu?
Bana güven, bunu yapmak için zamanımız olmadı. Rafa Benitez, maçı çevirecek değişikliği yapmadan önce tamamen kendi oyunumuza odaklıydık. Rafa, Didi Hamann’ı Gerrard’a daha fazla boş alan yaratması için defansın önüne aldı. Bu hamle bizi oldukça zor bir duruma soktu. Ve ardından sadece kaderin kontrol edebileceği bir şey oldu. Steven’ın harika kafa golü, Vladimir Smicer’in müthiş şutu ve Xabi Alonso’nun önce kaleciye takılan ardından ise fileleri bulan penaltısı gibi. Ancak bana göre en iyisi sona saklanmıştı.
Jerzy Dudek’ten mi bahsediyorsun?
Evet. Dudek’in, Shevchenko’nun pozisyonunda yaptığı kurtarışı asla unutmayacağım. İnanılmaz bir şeydi. Dudek’in o gün, o şutu nasıl kurtardığını hâlâ bilmediğini düşünüyorum. Shevchenko’nun o golü atamaması sürrealdi.
Maç sonrasında soyunma odasındaki atmosfer nasıldı?
Cenaze gibi. Çok zor anlardı. Otele döndüğümüzde bile kimse konuşamıyordu. Bazı takım arkadaşlarım ağlıyordu, bazıları eşi ve çocuklarına sarılmıştı. İnan bana, çok zor bir geceydi.
Final gecesi senin için rüyadan kabusa dönüştü. 10 yıl sonra nasıl hissediyorsun?
Bazı maçlarda ne yazık ki, yapabileceğimiz hiçbir şey olmuyor. O altı dakika haricinde maçın hakimi bizdik. Ancak kader kupanın Liverpool’a gitmesini istedi.
*Hernan Crespo’nun Guardian’a verdiği röportajın tamamını okumak için tıklayın.