İster elit olsun, ister amatör dünyada her koşucunun mutlaka koşmak isteyeceği yarışlardan biri de Berlin Yarı Maratonu -Berlin Maratonu da aynı şekilde bu klasmana giriyor ama katılmak için mutlaka kuraya katılmak ve kazanmak gerekiyor- 30000’den fazla katılımcısı ile son iki yıldır ekibimiz Rundamental’ın göz bebeği haline geldi. Sebepleri saymakla bitmez. Eğer bireysel bir koşucuysanız ve yurt dışında yarışacak bir yarı maraton arıyorsanız, Berlin Yarı Maratonu mutlaka karşınıza çıkardı. Öncelikle şehrin dümdüz parkuru en iyi derecenizi ( PB: Kişisel en iyi derece ) yapmanız için çok uygun. Parkur boyunca konumlanan kalabalık tezahürat grupları ve müzik performansları enerjinizin biran bile düşmesine izin vermiyor. 21 kilometre boyunca güzel Berlin şehrinin neredeyse tüm anıtlarını ve turistik noktalarını geçiyorsunuz. Start noktasında heyecandan kalbiniz durmadan başladıysanız üçüncü kilometrede muhteşem Brandenburg Tor’un altından büyük bir kalabalığı selamlayarak geçiyorsunuz ve mutluluktan yer ayaklarınızın altından kayıp gidiyor sanki. Berlin şehrinin simgesi noktalarından biri Check Point Charlie’ye geldiğinizde anlıyorsunuz ki yarışın son üç kilometresine giriş yaptınız. Bu noktadan sonra finishe doğru adeta bir insan seli akıyor.
Bizim için bu yılın özelliği 20,5. kilometrede konumlanan “If you don’t run, you cheer!” (Koşmuyorsan destekle!) felsefesini paylaşan Rundamental cheer up ekibi oldu. O son deparların atıldığı 500 metreye girmeden önce arkadaşlarımızı ve bayrağımızı görünce; önce tüyleriniz diken diken oluyor sonra da saniyelerle ölçülen kameralara poz verme ve son 500 metrelik performans… Hepsi çok kısa bir süre içinde gerçekleşiyor.
Rundamental, 2 Nisan 2017’de gerçekleşen Berlin Yarı Maratonu’na 25 kişilik harika bir ekiple katıldı. Geçtiğimiz yıl bu sayı 12 idi. Yarışın hemen ertesinde açılan kayıtlarla 2017 için yerlerimizi alırken ekibe başka arkadaşlarımız da katıldı. Yarı maratonun kayıtları Kasım ayında tükendiği için birçok arkadaşımız bu sebeple gelip yarışmak yerine koşanlara destek olmak ve şehrin keyfini çıkarmak için ekibe katıldılar.
Kuruluşunun üzerinden henüz 1,5 yıl geçmesine rağmen yurt dışındaki koşu grupları arasında oldukça iyi bir bilinirliğe sahip. Kurulduğumuz, 2015 Ekim’inden bu yana o kadar çok yarışa katılıp, o kadar ülke gezdik ki… İlk bakışta akıllara kazınan ve çok beğenilen Pandalı logomuz dahi görenlerin bir daha aklından çıkmadı. 2016 yılında ilk önemli hedef yarışımız olan Berlin Yarı Maratonu sırasında yine ilk Bridge The Gap katılımımızı gerçekleştirdik. Bundan sonra sırasıyla, Milano ve Kopenhag’daki yarışlarda dünyanın her yerinden koşu grupları ve arkadaşlarımızla buluştuk.
Bridge The Gap konsepti, New York’tan İstanbul’a, Bali’den Montreal’a kadar her ülkeden ve şehirden onlarca koşu grubunu kapsıyor. Bu koşu gruplarının ortak özelliği de herkesin amatör olması ve koşuyu tıpkı bizim gibi bir yaşam biçimi olarak benimsemesi. Her koşu grubundan farklı yetenek ve özelliklere sahip, yaratıcılık düzeyleri yüksek kişiler sayesinde birbirinden pozitif anlamda destek alan ve etkilenen bir data oluşmuş durumda. Dünya üzerinde sadece Bridge The Gap ağında duyup görebileceğiniz kavramlarla tanışabilirsiniz. Mesela koşuyu yaşam biçimi olarak algılama ve hayatın içine katma konusunda en sevdiklerimizden biri ‘Run, Party, Repeat’. (Koş, Parti yap, Tekrarla) Yarışlarda çok iyi koşup, ardından birlikte çılgınca eğlenmeyi, sonra tekrar antrenman yapıp yine yarışmayı ve bu döngüyü anlattığı için en sevdiklerimizden birisi.
Rundamental’da birbirinden üretken, çalışkan ve başarılı koşuculardan oluşmasının yanında özellikle etkinlik düzenleme, proje ve dijital içerik üretmede çok başarılı olduğu için “Not only running” (Sadece koşmuyoruz) mottomuzun bizi çok iyi anlattığını düşünüyoruz.
Geçen yıl Ignite Istanbul yarışı sırasında bu koşu gruplarından Cape Town’lu The Nine Four ve Berlin’li Run Pack Berlin’den toplam 10 kişi misafirimiz olmuştu. İstanbul’da kaldıkları sürece, bir yarış, bir parti ve sayısız Türk yemeği ile harika vakit geçirmelerini sağladık. Bu yıl yine Berlin Yarı Maratonu’na gitmeye karar verdiğimizde çok büyük bir toplaşma olacağını biliyorduk. Berlin’li bir başka koşu grubu olan Berlin Braves’in beş yıldır ev sahipliği yaptığı BTGBerlin ayağı çok ama çok dolu bir program ve yüzlerce koşucunun katılımı ile gerçekleşti. Bir klasik olan makarna partisi, brunch, yarıştan bir gün önce yapılan kısa şehir koşusu, yarış sırasında 20,5. kilometredeki Cheer Up Zone ve yarış sonrasında çılgın after party… Aslında tüm bu aktiviteler koşuyu bir araç gibi gören yüzlerce insanın bir araya gelme ve tanışma heyecanını paylaşabileceği sevgi dolu bir platformun parçası. Yaratıcılığı ve özgün içerik üretme yeteneği yüksek bir grubun, Berlin gibi bir şehirde mutlu hissetmesi ve yeni fikirler edinmesi kaçınılmazdı. Her seyahatten olduğu gibi Berlin Yarı Maratonu’ndan da ilkler, PB’ler, yep yeni fikirler ve yeni arkadaşlıklarla döndük. Şimdi yeniden kayıtların açılmasını dört gözle bekliyoruz.