Ben Reiter şu sıralar Amerika’nın en çok konuşulan spor yazarlarından biri olabilir. Kendisi Sports Illustrated tarafından Houston Astros’un kayıp yıllarını araştırmak için görevlendirilmiş ve kulübün bir yenilenme süreci içerisinde olduğunu fark ederek bu konuyu yakın takibe almıştı. 2014 yılından bu yana geçen zaman Houston Astros’u hiç kimsenin tahmin edemeyeceği şekilde zirveye taşırken, Ben Reiter’ı da şu sıralar tüm dünyada en fazla konuşulan spor yazarlarından biri haline getirdi.
Sports Illustrated yazarı, takımı yakın takibe alarak yaptığı çalışmalar sonucunda Houston Astros’un yükselişini ön görerek derginin 2014 yılının 30 Haziran gününde yayınlanan sayısında, 2017 finalinde MVP seçilecek olan George Springer’ı kapak yapmış ve Houston’ın o dönemin genç yıldızlarının elinde nasıl yeniden yükselişe geçeceğini anlatmıştı. Bugünlerde çok konuşulan o kapağın üzerinde büyük puntolarla 2017 World Series Şampiyonu yazıyordu.
2011’de Jeff Luhnow’un GM olarak ekibe katılması ve ardından Sig Mejdal’ı karar bilimleri direktörü olarak takıma getirmesi yeni bir Moneyball hikayesi için tüm şartları yerine getiriyordu. Bu yıl gelen şampiyonluğun hemen ardından Sports Illustrated kapağında yine George Springer vardı. Fakat bu kez gelecek vadeden bir oyuncu olarak değil, şampiyonluğun mimarı olarak.
1 Kasım Çarşamba günü oynanan World Series yedinci maçı sonrası Dodgers Stadyumu’ndaki kalabalık ve gürültülü konuk takım soyunma odasından sigara ve şampanya kokuları yükseliyordu. İçeride çok büyük bir kutlama olduğu belliydi. Tüm bu gürültünün arasında Springer’ın ağzından şu cümleler dökülüyordu;
“Bu çok uzun bir yolculuktu… Bu takım üç yıl gibi bir süreçte oluştu ve bunun bir parçası olmak harika bir şey. Şu an, 2014 ve 2015 yıllarına dönüp baktığımda, inanılmaz şeyler hissediyorum.”
2010 ve 2014 arası Houston Astros için kayıp yıllardı. MLB’de art arda kötü sezonlar geçiriyorlardı ve mağlubiyet sayıları yüzü aşıyordu. Bu süreç aynı zamanda onların küllerinden yeniden doğmalarını sağlayacak ve devamında onları 2017’ye götürecek olan süreçti… Şimdi eski günlere dönüp biraz o sürece bakalım.
2010 yılında Drayton McLane, Houston Astros’un satılık listesine konulduğunu açıkladı. 2011’de Houston’lı iş adamı Jim Crane, kulübü satın aldı. Aynı yılın son aylarında takımın genel menajerlik koltuğuna Jeff Luhnow geldi. Luhnow, oyuncu geliştirme ve scouting konularında çok yetenekli bir GM olduğunu St. Louis Cardinals’da herkese göstermişti. Cardinals, Luhnow ile birlikte analitik ve matematiksel verilerin daha fazla ön planda tutulduğu bir takım haline bürünmüştü. Houston’a geldiği günden itibaren ekibi ile birlikte takımın gelecek planları için çalışmalara başladı. 2011 draft’ında ilk tur, on birinci sıradan Connecticut çıkışlı George Springer’ı seçtiler. Springer, aynı zamanda Connecticut’ın MLB draft’larında en yüksek sıradan seçilen mezunuydu.
2012 yılında ilk tur ilk sıradan, şimdilerde takımın bir diğer yıldızı olan Carlos Correa’yı seçtiler. 2013 yılında ise yine ilk sıradan, daha sonra 2015 yılında Philadelphia Phillies’e gönderecekleri Mark Appel’i aldılar. Tüm bu seçimler, verilen kararlar ve takıma eklenen yan parçalar onları bu yıl kazandıkları şampiyonluğa bir adım daha yaklaştırıyordu.
2014 yılının Nisan ayında George Springer takımda kalmış ve kendisi için artık beyzbolun zirve ligi MLB’de oynama zamanı gelmişti. 16 Nisan’da Minute Maid Park Stadyumu’nda, Kansas City karşısında ilk MLB maçına çıktı. Takım olarak, o yıl bu yükselişlerinin ilk sinyallerini vermeye başlamışlardı.
Uzun yılların ardından ilk kez iki sezon önce yeniden play-off’a dönen Astros için 2017 tam anlamıyla onların yılı oldu dersek yanlış olmaz. Normal sezonu ikinci sırada tamamlayan Texas ekibi, play-off’larda sırasıyla Boston Red Sox, New York Yankees ve finalde de LA Dodgers’ı 4-3 yenerek tarihindeki ilk şampiyonluğunu kazandı.
Hiç şüphesiz, gelecekte Houston Astros’un 2017 şampiyonluğundan bahsedilirken, en önemli etkenlerden biri olarak George Springer’ın adı geçecek. Bugün gidip bir Houston Astros taraftarından bu şampiyonluk ile ilgili bir şeyler anlatmasını isteseniz, emin olun söze “her şey onunla başladı” diye girecektir. Lunhow ve ekibi Houston’a katıldıklarında Springer henüz draft edilmişti ve MLB’de oynamasına iki yıl kadar daha süre vardı. 2012 yılından 2014 yılının Nisan ayına kadar Minor Lig takımlarında çok iyi performanslar sergiledi. Texas Ligi’nde All-Star seçilmeyi başarmış ve aynı sezon MVP ödülünü de kazanmıştı. 2012 sezonundan önce MLB.com tarafından gelecek vadeden oyuncular sıralamasında 84.sırada gösterilirken, 2014 yılında listede 18.sıradaydı.
2014 MLB sezonu başlamadan önce, ön sezon maçları sırasında Houston Astros, Springer için 7 yıllık, 23 milyon dolar değerinde eşsiz bir kontrat teklif ediyordu ve bu kontrat Springer’a maddi açıdan güvence sağlamasının yanında onun için MLB kapılarının da ardına kadar açılması anlamına geliyordu. Ancak henüz MLB’de hiç maç oynamamış olmasına rağmen bu kontratı reddetti. Bu yüzden de 2014 sezonuna yine bir Minor Lig takımı olan Oklahoma City Dodgers’ta başladı. O dönemlerde Springer’ın takas ile başka takıma gönderileceği bile konuşuluyordu. Hatta küçük bir Houston Astros taraftarı, Jeff Luhnow’a neden Springer’ın takımda kalması gerektiği ile ilgili bir mektup bile yazmıştı. Mektuptaki maddeler “Çünkü o benim en sevdiğim oyuncu ve bu takıma çok yararlı olacak” ile başlasa da belki de Springer’ın takım için önemini anlatır nitelikteydi. Springer da tüm bu beklentileri yanıtsız bırakmayarak Houston Astros tarihindeki ilk şampiyonluğun mimarlarından biri oldu.
Amerikan spor medyasındaki birçok insan Sports Illustrated kapağına çıkmanın sporculara kötü şans getirdiğine inanır. Hatta internette bu konu ile ilgili bir liste bile bulabilirsiniz. Gerçek olup olmadığı bilinmez tabii ama bu güne kadar belki de aksi yönde tek kanıt Michael Jordan iken, artık elimizde başka kanıtlar da mevcut; George Springer ve Houston Astros gibi…
[mailerlite_form form_id=2]