Tüm fikirleri ortaya dökelim. Jose Mourinho’nun takımını analiz etmek riskli iş. Yanlış bir sonuç çıkaranı herkesin içinde Google’a yönlendirebilir. Fakat tartışılmayacak bir durumdan bahsedebiliriz, ortada kötü bir tablo var. Geçen sezonu şampiyon olarak bitiren Chelsea, ligin ilk 5 maçında sadece bir kere kazanabildi. Üstelik lig başlamadan bir hafta önce oynanan Community Shield Kupası finalinde Arsenal’e kupayı kaptırdı. Mourinho, Wenger’e kupa kaybetti! Sezon böyle başlayınca devamı da geldi. Peki ama neden? Yanlış olan ne, ya da yanlışlar gerçekten yanlış mı? Tüm fikirleri ortaya dökelim, ama baştan uyaralım. Bir sonuç çıkarmayacağız.
Bölüm 1
Takım kötü oynuyor
Bir takım oynadığı maçların %80’ini kazanamıyorsa, kesin kötü oynuyordur. Eksik bir şey olmasa kazanırdı. Takımda çoğu oyuncunun -özellikle hücumda olanların- rolü belli değil. Hazard, Costa, Fabregas, hatta Oscar… Takımın lideri kim, topu kim kullanacak? Ortada bir belirsizlik var.
Hayır kötü değil sadece şanssız
Tamam Manchester City maçı biraz sıkıntılıydı ama Ramires’in pozisyonunda bayrak kalkmasaydı ve skor 1-1’e gelseydi daha farklı bir maç izleyebilirdik. Sezon öncesi oynanan Arsenal maçında toplar girmedi. Swansea maçında 10 kişi kalana kadar hiçbir problem yoktu. C.Palace maçında kaleye 26 şut çektiler. Everton’dan üç gol yediler ama topla oynama oranları 61-39’du.
Bölüm 2
Transfer dönemini kötü geçirdiler
Chelsea bir kulüp adı; ama biraz daha irdelersek bir kültürün sembolü. Transfer dönemini hızlı geçirir, piyasayı yükseltir, iyi oyuncuları alır, kadroyu zenginleştirir. Bu yaz öyle değildi. Gerçi piyasayı yine yükselttiler! 27 milyon Euro’ya Barcelona’nın yedeği Pedro’yu aldılar. Filipe Luis’i bir sezon kullanıp zarar ettiler, yerine 20 milyon Euro’ya Baba Rahman’ı transfer ettiler. 19 yaşındaki genç yetenek Kendey için 8 milyon Euro verdiler. Normali bu olabilir, ama aynı zamanda bu sezonun transferi de olmayabilir. Transferin son gününde gelen Pedro olmasa, hücum alanına yapılan tek takviye dibe buran Falcao’ydu. Sanki yaz mevsimini daha iyi geçirebilirlerdi?
Daha ne yapacaklardı?
Yaşlanan Cech’i gönderdiler, Begovic’i aldılar. Drogba’ya yol verdiler; Falcao ve Pedro gibi iki enerjisi yüksek adamı dahil ettiler. Mutsuz Filipe Luis yerine istekli genç Baba Rahman’ı aldılar. Şampiyon takıma ne kadar çok takviye yapılabilir ki? Ayrıca 23 yaş altı 5 oyuncu transfer ettiler. Nokta transferlerin yanında geleceğin kadrosu da kuruluyor. Geçen sezon yaz döneminde gençler dışında sadece 4 transfer yaptılar. Ve şampiyon oldular.
Bölüm 3
Eva Carneiro krizi takımı gerdi
Sezonun ilk maçı. Dakika 80… Sakatlanan oyuncu için oyuna giren sağlık ekibi teknik direktörün tepkisini çekiyor. Sonrası büyük bir kriz. Basına verilen demeçler, ortaya dökülen eski defterler. Takımın üzerinde durduk yere bir sıkıntı. Oyuncu ister istemez, sakatlandığı pozisyonda yerde kalıp kalmayacağını bile sorgulayabilir. Boşuna bir yük.
Bir doktor saha sonucunu neden etkilesin?
Oyun sahada oynanıyor. Tamam dış etkenler oyunun gelişimini oldukça etkiliyor olabilir. Fakat top kaleye girmezse hiçbirinin önemi kalmaz, top kaleye girerse saha dışını kimse hatırlamaz. Carneiro krizi anca basını doyurur. Saha sonuçlarına etkisi yok. Üstelik Mourinho böyle kriz ortamlarını kendi lehine kullanabilir, onlardan beslenebilir. Belki de faydası olacak. Bunu ancak sezon sonu gözlemleyebiliriz.
Bölüm 4
Bir takımın en önemli yeri kaleci
Aslında Chelsea için Premier Lig, Swansea maçının 52. dakikasına kadar iyi gidiyordu. 2-1 öndelerdi ama o dakikada olanlar oldu. Courtois, Gomis’i ceza sahası içinde düşürdü. Kırmızı kart gördü. Rakip penaltı kazandı. Maç 2-2 oldu, devamında da 10 kişiyle maçı çevirmek mümkün olmadı. City maçında da Courtois yoktu, 90 dakika 3-0 sona erdi. West Bromwich maçında Courtois geri döndü, hatta penaltı kurtardı ve Chelsea kazandı. 10 gün sonra Belçikalı kaleci bir kez daha sakatlandı. Everton maçında yine yoktu ve 3-1 yenildiler. Ve bundan sonra bir süre daha kalede olmayacak. Sıkıntı kapıda, yani kalede!
Begovic iyi çıktı
Courtois önemli bir isim ama yerine oynayan Begovic, kötü değildi. Swansea maçında 10 kişi kalan takımı pozisyon üstüne pozisyon yerken o kritik kurtarışlara imza attı. Manchester City karşısında bütün kaleciler çaresiz kalabilir ama o ilk 20 dakikada 4 tane şut çıkardı. Everton maçında da çok kritik hatalar yapmadı. Belki Courtois olsa üç gol yemezdi ama zaten o maçın problemi giren toplarda değil hücumdaydı.
Bölüm 5
Karakterli oyuncular kalmadı
Chelsea, daha önce de kötü zamanlar geçirdi. Fakat takımdaki oyuncuların yetenekleri bir yana, çok başka özellikleri vardı. Hepsi karakter koyan, sorumluluk alan, lider tipli oyunculardı. Drogba, Lampard, Cech, Terry, Ashley Cole, hatta Carvalho, Ballack, Makelele.. Her daim eleştiri konusu olan Fernandao Torres bile 19 yaşında Atletico Madrid kaptanıydı. Şimdi ise böyle oyuncular kalmadı. Diego Costa’nın geçmişi Atletico’ya kadar ‘ufak’ takımlardaydı, Courtois hala 23 yaşında, Fabregas ve Perdo; Xavi-Iniesta-Puyol-Pique gibi isimlerin kanatlarının altındaydı. Hazard dört sezondur takımda, saha içinde katkısı büyük ama hala takımla özdeşleşemedi. İyi oyuncular sizi daha iyi yapar, karakteri oyuncular ise dipten çıkartır. Chelsea şu an bu sıkıntıyı yaşıyor.
Karakter kazanarak oluşur
Drogba, Lampard, Terry, Cech… Bu isimler ‘karakter’le doğmadı. Büyük takımlardan gelmediler. Chelsea’de büyüdüler, Chelsea de onlarla büyüdü. Şu an bir geçiş dönemi yaşanıyor ve yeni kuşak da bu badireleri atlatacak. Zor zamanları atlatmadan büyüyemezsiniz. Takım kazanmaya başlayınca -üstelik geçen sezon şampiyon oldular- oyuncular da mental açıdan ilerlemeye devam edecek.
Final
Chelsea gibi takımlar için sezon bu kadar erken bitmez. Jose Mourinho gibi teknik adamlar da bu kadar erken pes etmez. Sorunlar her an çözülebilir ve geri dönüş yaşanabilir. Fakat Pep Guardiola’nın şehir efsanesi hâline gelen lafını da unutmamak gerekir; “Şampiyonluk son 8 maçta kazanılır, ilk 8 maçta kaybedilir.” Chelsea ilk 8 maçın yarısını kaybetti bile.