Söylendiğine göre Kazakistanlıymış. Babası Rus bir madenci, annesi Koreli bir kimyagermiş. Küçükken ağabeylerinin rastgele seçtikleri insanlarla sokaklarda dövüşürmüş. Bugüne kadar hiçbir dövüşte yere düşmemiş. Anlatılanlara göre dış görünüşü pek korkutucu değilmiş. Ancak, bilirsiniz şeytanın yaptığı en büyük kurnazlık tüm dünyayı yaşamadığına inandırmakmış. Bana bu adam hakkında anlatılan bir hikâye var. Sanırım anlatılanlar doğru…
Denilenlere göre Golovkin, elma yanaklı, hafif çekik gözlü, kısa saçlı ve çocuksu gülümseyişe sahip sempatik bir adam. Ancak bu sevimli adamın boks salonlarında “Olağan Şüpheliler” filminin unutulmaz karakteri Kaiser Söze gibi korkutucu bir etkisi var. Onun ne kadar iyi olduğu ile ilgili dedikodular kendisiyle “sparring” yapacak boksör bulunamaması ile başlıyor. Kask ve gövde koruması takabilecekleri söylense de Golovkin’den 7-8 kilo fazlası olan boksörler, onunla antrenman maçı yapmaya yanaşmıyorlar.
Olağan Şüpheliler filmdeki annelerin çocuklarını korkutmak için söylediği “uslu durun yoksa sizi Söze’ye veririm” sözleri, boks salonlarında yerini “çenenizi kapatın ve önünüze bakın yoksa sizi Golovkin ile dövüştürürüm” tehditlerine bırakıyor. Kendisine şeytani bir dövüş makinesi benzetmesi yapanlara “Ben bir makine değilim… Makineler bazen bozulurlar. Ben bozulmam” diyerek korku salıyor.
Çocuk
Gennady Gennadiyevich Golovkin namı diğer GGG, kömür madenlerinin yoğun olduğu, o zaman Sovyet Rusya yönetiminde olan Karaganda’da dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren boksun içinde oldu. Henüz 12 yaşındayken atletik ve yetenekli bir boksör olarak küçükler turnuvalarında başarılar elde ediyordu. Ağabeyleri Sergey ve Vadim, ikiz kardeşi ve Golovkin’i erken yaştan itibaren boksa teşvik ediyorlardı.
Bu teşvik kimi zaman sokakta rastgele seçilen birisiyle edilen sokak kavgası, kimi zaman ulusal minikler turnuvası oluyordu. Küçükler, ağabeyleriyle boks üzerinden kaynaşırken Vadim ve Sergey askere çağırıldı. Büyükler askere gittikten sonra, ikizler ne zaman eldivenleri giyseler ağabeylerini hatırlıyorlardı.
1990 yılında eve bir telefon geldi. Telefondaki ses Golovkin’in ağabeyi Vadim’in öldüğünü söylüyor ve hiçbir açıklama yapma gereği duymuyordu. Golovkin’in o an midesinde hissettiği acıyı hiçbir boksörün yumruğu hissettiremezdi. Cenaze eve dahi gelmedi. Bedensiz bir tabutla cenaze töreni yapıldı. O dönem orduda işler böyle yürüyordu.
1994 yılında eve bir telefon daha geldi. Sergey ölmüştü. Bir evde bir kardeşin, bir evladın ölümü zaten yeterince üzücüyken ikincisi aileyi tam anlamıyla yıkmıştı. Ordu yine bir açıklama yapmadı. Tıpkı Vadim gibi Sergey de sadece ölmüştü hepsi bu.
Bu tip bir trajedi sonrasında Golovkin boksu o anda bırakabilir, kabuğuna çekilip sessiz sakin bir hayat sürebilirdi ve buna kimsenin de itirazı olmazdı fakat o öyle yapmadı. Ağabeylerinin mirası olan boksun üzerine gitti ve bugün dünyanın en çok korkulan orta sıklet boksörü haline geldi.
Boksa kardeşi Max ile beraber başladılar. İkisi aynı sıklette dövüşüyorlardı. Max, Gennady’e göre daha teknik bir boksördü. Golovkin daha çok Mike Tyson vari agresif ve güçlü yumruklara sahip olan taraftı. İlk günden itibaren tıpkı Klitschko kardeşler gibi birbirleriyle dövüşmeme kararı aldılar. Fakat aynı sıklette oldukları için bazı turnuvalarda finalde karşı karşıya geliyorlardı. Bu tip durumlarda bir taraf maçtan çekiliyordu. Bu bazen Gennady bazen ise Max oluyordu.
2004 yılında ikili çok zor bir karar vermek durumunda kaldılar. Olimpiyat elemeleri gerçekleşecekti ve kardeşlerden birisi fedakarlık yapmak zorundaydı. Max elemelere katılmayacağını açıkladı. Gennady Kazakistan adına Atina’ya gitti ve gümüş madalya kazandı. Golovkin’i yenerek altın madalya alan Rus Gaydarbek Gaydarbekov profesyonel boksu hiç denemedi.
Golovkin 2004 Atina’dan sonra amatör kariyerlerinin ertesinde bir daha ortada görünmeyen Kazak boksörlerin aksine risk alarak profesyonel boks için Kazakistan’dan ayrıldı. 345’i galibiyetle sonuçlanan 350 amatör maç ve olimpiyat ikinciliği sonrası Golovkin’in durağı Almanya oldu. Universum Box-Promotion şirketiyle sözleşme imzalayarak 2006 Mayıs ayında ilk profesyonel maçına çıktı.
2008’in sonuna gelindiğinde karşımızda 14 maçın 11’i nakavt olmak üzere tamamını kazanmış bir yumruk makinesi duruyordu. Özellikle Gardner maçında üst seviye bir boksör olduğunu kanıtlamıştı. Ancak Golovkin’in dönemin şampiyonu Felix Sturm ve Sebastian Zbik ile maç yapma isteği mantıksız gerekçeler sunularak Universum tarafından sürekli reddediliyordu. Golovkin kendisinin kemer kazanmasının olanaksız olduğu bu çarpık düzeni terk ederek bir kez daha kıta değiştirdi ve Amerika’nın yolunu tuttu.
Adam
Abel Sanchez 2010 yılında Kaliforniya, Big Bear Lake’teki salonunda çalışırken çalan telefonun hayatının fırsatı olduğunun farkında değildi. Telefonun diğer ucundaki isim Bay Golovkin’in Amerika’ya geleceğini ve Sanchez ile görüşmek istediğini söyledi. Sanchez tamam deyip telefonu kapattıktan sonra aklında tek bir soru vardı. Kim bu Golovkin?
Sanchez o dönemi şöyle anlatıyor: “2010 Mart ayında GGG’nin menajerinden bir telefon aldım. Benim salonumu görüp benimle tanışmak istediklerini söylediler. Sonra bir gün geldiler. Birlikte birkaç video izledik sonra da akşam yemeğe gittik. İlk gün aramızda geçenlerin hepsi bu kadardı. Daha sonra eve gittim ve bilgisayarımdan bazı araştırmalar yaptım. Bu adam kesinlikle inanılmazdı. Onu daha önce hiç duymamıştım hatta ismini bile telaffuz edemiyordum ama bu Kazak birkaç yıl sonra herkese ismini ezberletecekti.”
“Ertesi gün beraber kahvaltı yaptıktan sonra vedalaştık. Gennady ayrılırken bana “birkaç aya görüşürüz” dedi. Ben de içimden -tabi tabi- diyerek “ne zaman istersen” dedim. Açıkçası videolardan ne kadar iyi bir boksör olduğunu gördükten sonra bir daha onu göreceğimi ummuyordum. 2 ay sonra beni aradı ve havaalanından onu aldım. 6 yıl geçti ve şimdi sizlere bunları anlatıyorum”
Manchester United’ın efsanevi menajeri Matt Busby antrenör- yıldız oyuncu ilişkisine dair “Şanslı antrenörler hayatlarında bir kez olsun en iyi ile çalışmış isimlerdir. -Duncan Edwards ve George Best’i kast ederek -Ben ikisiyle çalıştım” demişti. Abel Sanchez de kendisinin ikincisini bulmuştu. Gennady Golovkin onun George Best’iydi. Orta Asya’nın steplerinden gelen bu adama bir iki dokunuşla ikisinin de tarihe geçeceğinin farkındaydı.
Elmasın sadece biraz parlatılmaya ihtiyacı vardı. Sanchez, Sovyet stilinde dövüşen Golovkin’i Meksikalı tarzla harmanlamış ve ortaya izlemesi heyecan verici Madison Square Garden’ı dolduracak bir süperstar çıkmıştı. Boksta “Mike Tyson Etkisi” denilen olay Golovkin ile tekrar hayat bulmuştu. Golovkin’i izlerken tuvalete bile gidemezdiniz çünkü geldiğinizde rakip çoktan nakavt olmuş olabilirdi.
Sanchez öğrencisi Golovkin için “O bizlerin ringlerde sıklıkla göremeyeceğimiz birisi, bunu onunla çalışmaya başladığımız ilk günden beri biliyorum. Açık ara şu ana kadar çalıştığım en iyi boksör – Hall of Fame’e girmiş boksörlerle çalıştığımı da biliyorsunuz- Ringde her şeyi planlayarak yapıyor. Bekliyorsa uygun bir zamanı kolladığı için bekliyordur. O beklediği an geldikten sonra duyacağınız tek şey hakemin diğer boksörün başında birden ona kadar sayan kararlı sesi olur.”
Efsane
Golovkin Sanchez’in tüm öngörülerini haklı çıkardı. Onunla birlikte orta sıklet tarihinin en yüksek nakavt oranına (%91) ulaştı. 2011’de en dayanıklı boksörlerden Kassim Ouma’yı yendi. Ardından son üç maçında yenilmeyen Lajuan Simon’ı devirdi ve sahipsiz (vacant) IBO kemerini kazandı. Amerika’daki ilk maçında The Ring’in 10 numaralı boksörü Grzegorz Proksa’yı 5. Raundda nakavt etti. Şampiyon Daniel Geale’nin kemeri boşaltmasıyla WBA şampiyonu olarak tescillendi. Arada Ishida, Curtins Stevens (kendisiyle alay ettiği için, kasıtlı olarak maçı uzatıp bir güzel dayak atmıştır) gibi isimleri devirdikten sonra şampiyon Daniel Geale’i de teknik nakavt ile yenip WBA süper şampiyonu oldu.
Gözünü tüm federasyonların kemerlerine diken GGG, Marco Antonio Rubio’yu yenerek WBC, David Lemieux’yu yenerek de IBF kemerlerini kazandı. Geriye sadece WBO şampiyonu Billy Joe Saunders’ın kemeri kalmıştı. İşte tam burada Golovkin’in karşısına kariyerindeki en önemli sorun çıktı. Rakipsizlik…
Tarihteki en iyi boksörler, en iyileri yendikleri için efsane olmuşlardır. Muhammad Ali; Fraizer, Foreman, Sonny Lİston gibi büyük boksörleri dize getirmiştir. Yenildiği maçların rövanşlarını alarak efsaneleşmiştir. Mike Tyson, Ali’yi yenen Trevor Berbick ve Larry Holmes’ü darmadağın etmiş ve en genç ağırsıklet şampiyon olmuştur. Sonra başka bir efsane Lennox Lewis, tarihi maçta Mike Tyson’ı ringden silmiştir. Sugar Ray ve Duran, Pacquiao ve Marquez ya da Morales ve Barrera maçlarının birincileri ikincileri hatta üçüncüleri yapılmış; bu büyük rekabetler ünlü Rocky filmi gibi insanları televizyon karşısına kilitleyen serilere dönüşmüşlerdir. Golovkin’in efsane olmasının önündeki en büyük engel karşısına çıkmaya cesaret edecek kariyerli bir boksörün olmamasıdır.
Son dönemde Golovkin’e kaliteli rakip bulmak için çok uğraş verildi. Meksikalı şampiyon Canelo Alvarez, Golovkin ile karşılaşmamak için bir alt sıklete geçti. Eubank Jr. Golovkin maçı için görüşmeler sona geldiğinde yan çizdi. WBO orta siklet şampiyonu Billy Joe Saunders ise hala alt seviye rakipleri puanla yenmeye devam ediyor. Ancak bu konuda hakkını teslim etmemiz gereken bir isim var.
O isim hafif orta sıkletteki “yenilgisiz” şampiyon Kell Brook. Brook şampiyon boksörler şampiyonlarla karşılaşmalı diyerek adını tarihe yazdırmak için iki üst sıklet çıkarak Golovkin ile karşılaştı. Her ne kadar 5. Raunda havlu atsa da Brook’un cesareti her zaman diğerlerinin şampiyonluklarından daha değerli olacak.
Mart ayının on sekizinci gününde Kell Brook gibi cesaret sahibi bir isim Golovkin ile karşılaşacak. Bu boksör Canelo Alvarez ya da Eubank Jr. gibi ünlü bir isim değil. 2011 yılında kansere yakalanan ve bu amansız hastalığı yenen Daniel Jacobs’ın ölümü yendikten sonra pek korkacak bir şeyi kalmamışa benziyor. Fakat Golovkin karşısında sonu ne olacak hep beraber göreceğiz.
Bugün Golovkin 34 yaşında ve ringlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Artık kurnazlık yaparak kendisinin yaşamadığına kimseyi inandıramaz. Bütün dünya onun yaşadığının farkında. Fakat onun karşısına çıkacak cesaretiniz olsa dahi şeytanın kendisiyle dövüşebilir misiniz? Belki boş bir anını yakalarsanız ve ona arkadan saldırabilirsiniz. Peki ya ıskalarsanız ?