Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Aralık 2015DergiGündemSiyahın Seçimi

Crucible Tiyatrosu, yıllar içinde büyük hikâyelere ev sahipliği yaptı. Ancak 1985 yılındaki final maçı bunların en unutulmazı olabilir...

Uyuyamıyordu… Son dört yılın üçünde dünya şampiyonu olmuştu ve dönemin dünya bir numarasıydı. Üstüne üstlük o günün sabahında başlayan Crucible finalinde 9-7’lik bir üstünlük elde etmişti. Rakibi, kendisinden sekiz yaş büyük, geçmişte burada oynadığı tek finali favori olmasına rağmen kaybetmiş ve artık sıralamada gerilemeye başlamış bir oyuncuydu. Ancak buna rağmen uyuyamıyordu çünkü o maçta bir ara yakaladığı 8-0’lık üstünlük sürekli aklını kurcalıyordu. Hatta 9-0 öne de geçebilirdi. Fakat kaçırdığı yeşil top sonrası ilk frame’ini kaybetmişti. Sahi, eğer o banttaki yeşilde güvenli oynasa ne olurdu? 9-0 öne geçse… Düşünceler onu rahat bırakmıyordu. Kendi sözleriyle, hayatındaki en kötü uykudaydı.

Zor yeşil topu deneme kararı, modern snooker tarihinin en büyük oyuncularından biri olan Steve Davis’in aklını hâlâ kurcalıyor. O maçı kazansa şu an yedi dünya şampiyonluğu olacaktı fakat o yedi şampiyonluk, snooker tarihine sonradan Stephen Hendry ismiyle yazıldı. Ama işte o final… Üstünden 30 yıl geçmesine rağmen bugün bile hafızalardan çıkmayan maç, aynı zamanda tarihteki en ünlü karar frame’ini de yaratacaktı.

Britanya’da o dönem sadece dört televizyon kanalı vardı ve bunların ikisi BBC’ye aitti. 27 Nisan 1985 günü BBC 2 kanalını açanlar, ‘Snooker’ın Sesi’ olarak bilinen Ted Lowe’ın kendine has dingin sesini duydu. Steve Davis ve Dennis Taylor, dünya şampiyonluğu için masadaydı. Lacivert takımı ve bordo kravatıyla masaya çıkan Davis, ilginç gözlükleriyle tanınan Taylor’la girdiği mücadeleye rakibini sürklase ederek başlamıştı.

“Aslında pek fazla yanlış yapmıyordum ancak o, hiçbir şey kaçırmıyordu” diyecekti Dennis Taylor o finalle alakalı. Ancak bu kusursuza yakın performansı sandalyesinden umutsuzca izlerken bir şey oldu. Davis, 9-0 öne geçebileceği bir anda yeşil topu cebe sokmayı denedi ve kaçırdı. Taylor bu kayıp sonrasında skor tabelasına ilk çentiğini attı. Üstüne, o gün oynanacak yedi frame’in altısını daha hanesine yazdırdı. Skor artık 9-7’ydi. İki farklı geride olmak, bir ara 8-0 geriye düşmüş bir oyuncu için hiç fena değildi. Eşiyle bir şişe şampanya içti ve Davis’in aksine keyifli bir gece geçirdi.

Title/Inv/Barcode.: Science Museum Photo Studio Date: 21/07/05 Colour Profile: Adobe RGB (1998) Gamma Setting: 2.2 Please note: This image is not currently fully processed.
Turnuvanın son seansında, BBC ekranlarından tam 18.5 milyon seyirci vardı.

Bugün hâlâ ‘komple oyuncu’ dendiği zaman akla ilk gelen isimlerden biri olan Steve Davis, finalin ikinci gününde, düşen performansına rağmen gerekeni yapmaya devam etti. Maç ilk kez 11-11’de eşitlenmiş ancak sonrasında durum, Davis lehine 17-15’e gelmişti. Artık kazanılması gereken sadece tek bir frame vardı ama 36 yaşındaki Kuzey İrlandalının planları arasında pes etmek yoktu. Perde arkasında sessizce hazırlıkları yapılan kupa seremonisi biraz daha beklemek zorundaydı. Durum 17-17 olmuştu.

Pazar gününü pazartesiye bağlayan o gece, BBC 2 tarihinin en yüksek reytingli yayını yapılıyordu. Televizyonlarının başında tam 18.5 milyon insan vardı ki bu, hâlâ bir gece yarısı yayını için Britanya rekoru olarak geçerliliğini koruyor.

35’inci, yani karar frame’i hakkında “İnsanlar bunun tarihteki en iyi frame olduğunu söyler durur. Eğer aynı maçın sonunda değil başında oynansa muhtemelen en kötüsü olurdu” diyor Dennis Taylor. Nasıl aksi iddia edilebilir ki? İlk andan itibaren karşılıklı riskten uzak vuruşlarla birlikte masa çok tuhaf bir hâl almış ve ele geçen fırsatlardan çabuk bir galibiyet çıkartmak zorlaşmıştı.

Yaklaşık 55 dakikalık boğuşma sonrasında ilk fırsat Davis’in eline geçti. Sağ siyah cebe, maç topu olacak zor bir kahverengi kesme şansı buldu ancak kaçırdı. Bir süre sonra aynı top Taylor için uzun menzildeydi ve turnuvanın belki de en güzel potu geldi. Bu vuruş sonrasında Taylor, son siyaha kadar masayı temizlemişti.

O meşhur son siyah topa gelindiğinde saat çoktan 12’yi geçiyordu. “Her şey siyah ile beyazda olup bitti” diyecekti Steve Davis maçın ardından. Beklediği şans şimdi önündeydi. Tüm drama ve kabuslarla bölünen gecenin üzerine hem de… Frame, maç ve şampiyonluk için sol siyah cebe snooker tarihinin belki en ünlü vuruşunu yaptı, Ted Lowe nadiren yükselttiği sesiyle “Hayır!” dedi. Dünya 1 numarası topu fazla kesmiş ve kaçırmıştı. Maç, Dennis Taylor’ın önünde bir altın tepside duruyordu. Heyecandan kıpkırmızı suratıyla masaya geldi, istekasını normalden uzunca bir şekilde ileri geri salladı ve vuruşunu yaptı. 68 dakikalık karar frame’i ve haliyle 14 saat 50 dakikalık maç sona ermişti. Taylor istekasını başının üzerine kaldırdığında, artık yeni dünya şampiyonuydu.

*Bu yazı, Socrates’in Aralık sayısında yayımlandı. Derginin tüm sayılarını temin edebileceğiniz satış bağlantıları için tıklayın!

İlginizi çekebilecek diğer içerikler