Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer Sporlar“Baba Eve Dönemeyebilir”

Donald Trump'ın, yedi Müslüman ülkeye yönelik ABD'ye giriş yasağına yönelik kararına Mo Farah'ın da söyleyecekleri var...

Birleşik Devletler’in 45. başkanı Donald Trump göreve başlayalı henüz on gün oldu. Çiçeği burnunda başkan, neredeyse her yeni güne farklı bir tartışmanın fitilini ateşleyerek başlıyor. Aslında bu durum, pek de sürpriz değil. Zaten Trump, adaylık süreci boyunca da ‘uslu çocuk’ görünümden alabildiğine uzaktı. Karamsarlara karşı Pollyanna’nın tarafını tutanların tek umudu, oy peşindeyken keskin açıklamalar yapan Trump’ın, nihai hedefi olan koltuğa kurulduğunda, aklıselime yöneleceğiydi. Şimdilik, karamsarlar haklı çıkmış gibi görünüyor.

Trump’ın son ‘mahareti’, nüfusu Müslüman ağırlıklı İran, Irak, Libya, Somali, Sudan, Suriye ve Yemen vatandaşlarına yönelik çıkarılan 90 günlük seyahat yasağı. Kararnameye göre, bahsi geçen yedi ülkeden çifte pasaportu bulunan diğer ülke vatandaşları da bu yasaktan nasibini alacak.

Bu ayrımcı kararın ardından, Birleşik Devletler’de aralarında eyalet yargıçları da bulunan birçok kesim tepkilerini dile getirirken, spor dünyası da vaziyete kayıtsız kalmadı. Eşi ve dört çocuğuyla Portland kentinde yaşamını sürdüren uzun mesafeci Mo Farah, antrenmanlarını sürdürmek için bulunduğu Etiyopya’dan açıklamalarda bulundu. Dört kez olimpiyat şampiyonluğu bulunan, Britanya ve Somali vatandaşı efsane atletin sözlerinden satır başları şu şekilde:

“Son altı yıldır Amerika’da yaşayan, çok çalışıp topluma katkıda bulunan, vergilerini ödeyen ve artık burayı kendi evleri olarak çağıran dört çocuk büyüten bir Britanya vatandaşıyım. Artık, bana ve benim durumumdaki nicelerine burada hoş karşılanmayabileceğimiz söyleniyor. Çocuklarıma, babalarının eve gelemeyebileceğini söylemek ve devlet başkanının, cehalet ve önyargı kaynaklı  böylesine bir kararı neden verdiğini açıklamak oldukça rahatsız edici.

Sekiz yıl önce Somali’den Britanya’ya geldiğimde bana kucak açıldı ve rüyalarımı gerçeğe dönüştürme şansı tanındı. Ülkemi temsil etmekten, Britanya halkı için madalyalar kazanmaktan ve nişanelerin en büyüğü olan şövalye unvanını almaktan gurur duydum. Benim hikayem, nefret ya da ayrımcılık yerine merhamet ve anlayış üzerine politikalar izlediğinizde neler olabileceğinin bir örneği.”

*Bu haberde, ilgili The Guardian makalesi kaynak alınmıştır.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce