“Ali neredeyse bir gecede, başka hiçbir sporcunun, hatta bunu amaçlı olarak istememiş olan Joe Louis’in bile yapamadığı şekilde, siyah Amerikalıların sözcüsü haline gelmişti. ‘Benden olmamı istediğiniz kişi olmak zorunda değilim’ demişti beyaz Amerika’ya. ‘Kendim olmakta özgürüm.’ 2 yıl sonra Vietnam Savaşı’na katılmayı reddetmiş ve eleştirilerin hedefindeyken şu unutulmaz ve ortalık karıştırıcı sözleri söylemişti: “Adamım, benim Vietkong’la herhangi bir sorunum yok.”
Amerikalı yazar Joyce Carol Oates, bu satırları kaleme aldığında yıl 1994’tü. Bu, Muhammed Ali üzerine yazıp çizilen, onun ününü, hayatını anlatmaya çalışan milyonlarca paragraftan sadece biriydi. Ünlü boksörün şöhreti hiçbir zaman ringle sınırlı kalmamış, kitaplara ve filmlere de taşmıştı. Bilhassa beyazperde, bir dönem ortalığı kasıp kavuran bu güçlü ve estetik bedeni, anlamlı ve olaylı açıklamalarıyla birlikte çok sevmişti. 20. yüzyılın en büyük sporcusu, sık sık kurmaca filmlere ve belgesellere konu olmuş, “Eğer Muhammed Ali var olmasaydı, Hollywood onu icat etmek zorunda kalırdı” sözü klişeleşmişti. Peki 74 yaşında kaybettiğimiz efsane ismin beyaz perdedeki temsilleri nasıl? Kısa bir yolculuk yapalım.
I Am Ali (2014)
Efsane hakkında yapılan son belgesellerden biri. Röportajların yanında Ali’nin zamanında kaydedip sakladığı çocuklarıyla arasındaki telefon görüşmelerinin de olduğu detaylı bir eser.
The Trials of Muhammad Ali (2013)
Muhammed Ali kariyeri boyunca bokstaki zaferleri ve büyüklüğü dışında da çok konuşulan bir isimdi. Müslüman olması, Vietnam’a gitmeyi reddetmesi onu popüler kültürün ve medyanın en çok tartışılan figürlerinden biri hâline getirmişti. 2013 tarihli The Trials of Muhammad Ali de efsanenin bu yönünü inceliyor. Belgesel, spor yazarı Dave Zirin’e göre Muhammed Ali üzerine çekilmiş en iyi şey.
Facing Ali (2009)
Rakiplerinin Ali hakkındaki görüşlerinin olduğu belgesel. Bu kez onun gölgesinde kalanlar anlatıyor:
“Belki de tüm maçın en iyi yumruğu hiç vurulmamış olandı. Yere düşmeden önce tökezliyor ve kendimi tutmaya çalışıyordum. Ali, yalpaladığımı gördü. Normalde rakibinizin işini burada bitirirsiniz. Ben bitirirdim. O, sağ yumruğunu hazırladı ama yapmadı. Bu bence onu benim dövüştüğüm en iyi boksör yapıyor.” George Foreman
Ali (2001)
Ünlü yönetmen Michael Mann’in çektiği ve başrolünde Will Smith’in yer aldığı uzun metrajlı film. Malcolm X’le olan arkadaşlığından Zaire’deki ünlü maça kadar geniş bir yelpazede Ali’nin biyografisi.
Muhammad Ali: Through The Eyes of The World (2001)
Ali hakkında yapılmış en detaylı belgesellerden biri. Röportajlar ve arşiv görüntüleriyle derin bir çalışma.
When We Were Kings (1996)
Ali ve Foreman arasında Zaire’nin başkenti Kinshasa’da yapılan ünlü unvan maçının hikayesi. Tarihin en spor belgesellerinden biri olarak addedilir. “Rumble in The Jungle” lakaplı maçın öyküsü kaçmaz.
The Greatest (1977)
Muhammed Ali hakkında şöhretinin doruğundayken yapılmış bir başka belgesel. Farkı, Ali’nin burada kendisini oynaması. Bir başyapıt değil fakat ünlü sporcu hakkında çekilmiş eserler arasında bu özelliğiyle nadide bir yeri var.
A.K.A. Cassius Clay (1970)
Ali’nin Vietnam’a gitmeyi reddettiği ve bokstan uzaklaştırıldığı dönemde çekilen bir belgesel. Malcolm X, antrenörler Cus d’Amato, Angelo Dundee gibi isimlerle de röportajları içeriyor.