Hem Barcelona hem de Juventus, sekizinci kez Avrupa’nın bir numarası olmak için mücadele verecek. Barcelona, bugüne kadar oynadığı yedi finalin dördünde mutlu sona ulaştı. Juventus ise bu konuda rakibi kadar başarılı değil. İtalyan temsilcisi, yedi kez yükseldiği finalde sadece iki kere kupayı kaldırabildi. Barcelona, İtalyan takımları ile iki kez finalde oynarken; 1992’de Sampdoria’yı 1-0’la geçmesini bilmiş, 1994’teki unutulmaz finalde ise Milan’a 4-0 mağlup olmuştu. Juventus ise oynadığı yedi finalin sadece birinde İspanyol takımları ile karşılaştı. 1998’deki Real Madrid-Juventus maçının kazananı, Mijatovic’in golüyle Real Madrid olmuştu.
Barça, Şampiyonlar Ligi’ni de kazanırsa eğer tarihinin ikinci üçlemesine imza atmış olacak. Takım, 2008-2009 sezonunda da üç büyük kupayı müzesine götürmeyi başarmıştı. Tıpkı rakibi gibi ligi ve kupayı çoktan cebine koymuş olan Juventus ise, finali kazanması durumunda bir ilki daha kulübün tarih sayfalarına işleyecek. Siyah-beyazlıların geçmişinde bu üç büyük kupanın kazanıldığı bir sezon yok!
İki takımın kadrosunda da daha önce Şampiyonlar Ligi finali oynamış oyuncular mevcut. Bu alanda da Barcelona, rakibine üstünlük kurmuş durumda. Messi, Busquets, Iniesta, Xavi, Pique, Pedro ve Dani Alves, Barça kadrosunun final tecrübesi olan isimleri. Juventus’un kadrosundaki ‘tecrübeli’ sayısı ise beş. Bu isimler; Buffon, Pirlo, Morata, Tevez ve Evra. Esas ilginç olan ise, Barcelonalı futbolcuların daha önceki finallerinin de aynı forma altında olması. Juventus’ta ise bu şerefe nail olan tek isim Gianluigi Buffon. İtalyan futbolunun yaşayan efsanesi, 2003’teki Milan-Juventus finalinde de ‘Yaşlı Hanımefendi’nin kalesindeydi.
İtalyan ve İspanyol takımları, daha önce altı kez finalde karşı karşıya geldi. 1957’de Real Madrid-Fiorentina ile başlayan çekişme, bir sene sonra Real Madrid ile Milan arasında oynanan finalle devam etti. Bu iki finali de dönemin söz sahibi takımı Real Madrid kazandı. İtalyanların yüzü ilk ke 1964’te ‘Grande Inter’ ile güldü. Rakip yine Real Madrid’di ama kazanan İtalyanlar olmuştu. 70’li ve 80’li yıllarda aynı zamanlı final oynayamayan iki ülkenin takımları, 1992’de Wembley’de bir kez daha en büyük olmak için mücadele etti. Barcelona-Sampdoria arasındaki maçı, Koeman’ın nefis frikik golüyle kazanan Barcelona, ilk kez Kupa 1’i müzesine götürüyordu. Aynı Barça, iki sene sonra ise Milan karşısında bir hezimet yaşamış ve 4-0’la rakibine boyun eğmişti. Son ‘İtalya-İspanya Düellosu’ ise 1998’de Real Madrid ve Juventus arasında yaşandı ve Real, 1-0 ile 32 yıllık hasretine son verdi. Şu istatistiği de es geçmeyelim; 1996’da Milan ile Ajax arasında oynanan finalden beri büyük futbol ülkelerinin (İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya) tahakkümü söz konusu finallerde. Sadece 2004’te Porto ile Monaco’nun karşılaştığı finalde pek de söz sahibi olmayan ülkelerin takımları sahne almış. Geri kalan finaller hep ‘abilerin’ imzasını taşıyor.
Antrenörler açısından da ‘İspanya-İtalya’ mücadelesine sahne olacak bu final. Finaller tarihinde pek de rastlanmayan bir karşılaşma bu aslında. İlk kez kupanın taze vakitlerinde, 1957’deki Real Madrid-Fiorentina maçıyla başlıyor hocaların kapışması. Real’in başında José Villalonga Llorente, Mor Menekşeler’in kulübesinde ise Fulvio Bernardini var bu finalde. Kazanan ise Llorente olmuş. Yıllar sonra, 2005’te oynanan unutulmaz Milan-Liverpool maçında da yine bir ‘İtalyan-İspanyol’ patronların karşılaşması karşımıza çıkıyor ve malumunuz kazanan yine İspanya oluyor. İtalyanların bu alandaki tek galibiyeti de 2007’de oynanan Milan-Liverpool maçında. Ancelotti, iki sene evvel trajik bir şekilde kaptırdığı kupayı, Benitez’in elinden almasını biliyor ve Milan’ın son büyük dönemine de noktayı konduruyor.
2006 Dünya Kupası Finali’nde Zidane’ın kafasına tanıklık eden Berlin Olimpiyat Stadı, ilk kez Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yapacak. Stadyum açısından birçok ülkeyi mest eden Almanya’nın sekizinci ev sahipliği olacak bu final. İlk kez 1959’da oynanan Real Madrid-Stade de Reims finaline, Stuttgart’taki Neckarstadion ile ev sahipliği yapan Almanya, 1979, 1988, 1993, 1997, 2004 ve 2012’de de şampiyonun belirlendiği ülke olmuştu.
Türkiye adına finali daha da enteresan kılan isim Cüneyt Çakır’a gelirsek… Çakır, Barcelona’nın Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı üç maçta düdük çaldı. Bu maçların ilki, Barcelona’nın, Rubin Kazan ile 1-1 berabere kaldığı 21 Eylül 2010 tarihli maçtı. İkincisi ise Barcelona’nın en şaşalı dönemindeki sayılı hayal kırıklıklarından biri olan 2-2’lk Chelsea maçı oldu. Bu maçta Barcelona, kupaya yarı finalde veda ediyor, Cüneyt Çakır ise Torres’in Barcelona ağlarını havalandırdığı goldeki deparıyla hafızalara kazınıyordu. Cüneyt Çakır ile Barcelona’nın yollarının kesiştiği son maç, Ekim 2012’de oynan Benfica mücadelesi oldu. Barcelona, 2-0’lık skorla Çakır’ın yönetimindeki ilk galibiyetini almıştı. Juventus ise Cüneyt Çakır’ın yönetiminde %100’lük galibiyet oranı tutturdu! Kasım 2012’de Chelsea ile oynayan Juventus, Cüneyt Çakır’ın düdük çaldığı maçı 3-0 kazanmayı başarmıştı.