Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Futbolİstikrarsızlığa Övgü: Teknik Direktör Değişiklikleri

Türkiye’de bu sezon şampiyonluğa ulaşan takımların ortak bir noktası var. Teknik direktörlerine sabır göstermeyerek ezber bozdular.

Galatasaray’ı şampiyon yapan Hamza Hamzaoğlu, şampiyonluk sonrası katılığı bir televizyon programında Roberto Mancini ile Cesare Prandelli’ye teşekkür etti. Mancini’nin Galatasaray’dan ayrılmasının üzerinden tam 1 sene geçti. 10 Haziran günü istifasını veren Mancini’nin yerini, Dünya Kupası sonrası Prandelli doldurdu. Onun da İstanbul günleri 2015 yılını göremedi. Sonuç olarak hem sezon başında hem de sezon içinde teknik direktör değiştiren Galatasaray, sezonu çifte kupayla bitirdi.

Türkiye’de iki ayrı görüş sık sık kapışır. Hatta biri görüş olmaktan çıkmış ve bir alışkanlığa dönüşmüştür. İlk başarısızlık anında ‘kafa koparmak’, ‘kan değişikliğine gitmek’, ‘kriz yönetmek’…  Olay bellidir. Takım kötü gider, istenilen sonuçlar alınamaz, camiada ufak bir homurdanma başlar ve teknik direktör ile yollar ayrılır. Devamında da, bu eyleme karşı çıkanlar söz alır. Başta Manchester United ve Alex Ferguson örnekleri verilerek, istikrarın öneminden bahsedilir. Teoride haklı olduklarını söylemek mümkün. Ama istikrar olgusuna fazla bağlanmak da işin tek doğrusu olmayabilir. Sorunları erkenden fark edip ona göre karar almak da biz yöntem olabilir. Türkiye’nin en üst üç liginde bu sezon şampiyon olan toplam yedi takım (alt liglerde 3’er tane) sezon içinde teknik direktörlerini değiştirdiler.

Yukarıda Hamza Hamzaoğlu’ndan bahsettik. Galatasaray taraftarının en umutsuz olduğu dönemde takımın başına geçti. Otoritelerin “İlk 3’e giremez’’ dediği anlarda devraldığı takımına iki kupa kazandırdı. 23 lig maçında sadece iki kez yenildi ki o maçlar da Trabzon ve Kadıköy deplasmanlarıydı. Mayıs ayında iki kupayı da kaldıran Hamzaoğlu, zor bir işin altından kalkmış oldu. Galatasaray’ın şampiyonlukta çekiştiği Fenerbahçe ve Beşiktaş ise sezon sonuna kadar aynı teknik direktörleriyle devam etti.

Bu noktada şöyle bir düşünce gelebilir: Zaten Süper Lig’de takımlar arasındaki seviye farkı arttı. Üç takımdan biri şampiyon olacaktı, diğer ikisi de kötü olunca Galatasaray aradan sıyrıldı.

Haklı bir düşünce olabilir. O zaman diğer liglere bakalım. PTT 1. Lig’de Kayserispor şampiyon oldu. En yakın rakiplerine 6 puan fark attılar. Fakat işler sezon başında bu kadar parlak değildi. Sarı-kırmızılı takım, son 10 yıldaki genç teknik adam geleneğine bağlı kalarak (Ertuğrul Sağlam, Tolunay Kafkas, Şota Arveladze, Robert Prosinecki), sezona Mutlu Topçu ile başladı. Uzun süre Ertuğrul Sağlam’ın yardımcılığını yapan Topçu ilk tek adamlık serüvenine kötü başladı. 4 maçta alınan 1 galibiyet, henüz sezon başında görevinin sona ermesine neden oldu. Topçu’nun yerine kulübün bünyesinde yer alan Cüneyt Dumlupınar getirildi. Sezon sonu karnesi çok netti: 30 maçta sadece 3 yenilgi.

İkinci sıradaki Osmanlıspor iki kez teknik direktör değiştirdi. Osman Özköylü, saha içine odaklanmaktan çok saha dışıyla savaşmayı tercih etti ve yaşanan kayıplara önlem alamadı. 14 hafta sonunda, üst üste üç maç kazanamamanın ardından takımdan ayrıldı. Özköylü ayrıldığında Osmanlıspor’un lider olduğunu hatırlatalım. Yerine gelen Yılmaz Vural ise çok daha kısa kaldı: Sadece iki maç. 17. hafta sonunda Osmanlıspor dördüncü sıraya kadar geriledi. Sezonun ikinci yarısında ise Uğur Tütüneker görev yaptı. 18 maçta 2 yenilgi… Sezon sonunda ikincilik ve doğrudan Süper Lig.

Play-off sonunda Süper Lig’e yükselen Antalyaspor da aynı yollardan geçti. Önce Engin Korukır, ardından Hami Mandıralı, son olarak ise Yusuf Şimşek. Üç farklı teknik adam ve mutlu son. Şubat ayının son haftasında kırmızı-beyazlı takımın başına geçen genç teknik adam beş yenilgi yaşasa da Antalyaspor’un sorununa çare oldu. Akdeniz ekibinin play-off’ta yendiği iki rakibi Adana Demirspor ve Samsunspor ise sezonu tek teknik adamla tamamladı.

İkinci Lig’den devam edelim. Kırmızı Grup şampiyonu Göztepe; Suat Kaya ile başladı, Metin Diyadin ile bitirdi. Kaya’nın 9 haftasında sadece tek yenilgisi vardı. Fakat o da kritik bir yenilgiydi. Şampiyonluk yolundaki rakipleri Bandımaspor’a İzmir’de 4-1 yenildiler. Metin Diyadin takımı devraldığında Göztepe, Bandırmaspor’un 6 puan gerisindeydi. Sezon sonunda 5 puan farkla şampiyon olan sarı-kırmızılı takımdı. Diyadin’in takımı 25 maçta sadece iki kez yenildi.

Beyaz Grup’ta da işler çok farklı değildi. Mustafa Uğur ile sezona başlayan Yeni Malatyaspor ilk yarının sonunda lider Ümraniye’nin 4 puan gerisinde dördüncü sıradaydı. Devre arasında kan değişikliğine gidildi ve görevi Feyyaz Uçar devraldı. 18 maçta 3 yenilgi ve 4 puanla şampiyonluk. İki grupta da play-off’a kalanlardan Pendikspor,  İnegölspor, Hatayspor gibi takımlar sezon boyunca teknik adamlarını değiştirmediler. Play-off’ta mutlu sona ulaşan 1461 Trabzon ise sezon içinde değişikliğe gidenlerden… Bordo-mavililer önce Ekrem Al ile başladı. Al, altı maçta iki galibiyet alabildi, ardından Trabzonspor’un eski oyuncularından Hamdi Zıvalıoğlu takımın başına geçti. Sezon sonunda mutlu sona ulaşmaları kolay olmadı ama play-off sonunda güldüler.

Bu durum bize ne anlatıyor? Belki de bu yazıda adı geçen takımların gelecek günlerini beklemek lazım. Belki de sadece günü kurtardılar. Fakat, Türkiye’nin futbol ortamında günü kurtarmak da az buz bir başarı değil. Belki de istikrarı savunanların, yanıldığı ve küçümsediği asıl durum budur. Belki de günü kurtarmaya çalışmak; tüm sistemsizliğin ve kaotik ortamın var olduğu futbol ortamında başarılı bir projedir. Ortama uyum sağlayanlar sezon sonunda başarı oluyor. Belki de futbolun içinde tek bir doğru yoktur…

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce