“Juventus’un 10 numaralı formayı Pogba’ya vermesi pek doğru değildi. Şunu çok iyi biliyorum ki o bir 10 numara değil, o ikinci forvet gibi oynayamaz. Ben ona her zaman ileri gitmesi için özgürlük veriyorum ve bunu yapmaya devam edeceğim ama Pogba bir orta saha oyuncusu ve defansif anlamda da çalışması gerekiyor. Bunu yapmaktan çok hoşlanmıyor ama takım için buna mecbur.”
Fransa milli takımının son 30 yıldaki uluslararası serüveni çok bilindik iki hikâyenin bileşiminden oluşur. 80’li yıllarda 10 numara Platini’yle arka arkaya iki Dünya Kupası yarı finaliyle birlikte Euro 1984’ü kazanan Fransa’nın 15 yıllık bir ara sonrası bir başka müthiş 10 numara Zidane’la elde ettikleri bu rolün Les Bleus için önemini ortaya koymaya yetiyor. Ama Fransa teknik direktörü Didier Deschamps’ın Pogba için kurduğu yukarıdaki cümleler konuyla alakalı beklentilerin farklı bir şekilde ortaya çıkmasına neden olabilir.
Socrates‘in bu ay yayımlanan özel Euro 2016 20 Genç Yıldız ekindeki Paul Pogba yazısına yukarıdaki Deschamps alıntısı ve devamıyla başlamıştım. Zira genellikle Juventus’takinden çok daha farklı bir Pogba izlediğimiz Fransa Milli Takımı’nda bu değişimin altını biraz da bu cümleler dolduruyordu. Açılış maçında Dimitri Payet’nin son dakikada attığı golle Romanya’yı 2-1 mağlup eden Fransa’nın 90 dakika boyunca gösterdikleri de bu cümlelerle fazlasıyla örtüşüyor gibi görünüyor.
Maça beklenenden bir değişik hamleyle giren Deschamps, son hazırlık maçlarında sürekli 11 oynattığı Kingsley Coman’ı keserek, şans vermemesi hâlinde daha çok eleştiri alacağı Antonio Griezmann’la başladı. Maçın başında sahaya hazırlık maçlarında sürekli oynadığı 4-3-3’le dizilen ve Payet-Griezmann’ı kenarlara gönderen Fransız hoca, maç başladıktan kısa bir süre sonra Griezmann’ın öne çıkışı ve Payet’in ortaya doğru kayışıyla beraber dört merkezli bir 4-4-2’ye döndü.
Sahada ilk yarı boyunca bazı değişimler gerçekleşiyordu ama değişmeyen tek bir şey vardı: Paul Pogba’nın yeri ve rolü. Juventus’takinin tersine maça sol değil de sağ içte başlayan genç oyuncu, Deschamps’ın “Defansif anlamda da çalışmalı” sözünü doğrularcasına savunma rolü içinde, topla çok fazla kat etmeye çalışmadan N’Golo Kante’ye yardımcı olmaya çalışıyordu.
Kullanmadı ama kazandı
Pogba dün gece 50 isabetli pas yaptı fakat bunların sadece 16 tanesi üçüncü bölge, yani Romanya’nın savunma alanındaydı. Hiç şans yaratamadı (kilit pas). Ceza sahasına hiç top atamadı ve daha da önemlisi ceza sahasına pek girmeye çalışmadı. Fakat savunma anlamında da elinden gelen her şeyi yapmaya çabaladı ve 12 top kazanarak bu anlamda hem Fransa’nın hem de maçın en verimli oyuncusu oldu.
İlk ve tek 90 dakika bununla ilgili kesin hükümler kullanmak için biraz erken olabilir ama Euro 2016 Platini ve Zidane sonrasında beklentilerin aksine Pogba’nın parlama ve Fransa’yı taşıma turnuvası olmayabilir. Romanya’ya karşı bile kaleye bu kadar uzak görünen ve hücum istatistiklerinde çok etkisiz kalıp savunma performansıyla öne çıkmaya çalışan, hatta zaman zaman Matuidi’den bile pozisyon alma konusunda (rakip kaleye mesafe) geride kalan Pogba bu rolü bir başkasına devredebilir.
Son dönemin en yaratıcı oyuncularından biri
Romanya’ya attığı gole kadar Fransa’nın açık ara en iyi oyuncusu olan Dimitri Payet, o muhteşem golden sonra tek maçla farklı bir mertebeye çıktı ve oradan kolay kolay aşağı inmeyecek gibi görünüyor. Takımın diğer golünde de asist yapan Payet, son iki sezon itibarıyla pozisyon hazırlama ve yaratıcılık anlamında çok farklı bir seviyeye çıktı. O, şu anda bu konuda dünyanın en iyilerinden biri.
Payet, Romanya maçında gol ve asistinin arkasında çok daha özel bir şeye de imza attı. Maç boyunca takım arkadaşlarına 8 şans yaratan (kilit pas) Fransız, bu performansıyla Avrupa Şampiyonaları tarihinde de oldukça önemli bir yere geldi. 2012’deki Wesley Sneijder ve Mesut Özil’den sonra üç oyuncuyla birlikte, bir maçta en çok şans yaratan oyuncu olan Payet’nin bu performansı rastlantı değil.
Bu sezon Premier League’de de maç başına 4 kilit pas atan orta saha, bu istatistikte Mesut Özil’in (4.2) hemen arkasında ikinci sırada yer alıyordu. Premier League’deki ilk sezonunda genellikle çok farklı tempo nedeniyle sallanan ve sıkıntı yaşayan oyuncular içine girmeyen Payet’nin sezonu 9 gol, 12 asistle tamamlaması West Ham’ın yaptığı sürpriz çıkışı fazlasıyla destekliyordu. Öyle ki onun sakatlandığı ve 7 maç kaçırdığı dönemde sadece 1 galibiyet alabilen West Ham ligin en düşük bütçeli takımlarından biri olarak Payet’nin muazzam sezonuyla birlikte ligi 7. sırada tamamladı ve Avrupa’yı son haftalarda kaçırdı!
Marsilya’da da harikaydı
Ama Payet bunu sadece West Ham’da yapmadı. Marsilya’daki son bir senesi de benzer nitelikteydi. Zaten dikkatleri çekmesini sağlayan sezon da o sezondu. 2014-15’te Ligue 1’de takım arkadaşlarına maç başına 3.6 şans yaratan ve ikinci sıradaki Walid Mesloub’a (2.5) büyük fark atan Payet’nin yaptığı başka bir şey, ortaya acayip bir istatistik çıkarıyordu. Marsilya’daki o sezonu boyunca arkadaşlarına 135 şut pası veren Dimitri Payet’nin arkasında ikinci bulunan PSG’li Javier Pastore’de bu sayı sadece 56’ydı. Oyunu hücum anlamında tamamen domine eden, 17 asist yaparak asist kralı olan ve ortaya çılgın istatistikler koyan Dimitri Payet’nin bu oyun gücüne Marcelo Bielsa’nın tamamen ofansif sistemi elbette katkıda bulunmuştur. Fakat geçen sezon çok katı savunma oyunu oynamaya çalışan bir Premier Lig takımında da benzer performansın ortaya çıkışı ve Euro 2016’nın ilk maçı Dimitri Payet’nin yavaş yavaş A+ sınıfa çıkışını müjdeliyor olabilir…
Yeni 10 numara?
Didier Deschamps açıklamalarıyla ve görevlendirmeleriyle belli ediyor ki Paul Pogba onun 10 numarası değil ve bir süre daha olmayacak. Dün maça sol kanatta başlayıp sonrasında Griezmann’la Giroud’nun arkasına kayarak pozisyon olarak da 10 numara görünen ve maçın büyük bölümünde serbest oynayan Dimitri Payet bu oyuncu olabilir. Platini ve Zidane’dan sonraki oyuncu yoksa Dimitri mi sorusunun cevabı Fransa’nın Romanya’ya karşı gösterdiği arızaları ne kadar giderebileceğine bağlı. Fakat 29 yaşındaki yaratıcı orta saha önümüzdeki dönemde 25-30 milyonluk en az bir transferi şimdiden garantiledi gibi. Fazlasının olup olmayacağını görmek içinse İsviçre ve Arnavutluk maçlarını beklemek gerekiyor.
