‘‘İnsanlar bana kendilerini yaşlı hissettirdiğimi söylüyorlar. NHL draft gecesinden beri, medyadan bunu duyuyorum. Draft gecesinin ardından New Jersey’e geldiğimde bunu takımın yaş olarak daha büyük oyuncularından da duymaya başladım. Sanırım doğduğum yılı düşünüyorlar ve bu da bazı sebeplerden dolayı akıllarını karıştırıyor. Ben 1999 yılında, yani iPhone’un icat edildiği yılda doğdum. Bu, insanlara çok komik geliyor, neden olduğunu anlamıyorum.’’
Bu sözler, New Jersey Devils tarafından bu yıl ilk sırada draft edilen Nico Hischier’a ait. Nico henüz 18 yaşında ve geçen sezonu Kanada’da Quebec Junior liginde geçirdi. İsviçre’de doğup büyümüş Hischier, buz hokeyinin zirvesi olan NHL’e gelirken Alplerden başlayan uzun bir yolculuğa sahip.
İsviçre, buz hokeyi sporundaki başarıları ile tanınan bir ülke değil. Buz hokeyine kazandırdığı sporcular olsa da bu konuda çok iddialı olan bir ülke de değil. Fakat Nico Hischier ve Alp Dağları’nın eteklerinden başlayıp, artık New Jersey’de devam edecek olan hikâyesi onu farklı ve aynı zamanda da anlatılmaya değer kılıyor. Nitekim onu özel kılan bir sıfatı var. Nico, NHL draftlarında birinci sıradan seçilen ilk İsviçreli buz hokeyi oyuncusu.
Nico Hischier, İsviçre’nin Naters kasabasında doğdu. Burası Alp dağlarının eteklerinde, yaklaşık on bin nüfuslu ve yılın çok büyük bir döneminde bembeyaz görünen küçük bir kasaba. Naters gibi soğuk ve karlı bir yerde doğup büyüyen birinin spor olarak kayak ya da buz hokeyini seçmekten başka bir seçeneği olmadığı düşünülebilir. Ya da buz hokeyinin İsviçre’de en popüler spor olmadığı dikkate alındığında, futbol ya da voleybol gibi sporlara yönelmenin mümkün olduğu da düşünülebilir. Aslında Nico Hischier ve yolculuğu, içerisinde iki seçenekten de biraz barındırıyor.
Nico’nun babası eski bir futbolcu, annesi eski bir yüzücü ve kardeşi bir voleybolcu. Kendisi de İsviçre Alplerinde kışları kayak yaparak, yazları da futbol oynayarak büyüdü. Profesyonel buz hokeyi oyuncularının geçmişlerine baktığınızda hepsinin çok küçük yaşlarda bu spora başladığını görebilirsiniz. Nico da öyle yaptı, buz hokeyine üç-dört yaşlarında başladı. Sekiz ya da dokuz yaşlarına geldiğinde ise, bir gün, buz hokeyi antrenmanından sonra antrenörüne ve ailesine gidip ‘‘ben futbol oynarken daha fazla eğleniyorum ve artık buz hokeyini bırakıyorum’’ diyordu. Ve o yaz hokey sopasını hiç eline almadı. Üç ay sonra, bir gün pencereden dışarı baktığında her yer bembeyazdı ve tüm arkadaşları dışarıda buz hokeyi oynuyorlardı. Ailesine gidip buz hokeyine geri döndüğünü söyledi.
Nico, bir ABD’li, Kanada’lı ya da bir Rus gibi kariyerine avantajlı bir şekilde başlamıyor. Geçen sezon Kanada’daydı ancak orada sadece bir yıl geçirdi. 15 yaşındayken yaşadığı yerin takımından Bern’e transfer olduğunda, bu mesafe kendi evinden sadece bir saat uzaklıkta olsa da Nico o günleri zor olarak tanımlıyor. Bern’de genellikle teyzesiyle ve kardeşiyle birlikte yaşarken 17 yaşında profesyonel İsviçre liginde toplam 15 maç oynadı. İsviçre milli takımıyla üç kez 18 yaş altı dünya şampiyonalarında, iki kez de 20 yaş altı dünya şampiyonalarında oynama fırsatı buldu. İsviçre milli takımı, Kanada ya da Rusya milli takımı gibi geniş bir oyuncu havuzuna sahip değil. Nico çok yetenekli bir oyuncu ve bu fırsatı çok iyi kullanarak milli takımla genç takımlar turnuvalarında çok önemli roller üstlendi. Birçoğunda harika performanslar gösterdi.
Nico Hischier’ın Kanada Junior liginde oynamak için Kuzey Amerika kıtasına gelişi ve adaptasyon süreci, farklı dil ve kültürleri biraz göz ardı edersek harika denebilecek seviyede iyiydi. Halifax Mooseheads takımı ile 58 maçta 38 gol atıp, 48 asist yaptı. Toplam skoru olan 86, İsviçre’den Amerika kıtasına henüz gelmiş bir oyuncu için çok iyi denebilecek bir skor. Nico, bu karnesiyle kısa sürede yeni kıtaya adapte olabildiğini kanıtlamış oldu.
İsviçreli genç yetenek, artık buz hokeyinin en üst seviyede oynandığı NHL’de forma giyecek. Ön sezon maçlarında dört golü var. NHL sezonu başlayalı henüz iki maç oluyor, New Jersey oynadığı iki maçı da kazanırken Nico bir asist ile katkı sağladı. Nico Hischier’ın onu kendi sınıfında üstün kılan pek çok özelliği var. Puck ile birlikte çok hızlı hareket edebiliyor ve müthiş bir yaratıcılığa sahip. Fakat onun en önemli özelliği zamanlamasını çok iyi ayarlayarak rakip savunmanın üzerine gitmesi ve onları hataya zorlaması. Birkaç videosunu izlediğinizde bunu sık sık yaptığını görebilirsiniz. Tüm bu faktörler de draft gecesinde New Jersey’nin ilk sıradan Patrick’i değil de Nico’yu seçmesini sağladı. Bundan sonra ise Nico’nun etrafına uygun parçalar bulabilmeleri konusunda scout ekibine önemli görev düşüyor.
New Jersey Devils genel menajeri Ray Shero, Nico’ya Connor McDavid ya da Auston Matthews gibi olması konusunda baskı yapmayacaklarını çünkü son iki yılki draft sınıfının bu yıldan çok farklı olduğunu söylüyor. Ayrıca draft gecesi ilk sıradan Nico Hischier’ı seçmeleri ile ilgili olarak geçen sezonun sonunda ilk sıradan draft hakkı elde edeceklerini tahmin etmiyor ama ilk sıradan seçecekleri belli olduğunda scout direktörü Paul Castron’a ne olursa olsun onu almadan oradan ayrılmak istemediğini vurguluyor. Bu da Ray Shero’nun, Nico’nun takımda açıkça fark yaratacağını düşündüğünü belli ediyor. New Jersey Devils geçen sezon doğu konferansını son sırada tamamladı. Kulübün Nico ile ilgili bu tutumu aslında ona ne kadar ihtiyaçları olduğunu da gösteriyor. Takımda onun sahip olduğu özelliklere sahip olan oyuncular yok. Nico da çevresindeki oyuncuları daha iyi seviyeye çıkarabilecek biri ve bencil olmayan bir karaktere sahip.
New Jersey Devils ilk yıl ona ne kadar süre verecek, onu hangi görevlerde kullanacak bunları izleyip göreceğiz. Fakat şu bir gerçek ki Alp dağlarının eteklerindeki küçük bir kasaba, Kuzey Amerika kıtasına ismi çok uzun süre zirvede kalabilecek bir isim kazandırdı. Biz de onu, tıpkı büyük hayranlık duyduğu buz hokeyi oyuncusu Pavel Datsyuk gibi 13 numaralı formayla uzun yıllar NHL’de izleyeceğiz.