Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer SporlarVodafone İstanbul MaratonuYENİ BİR TEST

Hem Vodafone İstanbul Maratonu geçti hem de kış geliyor. Artık koşucuların önünde yeni bir mücadele var.
Ozan Can Sülüm9 sene önce

Hedef yarışı tamamladıktan sonra koşmak anlamsızlaşır mı?

Cevabı, hayır. Gerçi kim olduğunuza ve niye koştuğunuza da bağlı. Yakıt olarak rekabetçiliği kullanıyorsanız, büyük ihtimalle. Çoğu insan gibi koşmaktan büyük keyif aldığınız için koşuyorsanız, asla. Ha tabii ki şevkiniz biraz kaybolur, bu olmalı bence, doğal. Hatta “şimdi biraz şu yiyemediklerime, içemediklerime bir dalayım” diye de düşünebilirsiniz. Ancak bir hafta ara verdikten sonra ilk koşunuzda sanıyorum aynı keyfi alamamanız çok zor.

Maratonda ya da maraton dahilinde her ne koştuysanız, kendinizi limitlere kadar zorladığınızı varsayıyorum. Belki ertesi sabah kalkınca aşil tendonlarınız kesilmiş gibiydi. Belki baldırlarınızda fil oturuyordu, belki kasılmaktan sırtınız ağrıyordu, mümkün. Muhtemelen son 2-3 kilometrede, hangi mesafeyi koşuyorsanız koşun “Ya lanet olsun, bir daha da koşarsam bana yazıklar olsun” diye hayıflanmış olabilirsiniz. Normal. Murakami’nin katıldığı ilk ultramaratonda, “Önce koşmaktan, sonra kendimden, sonra her şeyden nefret ettim, bitirdiğimde bir daha koşmak istemediğime karar vermiştim” dediği raddeye gelmek de işin doğası. Hani çok yersiniz de, bir daha asla yemek yiyemeyeceğinizi düşünürsünüz ya, onun gibi işte. Bu düşüncenin devam etmesini bir şekilde engellemek gerek, en önemli nokta bu. Engellemek için koşuyla olan ilişkinize “ufak sürprizler katın” mesela. 3K koşun, ama kişisel rekorunuzu kırmak için koşun. Hiç koşmadığınız bir yere gidip koşun. Ayağınıza ağırlık bağlayıp kendinizi zorlayın. Dediğim gibi, “ona ufak sürprizler yapın.” Gerçi kış geliyor, koşmaya çıkmaya niyetlenmek, koşmaktan daha zor olacak artık büyük ihtimalle.

Sonbahar ne kadar koşu dostuysa, kış o kadar felaket bir ay olabiliyor. Adam gibi ince yağmurluğunuz ve rüzgarlığınız, su geçirmeyen üst-başınız ve doğru düzgün çorabınız yoksa eve girerken kendinizden iğrenebilirsiniz. Kaldı ki muhteşem belediyelerimizin sürprizlerle dolu su fışkırtan oynak kaldırım taşlarında kendinizi Super Mario gibi hissetmeniz de işin enteresan yanlarından. Her ne kadar soğukta koşmak nabzı da vücut sıcaklığını da daha iyi hâlde tutarsa tutsun, zaten tedbir olarak giydikleriniz soğuğu sıfırlamaya programlı. Özellikle yeni başlayanlar için kış güzel bir test.

“Şimdi yatayım, sabah erken kalkıp çalışırım” geyiğine girmeyin sakın. Kış bitince şu anki kondisyonunuza ulaşmak inanın aşırı zor olacak. Geçen seneden biliyorum, kışın ara verip dönmeye niyetlendiğim gün 5 kilometreyi kabus gibi bitirdim. Çok moral bozucu. Bir şekilde motoru çalışır halde tutmak gerekiyor ki, şu an ulaşmış olduğunuz şeyi boşa gitmesin.

*Vodafone İstanbul Maratonu ile ilgili detaylı bilgi için buradan. 

Ozan Can Sülüm, 1990 yılında, İstanbul’da doğdu. İlkokuldan lise bitene kadar hentbol oynadıktan sonra kısa bir süreliğine spordan nefret edip bıraktı. Üniversitenin ilk yılında Eurosport’a girince anlatmaktan spor yapmasına zaten vakti kalmadı. 2013 yılının soğuk bir kış akşamında çay fincanını göbeğinin üstüne koyabildiğini fark edince spora geri dönmeye karar verdi, o günden beri koşuyor. 5, 10, 15km’leri denedi, bir gün maraton koşabileceğine inanıyor.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce