Volkan Demirel, Süper Lig’de 300 maçını oynadı. Tamamı sarı-lacivert ama her zaman “iyi” değildi. Gol yiyerek başlanan bir kariyerin Türkiye futbolunun zirvesine yerleşmesi beklenmeyebilirdi. Fakat Volkan da bu noktaya kolay gelmedi. Bazen olmayacak toplar çıkardı, bazen kendisini sakatladı, bazen taraftarların tepkisini çekerek formadan uzak kaldı. Fenerbahçe’nin bayrak adamı oldu ama Fenerbahçe taraftarının önemli bir kısmı tarafından sevilmedi. Ezeli rakiplerinin nefretini kazandı ama kaleciliği çok fazla tartışılmadı. Volkan’ın 300 maçlık lig kariyerini ve Volkan’ın kendisini özetleyen 10 maçı yeniden hatırlayalım.
1. maç: Dakika bir gol bir
26 Nisan 2003 Fenerbahçe – Samsunspor
Volkan Demirel, olaylarla dolu, başarılı kurtarışlarla süslü, tıklanma rekorları kıran hatalı gollerle bezeli ve tamamen sarı-lacivert olan bir kariyere sahip. Böyle çalkantılı bir kariyerin ilk Süper Lig maçı da normal olamazdı. Volkan Demirel’in ilk maçında Kadıköy’de yer yerinden oynamıştı. Bir futbolcu için oldukça zor bir atmosferdi, bir genç kaleci için daha da kötüsü oldu. Volkan Süper Lig kariyerinin ilk dakikasında gol yedi!
2002-03 sezonu Fenerbahçe için kabus gibiydi. Zirveden her geçen gün biraz daha uzaklaşıyordu. Bahar aylarında “şampiyonluktan kopan takım”, yerini “kaostan çıkamayan kulüp”e bırakmıştı bile. Fenerbahçe, üst üste 7 hafta boyunca kazanamamış, taraftarın tepkileri sertleşmiş, buna rağmen takımın sezon içindeki üçüncü teknik direktörü Tamer Güney, oynanan oyundan memnun olduğunu söylüyordu. Kadıköy’de çılgınlık derecesi yükseliyordu!
Böyle bir dönemde gazetelere yansıyan başka bir habere göre, Rüştü Reçber önümüzdeki sezon Barcelona’da oynayacaktı. İspanyol medyasının ortaya attığı iddia o dönem ‘dedikodu’ boyutunda kaldı ama asıl gerçekleşen olay; Rüştü Reçber sakattı ve tedavisi için Almanya’ya gitmişti. Sezon başında Fenerbahçe’ye transfer olan genç kaleci Volkan Demirel için bulunmaz bir fırsattı.
Volkan, kariyerindeki ilk Süper Lig maçına çıktı. İlk dakika içinde Oktay Derelioğlu’dan gol yedi. Maçın devamında gol yemedi fakat takım kötüydü. Tribünlerde taraftarlar ile bazı futbolcuların aileleri arasında kavga bile çıkmıştı. Tezahüratlar, istifa istekleri, ve bir puan kaybı daha. Karşılaşma 1-1 sona ermiş, Fenerbahçe o sezon içindeki 41. puanını kaybetmişti. Avrupa’ya gitmek hayaldi. Hatta devam eden seneler için bile umut ışığı yoktu. O sezon elde sadece 6-0’lık Galatasaray galibiyeti vardı. Sene 2003’tü ama Fenerbahçe kendi içinde 90’ları yaşıyordu. Kadıköy’ün unutulan kaosu yeniden hortlamıştı.
Hikayenin geri kalanını biliyorsunuz. Fenerbahçe o sezondan sonra ,sadece bir sezon dışında, daima ilk 2’de oldu. O günün dip noktası sonra camia çıkışa geçti. Volkan Demirel’in ilk maçı, kendisi çok etki etmese de, Fenerbahçe tarihindeki kırılmalardan birine denk gelebilir. Dibi gören Fenerbahçe’de değişim belki de Volkan’ın kaleye geçmesiyle başladı.
2. maç: Şampiyonluk getiren değişim
7 Aralık 2003 Ankaragücü – Fenerbahçe
Belki Volkan’ın ilk maçına yüklediğimiz anlamlar için fazla romantik bir sonuç çıkardığımızı düşünebilirsiniz ama ikincisi de mi tesadüf!
Volkan, o Samsunspor maçının ardından uzun bir süre ligde forma giymedi. Üstelik Fenerbahçe’de çok radikal değişiklikler de olmadı. Yeni sezona Christoph Daum ile başlanmış, takım da oldukça gençleşmişti. Şampiyonluk bekleyen taraftarların sayısı Fenerbahçe camiasının ortalamasına göre azdı. Ve zaten sezona da kötü başladılar. Rüştü’nün yerine gelen Enke ilk maçta İstanbulspor’dan üç gol yedi ve hemen ardından ülkesine döndü. Kale bir anda Recep Biler’e kaldı, fakat o da yediği hatalı goller nedeniyle kısa sürede tepki çekti. 15. hafta maçında Daum radikal bir karar alarak, Recep’in yerine Volkan’ görevlendirdi. Alman teknik adam “Onun ödüllendirilmesi gerekiyordu” diyerek kararının nedenini açıklamıştı.
Volkan bu maçta da bir gol yedi ama bu sefer Fenerbahçe maçı 4-1 kazandı. Van Hooijdonk’un iki gol atarak yıldızlaşması sayesinde Fenerbahçe 43 gün sonra maç kazandı. Tablo yine de iç açıcı değildi. Fenerbahçe, namağlup lider Beşiktaş’ın 9 puan gerisinde 4. sıradaydı.
Volkan, o günden sonra formayı kaptırmadı. Sezon sonuna kadar kalede kaldı. Fenerbahçe ise o günden sonra inanılmaz bir yükselişe geçti. Volkan’ın oynadığı maçlarda sadece bir kez yenildi ve sezon sonunda şampiyon oldu. Ertesi sene bir daha… Sarı-lacivertliler 43 günlük karanlığın ardından Volkan’ın oynadığı maçın ardından çıktı.
11. maç Sevinirken üzülmek
29 Şubat 2004 Fenerbahçe – Galatasaray
Volkan, ilk derbisine 29 Şubat 2004’te çıktı. Fenerbahçe, fark beklentisiyle çıktığı maçta Galatasaray’ı son bölümde bulduğu golle 2-1 mağlup edebildi. Bu maçın ardından sevincini taraftarlarla paylaşmak isteyen Volkan, formasını tribünlere atmak istedi ama olayın sonunda omuzu çıktı! Aslında bu hikayeyi herkes bilir ama işin aslı biraz farklıdır. Volkan formayı attığı için omuzunu çıkarmamıştı. Formasını çıkarırken ayağı kayıp yere düşmüştü. Kolunun üzerine düşünce de devam eden süreçte oynanan iki maçı kaçırdı. Volkan’ın çıkaramadığı formayı kapan Recep, o dönemi sıkıntısız geçirdi. Fenerbahçe de iki maçı kayıpsız geçti. Aksi durumda Volkan’ın çok fazla tartışılacağı bir dönem yaşanabilirdi. Takımı kritik zamanda yalnız bırakmak Volkan’ın kariyerinde devamlı oluşan bir durumdu. Gerçi çoğunun nedeni öfke sorunu nedeniyle gördüğü kırmızı kartlardı ama bazen sevinirken sakatlanarak da değişik durumlara imza attı.
25. maç Uçan kaleci
2 Ekim 2004 Fenerbahçe – Denizlispor
Volkan, Fenerbahçe’de hızlı yükseldi, milli takıma bile seçildi. Fakat bir türlü “tartışmasız birinci kaleci” olamadı. Takımdaki diğer kalecilerin sağladığı rekabet de buna etkendi ama kendisi de uzun süre camiasına sonsuz bir güven veremedi. 2004-05 sezonunda sadece yedi maçta oynadı. Akılda kalanı ise ekim ayında oynanan Denizlispor maçıydı. Volkan maça yedek kulübesinde başladı. Sakatlanan Rüştü, devre arasında oyundan çıkmak zorunda kaldı. Volkan 45 dakika boyunca sahadaydı ama çok da tehlike yaşamadı. Karşılaşma uzun süre 0-0 gitti, Fenerbahçe 68’de Nobre ile öne geçti. Bu dakikadan sonra Denizlispor yavaş yavaş rakip kaleye geldi. 1-0 riskli bir skordu. Bu risk son dakikalarda pahalıya patlıyordu. 88. dakikada yaşanan Denizlispor atağında yeşil-siyahlı futbolcular kaleye tam dört şut çekti, ikisini çizgiden Ümit Özat ve Servet çıkarırken, Volkan da iki şutta devleşti. Dönen top Fenerbahçe kontratağına dönüştü Alex, farkı ikiye çıkardı. Maçın kırılma anı kesinlikle o pozisyondu ama belki de sezonun kırılma anı olduğunu iddia edebiliriz.
60. maç Çöküş
25 Şubat 2007 Antalyaspor – Fenerbahçe
Fenerbahçe’nin 100. yılı her zaman kutlamalarla geçmedi. Bütün sezon renkli değildi. Özellikle şubat ayı oldukça sıkıntılıydı. O dönem taraftarların en çok eleştirdiği sporcu Volkan’dı. Bir hafta içinde Alkmaar’dan beş gol yiyen Volkan, hafta sonunda da Antalyaspor deplasmanına çıktı. Ali Bilgin’in tek golüyle yenilen Fenerbahçe, üst üste üçüncü deplasman maçında da puan kaybetti. Üstelik çelme takan üç takım da o sezon sonunda küme düşmüştü. İstanbul’da öfkeli taraftarlar takımı karşıladı. Tepkilerin odak noktasında Zico ve Volkan vardı. Zico, sessiz kalmayı tercih etti. Jöle sürmesi üzerinden eleştirilen Volkan ise, taraftarlara sert tepki gösterdi. Küfürleşmeler, gerginlikler… O geceden sonra Volkan uzun süre yedek kulübesinde kaldı, sezonun son haftasında oynanan ve kutlama maçı şeklinde geçen Ankaragücü karşılaşmasında hasreti sona erdi. Fakat gelen şampiyonluğa rağmen hâlâ topun ağzındaki isimlerdendi.
85. maç Şampiyonluk giderken
27 Nisan 2008 Galatasaray – Fenerbahçe
2007-08 sezonunda Volkan yeniden birinci kaleci oldu. Fakat hala tartışılan isimdi. Sevilla maçında yediği hatalı goller onun Fenerbahçe günlerinin sona ermesine neden olabilir ama maç sonunda kurtardığı penaltılar onun yeninde kredi kazanmasına neden oldu. Fakat bu kediyi tüketmesi çok kısa sürdü. Sezonun son üç haftasına aynı puanda giren Galatasaray ile Fenerbahçe, Ali Sami Yen Stadı’nda karşılaştı. Kilidin kolay kolay çözülmesi beklenmiyordu. İki takım da 0-0’ın dışına çıkamıyordu. Galatasaray daha istekliydi fakat bunu oyuna yansıtmakta zorlanıyordu. Beyhude şutlar, yalancı ortalar… Derken Sabri kale ağzına doldurdu, Edu topa kafayla vuracaktı, Volkan kalesinden çıktı.. Top boşta kaldı, Nonda dokundu ve Galatasaray’ı öne geçirdi. Kalan sürede Galatasaray gol yemedi, devam eden haftalarda da şampiyon oldu. Şampiyonluğun kaçmasındaki en önemli isimler arasında Volkan gösterildi.
100. maç Muhteşem Dalya
25 Ocak 2009 Fenerbahçe – Trabzonspor
100 rakamı bir eşik ise Volkan Demirel o eşiğin hakkını verdi. Fenerbahçe formasıyla çıktığı 100. lig maçında Trabzonspor ile karşılaştı. Evet, karşılaşan Volkan Demirel’di. Fenerbahçe sahada yok gibiydi ve Kadıköy’deki maçta konuk takım çok daha iyi oynadı. Fakat maç 0-0 sona erdi. Karşılaşma sorasında Trabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, “Volkan’ın becerisi gol atmamızı engelledi” derken, hemen hemen tüm spor yazarları maçın kahramanı olarak Volkan’ı işaret etti. Fenerbahçe’nin son dönemdeki en kötü sezonuydu, şampiyonluk yarışından erken kopuldu ama o sezon Volkan Demirel’in de ismini yavaş yavaş 1 numara yerine kazıdığı sezon olarak dikkat çekti.
140. maç Sonu trajik olan muhteşem kurtarış
28 Mart 2010 Galatasaray – Fenerbahçe
2009-2010 sezonunun son kısmına girilirken Fenerbahçe ve Galatasaray geride kalmıştı. 26. hafta sonunda Bursaspor 58 puanla liderdi ve İstanbullu rakiplerine 5 ile 6 puan fark atmıştı. İki ezeli rakip ligin 27. haftasında karşılaşacaktı. Maçı kaybeden lige havlu atabilirdi. Fenerbahçe, maç boyunca kontrolü elinde tuttu. 70. dakikada da Selçuk Şahin’in uzaktan attığı golle öne geçti. Son bölümde Galatasaray beraberlik için şartları zorladı ama tehlike de yaratamadı. Son dakikada Keita, muhteşem bir vuruşla Galatasaray adına en tehlikeli pozisyonu yarattı. Maç boyunca zorlanmayan Volkan, en kritik anda akıl almaz bir kurtarışa imza attı. Fenerbahçe maçı kazandı ve rakibinin önüne geçti.
Volkan derbiden sonra oynadığı altı maçta daha kalesini gole kapadı. Böyece Fenerbahçe liderlik koltuğuna oturdu. Yedinci maçta ise Burak Yılmaz Kadıköy’de Volkan’ı avladı ve Fenerbahçe’nin muhteşem tırmanışı trajik bir sonla tamamlandı.
211. maç Direne direne
22 Nisan 2012 Galatasaray – Fenerbahçe
2011-12 sezonunda akılda kalan en önemli olay Süper Final’di. Süper Final öncesinde ise avantaj Galatasaray’daydı. Sarı-kırmızılı takım Süper Final’deki ilk maçını (Beşiktaş) kazandı ve iyice rahatladı. İkinci maçta, ezeli rakibi Fenerbahçe’yi TT Arena’da yendiği takdirde zirvede yalnız kalacaktı. Galatasaray maç boyunca adeta tek kale oynadı. Fakat Volkan’ı geçemedi. Tecrübeli kaleci sadece Selçuk’un frikiğinde çaresiz kaldı. Sahada silik bir görüntü çizen Fenerbahçe, o atmosferden iki gol çıkardı. Bunun ödülünü de üç puan olarak aldı. Volkan’ın direnişi sezonu, sezon bittikten sonra yeniden başlattı. Fakat tıpkı 2010’daki gibi, son haftada arzu edilen şampiyonluk elden kaçtı.
212. maç Ölümüne sahada
29 Nisan 2012 Fenerbahçe – Beşiktaş
Volkan, o Galatasaray maçında kurtarışlarına imza ayarken bir yandan da bel ağrılarıyla uğraşmıştı. Maç boyunca sık sık belini tutan Volkan, yine de sahayı terk etmedi. Bir sonraki hafta oynanan Beşiktaş maçında ise daha ciddi bir olay yaşandı. Beşiktaş’ın Brezilyalı oyuncusu Edu, topa kaymak isterken Volkan’a sert bir müdahalede bulundu. Acılar içinde kıvranan Volkan’ın belki de ilk defa saha içinde gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Kameralara yansıyan manzara da pek hoş değildi. Hatta tedavi esnasında yanına gelen futbolcuların da suratları düşmüştü. Volkan’ın o tedavisi 10 dakika sürdü. O 10 dakika içinde 8 dikiş atıldı (9 dikiş de maç sonunda atıldı). Herkes Volkan’ın oyundan çıkacağını beklerken, tecrübeli kaleci maça devam etti. 54. dakikada gol yese de, hatası yoku. Fenerbahçe maçı 2-1 kazandı. Volkan’ın maç sonu açıklamaları ise onun kariyerinde yer edinen özelliklerinden birinin yansımasıydı. Oldukça sert ifadeler kullanan Volkan, Edu’yu affetmeyeceğini söylemişti. “Edu, Allah’tan sabit ayakkabı giymiş. Vidalı giyseydi bacağım paramparça olurdu; futbol hayatım bitmişti. Özrü kabul etmiyorum. Pozisyonda sakınmadığını düşünüyorum. Ayağını çekebilirdi. Topa hakim olmuştum. Hakem de sakınmadığı fikrindeydi. Madem sakınmadıysa neden kırmızı kart göstermedi. Diz yırtıldı. Ama galibiyetin sevinci acıyı unutturdu” cümleleri tam Volkan’ın özetiydi. Rakiplere karşı kindar, oyunda kalmak için sınırlarını zorlayan, takımına sadık, hakemleri devamlı eleştiren, kararlardan memnun olmayan, galibiyet için her acıya dayanan… Kısacası başarılı ve kafası karışık…
Volkan günahları ve sevaplarıyla; alay konusu olan hatalı golleri ve jeneriklere giren muhteşem kurtarışlarıyla, maç sonlarında gündem yaratmaya çalışan açıklamaları ve sahadaki inatçı duruşuyla, Süper Lig’de 300 maçı devirdi.
Belki de bu sayı daha çok olmalı ve gençliğinde yedek kulübesinde kaldığı kötü günlerden daha erken sıyrılmalıydı.
Belki de bu sayı çok daha az olmalı ve şu anda Avrupa’nın öne gelen takımlarından birinde forma giymeliydi.