Gianluigi Buffon (Juventus)
Donnnarumma’nın Juventus maçındaki son saniye kurtarışı ya da Perin’in saçları uçuşarak yaptığı refleks gösterileri, bu iki genç kaleciyi 2016 yılı için ön plana çıkarmamıza neden olabilirdi. Ama 40’ına merdiven dayayan Gianluigi Buffon, hala onlardan bir adım önde olduğunu tekrar gösterdi. Yazın oynanan Avrupa Şampiyonası’ndaki performansı kadar tempolu kurtarışlar zinciri sunmasa da özellikle Şampiyonlar Ligi’nde takımını ipten aldığı anlar oldu. Juventus, bazen Barzagli bazen de Bonucci’den yoksun bir savunma hattı ile oynamak zorunda kalsa da Serie A’da geride kalan 17 maç sonunda en az gol yiyen takım. Savunmanın lideri Buffon’un bunda payı büyük. Zaten İtalya Futbol Federasyonu’nun, o yılın en iyi futbolcusuna verdiği Pallone Azzurro’da da ilk sırayı alıp ödülü 2013’ten sonra bir kez daha kazanarak hala en tepede olduğunu kanıtladı.
Alessio Romagnoli (Milan)
Romagnoli, Roma’da kendinden bahsettirmeye başladığı dönemden beri efsane savunmacı Alessandro Nesta ile mukayese ediliyor. 21 yaşındaki genç stoper, belki bu mukayeseden belki de tecrübenin en ihtiyaç duyulan bölge olan savunmanın göbeğinde yer aldığı için geçtiğimiz sezonlarda ‘hayal kırıklığı’ sınırında geziniyordu. Fakat bu sezon, değişen imajıyla birlikte yavaş yavaş olgunlaşmaya başlayan futbolu, Milan’ın zirveyi zorlayacak performansında önemli rol oynadı. Üzerinden atmaya başladığı sakarlığı ve Donnarumma ile uyumu, İtalya Milli Takımı için de umut veriyor. Solak olması, dönemin futbolu için ‘seçilmiş’ potansiyelini arttırıyor. Rakamlar da bu seneki doğru oyununu kanıtlıyor. Juventus’u hem ligde hem de İtalya Süper Kupası’nda yendikleri maçta dengeli ve hatasıza yakın oynadı. Milan savunmasının maç başına en çok top uzaklaştıran oyuncusu konumunda ve performansı böyle devam ettiği takdirde yaşlanan milli takım savunmasının yerini devralacaklar listesinin başında gelecek.
Kostas Manolas (Roma)
Roma, 2013-2014 sezonundan beri edindiği Juventus’u kovalama ‘adetini’ sürdürürken, olumlu katkılardan biri de Yunan stoperden geldi. Juventus’tan sonra ligin en az gol yiyen takımı olan Roma’nın savunma hattındaki en tecrübeli isim olan Manolas, rakip hücumları püskürtme işini üstlenirken, 1-0 kazandıkları Milan maçındaki gibi ‘özel’ performanslar göstermeyi de ihmal etmedi.
Dries Mertens (Napoli)
Belki de ligin en iyi pas takımı olan Napoli, buna rağmen Polonyalı golcü Arkadiusz Milik’in sakatlığından sonra hücumda bocaladı. Bu dönemde rakip kaleye top taşıma açısından en öne çıkan isim, Belçikalı Mertens oldu. Genelde kenardan gelse de, oyuna girdikten sonra gözle görülür farklar yaratan kanat oyuncusu, antrenör Maurizio Sarri’den formayı kaptı ve ligin son üç maçında sekiz gol attı. Bunların en akılda kalanı, Torino maçındaki dört golü oldu. Merterns, 11 golle Serie A krallık yarışında dördüncü sırada.
Federico Bernardeschi (Fiorentina)
Ligin geç açılanlarından biri de Fiorentina’nın yıldız adayı 10 numarası Bernardeschi oldu. Geçtiğimiz sezonki performansı onu Euro 2016’ya kadar taşımıştı ama yeni sezona biraz tutuk başladı. Fiorentina’nın dalgalı performansını da unutmamak lazım tabii. Fakat son haftalara doğru toparlanan Bernardeschi, özellikle Napoli ile oynadıkları ‘düelloda’ takımın yıldızı sıfatını layıkıyla taşıdı. Gian Piero Ventura’nın “Yeni İtalya’sında” başrol adaylarından biri olan 10 numara, Napoli’ye attığı iki golün dışında, Zarate’ye yaptığı harika asist ile maçı izlemeye gelen Fiorentina efsanesi Giancarlo Antognoni’nin de alkışını aldı. Bu maçtan sonra Avrupa transfer piyasasında tekrar gündeme gelen Bernardeschi, 9 golle takımın en golcüsü durumunda. Dripling halinde çıkardığı tehlikeli şutlar en büyük özelliği. Topu ayağında fazla tutması ve kanatta mı yoksa forvet arkasında mı daha yararlı olur tartışmalarını aşarsa, ikinci yarıda daha da iyisini yapabilir.
Sami Khedira (Juventus)
Khedira, Juventus’a geldiğinde bu kadar kilit bir rol oynayacağı pek de tahmin edilmedi ama o, istikrarını korumaya devam ediyor. Marchisio’nun geçen sezondan kalan sakatlığında ve Pjanic’in alışma döneminde, Juventus orta sahasının öne çıkan elemanlarından biriydi. Marchisio’nun görevi olan rakip ceza sahası koşularını özellikle sezonun başındaki karşılaşmalarda sık sık tekrarlardı. Takipçiler Roma ve Milan’a karşı oynanan kritik Serie A maçlarında Juventus orta sahasının en iyisiydi.
Franck Kessie (Atalanta)
Gian Piero Gasperini’nin Atalanta’sı kuşkusuz ligin ilk bölümünün en büyük sürprizi oldu. Genoa döneminden beri 3-4-3’ü ile zaman zaman beklenmeyen çıkışlar yapan Gasperini, Atalanta’da da şimdilik fena gitmiyor. Takımda Alejandro Gomez ve Andrea Petagna gibi dikkat çeken isimler yer alsa da şu ana kadarki ‘kazanan’ Fildişili orta saha oyuncusu Kessie. Orta sahanın yükünü çeken ve rakip savunmayı da rahatsız etmekten geri kalmayan Kessie, altı golle takımın en golcü ismi ve şimdiden transfer dönemi için Serie A büyüklerinin radarına takılmış durumda.
Marek Hamsik (Napoli)
Walter Mazzari’nin şampiyonluğa oynayan Napoli’sinde kilit isimlerden biri olan Hamsik, yavaş yavaş yerinde saymaya başlamıştı ki bu sezon imdadına yetişti. Jorginho’yla birlikte orta sahada önemli işlere imza attı ve Mazzari dönemindeki temposunu yakalamış gibi görünüyor. Golcü kimliğini uzun süredir göstermeyen Hamsik, şimdiden ligde beş gole ulaştı. Şampiyonlar Ligi’nde Benfica ve Beşiktaş maçlarındaki golleri de puan getirdi. Aynı zamanda yedi de asisti bulunan Slovak yıldız, asist krallığında da Caljon ve Felipe Anderson ile liderliği paylaşıyor.
Edin Dzeko (Roma)
Geçtiğimiz sezonun hayal kırıklıklarından biri olan Dzeko, hazırlık döneminden itibaren eski günlerine döneceğinin sinyalini vermeye başlamıştı. Nitekim öyle de oldu… İlk 10 Serie A maçında 9 gol attı. Avrupa Ligi’nde de Viktoria Plzen’e attığı gol ‘eski Dzeko’ stiline son derece uygundu. 13 golle krallık yarışında ikinci sırada bulunan Boşnak forvet, Roma’nın zirve sevdasındaki en büyük silahı olmaya devam edecek.
Mauro Icardi (Inter)
‘Karmaşanın takımı’ Inter’in sansasyonel adamı Mauro Icardi, hem gol attı hem de tartışıldı. Inter’de kaptanlık pazubandının ona verilmesi ve otobiyografisinde taraftarlarla ilgili yazdıkları, onu zora soksa da ikişer ikişer atmaya devam etti. Empoli, Pescara, Torino, Crotone, Fiorentina ve Lazio maçlarında ikişer gol attı. Özellikle ‘davalısı’ Maxi Lopez’e karşı oynadığı Torino karşılaşmasında psikolojik olarak eleştirilere pek de kulak asmadığını gösterdi. Toplamda 14 golle şu anki Serie A gol kralı olan Icardi, takımı kör topal ilerlese de gol atmaya devam etmesi muhtemel…
Andrea Belotti (Torino)
Uzun süredir santrfor sıkıntısı yaşayan İtalya Milli Takımı, sonunda istediğini alacak gibi. ‘Horoz’ lakaplı genç golcü, klasik bir İtalyan forvetin taşıması gereken özelliklerin neredeyse hepsine sahip. Karambolde doğru dokunuşu yapabilen, şut atabilen ve kafa toplarında rakibin zayıf anını yakalayabilen Belotti, oynadığı 16 maç sonunda attığı 13 golle şimdiden geçtiğimiz sezondaki performansını solladı (35 maç 12 gol). İtalya Milli Takımı’nda da yavaş yavaş yerini bulan 9 numara, golcülüğünün yanında hücum ortağı Adem Ljajic’le de iyi bir iletişim halinde. Milan, Roma, Juventus ve Inter ağlarını havalandırarak ‘küçük maçların golcüsü’ olmadığını da kanıtlamış gibi. ‘Horoz ibiği’ sevincini, kalan haftalarda da izleyeceğiz…
