Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolHababam Sınıfı Sınıfta Kaldı

Eskişehirspor, Süper Lig'e geri dönme şansını penaltı noktasında kaybetti. Kırmızı siyahlı ekibin Göztepe maçıyla mutsuz sona ulaşan bir yıllık 1. Lig macerasını Alican Döşer yazdı.

Sezonun 8. haftası, yer Doğanlar Stadı. İzmir’e namağlup gelen Eskişehirspor, Göztepe karşısında 5. dakikada bulduğu golle 1-0 önde. Dakikalar 10’u gösterdiğinde penaltı kazanan takımda Semih Şentürk topu beyaz noktaya çoktan koydu ve işte ne olduysa orada oldu.

Adeta her şey Semih’in İzmir’de kaçırdığı penaltıyla başladı, her şey Semih’in Antalya’da kaçırdığı penaltıyla sona erdi. Üç buçuk saat süren o maçın son saniyelerindeki penaltı kaçtıktan sonra ellerimi cebime koyup, hayallerime bir kez daha veda ederken sırtımı çoktan dönmüştüm sahaya. Arkamdan gelen gol sesi Göztepe’nin hasretini dindirirken yaşadıklarımı kelimelere dökebileceğimi tahmin ediyorsanız ya da insanların yüzlerindeki ifadeleri betimleyebileceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Hababam Sınıfı Uyanıyor

Ağlayacağımızın belli olduğu bir filmin sonu gibiydi oysa başlangıç. Tüm imkânsızlıklara, yönetimsel ihanetlere rağmen şehirde oluşturulan direniş havası, küme düştükten sonra dirilişe dönmüştü bile.  Verilen sözler Süper Lig seviyesindeki yıldızların takıma katılmasını sağlıyor, 80 milyonluk borç unutuluyor, insanlardaki umut galibiyetlerle perçinleniyordu. Sezonun 37. maçına kadar, şehirde yaratılan Kuvâ-yi Milliye ruhu hiç bozulmadı. Çoğu futbolcu aylarca maaş alamayacaklarını bilerek değil, kulüpten eski alacaklarını hiçe sayıp sahaya çıkacaklardı. İlk mağlubiyette de üst üste puan kayıplarında da tribünlerden çıt çıkmadı. Taraftar tüm bunlara, sene içerisinde sadece bir defa müdahale etti. Sonrasında siyasi sebeplere bağlanılmak istenen olaylar döngüsünde bir hoca değişikliğine gidildi. Tek istenen takımın geleceğiydi ve doğru tepki doğru zamanda gösterilmişti.

Devre arasında transfer yasağıyla karşı karşıya kalındı, atlatıldı. Silinen 3 puan söz konusu dahi olmadı. Sonraki teknik direktör ligi 13 maçta 5 galibiyetle bitirdi. Kariyerliydi kendisi, taraftar hâlâ inanıyordu. En kritik maçlarda kayıplar yaşandı; yani Eskişehirspor, Eskişehirspor gibi davranıyordu. Fakat takım buralardan üç kez üst üste şampiyonlukla çıkmıştı. Şehirdeki inanç bir gram bile azalmamıştı. Bizim için ikinci bir ihtimal dahi yoktu.

Hababam Sınıfı Güle Güle

Her şey 11 dakika ya da 11 metre kadar yakın ve bir o kadar da uzak olabiliyor. Bir taraftar Tükenmiş Nefeslere bestesini Hababam Sınıfı melodisine benzetmişti, yavaş çalınca hüzünlendiren, hızlanınca sevindiren. Biz şampiyonluğu Sinan’a Edizlere armağan edeceğimizi bitime 11 dakika kala söylerkenki mutluluk, o beyaz noktanın kale çizgisi üzerine uzunluğu olan 11 metrede yerini hüzünlü tarafına bıraktı. İçerisinde barındırdıklarıyla bizim için Hababam Sınıfı gibi başlayan sezon, Hababam Sınıfı gibi sona erdi. Sınıfta kalmıştık, uyanmıştık ama veda ettik.

Türkiye, Göztepe’yi bizden daha çok mu istedi? 2008 finallerindeki Eskişehirspor taraftarı algısı kayıp mı oldu? Çok mu düşman edindik? Bunlar uzun uzun eleştiri ve öz eleştiri yapabileceğimiz konular. Sizler hâlâ bunlara ya da kaybettiğimize üzüldüğümüzü mü düşünüyorsunuz? Ya da kadronun dağılacağını, astronomik bir borcumuz olduğunu bildiğimize mi? Burada da yanılıyorsunuz. Birçok insan buraları gördü, daha kötülerini de. Ama romantizmin en ağır bedeli, bize bir jenerasyona mal oldu. Bir nesil, insanların gözleri önünde Eskişehirspor’dan uzaklaştı. Sizler göz açıp kapayınca kadar bu takım kümeler düştü. Okullarda “Eskişehirspor kaçıncı ligde oynuyor?” şakalarına maruz kalan çocuklar oysa sadece 5 sene önce UEFA kapısı aralamıştı. Zamanında hak ettiği yere dönen takımın bunları tekrar yaşayabilme travması kolay atlatılabilecek bir şey değil. O yüzden söylediklerim, Eskişehir belediyeleri dev ekranda basketbol maçı yayınlamadı diye oh olsun çekenlerin anlayabileceği bir şey hiç değil.

İşte o gün bu duygularla, kurtuluşa 11 dakika ya da 11 metre farkla üzüntüden hüngür hüngür ağlayan taraftar elbette tekrar ayağa kalkacak, takımı da kaldıracak. Her zamankinden daha ağır içimize oturan o his, daha zor bir mücadeleyle sona erecek. Çünkü Karşıyaka’nın Özgür Soylu’ya, Bandırmasporluların Beter’e götürdüğü gibi kupayı taşıyacağım bir yerim var benim de. Birçoğumuzun var. Dilimizde yarım kalan şarkılarımız var, şehrinin takımına sahip çıkmayı öğreteceğimiz bir nesil, verilen sözler ve edilen yeminler var. 11 dakika ya da 11 metre umurumuzda değil, 11 yıl sürse de değişmeyecek, üzerinden geçinmeye, isminden fayda sağlamaya çalışacaklara rağmen sevgimiz var. Melih Kibar’ın şarkısı hâlâ kulaklarımda, duygusal başlayacak, mutlu bitecek ve biz şampiyonluğu onlara hediye edeceğiz.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce