Football Association Challenge Cup ya da yaygın kullanımı ile FA Cup, sadece İngiltere’de değil tüm dünyadaki en köklü ve saygın futbol organizasyonlarından biri. Günümüzde yerel kupa maçları normal sezonda vaadedilen rekabetin yanına bile yaklaşamazken, FA Cup’ın bu hissi ciddi anlamda koruduğunu söyleyebiliriz. Böyle görkemli tarihe sahip bir kupanın finali de hayli güzel maçlara sahne oluyor tabii ki. Maçı canlı olarak Wembley’de izleyenlerin sayısı da her zaman ciddi seviyelere varıyor. Tıpkı Arsenal ile Chelsea arasında oynanan 2017 FA Cup finalindeki gibi. Maçı 89.472 kişi yerinde izlemişti.
Bu akşam oynanacak FA Cup finalinin adı: Manchester United-Chelsea. İki takım da bu kupada çokça final oynadı. Bu finallerden ikisindeyse birbirleriyle karşılaştılar. 1994 ve 2007’de oynanan finallerden ilkini 4-0 Manchester United kazanırken, ikincisini ise Chelsea 1-0 kazanarak kupayı müzesine götürmüştü.
İlk Randevu
Manchester United ve Chelsea bir FA Cup finalinde ilk defa karşılaştıklarında takvimler 1994 yılının mayıs ayını gösteriyordu.
Bu maç, Wembley’de, 79 bin kişinin önünde oynandı. O gün Chelsea, tarihinde dördüncü kez bir FA Cup finaline çıkıyor, Manchester United ise 14. kez bu sahnede kendini göstererek bir FA Cup ‘ağır abisi’ olduğunu kanıtlıyordu. Maviler, 1993-1994 sezonunda taraftarın beklentisini karşılamanın çok uzağında kalmış ve ligi 14.sırada tamamlamıştı. Sir Alex Ferguson’un Manchester’ı ise sezonu Blackburn Rovers’ın sekiz puan önünde tamamlayarak müzesine bir şampiyonluk kupası daha ekleyeli sadece birkaç hafta olmuştu. İki takım için siyah ve beyaz kadar farklı geçen bu sezondan sonra sırada FA Cup finali vardı. Ya da İngilizlerin deyimiyle sadece “Cup Final”… Chelsea bu kupayı kazanarak taraftara tüm sezonun özrünü kabul ettirmek isterken, Manchester United ise olası bir galibiyetle şehre çifte bayram yaşatmanın peşindeydi.
Chelsea, aslında beklenenin aksine maça daha iyi başlayan taraftı. İlk 45 dakika için oyununu Manchester United’a kabul ettirmekte başarılı olmuşlarsa da pozisyon açısından kısır bir ilk yarı geride kalmış; Wembley’de eşitlik bozulmamıştı. Fakat 60. dakikadan sonrası Chelsea için bir kabustu. 9 dakika içinde, -ikisi de penaltıdan- yedikleri gollerle maçı bir hayli zora sokmuşlardı. Manchester United, üzerine bir de ikinci penaltıdan sadece üç dakika sonra savunmanın hatasıyla farkı üçe çıkarınca podyumun zirvesini iyiden iyiye garantiledi. Kırmızı Şeytanlar 90. dakikada attıkları golle farkı dörde çıkararak kutlamayı da başlatmış oldular.
İkinci Perde
İki takım 2006-2007 sezonu sonunda ikinci kez karşı karşıya gelirken bu karşılaşma bir taraftan tarihteki 126. FA Cup finali, diğer taraftan da yeni Wembley’de oynanan ilk FA Cup maçı olması açısından önemliydi.
Bu sezon Chelsea açısından bir anlamda başarılı bir yıl geride kalmışken, son haftalara kadar kovaladıkları şampiyonluğu kaybetmeleri açısından da talihsiz bir sezondu. Abramovich’in Chelsea’deki dördüncü sezonuydu ve Shevchenko, Obi Mikel, Kalou, Ballack gibi oyuncuları da kadrolarına katarak iddialı olduklarını sezon başında göstermişlerdi. Nitekim, Şampiyonluk yarışını da son haftalara kadar götürmüşlerdi. İlk olarak Şubat ayının sonunda Arsenal’ı yenerek Lig Kupası’nı kaldırdılar. 19 Mayıs günü FA Cup finalinde Manchester United’ı da yenerek sezonu çifte zaferle kapattılar. Ligin 36. haftasında Arsenal ile berabere kalmaları ise onlar adına ligin dönüm noktasıydı çünkü o maçın ardından şampiyonluğu Manchester United’a kaptırmışlardı.
Manchester United’ın üzerinde ise bu maça çıkarken önceki üç sezondan çok daha başarılı günleri geride bırakıyor olmanın mutluluğunu vardı. Kırmızı Şeytanlar, elbette Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Milan’a elenmenin burukluğunu yaşamıştı ancak sadece birkaç gün sonra gelen Premier Lig şampiyonluğu bunu unutturmak için yeterli oldu. Manchester United, belki sezonu Chelsea’nin altı puan önünde bitirerek ipi göğüsledi ama FA Cup’ı da Chelsea’ye kaptırdılar.
Tarihin 126.FA Cup finalinde maçın ilk 20 dakikası iki takım için de yaratıcılıktan uzaktı aslında. Öyle ki ilk tehlikeli pozisyon Drogba’nın 27 metreden kaleyi denediği ve az farkla dışarı giden şut oldu. Bir başka tehlikeli pozisyon içinse 10 dakika daha beklemek gerekti. Bu kez deneyen isim Frank Lampard’tı fakat o da Van der Sar’ı geçemedi. Kırmızı Şeytanlar’ın pozisyona girmekte çok zorlandıkları bir maç geride kalıyordu. Hatta gole en yakın oldukları anların, Wayne Rooney’in ofsayta yakalandığı iki pozisyon olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Aslında ikinci yarıda da durum pek değişmedi. İki takım zaman zaman tehlikeli pozisyonlar izlettilerse de 90 dakikada eşitlik bozulmayınca uzatmalara gidildi. Uzatmaların düğümünü çözen isim ise 115. dakikada Fildişi’li yıldız Didier Drogba oldu ve Maviler’i sekizinci FA Cup zaferine taşıdı.