21 yaşındaki Amerikalı yüzücü Missy Franklin bugünlerde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor ve yaşatıyor. 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda henüz 17 yaşındayken 4 altın 1 gümüş olmak üzere 5 madalya kazanan Missy, 200 metre sırtüstünde de dünya rekorunun sahibi olmuştu. Bu büyük başarının ardından 4 yıl sonra Rio’da gözler yine onun üzerindeydi. Kendisinden bekleneni gerçekleştiremeyen Missy, en iyi olduğu 200 metre sırtüstünde finale dahi kalamazken, 4×200 metre serbest bayrak yarışının final takımından da çıkarıldı. Hayatının en zor günlerini yaşadığını söyleyen genç yıldızın yaşamında 4 sene içerisinde neler değişti?
Kolej Yaşamı
Missy Franklin, üniversite tercihini kendisini geliştirebileceğini düşündüğü Berkeley’den yana kullandı. 7 yaşından beri birlikte çalıştığı antrenörünü ve ailesini bırakıp 2013 sonbaharında Kaliforniya’ya taşındı. Amerika’nın en iyi ve en iddialı yüzme programlarından birine sahip olan okulda profesyonelliğe geçmeden önce 2 yıl yüzmeyi planlıyor, profesyonel olduktan sonra da takımla antrenman yapıp psikoloji bölümünü bitirmeyi hedefliyordu. Missy’in kendi planları dışında, Berkeley’nin de ulusal şampiyona olan NCAA’de takım olarak başarılı olma hedefi vardı. Güçlü sırtüstücülerden oluşan takımda Missy farklı branşlar yüzmek, en iyi olduğu 200 metre sırtüstü mesafesi dışındaki yarışlara da hazırlandığı antrenmanlar yapmak durumda kaldı. Berkeley’de geçirdiği zaman sürecinde yüzme anlamında aradığını tam anlamıyla bulamadığını hiçbir zaman medya karşısında dile getirmedi. Ancak Amerikalıların “eylemler sözlerden daha fazla şey anlatır” (actions speak louder than words) sözünde dediklerini yaptı ve 2015 Mayıs ayında yuvasına, Colaroda’ya eski antrenörüyle çalışmaya geri döndü. Bu, onun Rio öncesi en güvendiklerine ulaşan yardım çığlığıydı.
Kolej hayatı elbette sadece yüzmeden ibaret değil. Yoğun rekabet olan bir takımda olimpiyat şampiyonu olarak yer almaya çalışmak mental olarak oldukça zorlayıcı olsa gerek. Asıl büyük zorluksa yeni bir yerde alıştığın düzenden ve insanlardan ayrı yaşamak, yani konfor alanının dışına çıkmak. Üniversitenin ilk senesinde çoğu sporcu mental olarak çok yıpranıyor. Üniversite seviyesinde derslere girmek, aileden uzak kalmak, ağır antrenman döneminde okul kafeteryalarında çoğu fast food olan yemeklerle beslenmek ve bazen sabah 5’te antrenmanınız varken yurt odasındaki partiler yüzünden uykusuz kalmak da dahil olmak üzere yaşadıklarınız, dengenizi kaybetmeden devam etmeyi oldukça zorlayıcı hale getiriyor. Missy de “freshman” olarak bunlardan payına düşeni alırken en çok ailesinden ayrı kalmakta zorlandı. Rio’daki kötü performansının ardından ilk annesini aradı ve teselliyi onda buldu. ‘Bu dünyada ondan daha iyi terapist olmadığını’ söyledi.
Profesyonelliğe Geçiş
Missy Franklin, 2012 yılında yakaladığı başarının ardından tüm dünyada büyük bir ilgiyle karşılandı. NCAA amatörlük kuralları çerçevesinde Berkeley takımı ile yarıştığı sürece menajere sahip olması ve para karşılığı anlaşma yapması yasaktı. Başlarda durumu annesi ile birlikte yönetmek zorunda kaldılar ve her şeye yetişemediklerini fark ettiler. 2015 yılında profesyonelliğe geçiş yapma kararı alan Missy, birçok markanın yüzü olup reklam çekimleri ve sosyal sorumluluk projelerinde yer aldı. Büyük gülümsemesiyle, Amerikan spor medyasının en ilgi çeken ve göz önünde olan isimlerinden biri haline geldi. Uzun mesailer harcadığı çekimlerle antrenmanlarını dengelemekte zorlanan Missy de bu yoğun ilginin ve anlaşmaların düşündüğünden daha yorucu olduğunu itiraf etti.
Sakatlık
Missy Franklin, 2014 yılında Pan Pacific Şampiyonası esnasında sırt spazmı geçirdi. O günden bu yana süregelen spazmlardan en kortucusu 45 dakika yerinden kıpırdayamamasına neden oldu. Sakatlığı ilk yaşadığı 2014 yılından sonra derecesini geliştiremedi.
Mental Çöküş
2012’deki başarı, 2016 Rio yaklaştıkça Missy’nin üzerinde daha fazla baskı yaratmaya başladı. Bu nedenle en güvendiği ve onu en iyi tanıyan eski antrenörüne döndü. Olimpiyat seçmelerine sadece 1 yıl kala aldığı bu geri dönüş kararı sonucunda üniversitede yaşıtlarıyla yüzerken lise öğrencileriyle antrenman yapmaya başladı. Bu durumu kabul etmek dünya rekortmeni için zor olsa gerekti. Antrenmanlarında işler yolunda gitmezken tüm dünyanın gözü önünde gülümsemeye ve her türlü zorluğa hazır olduğunu söylemeye çalıştı. ABD olimpiyat seçmelerinde 100 metre sırtüstünde takıma seçilemediğinde bile pozitif tutumunu sergilemeye çalıştı ama medya çoktan formsuzluğunu yazmaya başlamıştı bile. 4 yıl önce yüzmenin genç yıldızı olan Missy, bu kez kendisiyle ilgili olumsuz haberleri okuyordu.
Missy Franklin, Rio’daki kötü performanslarının ardından neden böyle olduğunu anlayamadığını ve çok üzgün olduğunu dile getirdi. Rio’daki zorlu haftadan ne öğrendiği sorulduğunda da “Belki birkaç hafta ya da ay içerisinde söyleyebilirim, şu an için sadece çok kötü hissediyorum” dedi. Missy’nin 2012 sonrası git-gellerle dolu. Neden böyle olduğunun tek bir cevabı olmasa da Denver’da sade bir hayat yaşarken yıldızlaşan Missy’nin verdiği kararlar ve bunlarla birlikte gelişen durumlar yüzünden odağı yüzmeden şaşmış gözüküyor. Tüm bu olanları atlatıp tekrar geri dönebilecek mi? Onu da hep birlikte takip edip göreceğiz.
