*ESPN FC’de yayınlanan Miguel Delaney imzalı bu yazının orijinaline buradan ulaşabilirisiniz.
Noel Gallagher, geçtiğimiz Ocak ayı içerisinde Leicester City’nin şampiyonluk yolunda bir engel oluşturabilecek ve Tottenham Hotspur’u tekrar yarışa sokabilecek takımın antrenörünün düşüncelerine yakından tanık olan nadir insanlardan biri olmuştu.
Slaven Bilic’in takımı West Ham United’ın konuğu Manchester City’ydi ve Oasis hayranı olan Hırvat antrenör, deplasmana gelen Gallagher’ı maçtan önce ofisine davet etmişti. Gallagher önce şaşırsa da bu daveti kabul edip Bilic’in yanına gitti.
Odaya giren Gallagher, onu çok düşünceli bir halde bulsa da Oasis’in yıldızını gören Bilic’in hareketlenmesi uzun sürmedi. Misafirperver West Ham menajeri, Gallagher’a önce bir içki ikram etti; sonra da gitarını çıkardı. Müzik sevgisiyle bilinen Bilic, Gallagher’dan onunla birlikte bir şeyler çalmasını rica etti ve karşılığında ona kendi mesleğiyle ilgili bazı bilgiler sunmaya hazırdı.
Fakat City taraftarı Gallagher bu durumdan pek memnun kalmamış olabilir. Manuel Pellegrini’nin ilk 11’inin güçlü ve (çoğunlukla) zayıf yanlarını analiz eden Bilic, ünlü konuğuna West Ham’ın nasıl bir sonuç alacağını söylemişti. Gallagher odadan gülerek ayrılsa da Bilic’in takımı tam da onun söylediğini yaptı. West Ham, City ile 2-2 beraber kaldı ve iki gol atan Sergio Aguero’nun katkısı olmasaydı muhtemelen maçtan galip de çıkabilirdi.
West Ham, Pellegiri’nin takımına karşı Etihad Stadyumu’nda kazanmıştı; sezon içerisinde aldığı benzer sonuçlar gibi… Bilic’in dikkatle analiz edip çözdüğü tek takım City de değildi. Geçtiğimiz Çarşamba günü Manchester United’a karşı FA Cup’ta alınan yenilgi Bilic’in büyük sonuçlar alan bir menajer imajını biraz zedeledi belki ama İngiltere’nin en zengin beş takımına karşı aldığı ilk yenilgiydi bu.
Bilic yönetimindeki West Ham United, Liverpool’dan altı puan ve kupada bir galibiyet, Arsenal’dan dört puan, Manchester City’den dört puan, Chelsea’den dört puan ve Manchester United’dan bir beraberlik almayı başardı. Bilic, hafta içindeki yenilgiye gelene kadar her rakibinin onlara karşı kullanabileceği bir yanını bulmuştu.
Bilic’in ilk maçında West Ham’ın Mesut Özil’in pas kanallarını kapatan oyun planı sayesinde Arsenal’ı deplasmanda 2-0 yenmesi bu durumun habercisi gibiydi. Büyük takımlara karşı çok sayıda iyi sonuç alan Bilic şimdi de lig liderine karşı yine böyle bir sonuç almalı. Şampiyonluk yarışı bu sonuca bağlı olabilir. West Ham, ligin zirvesinde kalmak için aynı kontraatak planını uygulayan Leicester City’nin düzenini bozmaya çalışmak zorunda.
Bütün bunlar da bu maça birkaç farklı açı katıyor. Leicester’ın şampiyonluk yolundaki mücadelesinin öne çıkan özelliklerinden biri de neredeyse her takımın onlara karşı atak yapmaya çalışması ve bu durumu kullanan Claudio Ranieri’nin ekibinin kontratakla cevap vermesi.
İşler böyleyken, Bilic’in takımı geride tutup Leicester’a kendi düzenlerinde oynama şansı vermemeye çalışacak birkaç antrenörden biri olmasını beklemek çok doğal. Ancak Hırvat antrenörün nasıl bir mantalitesi olduğunu düşünürsek bu biraz fazla bariz olabilir. Leicester’ın düzenini bozmak istiyorsa Bilic’den çok daha orijinal bir plan görmemiz daha olası. Bu, N’Golo Kante’nin enerjisini bastırmak da olabilir, son zamanlarda çok formda olan Christian Fuchs’un katkısını bir şekilde engellemek de…
Tahmin etmek tabii ki güç ama bu tahmin edilmesi güç yaklaşım zaten Bilic’in kalitesinin kanıtı oldu şimdiye kadar. Onun bu sezonki başarısının sebebi rakiplerini çok iyi tanıması ve Gallagher’ın da öğrendiği gibi başkalarının göremediği şeyleri kullanmasıydı. Ne olursa olsun, kendi sahasında oynamalarına rağmen muhtemel şampiyon için farklı bir maç olacağı kesin gibi. Tottenham’ın herkesin dilinde olan zorlu fikstüründen bile zor bir maç Leicester’ı bekliyor olabilir.
Spurs ise Pazartesi günü Stoke City’ye konuk oluyor. Maçı Salı günü değil ve yağmurlu ya da rüzgarlı bir hava da beklenmiyor ama etkili olabilecek başka faktörler de var. Mark Hughes’un ekibi eski Stoke takımına göre hemen her açıdan daha iyi durumda ama Britannia Stadyumu geçmişteki kadar korkutucu bir atmosfere sahip değil artık. Stoke bu sezon evinde oynadığı 16 maçın altısını kaybetti ve son birkaç maçtır da üzerlerinde orta sıralara çakılmış bir takım havası var.
Spurs maçının nasıl geçeceği ise bir önceki gün oynanacak West Ham-Leicester maçının sonucuna bağlı olacaktır. Bilic eğer Leicester deplasmanından Tottenham’ın işine gelen bir sonuç çıkaramazsa lig lideri için kaybedecekleri maç sayısı giderek azalıyor, özellikle de gelecek hafta Swansea City’yi konuk edeceklerini düşünürsek. Böyle bir durumda Spurs’ün alacağı galibiyetler, Mauricio Pochettino’nun amacı ne olursa olsun biraz anlamsız kalacaktır.
Lakin Bilic maçtan iyi bir sonuç çıkabilirse şampiyonluk yarışı farklı bir boyut kazanabilir. Yeniden motive olan Spurs, Stoke deplasmanında aradaki farkı dört ya da beş puana indirme şansı elde edebilir; bu da Pazartesi günkü maçın önemini arttırır. Bilic’in Leicester’ın gösterisini durduracak bir yol bulması ve yine önemli bir sonuç almayı başarması lazım. Bunun için bir Masterplan‘e ihtiyaç duyduğu söylenebilir.