Her yarış sabahı heyecanlıdır. Normalden daha erken kalkmanıza rağmen keskin bir enerjiyle yataktan fırlayıp, son kontrollerinizi yapıp kahvaltı sonrasında çantanızla evden çıkarsınız. Ben 7 Mayıs’ta önce şehir değiştirdim, sonra Wings For Life World Run’da koştum!
Kalktığımda dijital saatin sol tarafı tek haneliyse kendimi uyumamış gibi hissederim çoğunlukla. Mesaili çalışanlar şimdi bana içinden saydırıyordur eminim ama, yaptığım işin güzelliklerinden biri de bu. Sabah 06:50’de uyanıp hızlıca evden çıktığımdaysa sanki 12 saattir uyuyormuş gibi dingin ve enerjiktim. Hem İzmir’i ilk kez görecek olmak – evet biliyorum, 26 yaş bunun için bayağı geç – hem de koşamayanlar için koşmak düşüncesi zaten haftalardır konsantre olan beynime doping etkisi yapmıştı. İzmir’e inip, şehir merkezine kadar tüm yollarda koşu için dağıtılan kitteki tişörtü giymiş ve şehir turuna çıkmış insanları görünce keyfim daha da arttı.
Öncelikle şehir gerçekten hazırdı. Yollar, insanlar, billboardlar, hatırlatmalar ve şeritler nizami şekilde çekilmiş, yerel halk yeterince bilinçlendirilmişti. Ki sonra geleceğim, inanılmaz da bir seyirci ilgisi vardı.
Kültürpark Fuar Alanı’na saat 12 civarı ulaştığımda parti havasıyla karşılaştım. İnsanlar bir yandan fotoğraf çekip bir yandan eğlenirken, sahnede konserler devam ediyor, işitme engelliler grubu dans gösterileri yapıyor, koşuya hazırlananlar bir yandan ısınırken bir yandan her tarafı Ford ve Red Bull stantlarıyla kaplı alanda müthiş bir keyif alıyordu. Yalan söylemeyeyim, ben ilk kez katıldığım için dördüncüsü düzenlenen organizasyonun kalitesini yorumlamam zor. Ancak start alanında da, yarış sonrası dönüş otobüsünde de geçmiş yıllarda katılan kaç kişiye sorduysam, bu sene yaklaşık 6000 kişiye ev sahipliği yapan organizasyonun hem daha büyük, hem de daha net şekilde organize edildiğini aktardı.
Herkesi ve tabii beni de düşündüren bir şey vardı; sıcak. Nemle birlikte hissedilen sıcaklığın yaklaşık 30 dereceye ulaştığı bir havada koşmak herkesi zorlayacaktı orası kesin. Baştan söyleyeyim o zaman, Wings For Life World Run sitesindeki ”Tahminen kaç kilometre koşacaksın, hesapla!” uygulaması bana 21-25 kilometre arası demişti. Sıcaktan hiç bahsetmedi!
Uygulama demişken, koşu app’inin basit ve kullanışlı olduğunu da söylemeliyim. Hem kilometre geçişlerindeki basit şekilde uyardı, ancak daha da önemlisi Ford Kuga’nın çıkışını, aramızda ne kadar mesafe olduğunu ve yine yakalanmak üzere olduğumu an be an bana iletti.
İstanbul’da birçok kez, İstanbul dışında da 2 kez koştuğum uzun mesafe koşularındaki en büyük problem hep atmosfer oldu. Belli bir start-finiş koyup, arayı sadece koşucularla doldurmak maalesef yeterli olmuyor. İzmir’e ve tabii ki Wings For Life World Run ve Red Bull’a sanıyorum bu yüzden ayrı bir tebrik gerekiyor. Fuar alanındaki cümbüşün yanında, düzenli su istasyonları, koşucuları yalnız bırakmayan ve yaklaşık her 3-4 kilometrede bekleyen DJ’ler, Star Wars temalı destekçiler, birden fazla bando ekibi, 8. kilometredeki duş alanı ve sesi neredeyse hiç kaybolmayan anonslularla, zor şartlarda koşan sporculara koşu boyunca büyük bir destek verdiler. Bununla birlikte; çocuklarıyla birlikte meyve ikram eden, bayraklarla ve alkışlarla, zaman zaman camdan ve balkondan çıkıp tükenmek üzere olan koşucuları canlandıran İzmir halkına da şapka çıkarmak lazım. Ben kel kafam yanmasın diye yapmadım ama içimden geçti hep.
14.3 km koştuktan sonra bu yazı dizisinde bolca gördüğünüz Ford Kuga beni nihayet yakaladı. İzmir’deki Wings For Life World Run’da 6000’e yakın kişiyle başladı, 3428 kişi finişi gördü. Kadınlar klasmanında M. Gündoğdu 39,43 kilometreyle yarışı ilk sırada kapatırken, erkeklerde V. Aslan 57.51 kilometreyle İzmir’in sınırlarını zorladı.
Atmosferi, organizasyonu, engelli sporcularla birlikte start alıp, onlarla birlikte yarışma keyfi ve insanların ilgisiyle Wings For Life World Run ”Hemen önümüzdeki sene için de kaydolayım” dedirtti. Şüphesiz uzun mesafe koşularında beşinci yılıma girerken koştuğum en enteresan ve keyifli yarış deneyimiydi.
Bu serinin diğer yazıları için tıklayın