“Kendime koyduğum yeni hedefler var, ancak hedeflerde sınır yok, limit yok, ümit var!” demiştim yıllar önce. Gerçekleşen birçok hayalimin ardından artık vakit yeni hedeflere, yeni ümitlere yönelme vakti.
Geriye dönüp baktığım zaman kendim, ülkem, ailem ve destekçilerim adına gurur duyacağım başarılarla dolu bir kariyeri gerçekleştirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Keşke dediğim konular, ulaşamadığım hedefler var ancak hedeflerimin büyük çoğunluğunu gerçekleştirmiş olmanın verdiği manevi huzuru yaşıyorum.
Artık profesyonel spor kariyerimi sonlandırma kararımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kararı sizlerle paylaşırken belirtmeden geçemeyeceğim durumlar da var tabii ki:
Dağlara ve doğaya olan sevgim bu sporu yapmamda en büyük etkendi. Çok zorlu, sıkıntılı süreçler olmasına rağmen dağlardan ve doğadan hiçbir zaman kopmak istemedim. Kendimi dağlara o kadar ait hissettim ki adımın başına ‘Dağlar’ın eklenmesinden onur duyarak ‘Dağların Arslanı’ ismini gururla ve severek taşıdım. Beni zirvesine taşıyan ve ‘Dağların Arslanı’ olarak kimlik bulmamı sağlayan yüce dağlara minnettarım.
*Ahmet Arslan’ın beslenme ve fitness önerilerine ulaşmak için tıklayın!
Yarışlar hep hayatımın bir parçası oldu ve yarışlardaki mücadele ile hayattaki mücadele hep birbirini destekledi. Mücadelemi daha keyifli ve anlamlı kılan bütün rakiplerime sonsuz teşekkürlerimi iletmek isterim. Rakip varsa rekabet vardır, rekabet varsa yapılan işler değer ve anlam kazanır. Rakiplerim olmasaydı yaptığım en güzel koşular, sergilediğim en iyi performanslar bir antrenmandan öteye geçemezdi. Birlikte yol aldığımız bütün rakiplerim; iyi ki vardınız, iyi ki dağları, patikaları birlikte adımladık.
Hiçbir başarı tek başına elde edilmez. Her başarının arkasında rehberlik eden, yol gösteren birileri mutlaka vardır. Spora başlamamı sağlayan beden eğitimi öğretmenim Güldane Şahin’e, en büyük başarılarımın mimarı antrenörüm Metin Sazak’a ve diğer antrenörlerime, ekibime, antrenman arkadaşlarıma, aileme sonsuz teşekkürler.
Göğsümde ay-yıldızlı formayı taşıma şansı veren Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Atletizm Federasyonu’na, federasyon başkanlıklarımı yapan Mehmet Terzi ve Fatih Çintimar’a, federasyon koordinatörleri ve görevlilerine teşekkürlerimi iletiyorum.
Ve Red Bull… On yıldır üyesi olmaktan gurur duyduğum Red Bull Ailesi, bir teşekkürden çok daha fazlasını hak ediyor. Red Bull’un kariyerime olan etkisi o kadar önemli ki her zaman bir sponsordan çok daha fazlası olarak anlam buldu benim için. Son on yıllık süreçte en büyük başarıların mutluluğunu birlikte paylaşmamızın yanında en zor zamanlarımda desteğinizi arkamda hissettirmeniz bana çok büyük güç verdi, zorlukları daha kolay aşabilmemi sağladı. Kariyerimde kırılma dönemlerinden birisi olan 2015 yılı sonunda sporu bırakmayı düşünmeye başlamışken “Biz sadece başarıları paylaşmak için senin yanında değiliz, başarısızlıkları da birlikte aşacağız. Sen geçmişte çok iyi başarılar kazandın, yine başarabileceğine inanıyoruz” diyerek desteğinizi arkamda hissettirmeniz bütün maddi desteklerden daha anlamlı, daha etkiliydi benim için. Sadece diğer sponsorlara değil, sporu yöneten kurum ve kuruluşlara ders olacak nitelikte bir yaklaşımdı bu. Arkamda hissettirdiğiniz destekle birlikte spor kariyerim dört-beş yıl daha uzadı ve 2016 yılında kariyerimin ikinci baharını yaşayarak Dağ Koşusu Dünya Üçüncülüğü, Dağ Koşusu Avrupa Üçüncülüğü, Red Bull 400 Dünya Şampiyonluğu gibi başarılar elde ettim. Kariyerimin sonunda, iyi ki Red Bull Ailesinin bir üyesi olabildim diyorum.
Şimdi yeni hedeflere, yeni hayallere ve farklı alanlarda yeni başarılara kucak açma vakti!
Not: Çok sevdiğim koşudan, doğadan ve dağlardan ayrı kalmam mümkün olmayacak. Beni gelecek dönemlerde de start çizgisinde görebilirsiniz. Ancak start çizgisinde olma amacım rakiplerle kıyasıya mücadeleden öte tutkumun peşinden koşmak, dağlarla ve koşu dostlarıyla hasret gidermek şeklinde olacak.