Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolRöportajHayat Karaçay’a Fena Halde Benzer

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminin verdiği ilham ile ortaya çıkan Karaçay Gençlik Spor projesi, ne kupa ne de şampiyonluk hedefliyor. Onların ezeli rakibi, madde bağımlılığı.

Önde iki yetişkin, arkada birkaç çocuk… Adamın biri bağırarak şöyle diyor: “Hayat futbola fena halde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir, değişmez; o da ayrı konu… Ama aynı zamanda da toplu oynanan, yani insanların bir takım halinde oynadığı bir oyundur. Hayat da böyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol. İyi bir takımın yoksa havagazı; mantarlarsın! Hayat futbola fena halde benzer; dört doğru pas, %90 goldür!”

Yakın dönemin en başarılı futbol temalı filmlerinden olan ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ın, futbolseverlere en çok dokunan bu ‘hayat-futbol’ benzetmesinin ilham verdiği bir takım Karaçay Gençlik Spor. Birçoğumuzun hayatına TRT için çekilen belgeselle giren Karaçay Gençlik, bildiğimiz futbol takımlarından biraz daha farklı bir amaçta. Bu mahalle takımı, ne şampiyonluk ne de kupa hedefliyor. Onlar gayesi, mahallenin gençlerini uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklardan uzak tutmak.

Soner Yiğit Karabay ve Harun Demir, Osmaniye’nin Karaçay mahallesinde büyüyen iki genç. Uzun süreli arkadaşlıkları, şimdilerde ortak bir hedef doğrultusunda, daha da sıkı bir şekilde devam ediyor. Emek verdikleri bu işte yalnız da değiller. Mahalleden akranları olan diğer gençler de onlara yol arkadaşlığı yapıyor. Aslında hedefleri çok basit; ‘çocukları madde bağımlılığından uzaklaştırmak.’Bu yolda kararlılıkları ise takdire şayan!

Takımın antrenörlüğünü ve bir nevi proje önderliğini yapan Soner Yiğit Karabay, memur bir babanın çocuğu olarak Karaçay’da büyümüş. Aslında çevresine göre kendini şanslı addediyor. “Fransa 98’i, televizyondan izledim” sözleriyle belirtiyor ne kadar talihli olduğunu. Dünya Kupası’nda ona gülen şans, aile yaşantısında pek de yanında olmamış. Ağabeyinin madde bağımlısı olması, ailesinin bölünmesine sebep olmuş. Paramparça olan ailesine rağmen hayatla mücadeleyi bırakmayan Soner, üniversite eğitimi için Çorum’un yolunu tutmuş. Bu zor döneminde dahi mahalledeki çocukların geleceğini, en ailesinin durumu kadar önemsemiş ve gittikçe yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı için kendince çözümler aramaya başlamış.

“Biz 12-13 yaşlarındayken mahalle temizdi. Lise yıllarımızda uyuşturucu kullanımı artmaya başladı. Hatta biz kullanmayanlar dışlanır olduk” diyor Soner. Bu kötüye giden durum için ilk çareyi resmi makamlarda aramış fakat “Durumun farkındayız, ilgileneceğiz,” minvalinde baştan savılma cümleleriyle karşı karşıya kalmış. İş güç sahibi olunca mahallede işleteceği ve çocuklara bedava oynama imkanı sunacağı halı saha hayali de gün geçtikçe gerçekçiliğini kaybetmeye başlamış. Bu esnada kademeye ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ girmiş.  Filmden ilham alan Soner, arkadaşlarıyla görüşerek bir futbol takımı kurmaya karar vermiş. Üniversite eğitimi nedeniyle Osmaniye’den uzak olan Soner’e en büyük destek de mahalle arkadaşlarından gelmiş. Bu yol arkadaşlarından birisi de Harun Demir.

Harun da tıpkı Soner gibi aynı muhitin çocuğu. Küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalması nedeniyle mahallede yaşanan zorlukları çok iyi biliyor. Niğde Üniversitesi’nde hentbol antrenörlüğü eğitimi almasının, Karaçay projesinin ilk günlerinden epey faydasını görmüş ama artık hentbol temelli antrenmanların yeterli olmadığını söylüyor.

Karaçay Gençlik Spor, ilk olarak mahallenin okulundaki toprak sahada yapılan maçlarla çalışmalara başlamış. Aslında bir takım hüviyetinde değil de mahalle sahasında futbol oynama aktivitesi olarak husule gelen bir eğlence diyebiliriz buna. Çocukların ilgisi ve katılımın gün geçtikçe artması, Soner ve arkadaşlarının umutlarını daha da arttırmış Çocuklardan güç alan kafadarlar, bir takım oluşturup Amatör Lige katılmak için mücadeleye başlamış. ‘Umudun Takımı Karaçay Spor’ böyle çıkmış ortaya. Belgeselde izlediğimiz lige katılma mücadelesinde, ilk resmi zaferini kazanan Karaçay gençleri, daha sonrasına pek de hakim olmadığımız maceralarına hala devam ediyor. Takımın bugünkü durumunu Soner’den dinliyoruz:

“Bir takım zorluklar yaşıyoruz tabii ki. Bunların başında maddi zorluklar ve saha problemi var. Mesela maçların oynandığı stadyumlar bize uzak ve kendimize ait bir aracımız olmadığından her maç için aramızda para toplayarak, kendi imkanlarımızla stadyuma gitmeye çalışıyoruz. Bir diğer sorunumuz da antrenman yaptığımız okul sahasının yerine İmam Hatip Lisesi’nin ek binasının dikileceği söylentileri. Oraya bir bina yapılırsa, nerede antrenman yapacağımız meçhul!”

Karaçay 2

Bununla birlikte Karaçay Gençlik sporcularını motive etmenin güçlüklerinden de bahsediyorlar. Lige katılmanın büyük hedef olduğunu ve buna ulaşınca, “Tamam, lige katıldık artık” rahatlığının geldiğini belirtiyorlar. Soner, motivasyon yöntemleriyle ilgili başlarından geçen bir olayı anlatıyor: “Çocukları motive etmek için Adana Demirspor ile oynadığımız maçta, rakip antrenörün bizim takımı izleyeceğini ve yetenekli çocukları tespit edeceğini söyledik. Ama rakip antrenör, bizim çocuklardan çok kendi kulübesini izledi.”

Bir yandan da umudunu hala koruyor ‘Umudun Takımı’ Karaçay’ın kahramanları. Gün içinde çalışmak zorunda olan çocukların, antrenmanlarda her şeyden uzaklaştığını ve kendi dünyalarının o okul bahçesi olduğunu belirtiyorlar. Uyuşturucu tarafını seçmeyip spor cenahında kalan gençlerin diğer tarafı daha iyi analiz edebilmesi onları mutlu ediyor. Bu olumsuz ortam, bir bakıma avantajları aslında. “Çocuklara ben bunu gördüm, şunu yaşadım” diye anlatmaya gerek yok aslında. Onlar da benim yaşadığım hayatın aynısı yaşıyor zaten” diyor Soner.

Çevreyle yaşadıkları bu uyumda, ailelerin desteğini de görmezden gelmemek lazım. Hatta çocuklarıyla sorunlar yaşayan bazı aileler, Karaçay ekibine ulaşmakta tereddüt yaşamıyor. “Bizi dinlemiyor, sizi muhakkak dinler,” kelimeleriyle başlayan ricalar, bu güven ortamını gayet iyi bir şekilde anlatıyor aslında. Fakat aileler ile oluşturulan bu güven ortamı, konu kız çocukları olunca pek de iç açıcı bir hal almıyor. Aslında mahalledeki kadınların da geçim zorlukları ve sosyal hayatta yaşadığı sıkıntılar var. Yani kız çocuklarının da nefes alacakları bir alana ihtiyaç var ama şimdilik bu imkansız gibi. Hem Soner hem de Harun, bir kadın antrenör ile kız çocukları için de bir projeye imza atılabileceği kanısında.

Biraz da Amatör Küme’de mücadele eden Karaçay Gençlik’in yeşil saha macerasına gelelim. Neticede birkaç çocukla başlayan antrenmanlar, 60-70 kişilik dev ayaktopu seanslarına dönüşmüş durumda ve çeşitli kademelerde birden fazla takımla sahalarda arz-ı endam etmeye başlamışlar. Soner, antrenörleri tarafından pek de sevilmedikleri rakipleri ile oynadıkları maçtan açıyor hemen konuyu. “Bize haber verilmeden maç ayarlanmış. Biz de internetten, tesadüfen öğrendik. Aslında rakibin antrenörü nedeniyle hazırlık yaparak çıkmak istediğimiz bir maçtı ama olmadı… Neyse maça gittik, karşılaşma başladı ama ne başlamak! Tabir-i caizse bizi dövüyorlar. Bir ara stadın tel örgülerinin olduğu yerden ‘Karaçay’ tezahüratları gelmeye başladı. Amcamın oğlu Tevfik, orada yaşayan Suriyeli çocukları örgütlemiş ve bizim lehimize tezahürat yapmaya başlamışlar. Bu moralle maçı 3-0 kazandık.” Genel olarak maç içinde yaşadıkları sorunlardan birini de ekliyor bu arada. “Krampon azlığından dolayı aynı numaraları giyen çocukları değiştiriyoruz. 41 numara çıkıyor, 41 numara giriyor.”

Yaşanan bütün bu sıkıntılara rağmen antrenörlük hususunda kendilerini geliştirmek için epey araştırma yapıyorlar. Kendi geliştirdikleri metotlar da ‘güzel oyun’ dersi vermekten geri kalmıyorlar. Her antrenman öncesinde bir futbol kelamı üzerine tartışmalardan tutun da küfür edenin cezalandırılması, sonuç ne olursa olsun rakibi tebrik etme ve golü atanın değil de asisti yapanın ödüllendirilmesi gibi yazılı olmayan ‘Karaçay Kuralları’ var acemi antrenörlerin lugatında. Gerçi Soner biraz esprili bir dille asiste verilen ödülden şikayetçi oluyor: “Kaleye şut atmaz oldular!”

Bu arada sadece futbola yeteneği ve merakı olanlara yer yok Karaçay’da. Kendi imkanları ile derledikleri kütüphane ve düzenledikleri saz kurslarıyla futbol dışı kalan çocuklara da kucak açıyorlar. Kısaca Karaçay Gençlik Spor, dört doğru pastan daha fazlasını yapıyor gole ulaşmak için. Biraz destekle daha büyük başarılara ulaşmaları işten bile değil. Tabii ki onlar için başarı şampiyonluk değil. Uyuşturucu batağından ‘Umudun Takımına’ yapılan her transfer, müzelerine koydukları bir kupa onlar için.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce