Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer SporlarSaha DışıDoping Gerçeği

Türkiye'de spor karanlık günlerden geçiyor. Mart sayısında Süreyya Ayhan, Yücel Kop ve dönemin tanıkları doping hakkındaki görüşlerini Socrates'e anlatmıştı.

Türkiye’de spor karanlık günlerden geçiyor. Londra 2012 Olimpiyat Oyunları sonrası atletizm başta olmak üzere birçok sporda arka arkaya patlayan doping skandalları gündemde geniş yer buldu. Özellikle de 1500 metrede yaşadığımız hayal kırıklığı büyüktü. Altın madalyanın sahibi Aslı Çakır Alptekin biyolojik pasaportundaki anomaliden ötürü ceza aldı. İkinci kötü haber ise o gün Aslı’nın arkasında gümüş madalyayı alan Gamze Bulut’tan geldi. Bugün çıkan haberler Gamze’nin de madalyasını kaybedeceği yönünde.

Türkiye, 1500 metrede bu filmi daha önce görmüştü. 2002’de Avrupa Şampiyonu olan Süreyya Ayhan, 2003’te Dünya Şampiyonası’nda ikinci olmuştu. Fakat 2004 Olimpiyat Oyunları öncesi WADA (Dünya Anti Doping Ajansı) görevleriyle yaşadığı kriz sonrasında doping ihlalinden iki senelik ceza almıştı. Daha sonrasında 2007’de cezadan dönüşünde hazırlandığı Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan testlerde kanında iki yasaklı maddeye (stanozolol ve methandienone) rastlanmış ve ömür boyu men cezası almıştı. Socrates‘in Mart sayısında bütün bu süreci dönemin tanıklarına sormuş, Süreyya Ayhan Kop ve Yücel Kop da dahil olmak üzere başrollerinden hikayedeki inişleri ve çıkışları dinlemiştik. Londra 2012 öncesi Aslı Çakır Alptekin’e danışmanlık yaptıklarını ifade eden Süreyya Ayhan ve Yücel Kop, dönemin öteki tanıklarıyla birlikte doping hakkındaki görüşlerini de anlatmıştı. İşte dosyadan ufak bir bölüm:

Süreyya Ayhan: Madalyonun iki yüzü var ama kimse ikincisini konuşacak cesarette değil. Böyle bir gerçek var dünyada. Bilinçli olarak, planlı programlı yapılıyor doping. Bizim ülkemizde de doping gerçeği var ama bilinçsizce yapılıyor. Duyulan her şeyi yapıyor sporcular. “Bu bilinçli yapılsın, destek verin” demiyorum ben. Kesinlikle spor temiz yapılmalı. Ama böyle de bir gerçek yokmuş gibi davranılmamalı. Bu yapılıyor.

Milli atlet Süreyya Ayhan.

Murat Ağca (Gazeteci): Türkiye’de dopingin patlamasının sebebi öyle çok ulvi değil. Tamamen, bir dönemde belli insanların belli ilaçları Türkiye’ye getirip “Bunlar bir şey yapmıyor, Ali de içiyor Veli de içiyor” diyerek birilerine pazarlamasından geçiyor. Bunları, ceza alan sporcuların hepsi bilir. Antrenörleri de bilir, federasyon başkanları da bilir. Halter, güreş ve atletizmde yaşanan süreçte yakalanan sporcuların kullandığı maddelere bakın; yüzde 70-80’i stanozolol ve onun metaboliti olan başka ilaçlar. Demek ki bir noktadan dağılmış. Birileri geliyor, “Üç ay öncesinde kullanacaksın, bu ek madde, bak Ruslara çatır çatır oynuyor” diyor. “Çıkmıyormuş, çıkmıyormuş” diye yayılıyor. Stanozolol, 1988’de Ben Johnson’un yakalandığı madde, aradan kaç sene geçmiş.

Tayfun Bayındır (Gazeteci): Ankara 19 Mayıs Stadı’nın protokol tribününün girişinde hemen karşısında sporcuların oturduğu bir kafe vardır. Hemn arkasında halter, boks, güreş ve jimnastik salonları yan yanadır. Hepsinin antrenman dışı görüştükleri yer bu kafedir. 200 metre ilerde de atletizm pisti vardır, onlar da çıkar buraya gelirler. İşte Anabolik Stereoid’lerin en fazla el değiştirdiği yer burasıdır. Her sporcu birbirine doping vermiştir burada. Daha da komiği, bütün bu ‘doping pazarı’nın olduğu yerin hemen yanında da Yunusların karargahı vardır. Ben bunu dönemin bakanlarına söyledim. Londra Olimpiyatları’na giderken, dönemin bakanı Suat Kılıç’a bunu anlattım, “Bakarız” dedi. Hatta bu esnada bir rapor geldi, ‘şu kadar madalya alacağız’ gibisinden. Kendisine, “Bunun yarısını alın, mesleği bırakacağım” dedim. Çünkü benim gibi birçok meslektaşım bilir burada neler döndüğünü. Kanıtlayamıyoruz sadece. Belki aralarında yasak olmayan ilaçlar da var… Ama ağırlıklı kısmının doping içerdiğini bilir konuşuruz. İşin ilginç tarafı; Süreyya Ayhan da, dopingle yakalanan güreşçilerimiz de, dopingle yakalanan haltercilerimiz de hep buralardan geçmişlerdir. Bu bir kader mi, ne yazık ki öyle görünüyor.

Mert Yaşar (Avukat): Burada Süreyya Ayhan’ın tek başına ceza alması önemli değil. Akdeniz Oyunları’nda da gördük, sonrasında gördük. Gerçekten, bizde devlet destekli kurumsal bir doping söz konusu.

Süreyya Ayhan: İnanın çoğu sporcu farkında bile değil. Antrenörü ne derse onu yapıyor bu konularda. Bilinçli olduğundan değil. Biz hakikaten cahiliz ya bu konuda. “Antrenörüm en iyisini bilir” durumu var. Kötülük aramayız hiçbir şekilde. Ben de öyleydim. Birçok sporcu antrenörüne güveniyor, sonunu düşünmeden bunu yapıyor. Çünkü bilmiyorsunuz, anlatılmıyor.

*İnan Özdemir ve İlhan Özgen’in hazırladığı bu dosyanın tamamı, Socrates‘in Mart sayısında yayımlandı. Tüm sayılarını temin edebileceğiniz satış bağlantıları için tıklayın!

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce